Paylaş
Listeyi okuyanların bazı adlara itirazları olabilir ya da başka adların yer almasını önerebilirler.
Yıllır önce Milli Eğitim Bakanlığı ‘1000 Temel Eser’i saptamış, onları da kendi basmıştı. Böylece bir yayıncılık rant yağmuruna yol açılmamıştı.
O zaman da yapılan eleştiriler, bu seçimin belli bir siyasal anlayışı temsil ettiğini, edebi ölçütler kadar onun rol oynadığını yazmışlardı.
Ben de Yeni Gazete’nin sanat sayfasında bir soruşturma yapmıştım.
Daha sonra Tercüman gazetesi, ‘1001 Temel Eser’ adıyla yayımladı.
Bu tür listeler her zaman tartışmalara neden oldu.
Bu kez tartışmalar, siyasal yorumları aşmıştı. Zaten seçim yaşayanlar arasından yapılmamıştı.
Daha seçim yapılırken yaşayanlardan kimse alınmadı.
Temel eser olayının yozlaşmasına tanık oldum.
Çoğu telif dışı olan eserleri herkes bastı, hepsi de iyi, özüne uygun biçimde yapılmadı.
Yayın dünyasının bazı üyeleri ne yazık ki bunu bir kâr kapısı olarak gördüler. Bazı yayıncıların söylediğine göre sadece bu kitapları basmak için yayıncılığa başlayanlar olmuş.
Komitede bulunan bir öğretim üyesi, kitapların tespitinden sonra gerçekçi bir yorumda bulundu:
“Yükseköğrenimde bu kadar kitap okutamıyoruz, edebiyat fakültesinde olmayan bir öğrenci bunları nasıl okuyacak?”
Hiç kuşkusuz öğrencilere okuma ve edebiyat zevkini verecek olanlar özellikle edebiyat öğretmenleridir. Bunun için de bir okul kütüphanesinin varlığından söz etmeliyiz.
Bugünün tanınmış yazarlarının çoğu, edebiyat öğretmenleri sayesinde iyi birer yazar olmuşlardır.
Aralarında tanıdıklarımın da olduğu isimler arasında Behçet Necatigil, Hakkı Süha Gezgin, Tahir Alangu, Salim Rıza Kırkpınar, Rauf Mutluay, Vedat Günyol, Zeki Ömer Defne, Oktay Tuncer, Tevfik Fikret, Esat Mahmut Karakurt’u sayabilirim.
Öğretmenler, klasiklerden başlayıp bugünün yazarlarını da kapsayan listeler yapabilirler.
‘100 Temel Eser’i çocuklar okumadan okumuş gibi görünmeleri için ne yapıldı?
O kâğıtlar elime geçti.
İki buçuk ile dört sayfa arasında bir özetleme sistemiydi.
Önce eserin özeti veriliyor.
Eserdeki kahramanlar sıralanıyor, onların özellikleri yazılıyor.
Eser hakkında eleştirmenlerin, edebiyat tarihçilerinin yazdıklarından bir seçme yapılıyor.
Böylece öğrenci okumuş oluyor.
Böyle özetlemeler de o dönemde 2.5 lira ile 5 lira arasında satılıyordu.
Bunu yapanların da gerekçeleri şöyleydi:
Bu kadar kitaba kim para verebilir? Kaç ailenin bütçesi buna müsaittir?
Elbet bunda da gerçeklik payı vardı. Okul kütüphanelerinde de tavsiye edilen kitaplar bulunmadığına göre uygulama başarılı olamadı.
ŞİMDİ bütün yük edebiyat öğretmenlerinin üstüne kaldı.
Paylaş