Dolunay Kadıoğlu

Yas

16 Haziran 2016
Zaman her şeyin ilacıdır derler, öyledir mutlaka... Her şeyi zamanında yaşarsak akıp gider her şey...

Bir dostu, bir yakını, kardeşi, anne, baba, eşi, evladı… Sevdiklerimizi zamanlı ya da zamansız kaybetmek, insanı derinden sarsar… Hayatı, dini, varoluşu, yaşamı, ölümü sorgulatır çoğu zaman.

Zamansız, ani, heleki genç ölümleri dayanmayı daha da zorlar.

Daha çok küçük yaşlarda tanışırız ölümle, bazen komşu teyze, bazen aileden biri, bazen anne, bazen baba, bazen de elimizde hareketsiz duran bir kuşla donakalırız.

Ölümü anlamanın o yaşlar için anlaşılır tarafı yoktur, büyüyünce de ölümün varlığını biliriz, kabul ise zaman alır biraz! Her şey gibi ölümün varlığı da öğretilir.

Küçükken bir canlı öldüğünde sorduğumuz sorular ve düşünceler; mezarde nefes alabiliyor mu, orada yemek yiyebilir mi, orası karanlık ve soğuk mu, hiç gelmeyecek mi, beni görebilir mi, duyabilir mi, geri gelsin istiyorum, nerede vb. sorulardır.

Gariptir ama sevdiğimiz birini aniden kaybettiğimizde yaşımız kaç olursa olsun sorduğumuz sorular küçüklük sorularımıza benzer. Bu sorulara ekler yapılır; "Ben bu kadar acı çekerken bu insanlar nasıl gülüyor, hayat nasıl devam edecek, yemek mi o ne, nasıl yiyebiliyorlar, gittiği yer nasıl bir yer, bizi unutacak mı, acım biter ve onu unutursam?" sorularına isyan ve öfke eklenir hele ki ölümle ilk kez karşılaşıyorsak…

Ölüm karşısında hepimiz ayrı tepkiler veriririz, yakını kaybetmiş birine başsağlığı dilemek ve orada neler yaptığımız hayat dersi gibidir.

Yazının Devamını Oku

Gençler yaz tatilini nasıl geçirmeliler?

4 Haziran 2016
Yaz tatili dinlenmek ve çalışmak için iyi bir fırsat olarak değerlendirilmeli.

Tüm öğrencilerin, gençlerin bütün bir yıl boyunca heyecanla beklediği yaz tatili çoktan başladı bile. Peki, gençler yaz tatilini nasıl geçirmeli, neler yapmalı ya da yapmamalı? Psikolojik Danışman Dolunay Kadıoğlu sorularımızı yanıtlıyor.

Eğer lise veya üniversite sınavlarına hazırlanan genç bir çocuğunuz var ise bu yıl onlar için çok zor geçmiştir. Aslına bakarsanız artık sınavlara hazırlanılmayan yıl pek kalmadı değil mi? Lise ve üniversite sınavlarına en az 2 yıl önceden hazırlanmaya başlıyor artık gençler. Bu da stresi çok erken yaşlarda yaşamaya başlamak anlamına geliyor.

Umarım ki gençlerin sınavları iyi geçti ve şimdi tüm streslerini atma zamanı... Ancak önümüzdeki yıllarda sınava girecekler varsa onların yaz tatilinde hem dinlenmesi hem de çalışması gerekiyor tabii ki!

Hatırlatmak isterim ki yaz tatili demek boş zaman geçirmek, günün yarısında uyumak, günde 10 saat internette zaman öldürmek demek değildir. Yaz tatili gerçekten keyifle, dinlenerek, geleceğe hazırlanarak zamanı değerlendirmek demektir.

Her şeyden önce bilmeliyiz ki yaz tatilini dinleme zamanı, yeni döneme dinlenerek, eğlenerek keyfini çıkararak hazırlanma zamanı. Dinlemek kelime olarak güzel geliyor değil mi bununla beraber her şey dinlendirmez. Gelin şimdi gençleri neler dinlendirir ya da tatilde neler yaparlarsa gerçekten zihinsel, bedensel ve duygusal gelişimlerine katkısı olur onlara bakalım:

    Yıl içinde hasret kaldıkları uyku için günde en fazla 8-9 saat ayırmalılar.
    Eğer düzenli ders çalışmaları gerekiyorsa sabah saatlerini tercih etmeliler.
    Bilgisayar ve telefonu kontrollü kullanmalılar.
    Yaz tatili demek bolca spor, kitaplar, gezmek tozmak ve eğlenmek demek. Bu nedenle bol bol spor yapmalı, arkadaşları ile zaman geçirmeliler.
    Sorumluluk alanları olan evde aileye destek olmak, ders çalışmak, büyükleri ziyaret gibi konularda ellerinden gelen özeni göstermeliler. Aynı zamanda arkadaşları ile zaman geçirme, kitap okuma, spor yapma gibi sosyal etkinlikleri yapacaklarına dair ailelerle konuşulmalı ve sözel kontrat yapılmalıdır. Bu hem sizi hem de gençleri rahatlatır.

Geleceği satın alabilecek tek şey bugündür! Ve gençler gelecekte nasıl bireyler olmak istiyorsa, hangi mesleği yapmak istiyorsa onu sadece bugün verdikleri çaba ile gerçekleştirebilirler.

Çabayı; keyifle, neşeyle, verimlilikle, sağlıkla vermeleri dileğiyle tüm gençlere iyi tatiller dilerim.

Eğer lise veya üniversite sınavlarına hazırlanan genç bir çocuğunuz var ise bu yıl onlar için çok zor geçmiştir. Aslına bakarsanız artık sınavlara hazırlanılmayan yıl pek kalmadı değil mi? Lise ve üniversite sınavlarına en az 2 yıl önceden hazırlanmaya başlıyor artık gençler. Bu da stresi çok erken yaşlarda yaşamaya başlamak anlamına geliyor.

Umarım ki gençlerin sınavları iyi geçti ve şimdi tüm streslerini atma zamanı... Ancak önümüzdeki yıllarda sınava girecekler varsa onların yaz tatilinde hem dinlenmesi hem de çalışması gerekiyor tabii ki!

Hatırlatmak isterim ki yaz tatili demek boş zaman geçirmek, günün yarısında uyumak, günde 10 saat internette zaman öldürmek demek değildir. Yaz tatili gerçekten keyifle, dinlenerek, geleceğe hazırlanarak zamanı değerlendirmek demektir.

Her şeyden önce bilmeliyiz ki yaz tatilini dinleme zamanı, yeni döneme dinlenerek, eğlenerek keyfini çıkararak hazırlanma zamanı. Dinlemek kelime olarak güzel geliyor değil mi bununla beraber her şey dinlendirmez. Gelin şimdi gençleri neler dinlendirir ya da tatilde neler yaparlarsa gerçekten zihinsel, bedensel ve duygusal gelişimlerine katkısı olur onlara bakalım:

Geleceği satın alabilecek tek şey bugündür! Ve gençler gelecekte nasıl bireyler olmak istiyorsa, hangi mesleği yapmak istiyorsa onu sadece bugün verdikleri çaba ile gerçekleştirebilirler.

Çabayı; keyifle, neşeyle, verimlilikle, sağlıkla vermeleri dileğiyle tüm gençlere iyi tatiller dilerim.

Yazının Devamını Oku

Benzer ve benzemez

1 Haziran 2016
İnsanoğlu illaki kendine benzer ister, kendine uyanı ister. Farklı olanı, değişik olanı kötü bilir, kınar, eleştirir.

İnsan neden kendine benzeri isterken, kendine benzemez olanı çeker hayatına düşündünüz mü hiç?

İlişki terapilerinde en çok karşımıza çıkan bir soru ve sorundur bu!

"Ben bana çok benzeyen beni zorlamayacak, evdeki özellikleri bana benzeyecek birini istemiştim ama eşimin bana benzemeyen ve beni çok kızdıran huyları var. Bence boşanmalı ve birbirine benzer huylarda birileriyle evlenmeliyiz."

'Peki, boşanınca kendinize benzer birini tam olarak hangi yöntemle bulmayı düşünüyorsunuz?' soruna sessizlik cevap verir çoğu zaman.

"Huyu huyuma suyu suyuma" sözü evlilikten önce mi sonra mı söylenmiş acaba?

"Huyu huyuma uyuyor zannettim" ya da "Evlenmeden önce böyle değildi" vb. cümleleri çok duyarız çevremizden değil mi?

İnsanoğlu illaki kendine benzer ister, kendine uyanı ister. Farklı olanı, değişik olanı kötü bilir, kınar, eleştirir. Evlilik kişileri değişime, dönüşüme iter. Sana benzemeyenle evlendiysen ve seviyorsan eğer uyumlanmak durumundasındır. Zorda olsa tüm kaslarını, beynini ve kalbini gerse de seve seve uyumlanır her iki taraf. Uzlaşmayı ve değişmeyi gerektirir evlikler. "Evlendikten sonra ben hiç değişmedim" diyen ya yalan söylüyordur ya da aynaya hiç bakmıyordur, kendinin pek de farkında değildir, ben değişmem hikayesine inanmaya devam ediyordur!

Evililik, ikili ilşkiler öyle ya da böyle değiştirir insanı ancak önemli olan hangi yöne doğru değiştiğinizdir.

Yazının Devamını Oku

Seks yaptığım dışarıdan anlaşılır mı?

24 Mayıs 2016
Cinsel ilişki sonrası salgıladığınız mutluluk hormonu sizi ele verebilir!

“Cinsel ilişkiye girdiğimde dışarıdan bakınca anlaşılır mı?” çok sık sorulan ve kafa kurcalayan sorulardandır. Özellikle genç kızlar bu sorunun cevabıyla çok ilgilenirler çünkü halk arasında "ilk cinsel ilişkiye girdiğinde yüzünden, bedeninden belli olur" gibi yanlış inançlar vardır. Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu, genç kızların kafalarını kurcalayan soruların yanıtını veriyor.

Cinsel ilişkiye girmek, istediğiniz keyif aldığınız bir deneyim oldu ve oluyorsa kişilerde mutluluk hormonu üretilmesini sağlar. Çikolata yemek, spor yapmak, keyifli zaman geçirmek de mutluluk hormonu tetikler. Mutluluk hormonu da yüzümüzde mutlu bir ifadeyle kendini gösterir. Bu açıdan bakıldığında arada pek fark yoktur. İlk cinsel ilişkiye yüklediğimiz abartılı anlamlar bu tip hurafelerin oluşmasına neden olmuştur.

“Daha önce cinsel ilişkiye girdiğimi erkek arkadaşım anlar mı?” sorusu da sık karşılaşılan sorulardandır. Aslında buna göreceli cevaplar verilebilir. Eğer erkek arkadaşınızla ilişkiye giriyor ve bakire değilseniz erkek arkadaşınız da kan beklentisi varsa, anlaşılma ihtimali var, ama bakire olup olmadığınızı erkek arkadaşınız değil ancak bir jinekolog anlayabilir. Bununla birlikte kadınların yüzde otuzu daha esnek zar yapısına sahiptir ve ilk ilişki sırasında kan/leke ortaya çıkmaz. Bu durumda hiç anlaşılamaz ancak tüm bunlardan daha önemli olan şey; erkek arkadaşınızla aranızdaki güven ve sevgidir. Siz nasıl ki onun daha önce ilişkiye girip girmediğine önem vermiyorsanız onun da sizin ilişki deneyiminiz olup olmamasına takılmaması gerekir. Ancak ülkemizde ilişkilerde süreçler böyle yürümüyor. Erkek cinsel ilişki yaşayabilirken kadına yasaklar konuyor.

Aslında her iki taraf içinde çok önemli olan bir şey var bence, bedenini pek çok cinsel yolla bulaşan hastalıklardan, istenmeyen gebelikten korumak için bedenen ve ruhen hazır olmadan cinsel ilişki yaşamayı ertelemek. Çünkü cinsel birleşme sorumluluk gerektirir. Vajinal, oral, anal her türlü cinsel ilişkiyi ruhsal ve bedensel olarak hazır olunmadan yaşamak psikolojik sorunları ortaya çıkarabileceği gibi HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklara ve gebelikleri de zemin hazırlar. Kendini hastalıklardan ve gebeliklerden korumak için cinsel ilişkiye girme sorumluluğunun farkında olunmalıdır.

İyi bir ilişkide karşılıklı “Hayır” lara ve birbirine saygı duymak, acele ettirmemek, zorlamamak çok önemlidir. Cinselliği yaşamak sadece cinsel birleşme yoluyla olmaz, öpüşme, ön sevişme, dokunmak, mastürbasyon ya da karşılıklı mastürbasyon da cinselliktir. 

Yazının Devamını Oku

İlk gece korkusu nasıl yenilir?

24 Mayıs 2016
İlk ilişkide kadının keyif alması önemli!

[video=hurriyetaile_video/ilkgecekorkusu.flv]

Yazının Devamını Oku

Ergenliğe giren çocuğumu ne kadar özgür bırakmalıyım?

23 Mayıs 2016
Ergenliğin yetişkinliğin bir provasıdır ve yaşamın en sancılı dönemlerinden biridir.

ÖZGÜRLÜK TAMAM DA NEREYE KADAR

Ailelerin ergenlik dönemindeki çocuklarından sıklıkla duydukları cümlelerden bazıları şunlardır;

    Ben artık özgürümBana karışamazsınızİşinize gelince sen artık büyüdün, işinize gelmeyince sen çocuksun diyor beni kafanıza göre beni yönetiyorsunuz.Sizin gittiğiniz yerlere gitmeyeceğim, odamdan çıkmayacağım’Derslerime ne zaman çalışacağımı ben bilirim…

ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ ÇOCUĞU KONTROL ETMEK ZORLAŞIYOR

Ergenlik öncesi kolayca kontrol edebildikleri çocuklarını ergenlik döneminde kontrol etmekte zorlanacağının farkına varan ebeveynler ergen çocuklarını tanıyacakları özgürlükler konusunda da zorlanırlar. Saatlerce arkadaşlarıyla telefonda konuşmak, odasını dağınık bırakmak, arkadaşlarıyla gittiği arkadaş ya da dış mekân gezmelerinden istediği saatte dönmek istemek gibi…

PEKİ, ERGENLİK ÇAĞINDAKİ ÇOCUĞUNUZU NE KADAR ÖZGÜR BIRAKMALISINIZ?

    Özgürlük çığlıkları, ergen çocuğunuz için ‘ben büyüdüm, kendi kimliğimi geliştiriyorum ve sizden bağımsız olmak, bağımsız kararlar almak istiyorum’ demektir.Özgürlüğün istenilen her şeyi yapmak olmadığını, özgür davranmanın sorumluluğunu hangi yaşta olursak olalım almak gerektiğini ya da farkındalıksız özgür bir davranışın bedelinin neler olabileceği konusunda çocuğunuzla sohbet etmelisiniz.Örneğin; kendi bütçesini kendisi kontrol etmek isteyebilir. Hep birlikte ailenize uygun bir bütçe belirleyebilir ve her hafta bu parayı verebilirsiniz. Ancak bunu yaparken eğer harcamalarını kontrol edemezse bunun bedelinin harçlık alamamak ya da okula yürüyerek gitmek olduğunu bunu kabul ediyorsa bu süreci başlatacağınızı net konuşmalısınız. Yani parasını yönetme sorumluluğunu almayı deneyimleyebilir, yönetemediği durumun da sonucunu yaşar.Özgürlüğün sorumlulukla ilgili olduğunu çocuğun anlaması önemlidir. Çocukluktan itibaren çocuğunuza yaşına uygun sorumluluklar verdiyseniz ve kuralların insanları korumak için olduğu bilincini aşıladıysanız ergenlik döneminde sorumluluk konusunu daha iyi anlayacaktır.Ergen çocuğunuzla bir yetişkinle kontrat yapar gibi kontrat yapabilirsiniz. Bu kontratı yaparken, sizlerin ve onun beklentilerini konuşmalı, sınırlar, sorumluluklar netleştirilmelidir.Sohbetleriniz öğüt ve akıl vermeden olmalıdır. Ergenlerin en sevmediği şey büyüklerinden akıl almaktır.Ona davranışlarınızla örnek olmalısınız. Örneğin bilgisayar, cep telefonu, internet kullanımında zaman sınırı koyup sizler sınırsız ve kontrolsüzce internette zaman harcıyorsanız bu konuda koyduğunuz kural çalışmaz!Ergenlerin ruh hallerinin değişken olabileceğini, davranışlarında buna bağlı değişebileceğinin farkında olarak, ses yükselmelerinde ya da sınır aşımlarında sakin kalın ve yeniden hatırlatın.Ergenliğin yetişkinliğin provası olduğunu ve insan gelişim sürecinde en sancılı dönem olduğunu lütfen aklınızda tutun.Ergenliğin doğasında isyan olduğunu bunun da doğal olduğunu bilin.Bu isyan ya da davranış ve duygulardaki iniş çıkışlar çok zorlayıcı oluyorsa, çocuğunuz çok depresif, içe kapalı, okul başarısı düşük, sizlerle iletişimi çok kötü ise bir uzmandan hep birlikte destek almanız gerekir. 

ERGENE TANINAN ÖZGÜRLÜK SINIRSIZ DEĞİLDİR

Ergene tanınan özgürlük sınırsız, o ne isterse ‘sen bilirsin’ demek değildir. O henüz büyüme aşamasında, sınırlar ve hayırlar tabii ki olacak. Davranış sınırlarını çizerken en önemli şeyin sizlerin model olmanız gerektiği olduğunu hatırlayın. Çocuklar modelleyek öğrenir ve onlara olumlu modeller olmak anne babanın en önemli sorumluluğudur.

BİR DAKİKADA ERGENLİK ANCAK BU KADAR GÜZEL ANLATILABİLİRDİ!

[VİDEO=HURRİYETAİLE_VİDEO/BİRDAKİKADAERGENLİK.FLV]

Ailelerin ergenlik dönemindeki çocuklarından sıklıkla duydukları cümlelerden bazıları şunlardır;

Ergenlik öncesi kolayca kontrol edebildikleri çocuklarını ergenlik döneminde kontrol etmekte zorlanacağının farkına varan ebeveynler ergen çocuklarını tanıyacakları özgürlükler konusunda da zorlanırlar. Saatlerce arkadaşlarıyla telefonda konuşmak, odasını dağınık bırakmak, arkadaşlarıyla gittiği arkadaş ya da dış mekân gezmelerinden istediği saatte dönmek istemek gibi…

Ergene tanınan özgürlük sınırsız, o ne isterse ‘sen bilirsin’ demek değildir. O henüz büyüme aşamasında, sınırlar ve hayırlar tabii ki olacak. Davranış sınırlarını çizerken en önemli şeyin sizlerin model olmanız gerektiği olduğunu hatırlayın. Çocuklar modelleyek öğrenir ve onlara olumlu modeller olmak anne babanın en önemli sorumluluğudur.

Yazının Devamını Oku

Eyvah, cinsel deneyim yaşı düştü!

17 Mayıs 2016
Ergenlik dönemindeki riskli davranışlar hangi hastalıklara yol açıyor?

Günümüzde pek çok genç, farklı yaşam tarzlarını kendilerine örnek alarak ya da daha başka nedenlerle erken yaşta cinsellikle tanışırlar. Bu tanışma da istenmeyen bazı durumları beraberinde getirebilir. Psikolojik Danışman Dolunay Kadıoğlu, ergenlik döneminde riskli davranışların nelere yol açabileceğinin üzerinde durdu, cinsellikle ilgili eğitimlerin olumlu/olumsuz yanlarını aktardı.

Cinsellik, bireyin psikososyal ve fizyolojik gelişiminin olmazsa olmaz bir parçasıdır. İnsan yaşamının hemen her döneminde var olan ve her döneminde gelişmeye devam eden bu kavram, üreme yeteneğinin kazanıldığı ergenlik döneminde ayrı bir önem kazanır. Vücudunda olan değişimler, duygularındaki inişler ve çıkışlar ergenler için alışılması zor olmakla birlikte, erişkin olmanın mecburi hizmetidir.

ERGENLİK DÖNEMİNDE PEK ÇOK ŞEY DENENMEK İSTER

Ergen, bu dönemi yaşarken pek çok şeyi denemek ister; para kazanmak, özgür yaşamak, sevgili olmak... ‘Sevgili olmak’ veya ‘sevgilisi olmak’ çok önemlidir; çünkü bunlar ergen için statü, saygınlık, özgürlük, sevgi aktarımı, aşkın kavurucu tadı, cinsel keyif, merakını gidermek, farklı olmak demektir.

Ergenlikte cinsellik konusu çoğunlukla bu dönemin risklerini, risklerin sonuçlarını, ergenlerin olumsuz davranışlarını ve ergenlik döneminde cinsellik yaşamanın normal olmadığını akıllara getirebilir.

CİNSELLİK GÜNÜMÜZDE ARTIK DAHA ERKEN YAŞLARDA BAŞLIYOR

Ergenlikte riskli cinsel davranışların istenmeyen sonuçları arasında, HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, ergen gebelikleri ve doğumları, kürtaj gibi önemli ve çoğu kere beden sağlığını daha çok etkileyen durumlar ortaya çıkar. Toplumlarda ortalama ilk evlilik yaşı ileri yaşlara kaysa bile, cinsellik günümüzde artık daha erken yaşlarda başlamakta ve cinsel partner sayısı giderek artmaktadır. Doğal olarak cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve planlanmamış gebeliklerde de bir artış gözlenmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre her yıl, her 20 gençten biri cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmaktadır. Bunların arasında sıklıkla HIV/AIDS, bel soğukluğu, frengi, klamidya enfeksiyonu ve herpes yer alır.

CİNSELLİK EĞİTİMİNİN BİR FAYDASI VAR MI?

Ergen gebeliklerini, doğumlarını, ve cinsel yolla bulaşan hastalıkları azaltabilecek en etkin yolun cinsellik eğitimi olduğu artık tüm dünyanın kabul ettiği bir gerçektir. İlk başlarda cinsel eğitim diye çıkılan yola son yıllarda ‘cinsellik eğitimi’ başlığı altında devam edilmektedir. Cinselliğin sadece fizyolojisinin ve doğum kontrol yöntemlerinin anlatıldığı cinsel eğitimin, yeterli olmadığı ve gençlerin korunmasız cinsel davranışlarını azaltmadığı ortaya konmuştur. “Yalnızca hayır de!” cümlesi ile ifade edebileceğimiz cinsel eğitim programında ise gençlere cinsel ilişkiyle ilgili sorumluluk almaları öğretilmeye çalışılmış, ancak yine istenilen sonuçlar alınamamış, daha sonra tamamen cinsel birleşmeyi yasaklayan bir eğitim modeli kullanılmış, ancak bu model de etkili olmamıştır. Yani bilinenin tersine, gelişmiş ülkelerin pek çoğu, doğru ve etkin cinsel eğitimi bulmakta zorlanmaktadırlar.

Günümüzde kullanılan, cinselliğin sadece fizyolojik bir olay olmadığının altını çizen, cinselliğin fizyolojik boyutuyla birlikte psikolojik boyutuna da değinerek, güzel taraflarını da, risklerini de aktarmaktadır. ‘Cinsellik eğitimi’ adı verilen eğitim programının sonuçları, öncekilere göre çok daha olumludur. Program; karar verme yolları, hayır diyebilme yöntemleri, mastürbasyon, bedenini sevmek, bedenine saygı duymak ve ona iyi bakmak, toplumsal kimlikler, eşcinsellik, toplumsal değerler, sağlıklı olmak, HIV/AIDS, güvenli cinsel yaşam, doğum kontrol yöntemleri gibi pek çok konuyu kapsamaktadır.

Ergene pek çok konuyu anlattığınızda, merak ettiği her şeye cevap verdiğinizde ve ‘Kendini sev ve koru’ dediğinizde en etkin sonuç elde edilmektedir.

Cinsellik, bireyin psikososyal ve fizyolojik gelişiminin olmazsa olmaz bir parçasıdır. İnsan yaşamının hemen her döneminde var olan ve her döneminde gelişmeye devam eden bu kavram, üreme yeteneğinin kazanıldığı ergenlik döneminde ayrı bir önem kazanır. Vücudunda olan değişimler, duygularındaki inişler ve çıkışlar ergenler için alışılması zor olmakla birlikte, erişkin olmanın mecburi hizmetidir.

Ergen, bu dönemi yaşarken pek çok şeyi denemek ister; para kazanmak, özgür yaşamak, sevgili olmak... ‘Sevgili olmak’ veya ‘sevgilisi olmak’ çok önemlidir; çünkü bunlar ergen için statü, saygınlık, özgürlük, sevgi aktarımı, aşkın kavurucu tadı, cinsel keyif, merakını gidermek, farklı olmak demektir.

Ergenlikte cinsellik konusu çoğunlukla bu dönemin risklerini, risklerin sonuçlarını, ergenlerin olumsuz davranışlarını ve ergenlik döneminde cinsellik yaşamanın normal olmadığını akıllara getirebilir.

Ergenlikte riskli cinsel davranışların istenmeyen sonuçları arasında, HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, ergen gebelikleri ve doğumları, kürtaj gibi önemli ve çoğu kere beden sağlığını daha çok etkileyen durumlar ortaya çıkar. Toplumlarda ortalama ilk evlilik yaşı ileri yaşlara kaysa bile, cinsellik günümüzde artık daha erken yaşlarda başlamakta ve cinsel partner sayısı giderek artmaktadır. Doğal olarak cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve planlanmamış gebeliklerde de bir artış gözlenmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre her yıl, her 20 gençten biri cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmaktadır. Bunların arasında sıklıkla HIV/AIDS, bel soğukluğu, frengi, klamidya enfeksiyonu ve herpes yer alır.

Ergen gebeliklerini, doğumlarını, ve cinsel yolla bulaşan hastalıkları azaltabilecek en etkin yolun cinsellik eğitimi olduğu artık tüm dünyanın kabul ettiği bir gerçektir. İlk başlarda cinsel eğitim diye çıkılan yola son yıllarda ‘cinsellik eğitimi’ başlığı altında devam edilmektedir. Cinselliğin sadece fizyolojisinin ve doğum kontrol yöntemlerinin anlatıldığı cinsel eğitimin, yeterli olmadığı ve gençlerin korunmasız cinsel davranışlarını azaltmadığı ortaya konmuştur. “Yalnızca hayır de!” cümlesi ile ifade edebileceğimiz cinsel eğitim programında ise gençlere cinsel ilişkiyle ilgili sorumluluk almaları öğretilmeye çalışılmış, ancak yine istenilen sonuçlar alınamamış, daha sonra tamamen cinsel birleşmeyi yasaklayan bir eğitim modeli kullanılmış, ancak bu model de etkili olmamıştır. Yani bilinenin tersine, gelişmiş ülkelerin pek çoğu, doğru ve etkin cinsel eğitimi bulmakta zorlanmaktadırlar.

Günümüzde kullanılan, cinselliğin sadece fizyolojik bir olay olmadığının altını çizen, cinselliğin fizyolojik boyutuyla birlikte psikolojik boyutuna da değinerek, güzel taraflarını da, risklerini de aktarmaktadır. ‘Cinsellik eğitimi’ adı verilen eğitim programının sonuçları, öncekilere göre çok daha olumludur. Program; karar verme yolları, hayır diyebilme yöntemleri, mastürbasyon, bedenini sevmek, bedenine saygı duymak ve ona iyi bakmak, toplumsal kimlikler, eşcinsellik, toplumsal değerler, sağlıklı olmak, HIV/AIDS, güvenli cinsel yaşam, doğum kontrol yöntemleri gibi pek çok konuyu kapsamaktadır.

Yazının Devamını Oku

Ergenlikte cinsel ilişkiyle ilgili 6 yanlış inanış

16 Mayıs 2016
Bu inanışlar gençler arasında günden güne yayılıyor.


MASTÜRBASYON YAPMAK SİVİLCE YAPAR SIK YAPILDIĞINDA PENİS BOYU UZAR AYRICA ERKEKLİĞE ZARAR VERİR

Mastürbasyon, uygun yer ve sıklıkla yapılıyorsa bunların hiçbirine neden olmaz. Ergenlerin cinselliklerini keşfetmelerine yardım eden güvenli ve sağlıklı bir süreçtir.


ADETLİYKEN DUŞ ALINMAZ

Adet döneminde duş almakta herhangi bir sakınca yoktur, tam tersine kasları rahatlatacak, bedenin gevşemesine ve ağrının azalmasına destek olacaktır.


ERKEKLER CİNSEL İLİŞKİYE GİRMEDEN YA DA BOŞALMADAN YAPAMAZLAR, BU ONLARIN DOĞASINDA VARDIR

Bu tamamen yanlış ve erkeği güçlü gibi gösterirken aslında acizleştiren bir mittir. Ergenlerde özellikle genç kızlar bu mite bir şekilde inandırılır. Bu mit, kızların sevgililerinin istediği pek çok şeyi yapmalarına neden olabilir; erkek arkadaşım beni bırakmasın diye hazır olmadığı cinsel ilişkinin genç kızlar tarafından yaşanması gibi… Cinsel istek, kadınlar için neyse erkekler için de odur. Cinsel haz ihtiyacı her iki cinsiyet için de olmazsa olmazdır. Yetiştirilme ve toplumsal inançlar bu ve benzeri yanlış inançlara neden olur.


EREKSİYON DAİMA İSTEMLİ OLUŞUR, İSTENEN HER DURUMDA OLMALIDIR

  

Ereksiyon her zaman istemli oluşmaz. Bazen istense de oluşmaz… Örneğin yorgunluk, stres, takıntılar ya da hastalıklar sürecinde ereksiyon istense de oluşmayabilir. Yani fiziksel ve ruhsal sağlık ereksiyon için önemlidir. Duygusal, fiziksel, cinsel uyarılar sonucu penisin damarsal yapısı kan pompalayarak büyür ve ereksiyon oluşur. Özellikle ergenliğin ilk yıllarında büyümeye bağlı olarak istemsiz, kontrol dışı sertleşmeler olur ki bunlar uygun olmayan ortamlarda oluşmuşsa ergenleri zor durumda bırakabilir.


İLK CİNSEL İLİŞKİDE KAN GELMİYORSA O KİŞİ BAKİRE DEĞİLDİR

İlk cinsel ilişkide kan gelmesi gerekmez. Kadınların zar yapıları birbirinden farklı olabilir. Doğumsal farklılıklar nedeniyle 100 kadından otuzunda ilk ilişkide kanama ya da leke olmaz, bu onun zar yapısıyla ilgilidir.


PENİSİN UCU GİRSE KIZLIĞA BİR ŞEY OLMAZ

Penisin ucu ya da başka bir cismin ucu, tampon ya da parmak yerleştirmek kızlık zarına zarar verebilir. Kızlık zarı geride değildir, vajinanın girişinden 2 ya da 3 cm içeridedir.


GERİ ÇEKME İLE GEBE KALINMAZ

Geri çekme yöntemi etkisi düşük bir gebelikten korunma yöntemidir. Penisten gelen zevk sıvısında da gebeliği sağlayacak kadar sperm vardır.

Psikolojik DanışmanDolunay Kadıoğlu 

Mastürbasyon, uygun yer ve sıklıkla yapılıyorsa bunların hiçbirine neden olmaz. Ergenlerin cinselliklerini keşfetmelerine yardım eden güvenli ve sağlıklı bir süreçtir.

Adet döneminde duş almakta herhangi bir sakınca yoktur, tam tersine kasları rahatlatacak, bedenin gevşemesine ve ağrının azalmasına destek olacaktır.

Bu tamamen yanlış ve erkeği güçlü gibi gösterirken aslında acizleştiren bir mittir. Ergenlerde özellikle genç kızlar bu mite bir şekilde inandırılır. Bu mit, kızların sevgililerinin istediği pek çok şeyi yapmalarına neden olabilir; erkek arkadaşım beni bırakmasın diye hazır olmadığı cinsel ilişkinin genç kızlar tarafından yaşanması gibi… Cinsel istek, kadınlar için neyse erkekler için de odur. Cinsel haz ihtiyacı her iki cinsiyet için de olmazsa olmazdır. Yetiştirilme ve toplumsal inançlar bu ve benzeri yanlış inançlara neden olur.

Yazının Devamını Oku