Can Bartu

Bu kafa değişmeli

11 Ağustos 2003
<B>FENERBAHÇE </B>lige çok kötü bir başlangıç yaptı. Bunun nedeni ise baştan aşağı hatalı bir 11'in sahaya sürülmesi ve <B>Daum</B>'un ne yapacağını bilememesi. F.Bahçe'nin orta sahası hem topu oyuna sokmada, hem de kullanmada yavaş. Daum ise ne oyuncu değiştiriyor, ne de takıma müdahale edebiliyor. Yaptığı şeyler mi? Oyunun başında orta sahada koşan Kemal'i sağa koyuyor. Onun yanına Hakan'ı. Tuncay yine sol açık. Tuncay sol kanatta da yok, oyunda da. Topları ya kaybediyor, ya da rakibe veriyor. Diyor ki, ‘‘Ben bittim, oynayamıyorum. Sol kanatta hiç oynayamıyorum.’’

Serhat
var mı, yok mu belli değil. Her kontratak F.Bahçe kalesinde gol pozisyonu oluyor. F.Bahçe'nin en kötü oynayan sol beki Erhan'ın bir sarı kartı var. Ama o aldırmıyor. Her müdahalesi adama. Çünkü her müdahalede geç kalıyor, adama giriyor. Daum bunun farkında değil, onu almıyor, sonunda Erhan kırmızı kart görüyor, F.Bahçe sahada 10 kişi.

Aurelio diye bir adam var, niye alındığı belli değil. Yanındakine ya da geriye pas veriyor. İleriye oynama düşüncesi yok. Selçuk ortada oynuyordu, kötüydü. Sağ beke aldılar, ne yapacağını şaşırmış her topu rakibe veriyor, daha kötü. Kaleci Enke topa çıksın mı, çıkmasın mı, bir problem içinde. Van Hooijdonk 2 cm zıplayamıyor.

Şans faktörü

Bu arada şunu da göz ardı etmemek lazım. F.Bahçe ilk yarıda yenik duruma düşmesine rağmen rakip kalede gol pozisyonları üretiyor. Ama kaleye 2-3 metreden dışarı attılar. Şanssızdılar, bu pozisyonlar golle sonuçlansa moralleneceklerdi.

İkinci devre başladığında farklı bir F.Bahçe bekliyordum, doğru düzgün pozisyonu yoktu. 2-0 mağlup duruma düşen takım ikinci yarı daha dinamik ve agresif oynar, ama nerede? İstanbulspor 3 pozisyona girdi, ardından 4'üncü de farkı 3'e çıkaran golü attı.

Orta sahada iyi oynayamaz, attığın top yerine gitmezse, geriye oynarsan, bu takımdan bir şey bekleyemezsin. F.Bahçe ilk yarıda kaçırdığı gollerde ne kadar şanssızsa, İstanbulspor karşısında hezimetten kurtulmada da o kadar şanslıydı.

İstanbulspor'u kutlamak lazım. Çok iyi oyuncuları var ve çok iyi oynuyorlar. İstanbulspor cesur oynadı ve F.Bahçe'nin zaaflarını görüp, bunları değerlendirerek kazandı. F.Bahçe seyircisi takımı 2-0 yenikken bile takımının arkasındaydı ve futbolcuları teşvik ediyordu. Ancak 3. golden sonra onlar da İstanbulspor'u alkışlamaya başladılar.

Uyuyan antrenör!

Ne yapacağını bilmeyen F.Bahçe'nin bırakın ümit vermeyi, geleceği hiç iç açıcı gözükmüyor. Bu ligi nasıl götürecek belli değil. Ne futbol kalitesi, ne de sahada pres var. Takıma dinamizm getirecek giye alınan oyuncular, Selçuk olsun, Aurelio olsun, standartın altında. Ama bundan acısı, onların kendilerini yıldız zannetmeleri.

Şimdi bu yenilgi ders olur mu, olursa işe yarar. Önce Daum kafasını değiştirecek. Kötü oynarsınız, ama oyuncular yerli yerindedir, kaybedersiniz. Tuncay'ın meziyetlerinden, Kemal'den, Yusuf'tan faydalanırsınız. İleri uçta çok iyi oynayan Tuncay'dan sol açık yaratmak istemekle bu iş olmaz. Aslında yaratılabilir de ama, elinde çok iyi bir adam vardır ve sen onun yerine bu yetenekli adamı koyarsın o zaman. Tuncay'ın yerine koyduğun adam Serhat. Serhat ne pozisyona giriyor, ne de pozisyon hazırlıyor. Ürettiği bir şey yok. Kenarda uyuyan bir antrenörle bu iş olmaz. F.Bahçe, sahaya çıkardığı kadro ve böyle kötü futbolla kendi sonunu hazırlamamalı.
Yazının Devamını Oku

Tuncay'ı harcamayın

5 Ağustos 2003
Fenerbahçe Tuncay'dan yararlanamıyor. Sol kanatta hapsedilirse, sarı lacivertli takım ve Daum onu kaybedecektir. Tuncay, ilerideki iki adamın arkasında oynamalı. Daum kafasında takımı oturtamadı


* Daum, ‘‘Öyle bir Fenerbahçe olmalı ki, Aziz Yıldırım 6 ay sonra stadın çimlerini yenilemeyi düşünmeli’’ diyerek savaşçı bir F.Bahçe portresi çizmişti. F.Bahçe bu savaşcı kimliği sergiliyor mu?

F.Bahçe'nin şu anda savaşcı bir futbol sergilemediği kesin. Tabii, ağır idmanlardan sonra bir takımın çok kuvvetli oynamasını beklemek de biraz iyimserlik olur. Yine de son Kocaeli maçında bu kadar da aşağıda gözükmeleri tuhaf geldi. Ya rakibi küçümsediler, ya maçın üzerinde durmadılar, ya da oyuna ısınamadılar. İstedikleri ritmi de oturtamadılar. Ama F.Bahçe savaşmak mecburiyetinde.Aslında gördüğüm kadarıyla Daum'un kafasında F.Bahçe'nin futbol felsefesi ve temeli oturmamış. Yani, hangi oyuncuyu nerede oynatacağının kararı vermemiş.

Kötü sonuç verir

Bir oyuncuyu bir yerde oynatmak için 5 oyuncunun yeri değiştirilmez. Deneme yapıyorsa, denemenin vakti geçti. Son hazırlık maçlarında sezon boyu sahaya sürülecek takım çıkartılır. O takım oynar, onun içinde değişiklik olur. Bir kaç gün önce takımda oynayan 4 oyuncunun yerleri değiştirilmez.

Daum'un takımı kafasında şekillendirememesi tehlike. Çünkü camia başarısız geçen sezonun ardından şimdi başarı bekliyor. Bunun da başlangıcı son hazırlık maçlarında olur. Böyle kimin nerede oynayacağı belli olmayan bir takım sahada korkak olur, kendi insiyatifini kullanamaz. Bu da kötü sonuç getirir. O zaman camia bunu kaldırabilir mi, bunu bilmiyorum.

Yani benim için problem Daum'un kafasındaki takım. Ondan sonra bu takım savaşır, savaşmayan da gider. Bu da F.Bahçe'nin bu sezon ortaya koyacağı futbolda belli olacak.

Hakan ve Yusuf'u kazanın

* F.Bahçe'nin geçen sezonki görüntüsünden farkı var mı?

Fark var ve zaten farklı olmak zorunda. Ama bu farkı üreteceği pozisyonlarla, atacağı gollerle gösterecek. F.Bahçe geçen sezon kara bir sene yaşadı. Tarihinde böyle bir sezon olmamıştır, olsa bile çok nadirdir. Bu sezon ne kadar kötü oynasa, o durumlara düşmez. Bunu kimse beklemesin. O kadar kötü bir F.Bahçe'ye ne yönetim, ne de Daum müsade eder. Tabii futbolcuların da kafalarını vermeleri lazım. O kadar çok veriyorlar ki, korkudan ben hata yapmayayım diyorlar. Geriye oynuyorlar, ileri şişiriyorlar, hiçbir ayak da topu ileri düzgün, yerine gönderemiyor. Ne Kemal, ne Selçuk, ne Aurelio güzel toplar atamıyor. Önemli olan sıkışık yerlerdeki futbolculara iyi toplar atabilmek. F.Bahçe'nin yıldız dediği adamlar, yıldız değil. İyi adamlar, faydalı adamlar, ama işi çözecek adamlar değiller. Bu işi yapabilecek iki adam var; Hakan Bayraktar ve Yusuf. Onları kazanamazsa F.Bahçe çok acı çeker. İkisi de yeni yapılan transferlerden dolayı malesef kenarda bekliyor. Bu takımda çok çalışanlar koşanlar yok mu, var. Bütün ağırlığına rağmen Selçuk. Fevkalade mücadele eden Kemal. Ve randıman vermemesine rağmen Tuncay. İyi niyetle oynayan yeteneklerini zorlayan Ümit Özat. Luciano defansta hatasız oynayan tek oyuncu.

Ortega keşke dönse

* Ortega bu takıma dönmeli mi, ya da nasıl bir çözüm üretilmeli?

Ortega keşke dönebilse. Bütün bu soğukluktan sonra dönerse ne kadar faydalı olur, bu kafalarda sorun. Ama futbolcu sahaya çıktığında herşeyi unutur. Bence faydalı olur ve en iyisini yapmaya çalışır. Ortega, teke tekte adam geçen, gol pozisyonu üreten futbolcu. F.Bahçe dönmesini ister-istemez, o ayrı. Saygı duymak lazım. Yönetim de bu konuda büyük rahatsızlık duydu, acı çekti. Ama Ortega'nın takımdan gitmesinin nedeni de yine yönetimdir. O, Lorant'a ne yapıyorsun diyemedi. Böyle bir yıldızı elinden kaçırdı F.Bahçe ve bin tane de problem çıktı.


Orta saha Çok ağır

* Fenerbahçe'nin savunma ve hücum kurgularını ve bu bölgelerde görev alan futbolcularının performanslarını değerlendirir misiniz? Bu futbolcular ağır kalıyorlar mı?

Transferlerin bir kısmı iyi, bir kısmı bence fuzuli. F.Bahçe kurgusunda oynayacak şu anda gözüken tek adam hatasız oynayan Luciano. Yanında Ümit Özat var, ama birbirlerinden 50 metre uzak oynuyorlar. Ümit, Luciano'nun kademeye girdiği çabuklukta değil. Ümit'in özelliği ileriye çıkıp oyunda yönlerdirmeyi yapıyor. Luciano ise oyun tarzına göre ileri çıkmıyor. Zaman zaman bunu yapıyor.

F.Bahçe'de sağ bekte kim oynayacak? Fatih cezalı. Oynadığı zaman da tam randımanlı değildi. Solda kim oynayacak? Erhan Albayrak var, ama 1 maçtır oynatmıyor. Sert oynayan ve her zaman takımın başını yakacak tarzda oyun sergileyen İsmail Güldüren var. Ümit milli takımın sol beki Mahmut Hanefi'yi aldılar, önce iyiydi, sonra kayboldu. 10-15 dakika oyuna sokuluyor.

Hadi bunlar düzeltilir. Çünkü Alex adında bir Brezilyalı daha gelecek. Ama sorun bitmiyor. Sırada orta saha ve forvet var. Orta saha çok ağır hareket ediyor. Şimdi F.Bahçe orta sahasına iki tane yeni adam aldı. Biri Selçuk, diğeri de Aurelio. Aurelio'nun nasıl alındığını anlamadım, alınmasına da ihtiyaç yoktu. Çünkü ondan daha iyi oynayacak oyuncuları var F.Bahçe'nin elinde. Yusuf da daha iyi oynar, Hakan Bayraktar da.

Hadi Selçuk'u aldınız, tam ortada oynatacaksınız diyelim. Şimdi yalnız onun yanına çok şahsiyetli, topu oyuna sokan, ileriye yardıma giden, çabuk oynayan oyuncular olmalı. Ama orta saha korkudan her topu geriye veriyor.

Daum düzeltmeli

F.Bahçe top bende iyi oynuyorum zannediyor, ama kötü oynuyor. Bu tarz futbolla ileride oynayan santrforunu veya yanında oynayan oyuncuyu da öldürüyorsun. Ne arapasına futbolcu kaçırabiliyor, ne bir topu defansın arkasına indirebiliyor. Böyle oluncu da sanrtfor top almak için mecburen geri geliyor. Bu geri gelmek de yerinden uzaklaşması demek. Hadi o geri geldi diyelim, o zaman rakibin defansını aşacak, hızlı çıkacak adamları var mı? O da yok.

F.Bahçe kendi kendini, kendi oynadığı oyun tarzıyla rahatsız ediyor. Böyle olunca, gol pozisyonu üretmesi için rakip defansın ya hata yapması gerekiyor, ya da çok becerikli bir futbolcusunun olması gerekiyor. Ama hücumda az adamı bulunduğundan rakip defans az hata yapıyor. Peki, F.Bahçe'de 3-4 kişiyi katlayıp gidecek adam var mı? Bu işi çözecek fazla adam yok. Bir tek Tuncay var. F.Bahçe hala kenarlara, geriye oynayan bir takım. Öncelikle bu mantalitenin düzelmesi lazım. Bu düzelir mi veya kim düzeltir? Düzelir ve bu işi de yapacak olan Daum'dur.

* Daum, Tuncay'ı sol kanada hapsetti. Alman hoca ondan yararlanabiliyor mu?

Bence yararlanamıyor. Tuncay atak oynayan, ölü topları kovalayan, gol pozisyonlarına giren, oralarda dolaştığında, yani 2. santrfor oynadığında, iyi kafaya çıkan, topu kaybetmemeye çalışan oyuncu. F.Bahçe'nin bir gücü. Tuncay'ı Avrupalısı da dahil herkes beğeniyor. Ama onu kenara attığınızda, topu süratle alıp, içeri girmesi gerekiyor. Bu konuda biraz dengesiz. Ama topu önüne attığınızda müthiş gidiyor. Tuncay'ı hem çok yoruyor, hem de kaybediyorsunuz.

Sol açık oynamaz

Tuncay, iki ileri adamın arkasında oynayacak. Çünkü defansına da yardım eden oyuncu. O zaman da F.Bahçe ondan faydalanacak. Eğer santrfor alınmayacaksa oraya konacak tek adam Tuncay'dır. Çünkü orada oynayan diğer oyunculardan yetenekleriyle 2 misli çabuktur, 2 misli daha iyi kafaya çıkar, daha iyi vurur. Brezilyalı Fabiano gelirse, yine sol açık oynamaz, o ikilinin arkasında oynar.

Eğer bu kafada giderse F.Bahçe ve Daum, Tuncay'ı kaybedecektir. Takımının başarılı olmasını isteyen her antrenörün birinci isteği, her futbolcuyu en iyi randımanı alacağı yerde oynatmaktır. F.Bahçe, Tuncay'dan yararlanmak istiyorsa, bizden uyarması.
Yazının Devamını Oku

Kötü imtihan

3 Ağustos 2003
Fenerbahçe'nin Kocaelispor karşısındaki görüntüsü beni çok rahatsız etti. Belki rakibi hafife aldılar bilemiyorum ama, bu kadar manasız, kötü oynayacaklarını hiç tahmin etmiyordum. Her geçen maç daha iyi olmasını beklediğimiz takım, kötü bir imtihan verdi. Fenerbahçe'nin eksilerini kısaca sayacak olursak...

1-) Takım kötü kuruluyor.

2-) Devamlı ayrı ayrı insanlar deneniyor. Benim anladığım kadarıyla Daum, ideal 11'ini henüz belirleyemedi.

3-) Orta saha ne kokuyor, ne bulaşıyor.

4-) İleri uç deseniz, o da yok.

Şimdi bunları biraz açalım. Sürekli olarak beklerde iki tane adam deneniyor. Daum, orta sahanın en çok koşan adamını tutuyor sağ bek oynatıyor. Neden, Aurelio'ya o kanatta yer bulmaya çalışıyor da ondan. Hoş, o adamı kim aldı, bilemiyorum. Aurelio'nun yaptığı en güzel şey, gerideki sağ beke güzel paslar veriyor.

Tuncay'ın sol açık oynatılması büyük bir hata. Hiçbir şey yapmayan Serhat ısrarla forvette tutuluyor. O bölgeye daha bir dinamizm getirecek kişi olan Tuncay ise solda. Tuncay'ın çok anormal yetenekleri yok ama, ileriye atılan toplara çabuk giren, doğru hamleler yapabilen, dolayısıyla gol şansı Serhat'tan daha yüksek olan bir futbolcu. Ayrıca müthiş bir özveriyle oynaması da cabası.

Başarısız uzun toplar

Orta sahada görev alan Kemal ve Selçuk ya geriye pas veriyorlar, ya da başarısız uzun toplar atıyorlar. İleriye öyle kötü toplar atıyorlar ki, top ne rakibe, ne de kendi takım arkadaşlarına gidiyor. Zaten şut atar gibi uzun top atılmaz. Ölü top olarak arkadaşının önüne indirilir. Gerek Kemal'in, gerekse Selçuk'un ayakları bu işi yapabilecek kapasitede değil. Her ikisi de hata yapmamak için devamlı olarak topu geriye oynuyor. Hiçbir zaman riske girip, takımı yönlendirmeye çalışmıyorlar. Tek dertleri, kendileri hata yapmasın... Orta saha standart oyunculardan kurulu. Fenerbahçe bunları yıldız zannediyor ama, değil.

Orta sahanın acizliği, ileri ucun kötülüğünün üzerine bir de futbolcuların vurdum duymaz tavırları eklenince ortaya tatsız tuzsuz bir futbol çıktı. Fenerbahçe, gol pozisyonu bile bulamadı. Ceza sahası civarında biri düşecek de Hooijdonk frikikten gol atacak!
Yazının Devamını Oku

Orta saha faktörü

27 Temmuz 2003
<B>ARMİNİA </B>Bilefeld maçında, eski nazaran daha iyi bir Fenerbahçe izledik. Her yönüyle iyi bir takım gibi oynadı sarı lacivertliler. Bu olumlu görüntünün en önemli sebebi ise orta saha idi. Bu bölgede görev yapan bütün oyuncular, yapmaları gereken herşeyi yaptı. Geriye ve yana çok az pas yaptılar, sürekli hücumu düşündüler, kaleye şut attılar. Fenerbahçe orta sahası böyle olmalı. Ha, çok mu iyi oynadılar. Tabii ki hayır. Ama, ilerleyen dönemde daha iyi olacaklarını gösterdiler. Orta saha oyuncusu korkak olmamalı. Şahsiyetini, becerisini gösterme cesaretine sahip olmalı. Bir takımın orta sahası boyuna geriye veya yana oynarsa, o takım ne pas yapabilir, ne de hücum.

Kemal, dün sahanın en iyisiydi. Çok olumlu işler yaptı. Selçuk çok iyi oynamadı, ancak isabetli uzun toplar attı. Eskisi gibi, oyunun sadece defansif yönünü değil, hücumu da düşündü. Aurelio, ayak bileklerine çok hakim bir futbolcu. Ancak, oynadığı yer gereği kendini hapsedilmiş gibi hissediyor. Oyuna fazla katkısı olmadı. Özellikle hücuma daha çok çıkmalı. Dünkü maçta bir defa ileriye çıktı, onda da Rebrov'a golü attırdı.

Ümit çok gayretliydi

Ümit Özat
çok gayretli ve etkiliydi. Kaleci Volkan, her hareketiyle ‘‘Ben iyi kaleciyim’’ diyor. Bir de Rebrov meselesi var. Fenerbahçe, bu oyuncu hakkındaki kararını bir an önce vermek zorunda. Eğer gönderilecekse, bir an önce gönderilsin de orada, oynayacak adam oynasın.

Dünkü Fenerbahçe'de, yardımlaşma, oyun disiplini, hepsinden önemlisi özveri vardı. Futbolcular sürekli oyunun ofansif yönünü düşündü. Fenerbahçe, geri pas oynamadığı her maçta karşı takıma futbol yönünden üstünlük sağlar. Bu, dünkü maçta bir kez daha görüldü.

Bielefeld sinirli bir takım. Ama bizimkilerin de onlardan aşağı kalır yanı yoktu. Bilhassa Kemal her dakika hakemle uğraşan bir oyuncu haline geldi. Fatih Akyel malum. Dünkü maçta da gereksiz bir hareket yapıp gerginliğe neden oldu. Adam sana sert girdiyse güler geçersin. İlla peşinden koşup adamı yakalamak zorunda değilsin. Fatih gibi tecrübeli bir oyuncunun böyle kendini kaybetmesini anlamak mümkün değil. Bu tür hareketleriyle, haklı da olsa, haksız da olsa seyirciyi tahrik ediyor.
Yazının Devamını Oku

Sancı orta saha

24 Temmuz 2003
Öncelikle F.Bahçe mücadele ediyor, disiplinli de oynuyor. Bunlar doğru. Ancak Daum'un oyuncu denediği Fenerbahçe'nin orta sahasında sorun var. Tuncay'ı sol açıkta deniyor. Çabuk olmasına rağmen bu mevkii de bir şey yapamıyor. Orta sahada boğuluyor.

Sağ tarafta Aurelio'nun oyuna hiçbir katkısı yok. Ne defansa, ne hücuma fayda sağlamıyor. Bu oyunuyla F.Bahçe'nin onu transfer etmesi büyük hatadır. İleride düzelirse farklı olur, ne de olsa Brezilya tekniğine sahip.

F.Bahçe'nin orta sahası hiçbir becerisi olmayan futbolculardan kurulu. Ne Kemal, ne Selçuk, zaten Aurelio'yu saymayın, F.Bahçe orta sahasının yükünü kaldıracak futbolcular değil. Tuncay da yardıma geliyor, ama nafile. Onlarınki, standart futbolcuların standart oyunu. Ne kaleye şut var. Ne kenardan orta var. Ne arapası var. Ne bir gol pası var. Ne uzun top atabiliyorlar, ne de adam kaçırabiliyorlar. Al topu, geriye ver, yana ver.

F.Bahçe'nin bu şekilde iyi oynaması mümkün değil. Bu oyuncuları Brezilya Milli Takımı'na koysan, Brezilya'nın iyi oynaması mümkün değil. Eğer sen topa hakim olamaz, iyi kullanamazsan, süper bir santrfora sahip olsan da bir şey yapamazsın.

Orta bile problem

Van Hooijdonk, olağanüstü frikik attı. Ama adam kaçıramamaktan Van Hooidonk'tan faydalanamıyor F.Bahçe. Bu kafayla, bu orta sahayla bunun olması da zor. Bu mevkii de takımı idare edecek, kaçan adamın önüne topu indirecek beyinde ve yetenekte adamlar lazım. Önce bu sorunu çözecek F.Bahçe, işte o zaman büyük takım olur. Bir kere Kemal tuttu, nefis bir pas attı. Mahmut da fevkalade orta yaptı. Ama her futbolcunun bu ortayı yapması lazım. Nedir, topun dibine vurup, biraz havaya kaldıracaksın. Ama bu, F.Bahçe'de problem olmaya başladı. Fenerbahçe'nin orta sahası çok daha bilinçli ve kaliteli oynamalı.

Sol bek Mahmut, takıma yabancılık çekmiyor. İki kere topu elinden kaçıran Recep sağlam, gayet iyi. Yardımlaşma, arkadaşlık gelmiş takıma, bunlar belli oluyor. Ama madem Daum Türk futbolcuları tanıyormuş, Yusuf ve Hakan Bayraktar'a da fazla şans vermeli.

Yazının Devamını Oku

Daum arayışta

21 Temmuz 2003
Alemania Aachen karşısında izlediğimiz Fenerbahçe, Mannheim maçındakinden daha iyi değil. Hatta, biraz daha kötü. Ama bu, 'ileride iyi olmayacak' demek değil. Benim anladığım kadarıyla Daum, futbolcuları değişik yerlerde deniyor. Luciano'yu çok beğendim. Hem yerden hem havadan hareketli ve sert. Hooijdonk'un yanına, onun dilinden anlayan, etkili bir santrfor alınması şart. Diğer futbolcular da ona göre oynamak mecburiyetinde. Hooijdonk'a göre oynayacaklar ki, onun takım içindeki gücü ve kalitesi ortaya çıksın.

Eğer bir santrfor alınmayacaksa, Hooijdonk'un yanına Tuncay'ın konması lazım. O vakit de orta sahaya iyi bir oyuncu bulunmalı. Bu, Yusuf mu olur, Hakan mı olur, onun tercihini Daum yapacak. Bence en mantıklısı da böylesidir. Tuncay, orta sahada ileriye dönük değil de, forvette tamamen serbest oynamalı. Ama sürekli Hooijdonk'un civarında dolaşmalı. Çünkü Tuncay, çok hareketli ve topa çabuk atak yapan bir oyuncu. Fenerbahçe'nin de o tarz bir oyuncuya ihtiyacı var.

Ne kokuyor, ne bulaşıyor

Aurelio
'yu şaşkınlıkla izledim. Ne kokuyor, ne bulaşıyor. Kendini göstermek için hiçbir çaba sarfetmiyor. Belki oyun tarzı bu ama, böyle olmaz.

Defans daha oturmuş filan değil. Luciano'nun yanına bir Brezilyalı'nın daha geleceği söyleniyor. Bu arada Fatih'in çok dikkat etmesi lazım. Şu maçta bile rakibine kasten tekme atıyor. Bu tarz davranışlar, ne profesyonelliğe, ne centilmenliğe, ne de olgunluğa sığar. Onun gibi tecrübeli bir büyük takım oyuncusu böyle sorumsuzca davranıp, basit hatalar yapmamalı. Ama bunlar Fatih'te alışkanlık haline geldi. Kendini toparlamazsa takımını devamlı 10 kişi bırakır, Fenerbahçe'nin çok canı yanar.

Hazırlık maçları bizde basbayağı maç gibi algılanıyor. Halbuki öyle değil. Adı üstünde hazırlık. Önemli olan, takımın ligde hazır olması. Bu maçlar da hazırlanmak için yapılıyor zaten.
Yazının Devamını Oku

Ben ışığı gördüm

17 Temmuz 2003
Mannheim karşısında sahada diri bir takım gördüm. Egoist değillerdi ve kollektif futbolun sinyallerini verdiler. Van Hooijdonk kaliteli ve gol bölgelerinde iyi yer tutuyor. Aurelio bildiğimiz gibi. Bu takım çok daha iyi olacak. FENERBAHÇE ilk hazırlık maçında Mannheim karşısında aman aman iyi değildi, ama kötü de değildi. Zaten çok iyi olmasını da beklemiyordum. Önemli olan sezonun başına, İstanbulspor maçına kadar mükemmel duruma gelip, o zaman iyi futbol oynamaları. Sahada diri bir F.Bahçe gördüm, bu benim hoşuma gitti. Ayrıca egoist de oynamıyorlardı. Yani bir takım ve kollektif futbol anlayışının sinyalleri vardı.

Gördüğüm, ufak ama beni rahatsız eden şeyler, topu geriden çok yavaş oyuna sokmalarıydı. Geride hala al gülüm ver gülüm oynuyorlar. 3 orta saha oyuncusu da birbirine çok yakın oynuyor ve ileriye adam kaçıramıyorlar. Ayrıca topu çok geriye oynuyorlar. Bu da yanlış.

Şimdi yeni transferlere bakalım. Aurelio'yu zaten hepimiz Trabzonspor'dan biliyoruz, onun için fazla şey söylemeye gerek yok. Dün biraz ağır buldum, ama yine topun sahibi ve yönlendiren adamdı.

Gol deyince van Hooijdonk

Herkesin merak ettiği Van Hooijdonk'tu. Adamın kollektif futbol oynadığı ve kalitesi belli. Gol pozisyonlarında iyi yerde bulunuyor. Kornerlerde, duran toplarda da defansına yardım ediyor. Kafa olarak takım oyununa yatkın. Zaten Hollanda'da da öyle eğitim alıyorlar. Yalnız onun yanına iyi bir adam bulmak lazım. Çünkü topu arkadaşlarına da iyi indiriyor.

Ne var ki, F.Bahçe hala böyle bir santrforla oynama tarzında değil. Arkadaşları henüz onu kaçıracak ve sahada ondan yararlanma yollarını bilmiyor. Futbolcuların, onun özelliklerinden iyi yararlanmaları gerektiğinin farkına varmaları lazım. Daum da bunu onlara söyleyecek herhalde.

Temkinli oynadılar

Selçuk'
un tekniği ve futbol bilgisi iyi. Topu başarıyla kullanabilen ve uzağa atabilen, ileriyi gören bir futbolcu. Ama orta sahadaki diğer arkadaşları gibi çok yan pas yaptı. Yana çok oynamak hiç iyi değil. Top kaptırdığınızda diğer oyuncular da yalnız kalıyor. Belki ilk maç diye temkinli oynadı, ama önündeki van Hooijdonk'a dikkat etmesi lazım.

Orta sahada Kemal olsun, Selçuk olsun, Aurelio olsun ileriye top atabilecek oyuncular, ama ne hikmetse geriye dönmeyi tercih ediyorlar ve yalnış yapıyorlar. Orta sahanın özelliği, en tehlikeli yere, en çabuk şekilde topu atmaktır. Yan pas yaparak iyi oynadıklarını zannediyorlar, ama aslında kötü oynuyorlar. Çünkü rakibe ‘‘Hazırlanın biz geliyoruz’’ mesajıyla zaman tanıyorlar. Böyle olunca da santrfora, sağ ve sol açıklara da pas atamıyorlar.

Daum da görürür

Ümit Milli Takım kalecisi Volkan neden çok çalışırsa ve konsantre olursa F.Bahçe'de başarılı olmasın. Bir hatası, lüzumsuz hareketi dıında iyiydi. Volkan'a dün fazla iş düşmedi. Esasında kaleciyi ölçmek için senden güçlü bir takımla oynayacaksın ki, onun mahareti ortaya çıksın.

Hazırlık maçlarının amacı insanların eksiklerini görüp, öğrenmesi. F.Bahçe'nin ilk maçında göze çarpan aksaklıklar düzeltilecek şeyler. Bunları herhalde Daum da görüyor. Daha iyi bir F.Bahçe olacağı kesin. Yeni transferler de kadroya katılacak. İyi futbolcular ve iyi bir antrenör var.
Yazının Devamını Oku

Kendinize gelin

15 Temmuz 2003
Fenerbahçe’de iyi transferlerle, iyi bir takım kuruluyor. Muhalefet de dışarıdan saldırmayı bırakıp, başkanın etrafında kenetlenmeli. Başkan da bir baba gibi onları kucaklamalı. Yoksa sonuç yine hüsran olur. * Muhalefet yönetimi sürekli eleştiriyor. Bu ortam nasıl ortadan kalkar? Yönetimin izlediği transfer politikasını nasıl yorumluyorsunuz?

Muhalefet bugüne kadar takım kötü gittiği için yönetimi eleştirdi. Bu kötü gidişte, yanlış antrenör ve yanlış futbolcu seçimleri başrolü oynadı. Başkan ağırlığını koyup, ‘‘Sen ne yapıyorsun, dünya starımızı oynatmıyorsun’’ demedi. Kötü gidişle de muhalefet ayaklanıp, hem yönetimi hem de kulübü yıpratacak derecede ağır konuşmaya başladı. Çirkin ve aşırı bir muhalefet yapıldı.

Oysa muhalefetin önünde 2.000 imza toplayıp, kongreye gitme yolu vardı. Şimdi martta kongre var. Başkan bırakacak mı, bırakmayacak mı bilemiyorum, ‘‘Bırakacağım’’ diyor. Ama şimdi başkan Aziz Yıldırım iyi bir takım kuruyor ve iyi işler yapmaya başlayan bir yönetim var. Bir takım kötü bir dönem geçirmiş olabilir. Ancak daha sezon başlamadan F.Bahçe'nin kötü olması isteniyormuş gibi bir hava var. Yönetimi yıpratacağım diye kulübe zarar veriyorlar. Bu da çirkin oluyor.

Yanlıştan dönülmeli

İnşallah birlik olup anlaşırlar. Yönetim yanlışlar yapmış olabilir, ama onları bu yanlışlardan döndürecek insanlar yine dışarıda bağıranlar. Başkanın da büyük kusurları ve hataları olabilir. Ama siz ne kadar iyi takım kurarsanız kurun, dışarıda sizi yıpratmak isteyen insanlar varsa, o takımın ve kulübün başarılı olması çok zordur, hatta imkansızdır. Bu yüzden herkes kendine gelmeli. Başkan da bir baba gibi, dernekleri, eski başkanları kucaklamalı. Fenerbahçe bunu yapabilmeli ve yapmak mecburiyetinde. Avrupa ve dünya çapında kulüp olmak istiyorsa bu şart.

Kaliteli olunca

F.Bahçe bu sene iyi bir transfer politikası izliyor. Yönetim aslında transferleri hep antrenöre yaptırdı. Ama antrenör kalitesiz olunca futbolcu da kalitesiz oldu. Daha önce antrenör kendinden ünlü futbolcu getirmek istemedi. F.Bahçe oradan buradan futbolcu topladı, sonra da ‘‘Ben şampiyonluğa oynayacağım’’ dedi. Kötü bir antrenör ve normal futbolcularla sonuç hüsran oldu.

F.Bahçe şimdi doğru yerlere doğru oyuncular alıyor. Artık iş hepsini birleştirip, takım haline getirip, onlardan sahada randıman almakta. Bugünkü transferleri de antrenör yaptı. Başkanın transfere karışıp, oyuncu aldığı falan yok. Yıldırım geçen sene bir tek Ortega'yı almıştı. Onun için 5 kez Arjantin'e gitmişti.

F.Bahçe Washington'u almıştı. Onu da Cem Karaca'yı da antrenör istemişti, sonuç ortada. F.Bahçe'nin geçen sezon elinde bir tek Ortega vardı, onu da kaçırdılar. Oynatmadılar, sinir harbine girdiler, adam çekti gitti. Şimdi her iki taraf arasını düzeltmeye uğraşıyor. F.Bahçe'de top oynayamayacak, 2 kuruşluk adamlar Ortega'ya karşı çıktılar.

Bazılarında yaşa bakmayın

Şimdi Van Hooijdonk için ‘‘33 yaşında adam alındı’’ falan deniyor. Bazı futbolcular vardır alınır. Adamın geçen sezon attığı gol sayısı 28. Hollanda Ligi de herhalde bizden daha iyi bir lig. Biz geçen sezon adım atamayacak Washington'u alıp alkışladık.

Hagi, Türkiye'ye geldiğinde kaç yaşındaydı? Mühim olan onun gençliği ve diriliği, kendini iyi hissetmesi. Hagi, Türkiye'de ilah oldu, Avrupa'da öyle değildi. Çok takımda yedek kalmıştı. Popescu bir çok takımda patron yani kaptan olarak oynamıştı. Futbolda forvet oyuncuları seyirciyi çok heyecanlandırır, defans oyuncuları değil.

Mükemmel transferler

* F.Bahçe'nin yaptığı yeni transferler Van Hooijdonk ve Luciano takıma yararlı olacak ve güç katacak isimler mi?

Yüzde yüz güç katacak isimler. Luciano'yu çok iyi bilmiyorum, ama 1.90 boyunda, bütün hava toplarına hakim, oyunu sezen ve çabuk oynayan bir oyuncuymuş. Bunu söyleyen Brezilya Milli Takımı’nın hocasıysa, mükemmel bir futbolcu demektir.

Van Hooijdonk'u tanıyoruz, en az 7-8 frikik golü atan, hava toplarına hakim bir futbolcu. Ona atılan top boşa gitmiyor, ya değerlendiriliyor ya da tekrar arkadaşlarına kazandırıyor. Büyük faydası olacak, en azından Fenerbahçe boylu bir takım olacak. Bir de üstelik gelecek iki Brezilyalı’nın da fevkalade oyuncular olduğu söyleniyor. Bir tanesi Alex, TV'de seyrettim libero ve iyi oynuyor.

Tabii bütün bunları tahmini konuşuyoruz. Çok iyi bir oyuncu olabilirsiniz, ama geldiğiniz takımda uyum sağlayamayabilirsiniz. O zaman da standart oyuncu gibi gözükebilirsiniz. F.Bahçe'nin standart oyuncuya tahammülü ve ihtiyacı yok. Hep yıldızlarla gitmiştir, normal bir takım olduğunda sonuçları geçen sezonki gibi ortadadır.

Bu sezon iyi bir takım kuruluyor. Çalışsınlar, hazırlansınlar, sahada görelim. Ama bu süre içinde onlara töleransı tanıyalım ve ard niyetle yaklaşmayalım. Geçen sene bir yıldızı vardı, F.Bahçe'nin. Onu da değerlendirip, yararlanamadı. Geçen sezon bilgisiz bir antrenör vardı takımın başında. Bu sene çok disiplinli, bilgili, futbolla yaşayan bir antrenör, Daum'a emanet F.Bahçe. Oyuncular için de, yönetim için de, seyirciler için de çok farklı olacak gibi görünüyor F.Bahçe. Zaten olmak da mecburiyetinde.

Kaleci ve sabır

* F.Bahçe’nin Rüştü'nün yerini dolduracak kaleci transferi yapmamasını nasıl yorumluyorsunuz?

Kaleci bir takımın temel direğidir. Futbolda 3 önemli nokta vardır. Kaleci, onun önünde oynayan santrhaf ve santrfor. Rüştü gitmek istedi ve gitti. Kale için elinde boylu, aslan gibi iki oyuncu var. Biri Ümit Milli Takım kalecisi Volkan, diğeri Recep. Volkan Ümit Milli Takım'da başarılı. Altyapı hocalarının ifadesine göre, Recep belki daha da iyi. Fiziki olarak da mükemmeller, iş ki şansları biraz yaver gitsin.

Daum, ‘‘Deneyelim onları’’ diyor. Ben ikisinden de ümitliyim. Yalnız sabır göstermek lazım. F.Bahçe seyircisi başarı istediğinden sabırsızdır. En ufak bir hatada ayağa kalkıyor. Camia bunu üzerinden atmalı. Kötü bir golde de seyirci üstlerine binmemeli. İkisi de genç, istikbal vaadediyor. F.Bahçe onları kaldırır mı, buna antrenör karar verecek.
Yazının Devamını Oku