Dolunay Kadıoğlu

Ergenlikte akranlarla sıkı ilişki normal mi?

5 Nisan 2014
Ergenlerin kendilerine has öncelikleri, fikirleri ve duyguları vardır.

Hem duygusal hem de bedensel değişimlerin yaşandığı ergenlik dönemi, büyüme sürecinin en zor dönemidir. Psikolojik Danışman ve Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu, ergenlikte akranlarla ilişkilerin nasıl olması gerektiğini anlattı.

İnişli çıkışlı duygular, depresif ruh hali ya da duygusallık yaşayan ergenin ailesini, ergenin ailesinin de ergeni anlaması zorlaşır. Çocukken rahat iletişim kurabildikleri, sözlerini dinletebildikleri evlatlarına ulaşmakta zorlanan aileler de kendilerini çaresiz hissederler.

Ergen, çoğunlukla kendisini hiç kimsenin anlamadığı hissini yaşar ve kendisini kendi yaş gruplarının yani akranlarının yanında en iyi ve rahat hisseder. Ailesiyle konuşamadığı her şeyi yaşıtlarıyla paylaşır ve bir dönem yaşıtları ailesinin önüne geçer.

Ergenlerin kendilerine has öncelikleri, fikirleri ve duyguları vardır. ‘Ben’ algısı yükselir ve herkesin ona baktığı ve beğendiğini ya da beğenmediğini düşünür. Aile, ondan bir yetişkin gibi davranmasını bekledikçe asileşir, karşı çıkış ve reddedişler başlar. Bu sağlıklıdır. İleride yetişkin olacak olan ergen sorgulamayı, kendini tanımayı ve isteklerini fark etmeyi öğrenmektedir. Ergenlikteki duygu iniş ve çıkışlarını bastırmamak gerekir.

Ergen farklıdır; akranlarla telefonda geçirilen uzun saatler, hayran olunan TV starları, abartılı giyimler, fanatikçe tutulan takımlar, gruplar, hayran olunan starlar… Hepsi bu dönemin normal parçalarıdır. Ergenin ailesiyle sorunları arttıkça ve aile onu anlamamakta, kabul etmemekte ısrarlıysa ve hep eleştirip değiştirmeye çalışıyorsa o da farklılığının, asiliğin dozunu artırır ya da tamamen içine kapanır.

Ergenlik hayatın zor kısmıyla, istediklerimizin her zaman istediğimiz gibi olamayacağıyla daha net ve sert bir şekilde tanışılan zamanlardır. Bu nedenle de ergenlerin sırdaşları, dertleştikleri çoğunlukla akranları olur. İnsan kendiyle aynı dili konuşan aynı frekansta olanlarla daha iyi anlaşır. Bu ergenlik döneminde belirgin olarak yaşanır olur.

Eğer ergenlik döneminde çocuğunuz varsa lütfen kendi ergenliğinizi hatırlayın, daha esnek ve anlayışlı olmayı deneyin. Çocuğunuzun arkadaşlarını tanıyın ve iletişimi koruyun.

İnişli çıkışlı duygular, depresif ruh hali ya da duygusallık yaşayan ergenin ailesini, ergenin ailesinin de ergeni anlaması zorlaşır. Çocukken rahat iletişim kurabildikleri, sözlerini dinletebildikleri evlatlarına ulaşmakta zorlanan aileler de kendilerini çaresiz hissederler.

Ergen, çoğunlukla kendisini hiç kimsenin anlamadığı hissini yaşar ve kendisini kendi yaş gruplarının yani akranlarının yanında en iyi ve rahat hisseder. Ailesiyle konuşamadığı her şeyi yaşıtlarıyla paylaşır ve bir dönem yaşıtları ailesinin önüne geçer.

Ergenlerin kendilerine has öncelikleri, fikirleri ve duyguları vardır. ‘Ben’ algısı yükselir ve herkesin ona baktığı ve beğendiğini ya da beğenmediğini düşünür. Aile, ondan bir yetişkin gibi davranmasını bekledikçe asileşir, karşı çıkış ve reddedişler başlar. Bu sağlıklıdır. İleride yetişkin olacak olan ergen sorgulamayı, kendini tanımayı ve isteklerini fark etmeyi öğrenmektedir. Ergenlikteki duygu iniş ve çıkışlarını bastırmamak gerekir.

Ergen farklıdır; akranlarla telefonda geçirilen uzun saatler, hayran olunan TV starları, abartılı giyimler, fanatikçe tutulan takımlar, gruplar, hayran olunan starlar… Hepsi bu dönemin normal parçalarıdır. Ergenin ailesiyle sorunları arttıkça ve aile onu anlamamakta, kabul etmemekte ısrarlıysa ve hep eleştirip değiştirmeye çalışıyorsa o da farklılığının, asiliğin dozunu artırır ya da tamamen içine kapanır.

Ergenlik hayatın zor kısmıyla, istediklerimizin her zaman istediğimiz gibi olamayacağıyla daha net ve sert bir şekilde tanışılan zamanlardır. Bu nedenle de ergenlerin sırdaşları, dertleştikleri çoğunlukla akranları olur. İnsan kendiyle aynı dili konuşan aynı frekansta olanlarla daha iyi anlaşır. Bu ergenlik döneminde belirgin olarak yaşanır olur.

Eğer ergenlik döneminde çocuğunuz varsa lütfen kendi ergenliğinizi hatırlayın, daha esnek ve anlayışlı olmayı deneyin. Çocuğunuzun arkadaşlarını tanıyın ve iletişimi koruyun.

Yazının Devamını Oku

Ergen ve akranları

3 Nisan 2014
Eğer ergenlik döneminde çocuğunuz varsa lütfen kendi ergenliğinizi hatırlayın.

Çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olarak adlandırdığımız ergenlik dönemi insanın büyüme süreçlerinde en zor ve karmaşık olanıdır.

İnişli çıkışlı duygular, depresif ruh hali ya da duygusallık yaşayan ergenin ailesini, ergenin ailesinin de ergeni anlaması zorlaşır. Çocukken rahat iletişim kurabildikleri, sözlerini dinletebildikleri evlatlarına ulaşmakta zorlanan aileler de kendilerini çaresiz hissederler.

Ergen, çoğunlukla kendisini hiç kimsenin anlamadığı hissini yaşar ve kendisini kendi yaş gruplarının yani akranlarının yanında en iyi ve rahat hisseder. Ailesiyle konuşamadığı her şeyi yaşıtlarıyla paylaşır ve bir dönem yaşıtları ailesinin önüne geçer.

Ergenlerin kendilerine has öncelikleri, fikirleri ve duyguları vardır. ‘BEN’ algısı yükselir ve herkesin ona baktığı ve beğendiğini ya da beğenmediğini düşünür. Aile, ondan bir yetişkin gibi davranmasını bekledikçe asileşir, karşı çıkış ve reddedişler başlar. Bu sağlıklıdır. İleride yetişkin olacak olan ergen sorgulamayı, kendini tanımayı ve isteklerini farketmeyi öğrenmektedir. Ergenlikteki duygu iniş ve çıkışlarını bastırmamak gerekir.

Ergen farklıdır; akranlarla telefonda geçirilen uzun saatler, hayran olunan TV starları, abartılı giyimler, fanatikçe tutulan takımlar, gruplar, hayran olunan starlar… Hepsi bu dönemin normal parçalarıdır. Ergenin ailesiyle sorunları arttıkça ve aile onu anlamamakta, kabul etmemekte ısrarlıysa ve hep eleştirip değiştirmeye çalışıyorsa o da farklılığının, asiliğin dozunu artırır ya da tamamen içine kapanır.

Ergenlik hayatın zor kısmıyla, istediklerimizin her zaman istediğimiz gibi olamayacağıyla daha net ve sert bir şekilde tanışılan zamanlardır. Bu nedenle de ergenlerin sırdaşları, dertleştikleri çoğunlukla akranları olur. İnsan kendiyle aynı dili konuşan aynı frekansta olanlarla daha iyi anlaşır. Bu ergenlik döneminde belirgin olarak yaşanır olur.

Eğer ergenlik döneminde çocuğunuz varsa lütfen kendi ergenliğinizi hatırlayın, daha esnek ve anlayışlı olmayı deneyin. Çocuğunuzun arkadaşlarını tanıyın ve iletişimi koruyun.

Yazının Devamını Oku

Koku ve cinsellik

20 Mart 2014
Duyularımızın içinde koku ve tat alma birbirine bağlı duyulardır ve cinsel isteğin tetiklenmesinde çok önemli rolleri vardır.

Sevgili Esra Öz’ün yakında yayınlayacağı bir kitap var ‘Kokuyla Keşfet’.. Türkiye'de ilk defa koku üzerine hazırlanmış bilimsel içerikli kitap olan Kokuyla Keşfet kitabında benim de katkı verdiğim bir bölüm var; ‘Koku ve Cinsellik’. Esra bu bölümü hazırlar mısın dediğinde hem kitabın konusu hem de benim konum pek hoşuma gitti. Ve işte, bana ait bölümden en çarpıcı yerler.

Cinsellik beş duyumuzu kullanarak hatta bazen altıncı duyu kabul edilen sezgilerimizi de dahil ederek yaşadığımız bir gerçeklik. “Cinsellik mekanik bir süreç değildir” deme nedenimiz de bu aslında. Beş duyunun tetiklenmesiyle cinsel istek oluşur ya da oluşan istek gider.

Ortamın hoşluğu ve kokusu, eşinizin kokusu, bakışı, dokunuşu, sesi ve daha pek çok şey reseptörleri harekete geçirir, beyne verilen komutla birlikte hormonlar tetiklenir, cinsel istek ve uyarılma süreçleri başlar ve devam eder.

Duyularımızın içinde koku ve tat alma birbirine bağlı duyulardır ve cinsel isteğin tetiklenmesinde çok önemli rolleri vardır. Hoş ve taze bir koku ya da sevdiğinizin kokusu başınızı döndürebilir.

Tüm bunların tam tersi de cinsel isteği bitirme sürecinde etkili olabilmektedir. Örneğin ortamda ya da birlikte olduğunuz kişide olabilecek kötü kokular, (ağız, ter, ayak kokusu gibi ya da bedenine ait koku) vücut temizliğinin yetersiz olması, cinsel istek ve uyarılma tetiklenmez bile ya da yarıda bitebilir.

Bir kişiye çekici ve seksi gelen koku, bir başka kişi için itici hatta cinsel isteği bitirici olabilir. Kötü koku nedeniyle biten evlilikler vardır. Eşler birbirlerini kırmamak için rahatça konuşamadıklarında, rahatsız oldukları durumu paylaşamadıklarında ya da paylaşsalar bile anlaşamadıklarında cinsellik bir göreve ve eziyete dönüşebiliyor ya da çiftlerin cinsel birliktelik sıklığı azalır veya evlilik boşanmayla sonlanır.(Vajinismus, resimli anlatımla cinsel bilgilenme ve kendi kendine yardım kitabı, Psk.Danş.Dolunay Kadıoğlu, Prof.Dr. Hakan Şatıroğlu)

İnsanların, evlerin, ailelerin kendilerine has kokuları vardır. Kişileri kokularından ayırt edebiliriz. Dışarıdan hiçbir koku kullanılmadığında bile kadının ve erkeğin doğal kokularının (feromon) bilinç dışı alan tarafından algılandığı ve doğurganlık ve cinsel çekim üzerinde etkili olduğu bilinmektedir.

Cinsel terapi seanslarında edindiğim bilgilere dayanarak rahatlıkla diyebilirim ki kadınların bir kısmı erkelerin ter kokusunu çekici bulmakta ve cinsel isteklerini tetiklediklerini söylemektedirler.

Yazının Devamını Oku

“Sürekli porno izlemek bir soruna neden olur mu?”

18 Mart 2014
Ergenlik dönemindeki erkeklerin cinsellikle ilgili en sık sorduğu sorular…

Ergenlik dönemindeki erkek çocuklarının cinsellikle ilgili aklına takılan birçok konu oluyor. Psikolojik Danışman Dolunay Kadıoğlu, ergenlerin cinsellikle ilgili en sık sorduğu soruları ve bu sorunların cevaplarını sıraladı.

1- Erken boşalırsam ve onu tatmin edemezsem?

Eğer ergenlik dönemindeyseniz ya da 20’li yaşlarda ve düzenli cinsel yaşamınız yoksa erken boşalmanın olması ya da boşalma üzerinde kontrolün her zaman istendiği gibi sağlanamaması doğaldır. Tatmin karşılıklıdır ve tek yol cinsel birleşme değildir. Oral seks ya da karşılıkla mastürbasyonda yapılabilir. Eğer düzenli bir cinsel yaşamınız var ve 25’li yaşlarda iseniz ve erken boşalma sorununuz varsa cinsel terapi desteğiyle bu sorunu çözebilirsiniz.

2- Partnerim benden daha tecrübeli ise ve benim ilk kez cinsel deneyim yaşayacağımı anlarsa?

 Anlarsa da bu konuda doğal olun, bu utanacağınız bir durum değil.

3- Porno filmlerdeki gibi penisim yok ve partnerim filmdeki kadınlar gibi zevk almıyor. Ben de bir problem mi var?

Porno yetişkin fantezi aracıdır. Porno filmlerde gördüğümüz penis boyları, ereksiyon süreleri normal değildir. İlişki süreleri, kadınların çıkardıkları sesler, vajina genişlikleri abartılıdır. Penis boyları gereğinden fazla büyük, kadınların çıkardıkları sesler de taklittir. Yani sizlerde bir problem yok. Porno filmler sadece filmdir.

3- Sürekli porno film izlemek istiyorum, acaba sapık mıyım?

Eğer sürekli porno izleme isteğiniz varsa ve bu hayatınızın akışını engelliyorsa bir uzmandan yardım almalısınız. En iyisi spora ya da diğer sosyal aktivitelere zaman ayırın ve pornoyu daha dengeli kullanmaya çalışın.

4- Bazen gece boşalması yaşıyorum ve yatağım ıslanıyor? Bu normal mi ve nasıl engelleyebilirim?

Eğer ergenlik dönemindeyseniz bu gayet doğal. Düzenli ve normal sınırlarda mastürbasyon yapıyorsanız gece boşalmalarınızda azalma görülür.

5- 15 yaşındayım. Seks düşünmediğim halde bazen penisim sertleşiyor. Böyle durumlarda ne yapmalıyım?

Ergenlik döneminde, özellikle ilk erinlik döneminde kontrol dışı olarak peniste sertleşmeler olabilir. Seksten bağımsız çok normal bir durumdur ancak genci zor durumda bırakır ve utandırır. Bu tür durumlarda sakin olun ve geçmesini bekleyin, büyümeye bağlı doğal bir süreç olduğunu bilin.

6- Penis boyunun büyük ya da küçük olması önemli midir?Normal boyu ne olmalıdır? Küçükse büyümesi için ne yapılmalıdır?

Erkeklik organı, ergenlik döneminde (11-12 yaşlarında) başlayıp 18-19 yaşına kadar büyür. Ergenlik dönemi büyümenin ve gelişmenin devam ettiği dönemdir, bu nedenle penis boyu ölçümleri pek anmalı değildir. Erişkin bir erkekte normal penis boyu 10-16 cm arasındadır.

Penisin boyu ile işlevi ve erkeklik gücü arasında doğrudan bir ilişki yoktur. 10-12 cm boyunda penisi olan erişkin bir erkeğin düzenli bir cinsel yaşamı olabildiği gibi, 17-18 cm penisi olanlar da sorunlarla (örneğin sertleşme sorunu gibi) karşılaşılabilmektedir. Bu nedenle penisin boyundan çok işlevini yeterince yerine getirip getirmediğine bakılmalıdır. Yine de penis boyunun küçük olduğu yakınmasıyla başvuran bireylere, eğer çok istiyorsa ameliyatla yardımcı olunabilir. Ancak penis boyu normal olanlara ameliyat önerilmemektedir.

7- Sünnet olmanın cinsel istek üzerinde bir etkisi var mı?

Hayır, etkisi yoktur. 

Eğer ergenlik dönemindeyseniz ya da 20’li yaşlarda ve düzenli cinsel yaşamınız yoksa erken boşalmanın olması ya da boşalma üzerinde kontrolün her zaman istendiği gibi sağlanamaması doğaldır. Tatmin karşılıklıdır ve tek yol cinsel birleşme değildir. Oral seks ya da karşılıkla mastürbasyonda yapılabilir. Eğer düzenli bir cinsel yaşamınız var ve 25’li yaşlarda iseniz ve erken boşalma sorununuz varsa cinsel terapi desteğiyle bu sorunu çözebilirsiniz.

 Anlarsa da bu konuda doğal olun, bu utanacağınız bir durum değil.

Porno yetişkin fantezi aracıdır. Porno filmlerde gördüğümüz penis boyları, ereksiyon süreleri normal değildir. İlişki süreleri, kadınların çıkardıkları sesler, vajina genişlikleri abartılıdır. Penis boyları gereğinden fazla büyük, kadınların çıkardıkları sesler de taklittir. Yani sizlerde bir problem yok. Porno filmler sadece filmdir.

Eğer sürekli porno izleme isteğiniz varsa ve bu hayatınızın akışını engelliyorsa bir uzmandan yardım almalısınız. En iyisi spora ya da diğer sosyal aktivitelere zaman ayırın ve pornoyu daha dengeli kullanmaya çalışın.

Eğer ergenlik dönemindeyseniz bu gayet doğal. Düzenli ve normal sınırlarda mastürbasyon yapıyorsanız gece boşalmalarınızda azalma görülür.

Ergenlik döneminde, özellikle ilk erinlik döneminde kontrol dışı olarak peniste sertleşmeler olabilir. Seksten bağımsız çok normal bir durumdur ancak genci zor durumda bırakır ve utandırır. Bu tür durumlarda sakin olun ve geçmesini bekleyin, büyümeye bağlı doğal bir süreç olduğunu bilin.

Erkeklik organı, ergenlik döneminde (11-12 yaşlarında) başlayıp 18-19 yaşına kadar büyür. Ergenlik dönemi büyümenin ve gelişmenin devam ettiği dönemdir, bu nedenle penis boyu ölçümleri pek anmalı değildir. Erişkin bir erkekte normal penis boyu 10-16 cm arasındadır.

Yazının Devamını Oku

Mastürbasyon, ergenin gelişimini etkiler mi?

18 Mart 2014
Ergenlik dönemindeki cinsel riskleri azaltmanın yolları...

Ergenlik dönemindeki cinselliği keşfetme evresinin bir takım riskleri beraberinde getirdiğini belirten Psikolojik Danışman Dolunay Kadıoğlu, ailelerin çocuklarını bu risklerden korumak için dikkat etmesi gereken noktaları anlattı.

Ergenlikte cinsellik konusu çoğunlukla bu dönemin risklerini, risklerin sonuçlarını, ergenlerin olumsuz davranışlarını ve ergenlik döneminde cinsellik yaşamanın normal olmadığını akıllara getirmektedir. Yapılan pek çok araştırma, ergenlikte yaşanmaya başlanan cinsellikle psikolojik sorunlar arasında hiçbir bağlantının olmadığını ortaya koymuştur. Bununla birlikte ergenlikte cinsellik kavramı üzerinde düşünüldüğünde altı çizilmesi gereken önemli başlıklardan biride “risk alma” olmalıdır. Ergen risk alma konusunda yetişkinlere göre çok daha gözü karadır ve risk almak onun için hayatının doğal bir parçasıdır çünkü pek çok şeyi zaten risk alarak öğrenmektedir, üstelik bu durum heyecan da vermektedir.

Small ve Luster çalışmasında ergenlerin cinsel etkinlik riskleri de gözlemlenmiş ve 10’dan fazla risk etkeninin olduğu belirlenmiş. Araştırmacılar potansiyel risk etkenleri ile cinsel etkinlikler arasındaki ilişkiye risk etkenlerinin bağımsız olarak etki edip etmediğini anlamak için çalışma yapmışlar. Bu araştırma sonucunda;

    Düzenli kız ya da erkek arkadaşın olması,Alkol kullanımı,Cinsel yönden izin veren anne babaya sahip olmak,Gelecekteki meslekten kuşku duymak gibi etkenleri, cinsel etkinliği belirleyen önde gelen risk etkenleri olarak bildirmişlerdir.

Risk faktörlerini azaltın

Bu ve benzeri çalışmaların sonuçları, ergenlikte erken cinsel etkinliğin bedensel, gelişimsel ve sosyal olarak istenmeyen sonuçlarından, yani ergenlikte riskli cinsel davranışlardan korunmak için ergenin çevresindeki risk faktörlerini azaltmak gerektiğini işaret etmektedir.

Ergenlikte cinsel taciz, tecavüz ve cinsel istismar ergenlikte cinsellik dendiğinde akla gelen en önemli konu başlıklarındandır. Pek çok çalışma göstermektedir ki ergenler yine ergenlik özellikleri ve taşıdıkları risk faktörleri nedeniyle cinsel istismar, taciz ve tecavüze karşı savunmasız gruptadırlar. Ergenler arasında cinsel istismar yaşayanlar, ya yabancı biri ya aile içinden biri ya da sevgilileri tarafından bu sürece maruz kalmaktadırlar.

Cinsel taciz riskini artıran faktörler nelerdir?

Ailelerinden ayrı yaşamak, fiziksel ve zihinsel engelleri olmak, alt sosyo-ekonomik bir çevrede yetişmek, alkol ve madde kullanan ailede büyümek, cinsel taciz riskini artırmaktadır. Cinsel tacize uğrayan ergenlerde daha az öz güven, daha çok eğitim ve öğrenim güçlüğü görülmektedir. Yine bu ergenlerde kaygı, korku, yeme bozukluğu ve depresyon düzeyleri daha yüksektir. Bu ergenlerin daha çok ve daha riskli cinsel davranışlarda bulunabilecekleri, birden fazla cinsel eşlerinin olabileceği, cinsel olarak diğer akranlarını istismar edebilecekleri ve daha sık gebe kalabilecekleri, HIV/AIDS ve CYBE’a daha fazla maruz kalabilecekleri bildirilmektedir.

İlk cinsel deneyim ergenler için büyük anlamlar taşımaktadır. Erkekler için erkek olmak gibi daha çok erkekler dünyası için anlamlar taşırken, kız ergenler için daha “duygusal ” anlamlar taşımakta ve bu anlamlar sadece kadınların dünyasında değil, belki de daha çok erkeklerin dünyası tarafından değerlendirilmektedir. Ergen kızların ilk cinsel deneyimlerini yaşadıkları kişiler için “sevdiğim” tanımını kullanmaları şaşırtıcı değildir. Kızlar, erkelerin tersine ilk cinsel deneyimini anlattığında, akranlarından çoğunlukla destek alamamakta hatta tepki görmektedirler. Bu değerlendirmenin kendi hemcinsleri tarafından bile erkek dünyası değerleri ile yapıldığının göstergesidir. Kızlar ilk cinsel deneyimleri ile ilgili olumlu duygular yaşasalar da bu duygulara suçluluk, utanma, korku ve kaygının da eşlik ettiğini erkeklerden daha çok ifade etmektedirler.

Mastürbasyon ile kendi cinselliklerini keşfediyorlar

Mastürbasyonun ergenlikteki önemi de burada ortaya çıkmaktadır. Mastürbasyon bireyin kendi cinselliğini ve hazzı keşfettiği, bunu en güvenli şekilde doyuma ulaştırdığı çok normal bir cinsel davranıştır. Bu bedensel ve duygusal değişim döneminde ergen, bir yandan mastürbasyonu “yeniden” bu kez bilerek, planlayarak ve isteyerek keşfeder. Öte yandan da karşı cinse engelleyemediği bir cinsel çekim duymaya başlar. Mastürbasyon ergenin zihninin uzun bir süre hatta erişkinliğinde bile meşgul eder. Eşlik eden suçluluk ve kirlilik duygusu ergeni mastürbasyon yapmaktan bir süre alıkoysa da, içgüdüleri ve değişen hormonal yapısı ona engel olmaktan çok teşvik edici olacaktır.

Mastürbasyon sıklığı ne olmalı?

Ergenlerin kafalarını kurcalayacak temel soru ne kadar yapılması gerektiğidir? Aslında bunun cevabı çok nettir: Mastürbasyon için sayı verilemez ancak yaşamın ve bedenin bütünlüğünü korumak önemlidir. Cinsel organın mukozal yapısını bozmamak ve özellikle genç kızlarda enfeksiyon olasılığından uzak kalacak bir sıklığı ergenin kendisi belirleyecektir. Elbette ergenin okul başarısını, sosyalleşme sürecini etkilemeyecek ve takıntı haline gelmeyecek bir şekilde yapılan mastürbasyonun herhangi bir psikolojik ya da fizyolojik zararı olmayacaktır.

Tüm bunlarla birlikte yeniden ifade etmek isterim ki, ergenlik dönemindeki cinsel riskleri azaltmanın en etkin yolu uygun cinsel bilginin ergene verilmesidir.

“Cinsellik eğitimi” çocukları, ergenleri riskli cinsel davranışlardan ve sonuçlarından koruyacak en etkin yoldur. Bu programın içerisinde karar verme yolları, hayır diyebilme yöntemleri, mastürbasyon, bedenini sevmek, saygı duymak ve ona iyi bakmak, toplumsal kimlikler, eşcinsellik, toplumsal değerler, sağlıklı olmak, HIV/AIDS, güvenli cinsel yaşam, doğum kontrol yöntemleri gibi konular olmazsa olmazdır.

Bu yazıyı hazırlarken yararlanılan kaynaklar;

Ergenlikte Cinsellik (makale), Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu, Psk. Danş. Dolunay KadıoğluErgenleri Bilgilendirme ve Farkındalık Kazandırma Eğitim Programı Eğitici El Kitabı, Büyüyorum, Gelişiyorum, Değişiyorum, Türk Eczacıları Birliği, Yenimahalle Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Polat, D. (Ed.), Ankara, Fersa Matbaası 2007Çok, F, (2003), Ergenlerin Cinsel Eğitimi, Bir Program Denemesi, Ankara Üniversitesi MatbaasıSteinberg L. Ergenlik , (2007) Çeviriye hazırlayan Figen Çok, syf. 401-441, İmge Kitabevi 

Ergenlikte cinsellik konusu çoğunlukla bu dönemin risklerini, risklerin sonuçlarını, ergenlerin olumsuz davranışlarını ve ergenlik döneminde cinsellik yaşamanın normal olmadığını akıllara getirmektedir. Yapılan pek çok araştırma, ergenlikte yaşanmaya başlanan cinsellikle psikolojik sorunlar arasında hiçbir bağlantının olmadığını ortaya koymuştur. Bununla birlikte ergenlikte cinsellik kavramı üzerinde düşünüldüğünde altı çizilmesi gereken önemli başlıklardan biride “risk alma” olmalıdır. Ergen risk alma konusunda yetişkinlere göre çok daha gözü karadır ve risk almak onun için hayatının doğal bir parçasıdır çünkü pek çok şeyi zaten risk alarak öğrenmektedir, üstelik bu durum heyecan da vermektedir.

Small ve Luster çalışmasında ergenlerin cinsel etkinlik riskleri de gözlemlenmiş ve 10’dan fazla risk etkeninin olduğu belirlenmiş. Araştırmacılar potansiyel risk etkenleri ile cinsel etkinlikler arasındaki ilişkiye risk etkenlerinin bağımsız olarak etki edip etmediğini anlamak için çalışma yapmışlar. Bu araştırma sonucunda;

Bu ve benzeri çalışmaların sonuçları, ergenlikte erken cinsel etkinliğin bedensel, gelişimsel ve sosyal olarak istenmeyen sonuçlarından, yani ergenlikte riskli cinsel davranışlardan korunmak için ergenin çevresindeki risk faktörlerini azaltmak gerektiğini işaret etmektedir.

Ergenlikte cinsel taciz, tecavüz ve cinsel istismar ergenlikte cinsellik dendiğinde akla gelen en önemli konu başlıklarındandır. Pek çok çalışma göstermektedir ki ergenler yine ergenlik özellikleri ve taşıdıkları risk faktörleri nedeniyle cinsel istismar, taciz ve tecavüze karşı savunmasız gruptadırlar. Ergenler arasında cinsel istismar yaşayanlar, ya yabancı biri ya aile içinden biri ya da sevgilileri tarafından bu sürece maruz kalmaktadırlar.

Ailelerinden ayrı yaşamak, fiziksel ve zihinsel engelleri olmak, alt sosyo-ekonomik bir çevrede yetişmek, alkol ve madde kullanan ailede büyümek, cinsel taciz riskini artırmaktadır. Cinsel tacize uğrayan ergenlerde daha az öz güven, daha çok eğitim ve öğrenim güçlüğü görülmektedir. Yine bu ergenlerde kaygı, korku, yeme bozukluğu ve depresyon düzeyleri daha yüksektir. Bu ergenlerin daha çok ve daha riskli cinsel davranışlarda bulunabilecekleri, birden fazla cinsel eşlerinin olabileceği, cinsel olarak diğer akranlarını istismar edebilecekleri ve daha sık gebe kalabilecekleri, HIV/AIDS ve CYBE’a daha fazla maruz kalabilecekleri bildirilmektedir.

İlk cinsel deneyim ergenler için büyük anlamlar taşımaktadır. Erkekler için erkek olmak gibi daha çok erkekler dünyası için anlamlar taşırken, kız ergenler için daha “duygusal ” anlamlar taşımakta ve bu anlamlar sadece kadınların dünyasında değil, belki de daha çok erkeklerin dünyası tarafından değerlendirilmektedir. Ergen kızların ilk cinsel deneyimlerini yaşadıkları kişiler için “sevdiğim” tanımını kullanmaları şaşırtıcı değildir. Kızlar, erkelerin tersine ilk cinsel deneyimini anlattığında, akranlarından çoğunlukla destek alamamakta hatta tepki görmektedirler. Bu değerlendirmenin kendi hemcinsleri tarafından bile erkek dünyası değerleri ile yapıldığının göstergesidir. Kızlar ilk cinsel deneyimleri ile ilgili olumlu duygular yaşasalar da bu duygulara suçluluk, utanma, korku ve kaygının da eşlik ettiğini erkeklerden daha çok ifade etmektedirler.

Mastürbasyonun ergenlikteki önemi de burada ortaya çıkmaktadır. Mastürbasyon bireyin kendi cinselliğini ve hazzı keşfettiği, bunu en güvenli şekilde doyuma ulaştırdığı çok normal bir cinsel davranıştır. Bu bedensel ve duygusal değişim döneminde ergen, bir yandan mastürbasyonu “yeniden” bu kez bilerek, planlayarak ve isteyerek keşfeder. Öte yandan da karşı cinse engelleyemediği bir cinsel çekim duymaya başlar. Mastürbasyon ergenin zihninin uzun bir süre hatta erişkinliğinde bile meşgul eder. Eşlik eden suçluluk ve kirlilik duygusu ergeni mastürbasyon yapmaktan bir süre alıkoysa da, içgüdüleri ve değişen hormonal yapısı ona engel olmaktan çok teşvik edici olacaktır.

Yazının Devamını Oku

Ergenlikle beraber ciltte yağlanma görülür

18 Mart 2014
Ergenlik döneminde meydana gelen bedensel değişiklikler nelerdir?

Ergenlikle ilgili çok tanım yapılabilir ama en kısa ve özü: Ergenlik, çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemidir. Ergenlikte hızlı bedensel değişimler olduğunu belirten Psikolojik Danışman Dolunay Kadıoğlu, bu değişiklikler hakkında önemli bilgiler verdi.

Ergenlik döneminde oluşan değişiklikler sonunda insan bedeni üreme yeteneği kazanır. Ergenlik değişimlerinin zamanı bireysel olarak farklılıklar gösterir. Bu nedenle kesin bir zaman vermek güçtür ancak Dünya Sağlık Örgütü 10-19 yaşlarını ergenlik dönemi olarak kabul eder. Ergenliğin başlamasını sağlayan şey, cinsiyet hormonlarının salgılanmasıdır. Ergenlik döneminin başlangıcındaki, bedensel ve cinsel değişikliklerin çok yoğun yaşandığı sürece ergenlik (buluğ) dönemi denir. Bu dönem çocuğun büyüme atılımını, birincil ve ikincil cinsiyet özelliklerini gösterdiği en hızlı büyüme ve gelişim dönemlerinden biridir.

Ergenliğin en önemli belirtisi kısa zamanda dikkati çekecek bir biçimde birçok yönden büyümektir. Buna büyüme atılımı adı verilir. Kızlarda ergenlik yaklaşık iki yıl kadar önce başladığından 10-12 yaşları arasında kızlar erkeklerden daha uzun boylu olurlar. Boy uzamasının yanında hem kızlarda hem de erkeklerde kilo artışı ve yağlanma da gözlenir. Kilo artışı erkeklerde kas ve kemik kütlesinin artmasından kaynaklanırken, kızlarda ise büyük ölçüde yağ depolanmasındandır. Bu dönemde baş kemikleri, yüz kemikleri ve burun büyür. Çene uzar ve kalınlaşır. Bu farklılaşma yüzde simetrik olmayan bir görüntü oluşturur.

Ergenlikte hızlı bedensel değişimler görülür

Ergenliğin ilk yılları, uzamanın en yoğun olduğu yıllardır. Kızların uzaması, erkeklere göre daha önce başlar ve önce biter. Kızlar 18, erkekler 20 yaşlarına kadar uzamalarına devam ederler.

Ağırlığın artması yağlanmayla ilgili olmakla birlikte, kişinin kemik ve kas yapısındaki gelişmeyle de ilgilidir. Kızların ağırlığındaki değişiklik, erkeklere göre daha erken başlar. Ağırlıktaki artış, boy artışı gibi bedenin bütün bölümlerinde aynı hızla olmadığından oransız bir görünüm ortaya çıkmaktadır.

Geçici sakarlık olabilir

Büyüme atılımı sırasında eller ve ayaklar çoğu zaman bedenin diğer bölümlerinden daha çabuk gelişir; bu da geçici bir sakarlığa ve beceriksizliğe yol açar.

Burun, eller ve ayaklar bu oransız büyümenin en çok göze çarpan bölümleridir. Yine yüz bölgesinde bir oransızlık görülür. Ancak tüm bu oransızlıklar ergenliğin sonuna doğru ortadan kalkar.

Not: Bu yazı hazırlanırken “Büyüyorum, Değişiyorum, Gelişiyorum” kitabından yararlanılmıştır. 

Ergenlik döneminde oluşan değişiklikler sonunda insan bedeni üreme yeteneği kazanır. Ergenlik değişimlerinin zamanı bireysel olarak farklılıklar gösterir. Bu nedenle kesin bir zaman vermek güçtür ancak Dünya Sağlık Örgütü 10-19 yaşlarını ergenlik dönemi olarak kabul eder. Ergenliğin başlamasını sağlayan şey, cinsiyet hormonlarının salgılanmasıdır. Ergenlik döneminin başlangıcındaki, bedensel ve cinsel değişikliklerin çok yoğun yaşandığı sürece ergenlik (buluğ) dönemi denir. Bu dönem çocuğun büyüme atılımını, birincil ve ikincil cinsiyet özelliklerini gösterdiği en hızlı büyüme ve gelişim dönemlerinden biridir.

Ergenliğin en önemli belirtisi kısa zamanda dikkati çekecek bir biçimde birçok yönden büyümektir. Buna büyüme atılımı adı verilir. Kızlarda ergenlik yaklaşık iki yıl kadar önce başladığından 10-12 yaşları arasında kızlar erkeklerden daha uzun boylu olurlar. Boy uzamasının yanında hem kızlarda hem de erkeklerde kilo artışı ve yağlanma da gözlenir. Kilo artışı erkeklerde kas ve kemik kütlesinin artmasından kaynaklanırken, kızlarda ise büyük ölçüde yağ depolanmasındandır. Bu dönemde baş kemikleri, yüz kemikleri ve burun büyür. Çene uzar ve kalınlaşır. Bu farklılaşma yüzde simetrik olmayan bir görüntü oluşturur.

Ergenliğin ilk yılları, uzamanın en yoğun olduğu yıllardır. Kızların uzaması, erkeklere göre daha önce başlar ve önce biter. Kızlar 18, erkekler 20 yaşlarına kadar uzamalarına devam ederler.

Ağırlığın artması yağlanmayla ilgili olmakla birlikte, kişinin kemik ve kas yapısındaki gelişmeyle de ilgilidir. Kızların ağırlığındaki değişiklik, erkeklere göre daha erken başlar. Ağırlıktaki artış, boy artışı gibi bedenin bütün bölümlerinde aynı hızla olmadığından oransız bir görünüm ortaya çıkmaktadır.

Büyüme atılımı sırasında eller ve ayaklar çoğu zaman bedenin diğer bölümlerinden daha çabuk gelişir; bu da geçici bir sakarlığa ve beceriksizliğe yol açar.

Burun, eller ve ayaklar bu oransız büyümenin en çok göze çarpan bölümleridir. Yine yüz bölgesinde bir oransızlık görülür. Ancak tüm bu oransızlıklar ergenliğin sonuna doğru ortadan kalkar.

Yazının Devamını Oku

Erkek ergenin sesi ne zaman kalınlaşmaya başlar?

18 Mart 2014
Ergenlik dönemindeki çocuklarda görülmeye başlayan cinsiyet özellikleri...

Ergenlik döneminde fiziksel değişikler hızlı bir şekilde görülmeye başlar. Psikolojik Danışman Dolunay Kadıoğlu, kız ve erkek çocuklarında meydana gelen değişiklikleri anlattı.

Ergenlik sırasında, ergen hızlı bir şekilde boy ve kilo artışı yaşarken cinsel olgunlaşmanın başladığı işaretini veren aynı derecede önemli diğer değişimler ortaya çıkar. Bunlar;

Birincil cinsiyet özellikleri: Erkeklerde penis ve testisler; kızlarda yumurtalıklar, klitoris, vajina ve rahim.

İkincil cinsiyet özellikleri: Kızlarda memelerin gelişimi, erkeklerde ses değişimi, yüz kılları, her iki cinste kıllanma vb.

Bu özelliklerin ortaya çıktığı yaşlar, bireyler arasında büyük ölçüde değişmektedir.

Kızlarda ergenlik döneminde yaşanmaya başlayan değişikliklere sebep olan hormon östrojendir. Kızlar, çocukluktan ergenliğe geçerken adet görmeye başlar. Adet görme her ay rahim içini döşeyen endometriumun zamanını doldurarak, dökülmesi, rahim duvarından ayrılması ve az bir kanama ile vajinaya, oradan da dışarıya atılmasıdır. Adet sırasında ortaya çıkan kanamanın nedeni de budur.

Erkek çocuklarda ergenliğin gözlenen belirtileri testislerin büyümesidir. Testislerin büyümesi genellikle erkeklerde gözlenen ilk değişikliktir. Testisler büyür, testisleri çevreleyen skrotum denen deri esmerleşmeye, genişlemeye ve pürtükleşmeye başlar. Erkek çocuklarda meydana gelen ikinci değişiklik ise penisin boy ve ence büyümesi, renginin koyulaşmasıdır. İlk boşalma 13 ila 16 yaşları arasında başlar ve genellikle istem dışıdır, görünür bir nedeni yoktur. Bu istem dışı boşalmalar sıklıkla uykuda olur, buna da gece boşalması ya da ıslak rüya adı verilir.

İkincil cinsiyet özelliklerindeki değişiklikler nelerdir?

Ergenlik döneminde, kızlar ve erkekler arasındaki görünüş farkı belirginleşmeye başlar. Bu değişiklikler; ses değişiklikleri, belli bölgelerde kıllanma, vücut şeklindeki değişiklikler, boy uzaması, kilo artışı, terleme ve ciltteki değişimdir. Erinlik sürecinde vücutta sebum adı verilen yağlı bir madde salgılanmaya başlar. Bu salgı hormonlar tarafından üretilerek saç ve derideki kurumayı önler. Erinlik sürecinde hormonlar aktif hale gelince sebum, saçların ve cildin normalden daha yağlı bir görünüm almasına neden olur. Aşırı yağlanmayla cilt gözenekleri tıkanır, bu nedenle derinin çeşitli yerlerinde siyah noktalar ve iltihaplanma sonucunda bir deri hastalığı olan sivilceler oluşur.

Kızlarda; ergenliğin ilk belirtisi memelerde büyümedir. Memelerin gelişmeye başlamasıyla birlikte cinsel organ bölgesinde kıllanma başlar, daha sonra koltuk altlarında kıllanma ortaya çıkar. Büyüme atılımının başlaması, boy uzaması, yağlanma, kalçaların genişlemesi ve kilo alma ile bu dönem daha da belirginleşir.

Erkeklerde; ergenliğin ikincil cinsiyet belirtileri penisin büyümeye başlamasıdır. Penis ve er bezi torbası üzerinde seyrek kıllar çıkmaya başlar. Erkek çocuk olgunlaştıkça kıllar koyulaşmaya ve çoğalmaya başlar. Vücudun çeşitli bölümleri boyun, memeler, kalçalar, bacaklar, kollar kıllanmaya başlar. En son kıllanma yüzde olur, bıyık ve sakallar çıkar.

Bu değişikliklerin yanı sıra boynun ön yüzündeki adem elması denilen çıkıntı da erkek çocuklarda bu dönemde görülen başka bir gelişmedir. Ses kalınlaşır, gırtlak (adem elması) boyu ses telleri açısından yaklaşık iki kat uzunluğa ulaşınca erkek çocuğun sesi hacimde ve perdede kendine özgü değişimlere uğramaya başlar. Bazı çocuklar için değişim derece derece ortaya çıkar ve güçlükle fark edilir. Bazıları içinse ses değişimleri sıkıntı kaynağıdır çünkü erkek çocuk bir cümleden diğerine geçerken başına ne geleceğini bilemez. Şarkı söyledikleri zaman sesleri bir an soprano gibi, bir sonraki an bariton gibi çıkar. Sonuçta utangaç olabilirler ve ana-babalarının, diğer yetişkinlerin, kızların onları konuşturma girişimlerinden kaçabilirler.

Not: Bu yazı hazırlanırken “Büyüyorum, Değişiyorum, Gelişiyorum” kitabından yararlanılmıştır. 

Ergenlik sırasında, ergen hızlı bir şekilde boy ve kilo artışı yaşarken cinsel olgunlaşmanın başladığı işaretini veren aynı derecede önemli diğer değişimler ortaya çıkar. Bunlar;

Birincil cinsiyet özellikleri: Erkeklerde penis ve testisler; kızlarda yumurtalıklar, klitoris, vajina ve rahim.

İkincil cinsiyet özellikleri: Kızlarda memelerin gelişimi, erkeklerde ses değişimi, yüz kılları, her iki cinste kıllanma vb.

Bu özelliklerin ortaya çıktığı yaşlar, bireyler arasında büyük ölçüde değişmektedir.

Kızlarda ergenlik döneminde yaşanmaya başlayan değişikliklere sebep olan hormon östrojendir. Kızlar, çocukluktan ergenliğe geçerken adet görmeye başlar. Adet görme her ay rahim içini döşeyen endometriumun zamanını doldurarak, dökülmesi, rahim duvarından ayrılması ve az bir kanama ile vajinaya, oradan da dışarıya atılmasıdır. Adet sırasında ortaya çıkan kanamanın nedeni de budur.

Erkek çocuklarda ergenliğin gözlenen belirtileri testislerin büyümesidir. Testislerin büyümesi genellikle erkeklerde gözlenen ilk değişikliktir. Testisler büyür, testisleri çevreleyen skrotum denen deri esmerleşmeye, genişlemeye ve pürtükleşmeye başlar. Erkek çocuklarda meydana gelen ikinci değişiklik ise penisin boy ve ence büyümesi, renginin koyulaşmasıdır. İlk boşalma 13 ila 16 yaşları arasında başlar ve genellikle istem dışıdır, görünür bir nedeni yoktur. Bu istem dışı boşalmalar sıklıkla uykuda olur, buna da gece boşalması ya da ıslak rüya adı verilir.

Ergenlik döneminde, kızlar ve erkekler arasındaki görünüş farkı belirginleşmeye başlar. Bu değişiklikler; ses değişiklikleri, belli bölgelerde kıllanma, vücut şeklindeki değişiklikler, boy uzaması, kilo artışı, terleme ve ciltteki değişimdir. Erinlik sürecinde vücutta sebum adı verilen yağlı bir madde salgılanmaya başlar. Bu salgı hormonlar tarafından üretilerek saç ve derideki kurumayı önler. Erinlik sürecinde hormonlar aktif hale gelince sebum, saçların ve cildin normalden daha yağlı bir görünüm almasına neden olur. Aşırı yağlanmayla cilt gözenekleri tıkanır, bu nedenle derinin çeşitli yerlerinde siyah noktalar ve iltihaplanma sonucunda bir deri hastalığı olan sivilceler oluşur.

Yazının Devamını Oku

Ergen çocuk, ailesini sürekli eleştirebilir

14 Mart 2014
Ergenlik döneminde çocuklar duygusal dalgalanmalar yaşayabilir.

“Ergenlik kendini arama ve bulmaya çalışma ve bireysel kimlik geliştirme sürecidir” diyen Psikolojik Danışman Dolunay Kadıoğlu, bu dönemde çocuklarda görülen ruhsal değişimler hakkında önemli bilgiler aktardı.

Ergen çocuk kim ve ne olacağı hakkında düşünürken, kendini başkalarının gözü ile görmek ister. Akran grupları kendisi hakkında bilgi alabileceği önemli bir yerdir. Yetişkinler tarafından anlaşılmadığını düşünen ergen için bir grup tarafından onaylanmak ve benimsenmek çok önemlidir. Ancak bazen başkasına dayanma ve destek görme gereksinimi yanlış arkadaş seçimi ile sonuçlanabilmektedir. Bu noktada hem ergen hem de ailesi duygularını ifade edebilmeli ve birbirleri hakkında neler hissettiklerini söyleyebilmelidirler. Duygular ifade edilirken sadece sevgi değil; kızgınlık, korku, beğenmeme gibi duygularda iki tarafın birbirini anlamasını kolaylaştıracaktır.

Duygu dalgalanmaları yaşaması normaldir

Yaşanan karmaşanın göstergesi olarak ergene ilişkin bazı davranış örnekleri şöyle sıralanabilir. Duygularında sevgi-nefret, acı-zevk, korku ve öfke gibi dalgalanmalar doğaldır.

Kulaktan dolma, ödünç alınmış fikirleri savunur. Büyükleri ile tartışır. Anne babasına karşıt düşünceler ileri sürmeye dikkat eder. İstediği ile arkadaşlık eder, istediği zaman ders çalışır, istediği zaman eve gelebilir. Özgür olmak ister ve bağımlılığı reddeder. İsteklerini erteleyemez. Yalnız kalmayı tercih eder. Saatlerce odaya veya banyoya kapanıp bedensel değişimlerini inceleyebilir. Kendine yeterince güven duymaz. Postane banka ya da resmi yerlere gönderilmek istendiklerinde mazeret yaratmalarının altında bu güvensizlik yatar. Çünkü buralar yetişkin dünyasına aittir. Halbuki o tam yetişkin değildir ama çocuk gibi de hissetmez. Ancak sinemaya, bilgisayar oyunu salonlarına ya da diskoya giderken güvensizlik yaşamaz hatta kendini çok rahat hisseder. İstekleri yapılmadığında isyana hazırdır. Kişiliklerine yöneltilen küçük düşürücü sözler, saldırgan olmalarına yol açabilir.

Çalkantılı bir dönem olarak anlattığımız ergenlik hep uyumsuz davranışlarla dolu değildir. Olumlu duyuş ve düşünüşler de bu dönemin özelliğidir. Ergen soyut düşünme ve yaşanmamış olguları sembollerle ifade etme yeteneğini bu dönemde kazanır ve kuvvetlendirir. Her şeye olur olmaz karşı çıkarken bir yandan da eleştiri ve yorumlara yönelir. Her şeyi bir anda düzeltecek kolay çözümler arar.

Bir sabah uyandığınızda hayatınızdaki olumsuzlukların birden bire düzeldiğini göremezsiniz, bu bir süreçtir. Bir süredir bir şeyler kötü gidiyor olabilir. Önemli olan bugün ve bugünden sonra yapabileceklerimizdir. 

Ergen çocuk kim ve ne olacağı hakkında düşünürken, kendini başkalarının gözü ile görmek ister. Akran grupları kendisi hakkında bilgi alabileceği önemli bir yerdir. Yetişkinler tarafından anlaşılmadığını düşünen ergen için bir grup tarafından onaylanmak ve benimsenmek çok önemlidir. Ancak bazen başkasına dayanma ve destek görme gereksinimi yanlış arkadaş seçimi ile sonuçlanabilmektedir. Bu noktada hem ergen hem de ailesi duygularını ifade edebilmeli ve birbirleri hakkında neler hissettiklerini söyleyebilmelidirler. Duygular ifade edilirken sadece sevgi değil; kızgınlık, korku, beğenmeme gibi duygularda iki tarafın birbirini anlamasını kolaylaştıracaktır.

Yaşanan karmaşanın göstergesi olarak ergene ilişkin bazı davranış örnekleri şöyle sıralanabilir. Duygularında sevgi-nefret, acı-zevk, korku ve öfke gibi dalgalanmalar doğaldır.

Kulaktan dolma, ödünç alınmış fikirleri savunur. Büyükleri ile tartışır. Anne babasına karşıt düşünceler ileri sürmeye dikkat eder. İstediği ile arkadaşlık eder, istediği zaman ders çalışır, istediği zaman eve gelebilir. Özgür olmak ister ve bağımlılığı reddeder. İsteklerini erteleyemez. Yalnız kalmayı tercih eder. Saatlerce odaya veya banyoya kapanıp bedensel değişimlerini inceleyebilir. Kendine yeterince güven duymaz. Postane banka ya da resmi yerlere gönderilmek istendiklerinde mazeret yaratmalarının altında bu güvensizlik yatar. Çünkü buralar yetişkin dünyasına aittir. Halbuki o tam yetişkin değildir ama çocuk gibi de hissetmez. Ancak sinemaya, bilgisayar oyunu salonlarına ya da diskoya giderken güvensizlik yaşamaz hatta kendini çok rahat hisseder. İstekleri yapılmadığında isyana hazırdır. Kişiliklerine yöneltilen küçük düşürücü sözler, saldırgan olmalarına yol açabilir.

Çalkantılı bir dönem olarak anlattığımız ergenlik hep uyumsuz davranışlarla dolu değildir. Olumlu duyuş ve düşünüşler de bu dönemin özelliğidir. Ergen soyut düşünme ve yaşanmamış olguları sembollerle ifade etme yeteneğini bu dönemde kazanır ve kuvvetlendirir. Her şeye olur olmaz karşı çıkarken bir yandan da eleştiri ve yorumlara yönelir. Her şeyi bir anda düzeltecek kolay çözümler arar.

Bir sabah uyandığınızda hayatınızdaki olumsuzlukların birden bire düzeldiğini göremezsiniz, bu bir süreçtir. Bir süredir bir şeyler kötü gidiyor olabilir. Önemli olan bugün ve bugünden sonra yapabileceklerimizdir. 

Yazının Devamını Oku