Paylaş
Aslında belli mekânlarda buluşanlar, belki pandemi sonrası yine dostlarına kavuşacaklar. Genç kuşak için geçerli bir soru.
Bizim kuşağa yöneltilecek soru ise nerede buluşurdunuz?
Turgay Anar’ın ‘Mekândan Taşan Edebiyat - Yeni Türk Edebiyatında Edebiyat Mahfilleri’ (Ketebe Yayınları) kitabı bu soruların yanıtını veriyor.
Bence tam bayramda okunacak bir çalışma.
Bölüm başlıklarını okuduğunda, edebiyatla/edebiyatçılarla ilgili birçok kişi kitabı merak edecektir.
* Birinci Bölüm
‘Yeni Türk Edebiyatındaki Edebiyat Mahfilleri İçin Bir Çerçeve Denemesi’.
* İkinci Bölüm
‘Tanzimat’tan Günümüze Edebiyat Mahfilleri’.
‘Paşa ve Beylerin Köşk, Konak ve Yalıları ile Edebiyat Meraklıları, Sanatçı ve Yazarların Evleri.’
* Üçüncü Bölüm
‘Haklarında Ayrıntılı Bilgiler Bulunmayan Diğer Edebiyat Ortamları’.
HANGİ EDEBİYATÇI NEREYE GİDERDİ
ESKİ yıllarda ev muhabbetleri çok yaygındı, özellikle buralarda yapılan müzik buluşmalarında, birçok ünlü ses ve saz sanatçısı çalıp söylerlerdi. Çocukluğumda, gençliğimde, arkadaşlarımla, ailemle birlikte pastanelere, daha sonra çeşitli semtlerdeki lokantalara giderdim.
Saat beşte günün bütün sıkıntısını beynimde hissettiğim için o saatleri dışarıda geçirirdim. Her buluşma mekânı, oraya gidenlerle hatırlanır. Anadolu tarafında çok az yer bilirim.
Hamdullah Suphi Tanrıöver hakkında bir kitap Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü’nü kazandığında, jüride olduğum için onu Abdüllatif Suphi Paşa’nın konağında ziyaret etmiştim.
Halid Ziya Uşaklıgil’in, Yeşilköy’deki köşkündeki çay saatlerindeki ikram edilenleri, Yusuf Ziya Ortaç’ın anılarından okudum.
Sabahattin Eyüboğlu’nun evi de yazarların, aydınların toplandığı bir yerdi. Bu buluşmalara katılanların başlarına nasıl bela geldiğini, mahpusa düştüklerini de anımsatalım.
Lebon’da Abdülhak Şinasi Hisar çayını içer sonra da Ayazpaşa’daki evine giderdi.
Galatasaray Lisesi’nin yanındaki Nisuaz Pastanesi’ni severdim. İki katlıydı, gelenler çeşitliydi, hasır koltukları çok hoşuma giderdi.
Tepebaşı’ndaki Şehir Tiyatroları’nın karşısındaki asma katlı Tilla Pastanesi de arkadaşlarımla buluştuğum yerler arasındaydı.
Rasih Nuri İleri’nin yaşadığı Doğan Apartmanı’na gittim, koleksiyonunu gezdirdi.
İleri’nin arşiv-belge merakı için Cemal Süreya bakın ne yazmış:
“Türkiye’de bir devrim olsa, bilin ki o, devrimin en coşkulu ânında ilk bildirgenin kopyasını ele geçirmeye çalışmaktadır.”
Koleksiyonundaki her şey hakkında bilgi verebilen, yerini tayin edebilen müthiş bir hafızası vardı.
Meserret Kıraathanesi’ni de gördüm.
Nuruosmaniye’deki İkbal’de birçok kez Orhan Kemal’le buluştuk. Sabahları İkbal’in önünden işine giderken Edip Cansever de uğrardı. Koyu bir sohbet yapılırdı.
Eftalapos Kahvesi, Taksim Meydanı’na bakan popüler bir yerdi, yazarlar da uğrardı.Tiyatroya gideceğim geceler birçok yazarın severek oturduğu Çiçek Pasajı’nın girişindeki Degüstasyon’un asma katında yemek yerdim.
Anadolu tarafındaki yazar arkadaşlarımın ve Cemal Süreya’nın mekânı Hatay Restoran’a bir kez gittim. O da Cemal Süreya Belgeseli’nin çekimi için.
Atatürk Bulvarı’ndaki bir kahvede o zaman Halis Acarı takma adıyla yazan Asım Bezirci ve Sosyal Yayınları’nın sahibi Enver Aytekin ile tanıştım.
Behçet Necatigil, Kâmuran Şipal, Ali Tanyeri, cumartesi akşamüstleri Yedikule’deki Narlıkapı Lokantası’nda buluşurlardı. Behçet Hoca yeni şiirlerini ilk kez orada okurdu. Ben de o masada yerimi alırdım.
BAŞTA derginin sahibi görünen Kemal Özer olmak üzere, ‘a’ dergisi yazarları toplantılarını Yenikapı kıyısındaki Kemal Bey’in kahvesinde yaparlardı. Onat Kutlar’la ben de aynı apartmanda oturduğumuz için oraya birlikte gider, birlikte evimize dönerdik.
Mavi dergisi çıkaranların da yeri İstiklal Caddesi’ndeki Baylan’dı. Demir Özlü’yü özellikle zikretmek gerekir.
Park Otel’in balkonu da bizim için buluşma yeriydi, özellikle Celâl Sılay’ı orada bulurduk, oradan da lokantalara dağılınırdı.
Markiz’de Haldun Taner’le konuşurduk. Gazeteden oraya gelirdi.
Kemal Tahir’le de ‘Yorgun Savaşçı’ kitabı üzerine yazımdan sonra sık görüşür olmuştuk. Onun evinde de Metin Erksan, Halit Refiğ, İsmet Bozdağ ile dostluklarımı pekiştirdim, o da çok ziyaretçisi olan bir evdi.
Hürriyet Gösteri idarehanesi de yazarların geldiği mekânlar arasındaydı.
Fethi Naci, Cemal Süreya, Halim Şefik sık sık uğrayanlardandı.
Altın Kitaplar Yayınevi’ne de yazarlar, çevirmenler hem iş hem sohbet için gelirlerdi.
Asmalı Mescit’teki bütün lokantalar yazarların, ressamların yeriydi.
Anar’ın kitabını iki duygu içinde okudum. Eski günlerdeki dostlukları ve benim kuşağımın buluşma yerlerini anımsayarak.
Buluşmalar, görüşmeler, yeni kitapların, dergilerin, akımların da doğduğu, oluştuğu yerlerdir.
İletişimin zor olduğu dönemlerde, birbirinden haber almak, yaptıklarını, yazdıklarını dostlarına ulaştırmak için evler, pastaneler, lokantalar ilişki hatlarıydı.
Sağlıklı, mutlu, buluşmalı bayramların özlemi ve gerçekleşmesi dileğiyle. Bayramınızı kutluyor, sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
Paylaş