Dolunay Kadıoğlu

“Seks yaptığımı ailem anlar mı?”

13 Mayıs 2016
Ergenlik dönemindeki genç kızların cinsellikle ilgili merak ettikleri…

Ergenlik dönemindeki genç kızların cinsellikle ilgili aklına takılan soruların cevaplarını Psikolojik Danışman Dolunay Kadıoğlu veriyor.

SEKS İÇİN EN İDEAL YAŞ NEDİR?

Her şeyden önce bilinmesi gereken kesin bir yaşın olmadığıdır. Ancak ergenlik döneminde, henüz bedeni hakkında tam olarak bilgi sahibi olmadan yaşanan cinsellik, ergen gebeliğinden, kürtaja ve HIV/AIDS ve Cinsel Yolla bulaşan diğer hastalıklara kadar uzanan bir sonuç tablosunu gencin karşısına çıkarabilmektedir. Cinselliğin sağlıklı olabilmesi için temel koşul genç kızların üreme organlarının gelişimini tamamlamış olmasıdır. Ancak bedensel gelişimden daha önemlisi, ruhsal gelişimdir. Ruhsal olarak cinsel ilişkinin sorumluluğunu alabilmemiz, kendimizle barışık olmamızı gerektirir. Erken ya da hazır olmadan yaşanan cinsellik; bireyde suçluluk, pişmanlık, utanç gibi içsel barışı bozabilecek duygular yaşatabilir. Tüm bu nedenlerle; güvenli cinsel ilişki kavramı öncelik kazanır. Güvenli cinsel ilişki; karşılıklı güvenin, dostluğun, sevgi ve saygının yaşandığı bir ilişkidir. Bireyler arası paylaşımın arttığı ve yoğun olumlu duyguların yaşandığı ortamda iyi iletişim kurmak, kendini ortaya koyabilmek, ‘hayır’ ya da ‘evet’ diyebilmek, cinsel eşini zorlamamak ilişkinin sağlıklı yürümesi için şarttır.

İYİ VE SAĞLIKLI BİR CİNSEL İLİŞKİ NASIL OLMALIDIR? BU İLİŞKİLERDE NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

İyi ve sağlıklı bir cinsel ilişki, eşler arasında uyum ve doyumun yaşandığı ruhsal ve bedensel sağlığın önemsendiği bir süreci tanımlar. Bu süreçte eşlerin birbirleri ile ilgili beklentilerini, isteklerini bilmeleri, cinsel istekler konusunda baskıcı davranmamaları ve birbirlerinin cinsellikle ilgili düşünce ve isteklerine saygı duymaları gerekir. Ayrıca cinsel aktivitenin paylaşıldığı kişinin herhangi bir cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyıp taşımadığı bilinmiyorsa, mutlaka kondom kullanılmalıdır. Kondom HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklardan koruduğu gibi istenmeyen gebelikleri de önler.

SEKS YAPTIĞIMI ANNEM-BABAM ANLAR MI?

Hayır, seks yapmak dışarıdan anlaşılabilecek bir durum değildir.

AİLEMLE JİNEKOLOĞA GİTMEK ZORUNDA KALIRSAM BAKİRE OLMADIĞIM ANLAŞILIR MI?

Doktora gitme nedeniniz bekaret kontrolü ise ve vajinal muayene olursanız evet anlaşılır. Diğer konularda vajinal muayene olmadığınız sürece anlaşılmaz.

İLK CİNSEL DENEYİMİMDE KASILIP KALIRSAM VE KİLİTLENME OLAYINI YAŞAR MIYIM?

İlk cinsel ilişkide kasılırsanız penisi içeri alamazsınız, kilitlenme olayı diye bir olay bilimsel olarak olabilecek bir durum değildir tamamen şehir efsanesidir.

GENİTAL BÖLGEMDEKİ KILLARIMDAN PARTNERİM RAHATSIZ OLUR MU?

Bu herkese göre değişir. Bunun cevabını sadece partneriniz bilir.

ORAL SEKS YAPARSAM VE MENİ YUTARSAM HAMİLE KALIR MIYIM?

Hayır, oral seksle gebe kalınmaz.

ANAL SEKS (TERS İLİŞKİ) YAPMAK NORMAL MİDİR? ZARARI VAR MIDIR?

Anal, oral seks gibi vajinal seks haricindeki cinsel ilişki yöntemlerinin, eşler tarafından istendiği takdirde cinselliği renklendiği kabul edilir. Bununla birlikte, anal seksin özellikle kadının bedensel sağlığına zarar verebileceği anüs kasların zedelenebileceği akılda tutulmalıdır. Bu da büyük aptesti tutmayı zorlaştırabilir. Anal seks sırasında olabilecek kanamalarda HIV/AIDS ya da kan yolu ile bulaşabilen diğer hastalıkların geçişi kolay olabileceğinden mutlaka kondom kullanılmalıdır. Ayrıca kişi istemiyorsa istemediğini belirtmeli ve kararlı olmalıdır.

Her şeyden önce bilinmesi gereken kesin bir yaşın olmadığıdır. Ancak ergenlik döneminde, henüz bedeni hakkında tam olarak bilgi sahibi olmadan yaşanan cinsellik, ergen gebeliğinden, kürtaja ve HIV/AIDS ve Cinsel Yolla bulaşan diğer hastalıklara kadar uzanan bir sonuç tablosunu gencin karşısına çıkarabilmektedir. Cinselliğin sağlıklı olabilmesi için temel koşul genç kızların üreme organlarının gelişimini tamamlamış olmasıdır. Ancak bedensel gelişimden daha önemlisi, ruhsal gelişimdir. Ruhsal olarak cinsel ilişkinin sorumluluğunu alabilmemiz, kendimizle barışık olmamızı gerektirir. Erken ya da hazır olmadan yaşanan cinsellik; bireyde suçluluk, pişmanlık, utanç gibi içsel barışı bozabilecek duygular yaşatabilir. Tüm bu nedenlerle; güvenli cinsel ilişki kavramı öncelik kazanır. Güvenli cinsel ilişki; karşılıklı güvenin, dostluğun, sevgi ve saygının yaşandığı bir ilişkidir. Bireyler arası paylaşımın arttığı ve yoğun olumlu duyguların yaşandığı ortamda iyi iletişim kurmak, kendini ortaya koyabilmek, ‘hayır’ ya da ‘evet’ diyebilmek, cinsel eşini zorlamamak ilişkinin sağlıklı yürümesi için şarttır.

İyi ve sağlıklı bir cinsel ilişki, eşler arasında uyum ve doyumun yaşandığı ruhsal ve bedensel sağlığın önemsendiği bir süreci tanımlar. Bu süreçte eşlerin birbirleri ile ilgili beklentilerini, isteklerini bilmeleri, cinsel istekler konusunda baskıcı davranmamaları ve birbirlerinin cinsellikle ilgili düşünce ve isteklerine saygı duymaları gerekir. Ayrıca cinsel aktivitenin paylaşıldığı kişinin herhangi bir cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyıp taşımadığı bilinmiyorsa, mutlaka kondom kullanılmalıdır. Kondom HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklardan koruduğu gibi istenmeyen gebelikleri de önler.

Hayır, seks yapmak dışarıdan anlaşılabilecek bir durum değildir.

Doktora gitme nedeniniz bekaret kontrolü ise ve vajinal muayene olursanız evet anlaşılır. Diğer konularda vajinal muayene olmadığınız sürece anlaşılmaz.

İlk cinsel ilişkide kasılırsanız penisi içeri alamazsınız, kilitlenme olayı diye bir olay bilimsel olarak olabilecek bir durum değildir tamamen şehir efsanesidir.

Bu herkese göre değişir. Bunun cevabını sadece partneriniz bilir.

Hayır, oral seksle gebe kalınmaz.

Yazının Devamını Oku

Ergenlikte aşk başkadır

30 Nisan 2016
Ergenlikte yaşanan aşk bazen ilaç bazen de zehir gibidir!


ERGENLİKTE AŞK BAZEN İLAÇ BAZEN ZEHİR GİBİDİR

Aşk, insan hayatının her evresinde farklı farklı anlamlara ve duygu süreçlerine neden olan en güzel denyimlerdendir. Gerek ergenlik gerekse yetişkinlikte olsun, aşk akıl tutulmasıdır. Aşk; aşık olunandan başka bir şey düşünememe, yemeden içmeden kesilme, yüzlerce kez anlatma istediği, anlatırken yüzündeki abartılı mutluluk ve haz hali, sevgilinin kusursuzluğu, şapşallık, sürekli heyecan, cinsel çekimin ve tutkunun varlığı, saçmalamak, dünya yansa banane hallerinin hepsinin aynı anda yaşanabilme halidir.

Ergenlikte yaşanan aşklar, ergenliğin doğal özelliği olan duygusal inişler çıkışların, patlalamaların, dibe vuruşların yaşandığı bu dönemde bazen ilaç bazen de zehir gibidir.


DERSLERİNE ÇALIŞ, SAKIN AŞIK OLMA!

    

Aşk, insan hayatında sağlıklı bir gelişim evresidir. Özellikle ergenlik döneminde ve ilk gençlik yıllarında yaşanılan aşk; ergenin, gencin duygusal zekasının gelişmesi açısından çok önemlidir. Hayatta bazı süreçlerin tekrarı ya da yerine koyulabilecek başka bir şey yoktur. Aşık olmak, hayal etmek, onu göreceği anları beklemek, aşkına karşılık bulmak ya da bulamamak, aşk acısı yaşamak vb. duygular rrgenin duygu alanını geliştirir, büyütür, onu yetişkinliğe hazırlar. İlerde yaşayacağı ilişkileri yönetirken daha önce yaşadığı duygusal deneyimler onun ilişkisinde daha mutlu ve farkındalıklı olmasına destek olacaktır.

Ergenlik döneminde aşık olması yasaklanan pek çok genç insan vardır. ‘Derslerine çalışmalısın, sınavları başarmalısın ve iyi bir yerlere gelmek için dikkatini sadece derslerine vermelisin’ hipnozundan etkilenen gençlerin bazıları farketmeden bu hipnozun etkisi altında kalırlar. Oysaki gerçek başarı; sözel, sayısal zeka kadar duygusal zekasını da besleyerek hayattan keyif alabilmektir.


KARŞILIKSIZ AŞK KONTROLLÜ OLMAYI ZORLAŞTIRABİLİR

 

 Ergenlik döneminde aşık olmanın pek çok artısı ve katkısı olmakla birlikte ender olarak görülse de hayati risklerin olduğu durumlarda vardır. Ergenlik risklerin alındığı bir dönemdir. Aşk acısı, terkedilmek bazen ergene dayanılmaz gibi gelebilir, hayatın sonuymuş gibi algılayabilir. Bu dünyadan çekip gitmek bile isteyebilir. Ergenlik döneminde yaşanılan platonik aşklar, sevdiği tarafından reddedilme ya da terkedilme intiharla bile sonuçlanabilmektedir.

Ergenlik başlı başına zor bir dönemken, karşılıksız aşk kontrollü olmayı zorlaştırabilmektedir. Bu nedenle ergenlerin anne ve babaları çocuklarıyla iletişimi hep korumalı ve iyi dinleyiciler olmalıdırlar. Çocuklarınıza baskı yapmadan onlara yakın olun, destek ve sevginizi hep gösterin. Onun gelgitlerine anlayışla yaklaşmayı deneyin ve çok zorlanıyorsanız da bir uzmandan destek almakta rahat olun.

Aşk, insan hayatının her evresinde farklı farklı anlamlara ve duygu süreçlerine neden olan en güzel denyimlerdendir. Gerek ergenlik gerekse yetişkinlikte olsun, aşk akıl tutulmasıdır. Aşk; aşık olunandan başka bir şey düşünememe, yemeden içmeden kesilme, yüzlerce kez anlatma istediği, anlatırken yüzündeki abartılı mutluluk ve haz hali, sevgilinin kusursuzluğu, şapşallık, sürekli heyecan, cinsel çekimin ve tutkunun varlığı, saçmalamak, dünya yansa banane hallerinin hepsinin aynı anda yaşanabilme halidir.

Ergenlikte yaşanan aşklar, ergenliğin doğal özelliği olan duygusal inişler çıkışların, patlalamaların, dibe vuruşların yaşandığı bu dönemde bazen ilaç bazen de zehir gibidir.

    

Aşk, insan hayatında sağlıklı bir gelişim evresidir. Özellikle ergenlik döneminde ve ilk gençlik yıllarında yaşanılan aşk; ergenin, gencin duygusal zekasının gelişmesi açısından çok önemlidir. Hayatta bazı süreçlerin tekrarı ya da yerine koyulabilecek başka bir şey yoktur. Aşık olmak, hayal etmek, onu göreceği anları beklemek, aşkına karşılık bulmak ya da bulamamak, aşk acısı yaşamak vb. duygular rrgenin duygu alanını geliştirir, büyütür, onu yetişkinliğe hazırlar. İlerde yaşayacağı ilişkileri yönetirken daha önce yaşadığı duygusal deneyimler onun ilişkisinde daha mutlu ve farkındalıklı olmasına destek olacaktır.

Ergenlik döneminde aşık olması yasaklanan pek çok genç insan vardır. ‘Derslerine çalışmalısın, sınavları başarmalısın ve iyi bir yerlere gelmek için dikkatini sadece derslerine vermelisin’ hipnozundan etkilenen gençlerin bazıları farketmeden bu hipnozun etkisi altında kalırlar. Oysaki gerçek başarı; sözel, sayısal zeka kadar duygusal zekasını da besleyerek hayattan keyif alabilmektir.

Yazının Devamını Oku

Cinsel isteksizlik nedenleri

29 Nisan 2016
Pek çok çift gebelik ve doğumun, aile içi huzursuzluğun cinsel isteği ne kadar etkilediğinin bilincinde değildir.

‘Son dönemde eşimin cinsel taleplerine karşılık veremiyorum, içimden hiç istek gelmiyor. Ne zaman başladı derseniz, Ankara’daki canlı bomba olaylarından sonra kendimi inanılmaz kötü ve korunmasız hissettim. Hiç güvende değilmişim gibi… Ülkede yaşanan yaşan olaylar, şehitler, acı çeken aileleri gördükçe pek çok şeye olan isteğim kesildi…’

‘3 aylık bebeğimiz var, eşim 40’ımın çıkmasını zor bekledi ve 41. gün hadi demeye başladı. O kadar yorgunum ki… Bebeğim çok gazlı, uyumuyor, bedenim yorgun ve bana cinsellik çok uzak geliyor artık. Kuruluğum çok ve çok acı çekiyorum. Eşim beni hiç anlamıyor ve küsüyor. Onu kırmak da istemiyorum ama bakıyorum da o da beni pek düşünmüyor gibi… Sanki iki çocuğum var!’

‘Doğru dürüst hiç bir neden yokken 7 yıldır çalıştığım işi yerimden atıldım. Çok ağır geldi, bir yıl oldu hala sindiremedim. Yeni iş bulamıyorum. Evde çürüyorum sanki. Yemeğin tadı yok, uykunun yok, gezmenin yok. Eşim bana maddi manevi destek oluyor ancak ben bu çaresizliğin içinden çıkamıyorum… Onun cinsel isteklerinin hiçbirine bir süredir karşılık veremiyorum, sanki kadın değilim, hiç bir istek yok… Ona karşı da o kadar suçlu hissediyorum ki...’

‘2 yıldır depresyon ilaçları kullanıyorum, kendimi daha iyi hissediyorum ancak cinsel anlamda artık hiç bir şey hissetmiyorum. Sanki isteğim damarlarımdan çekildi gitti… Eşimi kırmamak adına girdiğim cinsel ilişkiler bana eziyete dönüştü, isteğim biraz gelse bile boşalma bir türlü olmuyor.’

  

Yukardaki deneyimler seanslarda dinlediğim cinsel isteksizlik yakınmalarının biraz değiştirilmiş halleri. Etik nedenlerden yıl ve süre bilgileri vb. detaylar üzerinde ufak değişiklikler yaptım.

Cinsel isteksizlik çok sık karşılaşılan, her insanın hayatının en az bir döneminde yaşadığı bir cinsel istek bozukluğudur. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık karşılaşılmakla birlikte son yıllarda erkeklerde de azımsanmayacak düzeydedir.

Yazının Devamını Oku

Bitmemiş evlilikler

14 Nisan 2016
Boşanmanıza rağmen eski eşinize 'eski' derken hala diliniz sürçüyorsa, bitmemiş hesaplar, öyküler, eskiye dair takılıp kalmalar varsa...

Evliliğin bitip bitmemesinden daha önemli olan şey, evli olduğunuz kişiye dair duygularınızın bitip bitmediğidir.

Boşanmak, eğer sevgi ve saygı alanı zarar gördüyse ya da bittiyse ilişkiler için özgürlüktür. Yalnız bazı ayrılıklar vardır ki kanunen boşanma olsa da duygusal boşanma gerçekleşmez.

Ülkemizde yaşanılanan kadın cinayetlerinin önemli bir bölümünü bu tür öyküler oluşturur. Kadın ve erkek evliliklerini bitirirler, bazen kadın, bazen erkek bazen de aynı anda boşanma kararı alırlar. Boşanmanın üzerinden biraz zaman geçince taraflardan biri (çoğu zaman erkek) eski eşinin yeni bir hayata başlamasına, yeni insanlarla görüşme ihtimaline bile dayanamaz. Eski eşinin hayatına yeniden girmeye çalışır ya da ayrı olacağız ama sen de benden başka hiç kimseyle görüşmeyeceksin, seni döverim hatta öldürürüme varabilen tehditlerde bulunabilir. Ve ne yazık ki bazen de gerçekleştirebilir. ‘Seviyordum öldürdüm’ ya da ‘ya benimsin ya kara toprağım’ cinayetleri genelde böyle olur bu ülkede… Buna sevgi demek zor ama ‘Sağlıksız sevgi’ diyebiliriz belki!

Boşanmak demek; evli olduğun kişiyle duygusal hiç hesabın kalmaması demektir. Çocukların varlığı anne babalığı ömür boyu kılar ancak karı kocalık kimliği bitmiştir. Boşanma sonrasında kadınların eski eşlerine geri dönme istekleri erkeklere göre çok daha düşüktür. Kadınlar boşanmaya karar verdiğinde ve boşandığında geri dönüşü zordur. Erkek içinse geri dönüşleri, pişmanlıkları daha çok görürüz. Bunun tabii ki pek çok nedeni vardır. Yetiştirilme, kadın erkek farkı, kişilik özellikleri vb.

Basit olarak diyebiliriz ki aynı doğadaki gibi dişi, hayatta kalma konusunda daha başarılıdır.

Boşanmanıza rağmen eski eşinize ‘Eski’ derken hala diliniz sürçüyorsa, zorlanıyorsanız, bitmemiş hesaplar, öyküler, eskiye dair takılıp kalmalar varsa, kendinizi onun evininin önünde buluyorsanız, evinin ışığını kontrol ediyor, içeride olanları merak ediyorsanız, kapısını çalıyorsanız, orada kalmak istiyorsanız, hayatına müdahale etmek istiyorsanız, kıskanıyorsanız, boşanmanın üzerinden yıllar geçmesine rağmen hayatınıza yeni birini almayı reddediyorsanız ya da alamıyorsanız, buna benzer süreçler yaşıyorsanız gerçekte boşanmamışsınız anlamına gelebilir. Kağıt üzerinde boşanmak bazen sadece yaşanılan mekanları ayırırken, zihin ve kalpte yaşananları bitirmeye yetmemektedir.

Eski eşinizle sağlıklı duygularla birbirinizin hayatına engel olmadan, karı kocalık duygularınızın bittiğinin farkındalığıyla, arkadaş olmak da mümkündür. Aslında evlilik boyunca iyi arkadaş olabilmiş çiftler çoğu zaman boşanmaz, boşansalar da arkadaşılıkları devam edebilir.

Yazının Devamını Oku

Vajinismusun çözümü tedaviye başlama kararı ile başlar!

28 Mart 2016
Vajinismus sorununu yaşayan kadın bu sorunun çok zor aşılabileceğini düşünür. Oysaki

Vajinismus, çifti ve özellikle de kadını çaresiz hissettiren, vajina kaslarının kontrol dışı kasılması ve penisin vajinaya girişine kadının izin verememesidir.

Vajinismus, psikolojik bir durumdur. Kadın istese bile vajinal girişe izin veremez, kaslarını kontrol edemez, kontrolsüz kasar.

Kadın, her ne kadar birleşmeyi deneyinceye kadar, yapacağım, bu kez olacak dese de o an geldiğinde kontrol bilinçaltına geçer ve kasılmaları durduramaz.

Vajinismus sorunu yaşayan kadın zihninden geçen düşencelerin çoğu zaman farkında değildir. "Korkuyorum, bırakamıyorum, acıyacak" gibi kelimeleri söyler. ‘Cinsel birleşmeyle ilgili düşüncelerini mercek altına al, fark et’ dediğimizde; "Penis büyük, vajina küçük, penis buraya giremez, çok kan olur, canım çok acır, ölüm gibi, ya içinde kalırsa, penis vajinadan çıkmazsa" gibi pek çok gerçek dışı, abartılı düşünceleri fark eder. Bu düşüncelerle beraber ise çoğunlukla korku, çaresizlik, ümitsizlik vb. hisseder.

Cinsel birleşme olmadıkça kadın kendine kızmaya ve suçlamaya başlar. Eşi destek olmaya çalışsa da kendine kızmayı durdurmakta zorlanır. Evlilik yılı ilerledikçe toplumdan, kök ailelerden çocukla ilgili talep ve baskılar gelmeye başlar ve kadının çaresizlik hisside artar.

Çözüm bu kararla başlar. Özellikle de bilimsel etkisi kanıtlanmış cinsel terapi sürecine başlamak kadın için önemli bir karardır. Eşlerin birlikte katıldığı cinsel terapi seansları, çifte yanlış bilgilerini yeniden düzenleme, birbirleriyle ilgili cinsel farkındalıklarının artmasına, rahatlamalarına ve en sonunda da ilişkiye girebilme fırsatı verir.

Vajinismus sorununu yaşayan kadın bu sorunun çok zor aşılabileceğini düşünür. ama...

Yazının Devamını Oku

Ankara

14 Mart 2016
Şiddet şiddetle biter mi kan kanla temizlenir mi diye haykırmak ve sormak istiyorum!

Yazmanın zorlaştığı ‘An’lardan biri daha yaşandı dün Ankara’da, kapkara bir AN daha...

Duyguların donduğu, hayata dair önemli kabul edilen her şeyin bir anda çöküverdiği bir an daha...

Onlarca can bir saniyede bomba yüklü bir aracın patlamasıyla uçup gitti aramızdan. Hayatlarında pek çok şey yarım kalarak, arkalarında pek çok eksikli insan ve hikaye bırakarak bir anda gittiler.

Ne çok yaşar olduk bu AN’ları... Ne çok anar ve anlar olduk ülkedeki huzur ve güven ortamının kıymetini!

Korkar oldum bir dostumu, sevdiğimi, bu nedenle kaybetmekten...

Korkar oldum yolda yürürken yanımdakinden, araba kullanırken trafikteki arabalardan, bir otobüsün içinde birden can vermekten.

Korkar oldum şiddeti ve terörü normalleştirmekten. Her gün ülkemde onlarca insan ölmeye devam ediyorken ben ölenleri, kurbanları, sadece sayı olarak hatırlamaktan korkar oldum.

Yazının Devamını Oku

Ergen çocuk, interneti gerçek hayata tercih ediyor

1 Mart 2016
Ergenlerin sanal ortamları gerçek hayattaki ilişkilerine zarar veriyor.

7’den 70’e hatta 7’den daha küçük yaşlarda bile herkes için internet kullanımı, iş, ev, sosyal hayat, eğitm vb. pek çok alanda yaygınlaşmıştır. Ergenler içinse internet demek; sosyalleşmek, iletişim, keyif, haz alma, öğrenme, kaçma, rahatlama vb. anlamlara gelmektedir.

Gençler internet vasıtasıyla dünyanın pek çok yerinde arkadaşlıklar edinmekte, dostlar kazanmakta, bilgi ve veri akışı sağlamakta, dünyayı tanımaktadırlar. Yüz yüze kurdukları ilişkilerin benzerlerini internet üzerinde kurmakta ve bu sanal dünyayı hayatın devamı hatta bazen hayatın kendisi olarak görmektedirler.

Günlük hayattaki alışkanlıkların bazılarını, sevgiyi, aşkı, hayranlığı internetteki sanal ilişkilerinde de yaşamaya devam etmektedirler. Filmlerdeki, dizilerdeki karakterlere karşı oluşabilen hayranlık, aşk ya da onların gerçekmiş gibi olduğu algısı, internet üzerinden tanıdığı, sanal ilişkilerde aynı şekilde, gerçekmiş gibi oluşabilmektedir. Sanal ortamda başlayan ve biten ilişkiler sadece ergenler için değil yetişkinler için bile normalleşmektedir.

Ayrıca internet kullanımındaki artış ve vazgeçememe ve sınırsızlık; bağımlılık sınırlarını zorlamaktadır. Alkol ya da kumar bağımlığı için ön görülen tanımlar internet kullanımı içinde geçerli kabul edilmektedir. Yani internetin şuursuzca yani kontrolsüzce kullanımı artık bağımlılık kabul edilmektedir. Örneğin; sosyal medyadaki hesaplarını kontrol edemeden duramama, huzursuz olma, bir şeyleri kaçırıyormuş hissi, şarj biterse diye kaygılama, telefonunu yanından ayıramama…vb.

Ergenlerin sanal ortamda çok fazla zaman geçirmeleri, sosyalleşme, bir gruba ait olma ihtiyaçlarını sadece internette doyurmaları, gerçek hayatta yüz yüze kurdukları ilişkilere zarar verebilmektedir. İnternetin aşırı kullanımı, gencin yalnızlaşmasına, içine kapanmasına ve bunların sonucunda da yüz yüze kurduğu ilişkileri yürütmekte zorlanmasına, çabuk pes etmesine, sanal ortamdaki arkadaşlık ya da flört ilişkisini gerçek olarak kabulüne, cinsel suistimale vb, pek çok şeye neden olabilmektedir.

Yazının Devamını Oku

Erken ergenlik nedir?

26 Şubat 2016
Çocukların bedensel sağlıklarına etkisi gibi ruhsal etkileri kaçınılmazdır.

Ergenliğe giriş dönemi 10-15 yıl önceye göre bir iki yaş önce başlamaktadır. Bu günümüz yaşam koşullarında normal olmakla birlikte, özellikle kız çocuklarında, 8 yaş öncesinde ergenliğe dair belirtilerin görülmeye başlanması erken ergenlik olarak kabul edilmektedir.

8 yaş ve üstünde de bile olsa çoğunluğa göre ergenliğe ilk girenlerden olmak çocuğu /ergeni zorlarken, 8 yaşın altında ergenliğin belirtilerinin başlaması, kız ve erkek çocuklarının bedensel sağlıklarına pek çok etkisi olduğu gibi ruhsal etkileri de kaçınılmazdır.

Yaşıtlarına göre çok erken yaşanan bedensel değişimler; göğüslerin oluşmaya başlaması, cinsel organlarda ve koltuk altında tüylenmeler, hormonal değişimler ve en son aşamada adet görmek, kız çocuğu için yaşıtlarına göre farklı olmak duygusal zorlukları beraberinde getirir.

Erken ergenlik yaşayan çocuklar, henüz oyun dönemdedir, vücudundaki bu değişimlere uyum sağlamakta zorlanır, kaygı, endişe, öfke, üzüntü, yalnızlık…vb duyguları hissedebilir. Bilişsel gelişim süreci, bedenindeki değişimlerin nedenlerini, olayları anlamlandırma becerisi henüz tam gelişmemiştir ve bedeni, uzuvları, bilişsel ve zihinsel büyümesine göre önde gitmektedir.

Erken ergeliğe dair belirtilerin erken dönemde farkedilmesi ve çocuk endokrin uzmanı tarafından gerekli müdahalelerin yapılması önemlidir.

Çocukların bedenlerindeki özellikle memede oluşan değişimler konusunda anne babanın farkındalıklı olması, çocuğu ruhsal olarak rahatsız ve huzursuz etmeden kontrol etmeleri erken müdahele sağlar.

Erken ergenliğe giren çocuğun, cinselliğe merakı artabilir, çevresindeki karşı cinsiyetteki çocuklar ve ergenler, yetişkinler tarafından daha farkedilir olduğu için cinsel istismarı, suistimali ve cinsel haz ve deneyimi tetikleyebilir.

Yazının Devamını Oku