Alemania Aachen karşısında izlediğimiz Fenerbahçe, Mannheim maçındakinden daha iyi değil. Hatta, biraz daha kötü. Ama bu, 'ileride iyi olmayacak' demek değil. Benim anladığım kadarıyla Daum, futbolcuları değişik yerlerde deniyor.
Luciano'yu çok beğendim. Hem yerden hem havadan hareketli ve sert. Hooijdonk'un yanına, onun dilinden anlayan, etkili bir santrfor alınması şart. Diğer futbolcular da ona göre oynamak mecburiyetinde. Hooijdonk'a göre oynayacaklar ki, onun takım içindeki gücü ve kalitesi ortaya çıksın.
Eğer bir santrfor alınmayacaksa, Hooijdonk'un yanına Tuncay'ın konması lazım. O vakit de orta sahaya iyi bir oyuncu bulunmalı. Bu, Yusuf mu olur, Hakan mı olur, onun tercihini Daum yapacak. Bence en mantıklısı da böylesidir. Tuncay, orta sahada ileriye dönük değil de, forvette tamamen serbest oynamalı. Ama sürekli Hooijdonk'un civarında dolaşmalı. Çünkü Tuncay, çok hareketli ve topa çabuk atak yapan bir oyuncu. Fenerbahçe'nin de o tarz bir oyuncuya ihtiyacı var.
Ne kokuyor, ne bulaşıyor
Aurelio'yu şaşkınlıkla izledim. Ne kokuyor, ne bulaşıyor. Kendini göstermek için hiçbir çaba sarfetmiyor. Belki oyun tarzı bu ama, böyle olmaz.
Defans daha oturmuş filan değil. Luciano'nun yanına bir Brezilyalı'nın daha geleceği söyleniyor. Bu arada Fatih'in çok dikkat etmesi lazım. Şu maçta bile rakibine kasten tekme atıyor. Bu tarz davranışlar, ne profesyonelliğe, ne centilmenliğe, ne de olgunluğa sığar. Onun gibi tecrübeli bir büyük takım oyuncusu böyle sorumsuzca davranıp, basit hatalar yapmamalı. Ama bunlar Fatih'te alışkanlık haline geldi. Kendini toparlamazsa takımını devamlı 10 kişi bırakır, Fenerbahçe'nin çok canı yanar.
Hazırlık maçları bizde basbayağı maç gibi algılanıyor. Halbuki öyle değil. Adı üstünde hazırlık. Önemli olan, takımın ligde hazır olması. Bu maçlar da hazırlanmak için yapılıyor zaten.