İcra edilecek besteler:
- Rus besteci Sergey Prokofyev’in ‘Romeo Jüliet’i
- Fransız besteci Maurice Ravel’in ‘Şehrazat’ı
‘Bir Masal Gecesi’ konserinin amacı, dinleyenleri içinde bulundukları mekândan ve zamandan koparıp gizemli dünyalara doğru yolculuğa çıkarmak. Konser, özel konser alanlarından Wardbühne’de yapılacak.
Konserin başında şef Antonio Pirolli ile müzik yazarı Vefa Çiftçioğlu orkestra ve besteciler üzerine konuşacaklar.
‘Bir Masal Gecesi’nde Berlin Filarmoni Orkestrası ve şef Tugan Sokhiev, bir müzikal hikâye anlatıcısı kimliğine bürünüyor.
Gece, Sergey Prokofyev’in ‘Teğmen Kije’ süiti ile başlıyor.
Başta Halikarnas Balıkçısı olmak üzere Kabaağaçlı ailesinden birçok kişiyi tanıdım. Füreya’yı, Sina Kabaağaçlı’yı, Aliye Berger’i, Cem Kabaağaçlı’yı. Hürriyet Yayınları’nda kitaplarını yayımladığım için de İzmir’de kendisiyle buluştum, konuştum, türkülerini dinledim, zeybek oynayışını seyrettim. Bodrum’daki cenaze törenine gittim. Bodrum’a giden, orada yaşayan herkes onun yapıtlarını okumalı, yaşamını bilmelidir.
Meltem Ulu’nun ‘Halikarnas Balıkçısı’nın Yolculuğu’ kitabı gerçekten onun yaşamının her aşamasını tanıtan, eserlerinin doğuşunu anlatan kapsamlı bir inceleme. ‘Halikarnas Balıkçısı için kısa sözlük’ iyi bir okuma rehberi. Bir başka yorumla, Halikarnas Balıkçısı’nın yaşamının kırılma noktaları. Ulu, ailenin betimlemesiyle başlıyor:
“Tolstoy ‘Anna Karenina’nın girişinde, ‘Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir’ demişti. Kabaağaçlı ailesinin mutsuzluğu ‘gerçekten’ kendine özgüydü. Neden bilinmez dünya çapında sanatçıların çıktığı Kabaağaçlı ailesinin tarihi trajedilerle doluydu.”
Cevat ve Şakir birer Kabaağaçlı olarak Osmanlı askeri hayatında bir iz bırakacaklardı. Mekteb-i Hayriye’yi önce Cevat, daha sonra da Şakir bitirdi. İki kardeş de Girit’e tayin oldu. Bu tayinin aile tarihini ilelebet etkileyeceğini kimse bilemezdi. Şakir Paşa’nın oğlu Cevat Şakir de böylece Girit’te doğdu.
Ulu, ara metinlerle kitabı belge kuruluğundan kurtarıyor. Cevat Şakir ona sunulan hayatı kabullenecek bir karaktere sahip değildi. Robert Kolej’e, Oxford Üniversitesi’ne gidiş serüveni bunun örneğidir. Balkan savaşları sonrası hayat Osmanlı İmparatorlu için de Kabaağaçlı ailesi için de eskisi gibi olmayacaktı. O günlerde Cevat Şakir de eşi Agnesi’yle birlikte ülkeye döndü, baba Şakir Paşa da razı olmuştu. Daha sonra babasıyla anlaşmazlıklar başladı, tartışmalı bir ölümle noktalandı.
‘MERHABA’NIN ÖYKÜSÜ
Cevat Şakir, Zekeriya Sertel’in çıkardığı Resimli Ay ve Resimli Hafta’da yazmaya başladı. Bu yazılardan başı derde girdi. Ulu’nun yorumu duruma değinirken Halikarnas Balıkçısı’nın kaderini de özetliyor. Üç Aliler Divanı’ndaki yargılanması da o dönemdeki basın özgürlüğünü sergileyen bir olay.
Aslında belli mekânlarda buluşanlar, belki pandemi sonrası yine dostlarına kavuşacaklar. Genç kuşak için geçerli bir soru.
Bizim kuşağa yöneltilecek soru ise nerede buluşurdunuz?
Turgay Anar’ın ‘Mekândan Taşan Edebiyat - Yeni Türk Edebiyatında Edebiyat Mahfilleri’ (Ketebe Yayınları) kitabı bu soruların yanıtını veriyor.
Bence tam bayramda okunacak bir çalışma.
Bölüm başlıklarını okuduğunda, edebiyatla/edebiyatçılarla ilgili birçok kişi kitabı merak edecektir.
* Birinci Bölüm
‘Yeni Türk Edebiyatındaki Edebiyat Mahfilleri İçin Bir Çerçeve Denemesi’.
Levent Cantek’in ‘Türkiye’de Çizgi Roman’ kitabını da okudum, çok şey öğrendim.
Yabancı gazetelerde çıkan çizgi romana ‘graphic novel’ deniyormuş. Birçok klasik ve modern klasik romanların çizgi romanı ülkemizde de yayımlandı.
Yıllar önce bir yazıma Mehmet Erdil Oral’dan aşağıdaki e-posta gelmişti:
“Çizgi roman ile edebiyat yapılabileceği konusunda kesinlikle size katılıyorum. Size mutlaka Hugo Pratt’ın ve Enki Bilal’in kitaplarını tavsiye etmek isterim.”
Başka bir kitap da ‘Çizgili Hayat Kılavuzu’.
CORTO MALTESE
TAVSİYEYE uyarak Hugo Pratt’ın ‘Corto Maltese-Keltler’ cildini aldım, okudum.
“Özgürlük düşkünü ve serseri ruhlu maceraperest Corto Maltese kayıp hazinelerin, yardıma muhtaç arkadaşların, tuhaf hikâyelerin peşinde dünyayı dolaşıyor. Corto Maltese bir hazine haritasının izinde Venedik’te keşişlerle buluşup Kelt diyarı İrlanda’da Merlin ve Büyücülerine yardım edip, Alman savaş efsanesi Kızıl Baron’la karşılaşıyor!”
Münih Filarmoni Orkestrası’nı Valery Gergiev yönetiyor. Konserden önce müzik yazarı Vefa Çiftçioğlu ile orkestra şefi Antonio Pirolli, orkestra ve icra edilecek eserler üzerine konuşacaklar. Repertuvar:
- Bach / Suit No.3
- Çaykovski / Kuğu Gölü Balesi
- Strauss / Rosenkavalier Suiti
- Maurice Ravel / Bolero
RADYO YAYINCILIĞININ 94. YILITRT ile bağlantım, İstanbul Radyosu’nda kitap programı yapmakla başladı. Şimdi Türkiye’de radyo yayıncılığının 94. yılı kutlanıyor. Yıllarca kitap–edebiyat programı yaptım. Harbiye’deki radyoevine ilk kez oyun yazarı Oktay Arayıcı çağırmıştı. Alexander Soljenitsin’in Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandığı zamandı, ben de onun hakkında konuşacaktım.
İsmail Cem
Anılar denizinde kulaç atarken “Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer” sözünü mırıldanırım. İnsan belleğinin ayıklayıcı bir özelliği var, geçmişin iyi günlerini anımsıyorsunuz, üzüntü ve acı veren olaylar tortuda kalıyor. Zeynep Bilgehan’ın ‘Hey Gidi Yıllar’ kitabını okurken hayatım bir sinema şeridi gibi önümden kayıp geçti. O günleri, dostlarımı, aramızdan ayrılanları dünden bugüne taşıyorsunuz. Bu tür kitapları çok severim, kitaplığımın başvuru rafında tutarım.
EFSANELERDEN TAVSİYELER
Kitapların doğuş öyküsü, okuma nedenimizi güçlendirir, ‘Giriş’ de bu işlevi yerine getiriyor: “Her şey 19 Haziran 2020 tarihinde Vedat Milor’un sosyal medya hesabından 1979’da çekilmiş bir fotoğrafını paylaşmasıyla başladı. Henüz tanınmadığı, hatta bir gün ünlü olacağını aklının ucundan bile geçirmediği döneme ait fotoğrafı büyük ilgi uyandırdı. Buradan da Hürriyet Gazetesi’nde pazar günleri yayınlanan ‘Hey Gidi Yıllar’ köşesi doğdu. Fikir babası Ahmet Hakan, isim babası da Emre Oral oldu.”
Bilgehan’ın bir tespitinin doğruluk payı yüksek: “Kitabı okuduktan sonra bunun aslında 28 farklı kişinin değil, kesişmiş hayatlardan oluşan tek bir hikâye olduğunu göreceksiniz. Bir ülkenin hikâyesi.”
Kitap dört bölümden oluşuyor: ‘Aydınlanma Çağının Gençleri’, ‘Toplumda Arayış. Sanatta Altın Yıllar’, ‘Bilime Adanmış Ömürler’ ve ‘Alanına Sığamayanlar’.
Söyleşilerden bazı sonuçlar çıkarabilirsiniz. Değişik alanlarda emek vererek başarı sağlandığını, her mesleğin fedakârlık istediğini fark ediyoruz. Değişik meslekleri seçecek genç okurlar için de yararlanılacak bilgiler içeriyor. Bazı örnekleri seçtim:
- İdil Biret’in eşi Şefik Büyükyüksel de müzik bilgisi olan biri. 44 yıldır evliler. İkisini de tanıdığım için uyumlarını, düşüncelerini dinledim. İdil Biret’ten hayat dersleri bölümü uygulanabilir önemde. Hocam Nadia Boulanger’in, ‘Kendine karşı dürüst müsün?’ sorusu hep aklımdadır. Ne olursa olsun hep hakikati aramak bir yaşam şekli olmalıdır. Onurlu bir hayatı gerçekleştirmek için şarttır.
Türk Dil Kurumu’na üye olduğumun ilk kurultayında İsmet İnönü masamıza gelip bana çalışıyor musun sorusunu yöneltti ben de hem de çok cevabını verdim. O zaman epeyce kiloluydum, çalışan insan bu kadar şişman olur mu dedi.
Rahmetli Ülkü Tamer’in dizeleri durumu özetliyordu: “Hem dersini bilmiyor hem de şişman herkesten.”
İnönü’nün bir fotoğrafı dikkatinizi çekti mi?
Koltukta oturmuş, ayaklarını uzatmış, bir kitap okuyor: Edith Hamilton’un Mitoloji kitabını yanılmıyorsam, o kitabı dilimize Ülkü Tamer çevirmişti.
İnönü’nün torunu, Özden Toker’in kızı Gülsün Bilgehan anneannesini yazmıştı “Mevhibe” adıyla.
O kitabın tanıtımını Metin Toker benim yapmamı istemişti.
Pembe Köşk’ün bahçesinde kitabı tanıtan bir konuşma yapmıştım.
Doğrusu bu bahçeye bu kadar çok kişinin geleceğini tahmin etmemiştim.
Geçtiğimiz aylarda dükkânlarımızda yüz yüze satışın çok azalması, hatta tamamen bitmesi sebebiyle internet satışlarına, sosyal medyadaki mecralara yönelen, onlara adapte olmaya çalışan sahaflar bu alandaki artan talebin büyümesi sonucu ayakta durabildiler ve hayatlarını idame ettirdiler.
Elektronik iletişim ağı üzerinde yer alan Kitantik, Nadirkitap gibi eski ve sahafiye kitap satış listelerinde yer alan onlarca sahaf/kitapçı bu sayede ülkenin her yerinde yaşayan kitap düşkünlerine, sahaf dostuna kitap bulmaya devam ettiler. Bu alanda kitap talebinin yayınevleri açısından da artmasıyla oluşan olumlu ve kazançlı durum sahafların da kendini kurtarması ve de bahtiyar hissetmelerine yol açtı.
Zor durumda olan pek çok ticari sektöre rağmen sahaflık mesleğini icra edenler bu sıkıntılı günleri daha az zararla atlatıyorlardı ki zorunlu olarak gelen (17 günlük) uzun kapanma bu pozitif durumu negatif hale dönüştürdü.
Devlet katında ‘sahaf’ mesleğinin tanımlı olmayışı, idari kademelerde sahaf ilişkisinin çok zayıf olması dükkânların tamamen mecburen kapanması, iş yapılamaz hale gelmesine neden oldu. Bu sahaflar açısından bir yıkım ve gelir kaybına yol açacak. Meslekteki tüm esnaf adına ricamız şu:
İnternet üzerinde satış yapmakta olan meslek üyelerinin siparişlerini karşılayabilmeleri, gelen talepleri düzgün ve hızlı bir şekilde servis etmeleri, kitap siparişlerini paketleyip kargolayabilmeleri için dükkân ve depolarına ulaşmalarını temin izni verilmesi talebimize ses olmanızdır.
Diğer pek çok alanda paket servislerinin açık olduğu düşünülürse günün belirli saatlerinde mekânlarına ulaşıp kitap dostlarının isteklerini onlara ulaştırmak üzere dükkânlarda bulunabilmelerinin sağlanması gereklidir.
Bu bir anlamda kitap arayan, okuyan, uzun dönem evde kapalı kalacak insanımızın da güzel vakit geçirmesini sağlayacak bir durumdur. Pek çok sahaf dostu istediği kitapların zamanında kendisine ulaşamayacağı kaygısıyla sahaflara sitem etmektedir.
Sahaflar sizden elektronik iletişim ağı üzerinden kendilerine ulaşan kitap siparişlerini servis edebilmek, sahaf dostunun kitaplarına bir an evvel kavuşmasını sağlamak adına mekânlarına kısa bir süre de olsa ulaşmak isteklerine ses olmanızı istirham ediyorlar.