Divan şiiri antolojilerini önemsememin birkaç nedeni var. Diğer antolojilerde yer alan şairlerin tek tek kitaplarına yönelebilirsiniz, yeni okumalara gidebilirsiniz. Ama divan şiirinde bu tarz bir okuma, dil engeli açısından çok zordur. Muhammet Nur Doğan’ın ‘Şiiristan-İzahlı ve Şerhli Divan Şiiri Antolojisi’ni yazıp tavsiye etmem bu gerekçeden kaynaklanıyor.
Kitabın ithaf bölümü: “Benim ilk öğretmenim sevgili babam Kâmil Doğan ve şefkat timsali annem Taliha Doğan’ın temiz ruhlarına...”
‘Önsöz’de hem klâsik edebiyat hem de divan şiiri üzerine tespitlerde bulunuyor:
“Bizi milli kültürümüzün kozmik odası olan Klâsik Türk Edebiyatı’nın bilgi, duygu ve estetik değerler dünyasından yeterince istifade etmekten alıkoyan bu sıkıntının birinci ayağı; tarihî süreç içerisinde ortaya çıkmış bulunan klâsik edebiyat metinlerini tam ve kâmil manada anlama çabası içine girme mevzuunda bilim ve edebiyat çevrelerinde gözlemlenen irade eksikliğidir.
Bizi klâsik Türk edebiyatının birikiminden yeterince istifade etmekten alıkoyan sıkıntının ikinci ayağı ise; Tanzimat’tan bu yana içine girdiğimiz kültür inkılâbının başkalaştırıcı etkisi altında yaşadığımız, kelime, kavram ve nüanslarımızın dünyasına bizi yabancılaştıran, söz varlığımızla aramıza birkaç asırlık uçurumların girişine neden olan savrulmadır.
Kitap; XX. yüzyılın başlarına (Milâdî 1085’te vefat ettiği kabul edilen Kâşgarlı Mahmut’tan 1895’te vefat eden Osman Şems’e) kadar süren uzun bir zaman diliminde yaşamış 91 şaire ait 265 büyüklü küçüklü şiiri, bu şiirlerin günümüz diline aktarımını ve önemli bir kısmanın şerhini içermektedir.
Özelikle klâsik Türk edebiyatının lirizmi en yüksek şiirlerini seçmeye özen göstererek hazırladığım bu antolojiye, ’şiir ülkesi’ veya ‘şiir güllerinin açtığı bahçe’ anlamına gelen ‘Şiiristan’ adını verdim.”
Sayfa düzenlemesi şöyle:
Yıllar önce Ayaspaşa’da otururken evin önünden bir keklik gibi geçip toplantılara, buluşmalara gidişini izlerdim.
Toplumsal yanı her zaman öne çıkardı.
‘Kıldan İnce Kılıçtan Keskince’de tiyatro sanatçılarından oluşan bir ailenin öyküsünü okursunuz.
O dönemde, bugünün olanakları da yok, seyircisi yok, turneler ayrı bir eziyet.
Genç yaşta kaybettiği annesi Suzan Lütfullah Hanım’ın ölüm haberi kitapta var.
Şimdi Süreyya Operası’nda onun heykelini görüyoruz.
Çocuk tiyatrosuna girişini anlattığı bölümler, bir tutkunun küçük yaşta başladığını ispatlıyor.
Babaannesi, “Bu kız sahneye çıkmayacak” diyor ama direnci kırılıyor.
NOTOS (1) her sayısında bir kişi, bir konu, bir kavramla ilgili dosya yayınlar.
Yeni sayının dosyası: “Karşılaştırmalı Edebiyat ve Dünya Edebiyatı”.
Sandra Berman’ın ‘Karşılaştırmalı Edebiyat ve Dünya Edebiyatı’ yazısının ilk cümlesi şöyle:
“Dünya edebiyatı uzun zaman karşılaştırmalı edebiyatla bağdaştırılmıştır.”
Yazıların içine bazı yazarlardan alıntılar da konulmuş:
Edward Said: “Modern Batı kültürü büyük ölçüde sürgünlerin, göçmenlerin, mültecilerin ürünüdür.”
“Dante’nin ‘Cehennem’i Floransa’daki ortaçağ kültürüne açılan bir pencere olmasının yanı sıra İtalya ve Avrupa kültüründe ‘kurucu’ bir başyapıttır.”
Murat Belge
Yeniden başlamak mümkün mü? O umudu taşıyoruz. Hayatımızın ajandasını kapatıyoruz, yeni bir ajandanın ilk sayfasına not düşüyoruz.
Yılbaşı şiirlerinin, öykülerinin içinde geçmişin hüznü ile geleceğin sevinci vardır.
1. Henry’nin çok bilinen öyküsünde olduğu gibi.
Ben yılbaşı gecelerinin çoğunu evimde geçirdim. Vaatlere inanmayarak, vaatlerde bulunmayarak.
Geçmişle hesaplaşmayı
yapar mıyız? Aynalara ne zaman baktık ki!
Ben her zaman alanımın geçmişini düşünürüm. Neler yazdım, neler yazamadım, neler okudum, neler okuyamadım?
Türkiye’de eli kalem tutan herkesin alıntıladığı
Şimdi de CD’si bana ulaştı. Bir kez daha dinledim. Zeki Müren’in besteleri yanında dönemin popüler şarkıları da bu konserde seslendirilmişti.
Türk müziğinin bestelerinin, bunları icra eden sanatçıların çoksesli biçimde söylenmesi, çalınması onların yeni tınısını yaratıyor. Bildiğimiz, çok dinlediğimiz bir besteyi yeni bir sesten, yeni bir orkestradan dinlemek, klasik Türk müziği dinleyicileri kadar, ona aşina olmayan dinleyicilerin de zevkine hitap eder.
Murat Karahan’ı dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un iftar davetinde de dinlemiştim, ‘Her Yer Karanlık’ı okumuştu. Çeşme’deki konserin başında Limak Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir bir konuşma yaptı.
CD kitapçığının başında da bir tek cümlesini yazıma alıyorum:
“Limak Filarmoni Orkestrası ile en büyük hayallerimizden birini daha gerçekleştirmiş olduk.”
Bu konser Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde verildi.
Murat Karahan
Yeni yılın ilk gününde, koltuğunuza kurulup kedinizi okşarken bir yandan da kedili güzel bir kitabın yapraklarını çevirerek, kedi sevginizi ikiye katlarsınız. Çizginin ustası Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nun ‘Benim Kedilerim’i kedi sevenlerin başucu kitabı olacak, kediye ilgisiz kalanları da kedi sahibi yapacak.
Ekşioğlu’nun ürünleri yurt dışında da yayımlanıyor. Kitabın kapağında, bir fincan, fincanın içinde bir kedi, fincanın kulpu da kedinin kuyruğu. Bu çalışması ünlü The New Yorker dergisinin kapağını süslemişti. Albümün başında Orhan Duru’nun sanatçı üzerine bir yazısı var. Çok güzel bir yazı. Bir çizgi ustasını ancak bir edebiyat ustası bu etkileyicilikte anlatır:
“Ekşioğlu, antik ve estetik nazik
Kendi başına bir yeryüzü ustası
İnsancıl ve masalsı
Adı ekşi ama yapıtları tatlı
Bir bakışta Yunus Emre’yi arattı.”
Listeyi okuyanların bazı adlara itirazları olabilir ya da başka adların yer almasını önerebilirler.
Yıllır önce Milli Eğitim Bakanlığı ‘1000 Temel Eser’i saptamış, onları da kendi basmıştı. Böylece bir yayıncılık rant yağmuruna yol açılmamıştı.
O zaman da yapılan eleştiriler, bu seçimin belli bir siyasal anlayışı temsil ettiğini, edebi ölçütler kadar onun rol oynadığını yazmışlardı.
Ben de Yeni Gazete’nin sanat sayfasında bir soruşturma yapmıştım.
Daha sonra Tercüman gazetesi, ‘1001 Temel Eser’ adıyla yayımladı.
Bu tür listeler her zaman tartışmalara neden oldu.
Bu kez tartışmalar, siyasal yorumları aşmıştı. Zaten seçim yaşayanlar arasından yapılmamıştı.
Daha seçim yapılırken yaşayanlardan kimse alınmadı.
Söz konusu kararda öğrenci, öğretmen, yönetici ve velilerden gelen olumsuz bildirimler, konuyla ilgili akademik tespitler ile uygulamaya yönelik detaylı araştırma ve çalışmaların dikkate alındığı belirtiliyor.
Kararda çeviri eserlerin içeriğine yönelik sorunlar ile yayınevlerinin kamuoyunu yanıltıcı uygulamaları da etkili olmuş.
Telif hakkı olmayan eserleri farklı yayınevlerinin ‘100 Temel Eser’ baskısı yapması, MEB’in patentli logosu olmaksızın farklı tasarımlardaki ‘MEB Tavsiyeli 100 Temel Eser’ logosunun kullanılması ve bu logoların listede olmayan eserlere de basılması kararın gerekçeleri arasında yer aldı.
Genelgenin yürürlükten kaldırılmasıyla öğrencilerin bir eser listesiyle sınırlı kalmadan, öğretmenlerin rehberliğinde, Anayasa’ya, yasalara ve milli eğitimin temel amaçlarına ters düşmeyecek, milli ve insani değerlere saygılı bütün eserlerden yararlandırılması hedefleniyor.
‘100 Temel Eser’ uygulaması, öğrencilere okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla çocukluk ve ilk gençlik dönemi edebiyatı eserleri esas alınarak 2005 yılında hayata geçirilmişti. İlköğretim ve ortaöğretim olmak seviyeleri dikkate alınarak iki ayrı ‘100 Temel Eser’ listesi yapılmıştı.
Ortaöğretim için hazırlanan listenin seçiciler kurulunda ben de vardım.
Tavsiye edilen eserlerin bir listesini okuyalım:
M. Kemal Atatürk – Nutuk, Kutadgu Bilig’den Seçmeler, Dede Korkut Hikâyeleri, Yunus Emre Divanı’ndan Seçmeler, Mevlânâ-Mesnevi’den Seçmeler, Nasreddin Hoca Fıkralarından Seçmeler, Divan Şiirinden Seçmeler, Halk Şiirinden Seçmeler, Evliya Çelebi – Seyahatname’den Seçmeler, Kerem ile Aslı, Samipaşazade Sezai – Sergüzeşt, Halit Ziya Uşaklıgil – Mai ve Siyah, Hüseyin Rahmi Gürpınar– Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Ahmet Rasim – Şehir Mektupları, Ahmet Hikmet Müftüoğlu – Çağlayanlar, Ömer Seyfettin – Hikâyelerden Seçmeler, Mehmet Âkif Ersoy – Safahat, Ahmet Haşim – Bize Göre, Yahya Kemal Beyatlı– Eğil Dağlar, Yahya Kemal Beyatlı – Kendi Gök Kubbemiz, Abdülhak Şinasi Hisar – Boğaziçi Mektupları, Ruşen Eşref Ünaydın – Diyorlar ki, Yakup Kadri Karaosmanoğlu – Kiralık Konak, Yakup Kadri Karaosmanoğlu – Yaban, Refik Halit Karay – Memleket Hikâyeleri, Refik Halit Karay – Gurbet Hikâyeleri, Halide Edib Adıvar– Sinekli Bakkal, Halide Edib Adıvar – Mor Salkımlı Ev, Reşat Nuri Güntekin – Anadolu Notları, Reşat Nuri Güntekin – Çalıkuşu, Falih Rıfkı Atay – Çankaya, Falih Rıfkı Atay– Zeytindağı, Faruk Nafiz Çamlıbel – Han Duvarları, Nâzım Hikmet – Memleketimden İnsan Manzaraları, Şevket Süreyya Aydemir – Suyu Arayan Adam, Memduh Şevket Esendal – Ayaşlı ile Kiracıları, Peyami Safa – Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Peyami Safa – Fatih–Harbiye, Nihad Sami Banarlı – Türkçenin Sırları, Ahmet Hamdi Tanpınar – Beş Şehir, Ahmet Hamdi Tanpınar – Sahnenin Dışındakiler, Samiha Ayverdi – İbrahim Efendi Konağı, Necip Fazıl Kısakürek – Çile, Sabahattin Ali – Kuyucaklı Yusuf, Ahmet Kutsi Tecer – Şiirler, Ahmet Muhip Dıranas – Şiirler, Âşık Veysel – Dostlar Beni Hatırlasın, Orhan Veli – Bütün Şiirleri, Cahit Sıtkı Tarancı - Otuz Beş Yaş (Bütün Şiirleri), Kemal Tahir – Esir Şehrin İnsanları, Orhan Kemal – Eskicinin Oğulları, Sait Faik Abasıyanık – Kayıp Aranıyor, Sait Faik Abasıyanık – Hikâyelerinden Seçmeler, Halikarnas Balıkçısı – Aganta Burina Burinata, Kemal Bilbaşar – Cemo, Samim Kocagöz – Kalpaklılar, Tarık Buğra – Küçük Ağa, Necati Cumalı – Tütün Zamanı, Rıfat Ilgaz – Karartma Geceleri, Orhan Hançerlioğlu – Yedinci Gün, Fakir Baykurt – Kaplumbağalar, Faik Baysal – Drina’da Son Gün, Abbas Sayar – Yılkı Atı, Haldun Taner – Hikâyelerinden Seçmeler, Oğuz Atay – Bir Bilim Adamının Romanı, Aziz Nesin – Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Sabahattin Kudret Aksal – Gazoz Ağacı, Yusuf Atılgan – Anayurt Oteli, Cemil Meriç – Bu Ülke, Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil – Gençlerle Başbaşa, Naki Tezel – Türk Masalları, Salah Birsel – Boğaziçi Şıngır Mıngır, Bahattin Özkişi – Sokakta, Beydeba – Kelile ve Dimne, Eflatun – Devlet, Platon – Sokrates’in Savunması, Sadi – Gülistan, Cervantes – Don Kişot, Balzac – Vadideki Zambak, Viktor Hugo – Sefiller, Goethe – Faust, Daniel Defoe – Robinson Crusoe, Dostoyevski – Suç ve Ceza, Gogol – Ölü Canlar, Turgenyev – Babalar ve Oğullar, Tolstoy – Savaş ve Barış, Gustav Flaubert – Madam Bovary, Charles Dickens – İki Şehrin Hikâyesi, Knut Hamsun – Açlık, Jack London – Beyaz Diş, Rabindranath Tagore – Gora, Ernest Hemingway – Çanlar Kimin İçin Çalıyor, William Faulkner – Ses ve Öfke, İvo Andriç – Drina Köprüsü, Panait İstrati – Akdeniz, John Steinbeck – Fareler ve İnsanlar, Meşa Selimoviç – Derviş ve Ölüm, Cengiz Dağcı – Onlar da İnsandı, Cengiz Aytmatov – Beyaz Gemi, Cengiz Aytmatov – Gün Olur Asra Bedel (Gün Uzar Yüzyıl Olur).