Can Bartu

Pele olsa farketmez

20 Ocak 2004
F.Bahçe bu orta sahası ve bu bölgedeki futbolcularının becerisiyle bir yere varamaz. Van Hooijdonk ile Nobre'yi çıkarın, yerlerine Pele ile Maradona'yı koyun. Orta sahadan top gelmeden bir şey yapamazlar. * Fenerbahçe devre arasında eksikleri giderebilmiş mi? Yoksa sıkıntılar hala sürüyor mu?

F.BAHÇE
devre arasında çok iyi çalışmamış. Zaten buna zamanı da olmamış. Ama sahada fizik olarak pek düşüş göstermediler. Yalnız şu var; oyuncuların yetenekleri, futbol bilgileri ve antrenörünün idefiksi F.Bahçe'nin oyununu çok zorlaştırıyor.

Nedir bu... Çaykur Rize maçında ilk yarı 4-4-2 oynuyor Fenerbahçe. İleriye Nobre'yi aldılar. F.Bahçe arzuluydu, istekliydi ve devrede skoru 2-0 yaptı. ‘‘Solda Tuncay, sağda Serhat çizgiye çakılı oynuyor, ortada da Van Hooijdonk var’’ diye daha önce de yazdık. Ne yaptı Christoph Daum, ikinci devrenin başında tuttu Tuncay'ı kötü oynuyor diye çıkardı.

Tuncay kötü oynuyordu, ama geriye gelip yardım ediyordu. Ona bu maçta biraz top da yardım etmedi. Tuncay'ın yerine Serhat'ı oyuna sürdü.

Sağda Serhat geriye yardım etmiyor. Oysa Tuncay da Rebrov da geriye yardım ediyordu. Böylece de orta sahayı dörtlüyordu F.Bahçe. İlerideki Nobre ile Van Hooijdonk'a, sağ kanatta bir de Serhat eklendi.

F.Bahçe ileride 3 oyuncuyla oynadı, ama orta saha çöktü. Rebrov biraz orta sahaya yardım ediyor, ama o öyle fazla ikili mücadele kazanan tipte bir futbolcu değil. Böyle olunca da bir kişi eksik Ç.Rize oyuna hakim oldu.

Düzeni bozdu

Şimdi bu antrenör idefiksi nedir, ben anlamadım. İlle de bu oyun düzenini bozmak ne anlama geliyor? Fenerbahçe bu orta sahası ve bu bölgedeki futbolcularının becerisiyle bir yere varamaz. Van Hooijdonk ile Nobre'yi çıkarın, yerlerine Pele ile Maradona'yı koyun.

Orta sahadan top gelmeden bir şey yapamazlar. Ligimizde en az 5 takımın orta sahası F.Bahçe'den daha iyi.

Ali Güneş ilk yarıda iki şeyler yaptı, ama sol bekte sıkıntı var. Aslında F.Bahçe'nin iki beki de sorun. Peki F.Bahçe kanatlardan gidemeyince nasıl akın yapacak?

Oyuncunun da biraz oynadığı oyundan zevk alması lazım. Attığı şut, geçtiği adam, verdiği pas, yaptığı verkaç futbolcuya zevk verir. Futbolcu bununla ateşlenip, daha arzulu oynar. F.Bahçe ise itiş-kakış oynayan, topu kullanamayan bir takım.

F.Bahçe Ç.Rize maçıyla güzel bir başlangıç yaptı, ama ne kadar götürür? Öncelikle antrenörü, yani Daum futbol kafasını değiştirecek. Çünkü F.Bahçe ileride iki oyuncuyla oynar, üç oyuncu oynamaz.

Ama ilk yarıda o kadar puan kaybetmesine rağmen bu hala Daum'un kafasına girmedi. Zaten yetenekli oyuncuların yok, sürekli geriye pas atan bir takım.

Adam topu kullanamıyor ki. En iyisi ben geriye vereyim, toptan kurtulayım diyor. En sonunda da top geriden ileri şişiriliyor. Hikaye bu.

Terim değişimde geç kaldı...

* Yaşanan değişim Galatasaray'da etkili oldu mu?

BU
değişimi Fatih Terim ilk geldiğinde yapmalıydı. Yoksa bu şimdi yapılacak şey değildi. Ama o, bunu yapmamanın dışında, eskileri topladı, sonra da verim alamadı. En azından bu sezon başında bunu yapmalıydı.

Bunu şimdi deniyor. Ama elindeki oyuncular fevkalade yetenekli de değil. Bu oyuncuların içinden yıldız olacak, ortalığı sarsıp, G.Saray'ı sırtlayacak belki bir tane çıkar. O da Sabri olabilir. Sabri de ahım şahım yıldız değil. Ergün var, topu iyi kullanıyor, ama o da yıldız değil. Sadece iyi bir oyuncu.

Şimdi G.Saray'ın kadrosundaki futbolcuları Türkiye tanıyor. Yeteneklerini karşı takım oyuncuları da iyi biliyor. Efes Pilsen Cup 3'teki şampiyonluk gerçek bir ölçü değil.

Werder Bremen Alman Ligi'nde birinci ama G.Saray'ı tanımıyor. G.Saray çok kapandı, genç oyuncular birbirlerine çok yardım etti, koştu mücadele etti. Bu futbolcular özlenen, beklenen ve bilinen Galatasaray'ı ortaya çıkaracak özellikte değil.

Yıldızlar olmazsa

Standart oyuncularla belli yere kadar gidersiniz. Yıldızlar olmazsa netice biraz farklı olur. İyi oyuncularla iyi takım olunur, büyük oyuncularla da büyük takım. Tabii bunları da iyi organize ederseniz. Bu organizasyonu Terim gayet iyi yapabilir. Bundan önceki yıldızlarla, Taffarel, Hagi ve Popescu gibi isimlerle bunu iyi de yaptı. O malzemeyle iyi bir yemek çıkardı ortaya. Ama bu oyuncularla ne kadar gidebilir, onu bilemiyorum. Mücadele ettirebilir, ettirmek zorunda da. Herkesle mücadele eden bir takım çıkartacaksın ortaya ki, o takım iyi netice alsın.

Nobre faydalı olacak

* Nobre Fenerbahçe'ye katkı yapabilecek bir futbolcu mu?

BREZİLYALI
futbolcu Çaykur Rize maçında gördüğüm kadarıyla faydalı olacak gibi. Ama kesin karar vermek için biraz daha beklemek lazım. Nobre nerede gol pozisyonuna gireceğini biliyor. Golü kokluyor.

Zamanlaması da iyi. Tabii Brezilya'da şampiyonluk yarışı bittikten sonra geldi. Koskoca bir lig oynadı, bu yüzden yorgun. Belki Brezilya'da lig biraz yavaş oynanıyor, ama ligi bitirip geldi ve sezon başı hazırlığını da yapamadı.

Futbol kafası

Futbol kafası ve oyun anlayışıyla Fenerbahçe'ye yarar sağlayacak bir görüntü veriyor. En azından Nobre ile Van Hooijdonk sağa sola kaçtığında, yakınında adam bulunuyor.

Bu arada transferle ilgi ben Alex işini anlamış değilim. Yöneticiler Mahmut Uslu ile Hakan Bilal Kutlualp, Brezilya'ya 5 kere gidiyor, ‘‘Biz konuştuk’’ diyorlar.

Adam da çıkıyor ‘‘Bende hiç de ısrarcı olmadılar. Göründüler gittiler’’ açıklaması yapıyor. Madem konuşuyorsunuz, yapın bir protokol, bankadan da biraz para çıkartın, işi bağlayın. Diyorlar ki ‘‘Biz Alex'ten söz aldık’’.

Neyin sözünü alıyorsunuz? Bu işte bir acemilik ve bilgisizlik söz konusu. Yine Brezilya'ya gidelecekmiş. Gidilsin, ama iş de bitirilsin. Ama hayır, sadece gidiliyor.

Bu kadroyla ikinci yarı çok zor...

* F.Bahçe bu görüntüsüyle ligin ikinci yarısı için nasıl bir sinyal veriyor?

F.Bahçe lider Beşiktaş ile arasındaki puan farkını 8'e indirdi. Ama yarışta Beşiktaş'ı kovalayıp, kovalayamayacağı ileride belli olur. Beşiktaş'ın kötü bir periyota girmesi ve F.Bahçe'nin de bütün maçlarını kazanması lazım. 8 puan kapatılmayacak bir fark değil. Peki F.Bahçe kadrosu bunu yapabilecek güçte mi? Bence bu kadroyla zor.


Ilie sağlıklıysa iyi transfer

* Beşiktaş'ı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ilie Beşiktaş'ın ihtiyacı olan bir transfer miydi?

ILIE
her takımın ihtiyacı olan bir transfer, ama son durumunu bilmiyorum. Kafamda bazı şüpheler de var. Hem oynayan, hem oynatan, hem gol atan, hem de attıran bir futbolcu.

Yaşı da genç. Böyle bir oyuncu İspanya Ligi'nden nasıl dışarı çıkıyor da memleketi Romanya'ya dönüyor? Beni rahatsız eden burası. Beşiktaşlı yönetici Prof.Dr Mete Düren diyor ki, ‘‘Biz kontrolünü yaptık.’’ Beşiktaş'ın menfaatlerini en iyi koruyacak biri olarak o bunu diyorsa, inanmak lazım.

Beşiktaş Türkiye'nin kadrosu en oturmuş ve en güçlü takımı. Kalecisi, bekleri çok iyi. Biraz orta sahada yaratıcı oyuncuları fazla oynatmıyor ki bu oyuncuları da çok fazla. Lucescu daha çok savaşcıları oynatıyor orada. Ama şimdi mecburen Beşiktaş iki santrfor oynayacak. Bu transfere bu yüzden daha fazla seviniyorum.

Seyirci de gelmedi

Lucescu
, Ilie'yi kendi aldığına göre iyi hazırlayıp, onu İlhan'la birlikte oynatacak. Beşiktaş'ın zaten Diyarbakır'a veya Elazığ'a gittiğinde tek santrforla oynamasını kabul etmiyorum. Türkiye'de iki santrforla oynanır, hem de güzel oynar Beşiktaş. İyi de neticeler alır.

Beşiktaş ligin ilk yarısında da 1-0, 2-0 kazandı, ama Beşiktaşlıları tatmin eden futbol olmadı. Dikkat edin seyirci de gelmedi maçlara. Çünkü yetenekli oyuncular kenarda oturuyordu.

İlie müthiş yetenekli bir futbolcu, yeter ki sıhhatinde bir şey olmasın. Beşiktaş elindeki kadrosuyla, aldığı neticelerle, hele Ilie ile futbol mantalitesini de biraz değiştirirse, Türkiye'nin en güçlü ve şampiyonluğa da en layık takımı.

Ilie iyiyse, Beşiktaş için çift kaymaklı ekmek kadayıfı olur. Lucescu da macera sevmeyen bir tip. Bu tek santrforla oynattığı futbolla da belli. Garanti olmadan da bir şey yapmaz.
Yazının Devamını Oku

Büyük kazanç

19 Ocak 2004
<B>FENERBAHÇE</B>'nin, tekrar maçını 4-1 gibi farklı bir skorla kazanması, sarı lacivertliler açısından olumlu. En azından şampiyonluk yarışından kopmuyor. Çaykur Rizespor karşısında arzulu bir Fenerbahçe gördük. Eksikleri yok mu, tabii ki var. Orta sahası, Ümit Özat dışında ileriye hiçbir hamle yapmıyor. Selçuk, sahanın en çalışkan ismiydi. Ama o da topla birlikte iken çabuk hareket edemiyor. Defanstaki Tomas ile Luciano, topu oyuna iyi sokamıyor. Kanatlarda görev alan Ali Güneş ve İsmail, iyi niyetle, olağanüstü bir gayretle mücadele etti. Ancak, onların da hücuma doğru dürüst bir katkıları olmadı.

Sarı lacivertlilerin bu maçtaki en büyük kazancı Nobre oldu. İlk maçında son derece olumlu not aldı. Nereye koşacağını, verkaça ne zaman gireceğini ve gol pozisyonlarında nerede duracağını iyi bilen bir futbolcu. İki tane de gol attı, ki bu ona büyük moral verdi. En önemlisi de herkesle uyum sağlayacak tarzda bir oyuncu. Bugüne kadar ileride tek başına didinen Van Hooijdonk'un yükünü bir hayli rahatlatacak. En azından biri orta sahada iken, diğeri rakip ceza sahasında durup top bekleyecek.

İyi toplar atılmalı

İşte bu noktada orta sahanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Nobre ve Van Hooijdonk'a iyi toplar atılması şart. Yoksa, Fenerbahçe'nin şimdi oynadığı gibi, geride seksen tane pas yaparsan, rakip defansa kapanma şansı verirsin, bu adamlar da pozisyon bulamaz. Topu oyuna çabuk sokamazsanız, şişirmek zorunda kalırsınız.

Kaleci Volkan, günün en iyi isimlerinden biriydi, ama yediği golde hatalıydı. Kapattığı köşeden, elinin üstünden topu içeri aldı. Fenerbahçe kalecisinin böyle bir golü yememesi lazım.

Fenerbahçe çok iyi futbol oynamadı. Daha önce de söylediğimiz gibi eksikleri var. Alex ile Ortega'yı getirebilseydi, belki daha farklı olabilirdi. Dünkü maçta bir de şunu gördük. Fenerbahçeli futbolcular korku içinde top oynuyor, moralsizler... Bu moral de galibiyetlerle ve Daum'un vereceği motivasyonla gelir.

Kırmızı kart yanlış

Maçın çok tartışılan penaltı pozisyonuna gelince... Ümit Özat'ın düşürülüşüne verilen penaltı kararı doğru, ama oyuncu atılması yanlış. O poziyonda son adam olayı falan yoktu. İki tane Rizeli oyuncu, Ümit'le mücadele halindeydi. Bu kadar yanlış bir karar vermeye hiçbir hakemin hakkı yok.

Herşeye rağmen Ç.Rizespor karşısında alınan bu galibiyet, Fenerbahçe'ye pek çok yönden kazanç sağladı. Hem ligdeki iddiasını sürdürdü, hem de Nobre'yi kazandı.
Yazının Devamını Oku

Santrfor Cordoba

23 Aralık 2003
Ben Mircea Lucescu’nun yerinde olsam, Beşiktaş'ın Kolombiyalı kalecisi Cordoba'yı bir gün santrfora koyarım. Çok seviyor, bir özel maçta onu denesinler. Takımdaki arkadaşlarından topa daha iyi vuruyor... * Beşiktaş ile arasında 14 puan fark olan G.Saray ağır eleştiriler alıyor. F.Bahçe ise liderin 11 puan gerisinde ama o kadar eleştirilmiyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

ELEŞTİRİLMEZ olur mu, F.Bahçe 6 senedir eleştiriliyor. Eleştirilmekten dolayı, 3 antrenör değişti. Bu dördüncü antrenör. G.Saray'ın yerden yere vurulmasının nedeni, yanlış oyuncuların transferi, takımın bir türlü oturtulamaması, eski yaşlı oyuncuların takımda toplanması, istenilen sonuçların alınamaması, takımın bir omurgasının kurulamaması. Artı buna alınan oyuncuların takımın oyununa adapte olamamasını da eklemek lazım.

Bunlar Fatih Terim'i zora sokuyor. Seçimlerini yanlış yapmış. Şunu da unutmamak gerek, G.Saray kendini Türk futbolunun üstünde görüyor. Süper Kupa, UEFA Kupası kazandığı için hep öyle olacak zannediyor. Ama, o oyuncuları bulmak çok zor. G.Saray bu yüzden de eleştiriliyor.

F.Bahçe Malatya'yı yenmiş olsa ki, yenebilirdi, o zaman lider Beşiktaşla arasında 6 puan fark olacaktı. Niye 6 puan derseniz, Ç.Rize maçını kazanmış sayıyorum. Ç.Rize maçını mutlaka kazanmalı, çünkü kazanamazsa şampiyonluk şansı yok.

Tutumu sempatik değil

Şimdi F.Bahçe'de transfer yapmaya, Brezilyalıları getirmeye çalışıyorlar. Ancak F.Bahçe şu ana kadar yerli ve yabancı futbolcu tercihlerini doğru yapamadı. Çünkü alınan oyuncular standart. G.Saray da aynı şekilde. Tabii G.Saray'da bir faktör daha var, o da Terim. Futbolculara karşı olsun, basına karşı olsun Terim'in tutumu sempatik gelmiyor. Bu tutum galibiyetlerde göze batmaz veya batsa da birşey söylenmez, ama kötü gittiğinde dikkat çeker. Terim'inki fevkalade agresif ve rahatsız edici bir tutum. Bu yüzden iki takıma bakışta biraz da fark var.

Ayrıca F.Bahçe, iyi olmasa da transferleriyle daha ümit verir durumda. Tabii en keyiflisi Beşiktaş. Zor da olsa maçlarını kazanıyor, diğerleri kaybedince arayı açmaya da devam ediyor. Beşiktaş transferlerini iyi yaptı, ileride iyi oynayacak futbolcuları aldı. Zaten oturmuş kadrosu var. Bazen saçma sapan hatalar yapmasına rağmen kalecisi iyi. Ben olsam bir gün Cordoba'yı santrfora koyarım. Çok seviyor, bir özel maçta onu denesinler. Topa herkesten daha iyi vuruyor. İnatçı ve riski sevmeyen bir antrenörü var Beşiktaş'ın. Lucescu daha insancıl hareket ediyor. Futbolcuları kazanma yoluna gidiyor. F.Bahçe ile G.Saray'da bu yok. F.Bahçe'de bir çok oyuncu gitti, gitmek isteyen de var. Çoğuna şans verilmiyor, kimisinin hiç yüzüne bakılmıyor. Takımların çok farklı yapıları var. Van Hooijdonk'u çıkar, F.Bahçe'nin hali perişan. F.Bahçe ve G.Saray'a farklı oyuncular alınması lazım. Beşiktaş bunu becerdi.

Futbol bu, tenis değil ki

* F.Bahçe orta sahaya ve forvete oyuncu transfer etmeye çalışıyor. Oysa, defansı çok gedik veriyor. Bu transfer tercihleri doğru mu?

F.BAHÇE
'nin neresini tutacaksınız belli değil, doğru dürüst bir yeri yok ki. Kalecilerine, geri dörtlüye güveniliyor mu? Sol beki oturdu mu, 2 maç oturdu. Peki, Petkov neden alındı? Bu Aurelio ile Selçuk'u kim aldı? Bunlar F.Bahçe'nin oyuncusu mu?

Şimdi bir tane Brezilyalı getirin orta sahaya. Bu adam, sürekli geriye oynayan diğer oyuncularla nasıl oyun kuracak? Bir iki oyuncuyla çözülecek bir iş değil bu. Artı takımın mantalitesi çok farklı.

Serhat ne yapıyor

Sahada hiçbir şey yapmayan, çizgide duran, adam geçemeyen, Serhat'la nasıl olacak? Hadi bunlardan vazgeçtik, ileri uç adamlarını paslarıyla kaçıracak orta saha olmayınca, F.Bahçe nasıl futbol oynayacak ki? Futbol, tek başına oynanan bir tenis oyunu değil ki.

Sol taraf, sağ taraf yok. Orta saha yok. Sağ bek yok, sol bek idare ediyor, ne kadar edecek belli değil. Ümit Milli Takım’ın beki Mahmut oynatılmıyor. Oynatılınca randıman vermeye çalışıyor. Bugüne kadar boşuna transferler yapılmış, boşuna paralar verilmiş.

Beşiktaş bu futboluyla şampiyon!...

* Beşiktaş ilk yarı sonunda açık ara fark yaptı. Fark kapanır mı, yoksa Beşiktaş için şimdiden şampiyon diyebilir miyiz?

FUTBOL
enterasandır, makine düzeniyle değil, futbolcunun moraliyle oynanan bir oyundur. Tabii yetenekli oyuncularla. Yetenekli bir oyuncu da moralliyse o meziyetlerini sergiliyor.

Beşiktaş şimdi sonuçlar olarak iyi, ama huzursuzluklar var. Ahmet Dursun gönderiliyor. İlhan Mansız, Ahmed Hassan, Tümer rahatsız. Defans gedik vermeye başladı. Yani, içeride sorunlar olduğu belli. Oynamayan oyuncular rahatsızlık duyar, bunu organize edecek olan Lucescu.

Zevk vermese de kazanıyor

Ama ne yaparsanız yapın, moralle oynanır dedik ya, 1-2 mağlubiyette bunlar üstüste gelirse, o morali yardımlaşmayı kaybettiniz mi, toparlanmanız zor olur. Öyle 1-2 maçta toparlanmazsınız.

Buna karşın, Beşiktaş'tan daha çok F.Bahçe ve G.Saray ne yapar, sorun burada. Beşiktaş kötü de olsa şampiyonluğa ulaşacak bir avantajı var. İç düzeni sağlarsa hiç sorun yaşamaz, puan farkını bırakın oynadığı futbolla da Beşiktaş şampiyon. Çok zevk veren bir futbol oynamıyor belki, ama kazanıyor.

Tek santrfor oynuyor, Sergen'in atacağı gollere güveniyor, onun da kendine göre bir sistemi var. Beşiktaş böyle oynuyor diye eleştirmek yanlış.

Lucescu, önce güvenlik, sonra benim yetenekli oyuncularımla gol atarım düşüncesinde, bu tercihtir. Güzel olmuyor doğru, İtalya Ligi de güzel olmuyor, ama dünyanın en kıymetli ligi.

Zevk vermese de kazanıyor

Biz evvela seyircimizin, idarecimizin kafa yapısını değiştireceğiz. Tabii ki bundan federasyonu, hakemi soyutlayamazsın. Yoksa biz böyle saman alevi gibi, Dünya Kupası'nda olduğu gibi büyük başarı kazanırız, sonra da felaketler yaşarız. Bazen tavşan sopaya çarpar, bazen çarpmaz.

DAUM saçmalıyor

* F.Bahçe'deki ilk yarı başarısızlığı yönetimin mi, teknik direktör Daum'un mu, yoksa futbolcuların mı eseri?

HEPSİNİN
payı var. En başta yönetimin eseri. Yanlış oyuncular transfer edip yola çıkıyor. Bu futbolcuların kifayetsiz olduğunu sezon başında yazdık. Ortaya da çıktı. Efendim geldikleri takımda çok iyi oynuyorlarmış. O takımda oynamaları farklı, F.Bahçe farklı. Bazıları müthiş yetenekli olur, bunlar bu kadar yetenekli değil.

İkincisi Daum'un tutumu. Yedekteki oyunculara hiç destek olmuyor. Verdiği beyanatlar, Yusuf ve Mahmut için söylediklerini düşünün. Bir antrenör basına böyle konuşmaz, bu konuları medyaya taşımaz. Daum takımı yanlış bir düzende oynatıyor. Bu takım nasıl 3 ileri uçla oynar. Bunda da ısrar ediyor.

Hayallerle olmuyor

F.Bahçe kaleci sorununu çözememiş. Hiçbir kafa topunu alamayan bir defansı var. Son Malatya maçında da gördük. Luciano kademeye girmiyor, kendi kafasına göre oynuyor. Bir tek çırpınan Tomas. Sağ bek Ali Güneş bu mevkiide oynayacak beceride değil. F.Bahçe takımında top oynayabilecek 2-3 futbolcu var, diğerleri normalde bu takımın formasını giyecek kapasitede değil. Biraz top oynayan Yusuf, zaten kadroda yok. Daum, ondan nasıl faydalanacak, o da belli değil. Oyuncu değişiklikleri de yanlış. 80 dakika bekledi değişiklik için Daum, onda da Ümit'i oyundan alıyor. Ümit de çıkarken kafasını sallıyor, ‘‘Ben nasıl çıkarım’’ diye. O da ayrı bir fiyasko. Bir itimatsızlık, bir huzursuzluk başlamış takımda.

Bunları toparlamak için şimdi önlerinde devre arası var. Yeni oyuncularla ne kadar toparlanır F.Bahçe o da şüpheli.

Yanlış takım sahaya sürülüyor. Hayallerle, atıp tutmakla, olmuyor. Futbol sahada futbolcuyla oynanıyor. Antrenörün de kenarda saçma sapan işler yaparsa, takım da Malatya'da olduğu gibi beraberliği zor kurtarır, artı mağlup da olabilir.
Yazının Devamını Oku

Yazık bu Hooijdonk'a

22 Aralık 2003
<B>FENERBAHÇE</B> yatsın kalksın, elinde <B>Van Hooijdonk</B> diye bir oyuncu var, ona şükretsin. Çünkü F.Bahçe'nin ne oyun planı, ne top kullanma becerisi, ne ileriye adam kaçırmak gibi bir futbol görüşü var. Hiçbir şey yok. İleride süratli bir adamı bile yok. Hooijdonk, garibim ortada bir sağa koşuyor, bir sola koşuyor, 2 gol atıyor, bir de gol kurtarıyor.

Diğerleri ne yapıyor? Hiçbir şey. Serhat sağ çizgide çakılı. Sanki ‘‘O çizgiden sakın içeri girme, ayıp olur’’ demişler. Takım sıkışıyor, defans ne yapacağını şaşırmış, Serhat topu seyrediyor. Olağanüstü futbolcu ya, antrenör ona sadece ‘‘Sen bu çizgide dur’’ demiş. Bari Van Hooijdonk'un indirdiği topu kazan, o da yok.

F.Bahçe'nin gözüken en olumlu yanı, Aurelio ile Selçuk'un gole gitmeleri. Ancak oyun üzerinde en büyük etkiyi yapan Daum oldu. Daum, Ümit Özat'ı çıkararak, hataların belki en büyüğünü yaptı. F.Bahçe'de top yapan tek futbolcu oydu. Serhat duruyor, Selçuk topu kullanamıyor, Aurelio uçmak isteyip de kanatlarını çırpamayan kelebek gibi. Ali Güneş'in bütün iyi niyetine rağmen hiçbir pozitif katkısı yok. Ama onlar duruyor, Ümit her tarafa yetişiyor ya, o çıkıyor.

Mantalite yanlış

F.Bahçe'nin futbol mantalitesi yanlış. Daum takımın en iyi oyuncuların birini çıkartıyor, peki ne yapıyor? İki forvet Semih ile Rebrov'u sahaya sürüyor. Oysa takımın yarası orta sahada. Orta sahada oyun kurulamadığı için maçı kontrol edemiyorsun. Yoksa, F.Bahçe deplasmanda oynuyor, 2-1 öne geçiyor, topu kullanabilse, rahat olsa, hem maçı kazanabilir, belki fark da yapabilir. Rakip de üstüne geliyor, ama nerede? F.Bahçe sıkışıyor, sıkışıyor, topu kazanırsa da dan-dun ileriye vuruyor. O top da rakipte kalıyor. Malatya da oldukça bilinçli olarak yine F.Bahçe'nin üzerine geliyor.

Her hava topu evsahibi takımda kalıyor. F.Bahçe'nin bir Brezilyalısı var Luciano, adam 1.90'lık. Bir de Tomas var, ama hava topu alamıyor. Kaleci Volkan bu toplara çıksın mı, çıkmasın mı, arkadaşı topu alır mı tereddütte kalıyor.

Daum'un eseri

En vahimi ise F.Bahçe'nin bu durumunu teknik direktörü Daum tribündeki adam gibi seyrediyor. İkinci devre oyun F.Bahçe sahasında oynanıyor, Daum'un hiçbir müdahalesi yok. Belki tribündeki adam daha önce teşhisi koyuyor. F.Bahçe'nin 55. dakikada oyuncu değişikliğine gitmesi lazımken, bu 80. dakikada gerçekleşiyor. Bu da tabii yanlış adamlarla yapılıyor. F.Bahçe beraberlik golünü de yiyor. Hem de yine bir hava topundan. Alman teknik adamın yaptığı müdahaleler de yanlış ve zamansız. Bu maçı berabere bitirten Daum ve teknik ekibidir. Akıllı bir antrenör sahadan 2-3 farklı galibiyetle ayrılabilir, en azından 2-1 bitirebilirdi.

Yanlış işlerle, 2 oyuncuyla ve böyle futbolla şampiyonluğa oynanmaz. Yazık F.Bahçe'ye. Bir de Van Hooijdonk'a yazık. Bir sürü yeteneksiz adamla futbol oynuyor. Adamın şansına bak!
Yazının Devamını Oku

Kaza korkusu

19 Aralık 2003
Daum, Gaziantep Büyükşehir Belediyespor karşısında herhangi bir kazaya uğramamak için işi ciddiye almış. Van Hooijdonk'un dışında ideal kadrosunu sahaya sürdü. Futbolcular da ciddiydi, laubali oynayan yoktu. Ama iyi futbol oynayamadılar, doğru dürüst gol pozisyonu üretemediler.

Ayağı top yapan tek adam olan Yusuf, klasını konuşturup, Petkov'a ‘‘al da at’’ diye bir pas attı ve birinci gol geldi. İkinci gol ise şansa atıldı. Aurelio kötü yere vurdu, top rakibe çarpıp yön değiştirerek kaleye girdi. Skor 2-0 olduktan sonra rakip futbolcular da rahatladı. Fenerbahçe'ye karşı oynama korkusu içinde olan, ilk defa böyle bir stada çıkan Gaziantep Büyükşehir Belediyesporlu oyuncular futbol oynamaya başladılar ve bayağı da güzel oynadılar. İçlerinde oldukça önemli yetenekler olduğu ortaya çıktı. Celal Doğan'ın Gaziantepspor'a altyapı oluşturması için kurduğu bu takımdan, ileride iyi oyuncular çıkacağı kesin.

Bu sezon birbirleriyle yardımlaşmalarını sürekli övdüğümüz Fenerbahçeli futbolcular dünkü maçta daha bir yardımlaşarak oynadılar. Bu da sanıyorum, diğer maçlara nazaran daha çok boş alan bulmalarından kaynaklandı.

Rebrov'u anlayamıyorum

Şimdi bazı isimleri tek tek ele almak istiyorum. Bu Rebrov'u anlayamıyorum. Adam çok çabuk ve futbol oynamasını biliyor, ama son vuruşlarda bir o kadar beceriksiz. Frikik kullanıyor, top tıngır mıngır kaleye gidiyor. Sağdan orta yapıyor, sol bekin ayağına düşüyor. Üç metreden kaleye vuruyor, yukarıdan veya sol bekin oradan auta gidiyor. Yani bu işte bir tuhaflık var. Topa vurmasını mı bilmiyor, yoksa başka bir şey mi, anlamak mümkün değil. Ali Güneş müthiş çalışkan, iyi işler yapıyor. Fakat devamlı rakibine çarpıyor ve bundan dolayı sinirleniyor. Bu, oyununa da tesir ediyor. Kadıköy Boğası Serhat herhalde 'Mini Boğa.' Ne kafa topu alır, ne kontrol edebilir, ne de pas atabilir. Bir futbolcu bunları yapamıyorsa, geriye gelip biraz verkaça girmek ister. Ama bizim Mini Boğa'da o da yok. Yani futbol mantalitesi de yanlış.

Dünkü maçta ortaya çıkan tablo şu acı gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Fenerbahçeli futbolcular ile İkinci Lig B Kategorisi'nde oynayan Gaziantep Büyükşehir Belediyesporlu oyuncular arasında pek fazla fark yok. Dolayısıyla sarı lacivertli futbolcuların Fenerbahçe formasının kıymetini bilmeleri gerekir. Böyle büyük bir camiada yer aldıkları için kendilerini sanslı sayıp, futbollarını geliştirmeye çalışmalılar.
Yazının Devamını Oku

Suçlusun Fatih

16 Aralık 2003
Baştan beri yanlışlar yapılıyor. Transferler yanlış. Her hafta başka takım çıkaran Fatih Terim, dengeyi de, takımın omurgasını da kuramadı. Sinirlenerek, bozularak, onu bunu suçlayarak bir yere gidilmez. Bu işi çözümlemek yine Terim'in elinde. * Taraftarın Fatih Terim'e istifa çağrısına ne diyorsunuz? Galatasaray'da reçete Fatih Terim'in istifası mı?

G.Saray'da baştan beri yanlışlar yapılıyor. Transferler yanlış. Her hafta başka takım çıkaran Fatih Terim, dengeyi de, takımın omurgasını da kuramadı. Belki G.Saray'ın para durumundan daha ucuz oyuncu almaya gidip, belki de kendine fazla güvenmesinden, ucuz futbolcudan yıldız yaratacağım demesinden Terim istediği kadroyu oluşturamadı ve bundan kendisi de rahatsız oldu. Halbuki seyirci de, yönetim de arkasında ve destek veriyor.

Oyuncu unuttu

Son maça, çıkan takıma bakın. Normalde sol bek Abdullah, sol tarafta ileride oynuyor. Orhan Ak, orta sahada oynayan bir oyuncu, o da sol bekte oynuyor. Terim bazı oyuncuları uzun süre unutuyor sonra tekrar takıma koyuyor. Yani bir omurga oluşturamadı ve bunun suçlusu yine Terim.

Takımın içinde huzursuzluk olduğu da kesin. Bundan rahatsız olan Terim de doğal olarak sinirli oluyor. O zaman bu da takıma tesir ediyor. Trabzonspor karşısında ilk 45 dakika kötü oynayan G.Saray, ikinci devre mücadele ediyor, ama oyun planı, organizasyon yok. Devamlı gedik veren bir defans var.

De Boer hatası

Hala De Boer'i orada oynatmanın manası nedir, Trabzon maçındaki, hemen hemen 5. hatası. Bir sürü maçta da hata yapıyor. Sol tarafta Abdullah, Orhan hiç yok. Yattara elini kolunu sallaya sallaya gidiyor, G.Saray defansının içinde bir kişiye 3 çalım atıyor, bu olacak iş değil.

Öncelikle Terim, ‘‘Ben hata yapıyorum, nereden dönerim?’’ diye düşünecek. Hakikatler biraz acı gelir tabii de, gerçekler de ortada. Sinirlenerek, bozularak, onu bunu suçlayarak bir yere gidilmez. Bu işi çözümlemek yine Terim'in elinde.

İstifaya gelince. Neden istifa etsin ki, bu takım bu kadar oynuyor. Bir kere Türkiye şunu anlayacak, futbol futbolcuyla oynanır, antrenörle değil. Sahada antrenörünü yücelten futbolcudur, tabii ki iyi organize edersen. Antrenör de futbolcuyla birlikte büyür. Yoksa antrenör çıkıp sahaya top oynamıyor.

Teşhis yok

O iyi organize edecek, çalıştıracak, zamanında iyi teşhis koyup iyi oyuncu değiştirecek. Futbolcu aldığı sonuçlarla nasıl teknik direktörünü yüceltirse, yerin dibine batırır.

Yeniden söylüyorum, Terim'in hatası hala omurga kuramaması, devamlı yabancı oyuncu alıp değiştirmesi. Düzgün oyuncular alıp, iyi organize olup, onları iyi kullanırsa, o zaman G.Saray ruhu gelir. Terim de bütün seyircileri gibi, bu takımla gururlanır.

Volkan daha iyi

* Fenerbahçe kalesinde bir Volkan ile Recep karşılaştırması yapar mısınız?

Sanki Volkan bana daha sağlam, daha güçlü, daha çevik gibi geliyor. Ama altyapıda ikisini yetiştirenlere, ikisini çalıştıranlara sorduğunuzda, Recep'in daha iyi olduğunu söylüyorlar. Oysa benim sahada gördüğüm Volkan daha iyi.

Recep, F.Bahçe kalesini şöyle böyle 12 maç korudu. Bir kalecinin tecrübe kazanması için 5 sene gerekmiyor. 12 maç uzun süre. Volkan kalede daha 2 maçtır oynuyor. Tabii ki hata yapabilir, ama çok hatası olmadı. Bir kere yere yatarken gelen topu elinden kaçırdı. Volkan daha cesur ve kalede oturaklı gibi geliyor, ama bunu zaman gösterecek. Birbirinden farkını anlamamız için çok daha şans verilip, iyi veya kötü oynadıklarını görmemiz lazım. Bu şans Recep'e verildi. Volkan ise henüz bu şansı yakalayamadı.

Transferler katkı sağlar

* Gündemdeki Alex ve Ilan'ın transferleri Fenerbahçe için yeterli olacak mı?

Ben
bu oyuncuları görmedim, bilmiyorum. F.Bahçeli iki yönetici anlaşmaya gitmişler. Alex'e Liverpool'un talip olduğunu gazetelerden öğrendim. Bir İngiliz takımı ve dünya futbolunun önde kulüpleri üzerinde durduğuna göre iyi futbolcu, ayrıca genç.

Bu transferler F.Bahçe'ye katkı sağlayabilirler. Ama ne kadar katkı sağlarsa sağlasın, ne kadar iyi olurlarsa olsunlar, sisteminizi, oyun düzeninizi, elinizdeki oyuncuların yeteneğine göre kuracaksınız. Bir takım futbolda defansını orta sahadan yapar, hücuma da orta sahadan kalkar. Orta saha kilittir. F.Bahçe'nin en büyük eksiği, bu orta sahasının olmaması. Yanlış yapıyor F.Bahçe, böyle de gidiyor. Bu yüzden iyi de oynayamıyor.

Fenerbahçe'nin eksiği çok

* Fenerbahçe'de taşlar yerine oturdu mu? Bu takım şampiyonluk yarışında Beşiktaş'ı kovalar mı?

Hayır, sakın yanlış anlaşılmasın taşlar yerine oturmadı. F.Bahçe'nin çok eksiği var. F.Bahçe istenen, özlenen, ne futbolu oynayabiliyor, ne de Van Hooijdonk dışında seyirciyi coşturacak oyuncusu var. Futbolcusuyla, oynadığı futbol ve sahadaki yayılışıyla yani herşeyiyle F.Bahçe eksik ve yanlış. Belki devre arasında iyi transferler yapar, sahaya düzgün bir takım çıkartırlar, F.Bahçe'ye de uyacak bir oyun düzeninde oynarlarsa, o zaman taşlar yerine oturur, bu da yavaş yavaş olur. Yoksa kimse kendini aldatmasın, taşlar oturmadı, havada geziniyor.

Psikolojik baskı

F.Bahçe, Beşiktaş'ı kovalar. Türkiye Ligi entresan, kötü oynarken de kazanabiliyorsunuz. Aslında önemli olan da o. Futbol biraz da seyirci baskısından, basın baskısından, yönetimin baskısından, daha çok psikolojik oynanıyor. Psikolojisi rahat olan takımlar daha rahat oynuyor, rahat haraket eden iyi oynuyor, kazanıyor. Bu etki, ne F.Bahçe, ne Beşiktaş, ne G.Saray, ne de Trabzonspor'un yakasını bırakmaz.

Herkes takımının iyi oynamasını istiyor, en ufak şeyde de eleştiriyor. Bunu futbolcu da, antrenör de kaldıramıyor. Futbolcunun bütün psikolojisi bozuluyor. Bakın, bir futbolcu çıkıp ‘‘Gazete okumuyorum’’, ‘‘TV seyretmiyorum’’ diyebiliyor. O kadar çirkin yakıştırmalar oluyor ki, bundan futbolcu da rahatsızlık duyuyor ve kendini hazırlayamıyor. Ancak çok önemli maçlarda kendilerine çok dikkat ediyorlar, bu yüzden de bu tip maçlarda farklı oluyorlar.
Yazının Devamını Oku

Fizik gücü farkı

14 Aralık 2003
<B>FENERBAHÇE</B>'nin fizik gücü tartışmasız çok üst düzeyde. Ama bunun yanında doğru dürüst bir oyun planı hiç yok. Fenerbahçe, ilk yarıdaki gibi kötü oynamamalı. Evet, Denizlispor çok güçlü olabilir ama, özellikle kendi saha ve seyircisi önünde böyle aciz durumlara düşmesi asla kabul edilemez. Orta saha oyunda hiç yoktu. Kenarlara, özellikle de Rebrov'un oynadığı sağ kanada top geçirildi fakat etkili orta yapılmadı, sadece havaya şişirildi. Kanatlardan bilinçli ortayı iki kez Ümit Özat yaptı, ki bana göre Rebrov'la birlikte sahanın en iyisiydi. Serhat ve Tuncay'a yaptığı asistler mükemmeldi. Hele hele Serhat'a attığı pas, tam anlamıyla usta işiydi.

İlk 45 dakikada topu iyi kullanan, oyuna hakim olan ve golleri kaçıran taraf Denizlispor'du. İstedikleri gibi top oynadılar. Ali Akdeniz, iki defa kaleciyle karşı karşıya kaldı, atamadı. Mikka, iki metreden topu Volkan'ın kucağına vurdu. Buna karşın Fenerbahçe, sadece Serhat ve Van Hooijdonk'la gol pozisyonu bulabildi. Ki Van Hooijdonk'un bulduğu da 46'ncı dakikadaydı.

Tuncay ileride oynamalı

İkinci yarıda Fenerbahçe'nin fizik gücü farkı ortaya çıktı. Bu sevindirici, gelecek açısından ümit verici bir durum. Oyun düzeni daha akılcıydı, ancak yine de yeterli değildi. Serhat, gol atmasına rağmen, tam ileri uçta oynayacak futbolcu değil. Tuncay, gol attı, fazla gözükmeden müthiş çalıştı. Forvette Van Hooijdonk'un yanında bu oyuncuya şans verilirse, Fenerbahçe açısından daha iyi olacağı inancındayım. Aurelio'nun oyuna girmesi, topu tutma bakımından Fenerbahçe'ye avantaj getirdi. Volkan başarılıydı. Kalede güçlü göründü.

Fenerbahçe orta sahasında görev yapan oyuncular kendilerine göre çok iyi işler yapıyorlar ama topa hakim olamıyorlar. Koca ilk yarıda sadece iki tane gol pozisyonu bulmalarının nedeni de topa sahip olamayışlarıydı. Üst üste iki pas yapamadılar. Ama ikinci devrede daha çok koşup, daha çok topa hakim olunca, pozisyonlar ve goller de peşi sıra geldi.

Fenerbahçe'nin Fenerbahçe gibi oynaması lazım. Öyle olursa keyif verir, zevk verir. İlk yarıdaki futbol, sarı lacivertli seyirciyi de küçük düşüren bir futbol. Fenerbahçe, tarihinde böyle oynamamıştır. Hep en güzelini oynamıştır. Fenerbahçe, galibiyetlere güzel futbolla ulaşsın diyoruz ama, bu anlayışla ve de elindeki futbolcu kalitesiyle bunu yapabilmesi şüpheli.

Sonuçta Ankaragücü galibiyetinin ardından Denizlispor gibi güçlü bir takımı yenmek Fenerbahçe adına büyük bir başarıdır. Asıl önemli olan da bu.
Yazının Devamını Oku

Hooijdonk harcanıyor

9 Aralık 2003
Hollandalı futbolcu Fenerbahçe için büyük şans, ama Christoph Daum'un oynattığı sistem ondan tam randıman alınmasını engelliyor. Sarı lacivertli takım, Van Hooijdonk'un yüzde 30'undan yararlanabiliyor.* Van Hooijdonk Fenerbahçe'nin ilklere imza atmasını sağladı. Hollandalı, sarı lacivertli takım için neyi ifade ediyor?

PİERRE Van Hooijdonk
F.Bahçe için çok şey ifade ediyor. Hava hakimiyeti var. Bu özellikle yandan gelen toplarla öne çıkıyor. Ve mükemmel topa vuruyor, frikikleri de muhteşem. Yani bir takıma maç kazandıran oyuncu. Artı, yanındakilere de top oynattırıyor. Ancak F.Bahçe o kadar yanlış bir futbol anlayışıyla oynuyor ki, onun bu asist meziyetinden faydalanamıyor. Bu da Daum'un yanlış oyun anlayışı tercihinden kaynaklanıyor.

F.Bahçe'de ileride sağ ve sol çizgilerde birer oyuncu oynuyor. Van Hooijdonk'un indirdiği hiçbir top değerlendirilemiyor. Artı, Hollandalı kenar toplarda defansına da yardım ediyor. F.Bahçe için büyük bir şans Van Hooijdonk, keşke daha önce alsalardı. Ancak F.Bahçe'nin bugün için oynadığı oyun ondan tam randıman alınmasına engel oluyor. Daum'un sisteminin berbatlığından Van Hooijdonk'un kapasitesinin yüzde otuzundan yararlanabiliyor F.Bahçe.

3'lü oynayamaz

F.Bahçe ileri uçta 3 oyuncu ile oynamaz. 3 ileri oynanır, ama nasıl? İki kenardaki oyuncuların çok becerikli, ciğerlerinin de çok iyi olması lazım. Ama bu tarz futbolcuları hem Türkiye'de, hem de yurt dışında bulmak çok zor. Ayrıca bu futbolcuların çok da akıllı olmaları, orta sahaya kapanıp alanı daraltmaları lazım.

Son Ankaragücü maçında Tuncay geriye gelerek orta sahaya yardımda bulundu. Onun kadar olmasa da diğer kanatta oynayan Rebrov da öyle. F.Bahçe orta sahası zaten yetenekleri sınırlı oyunculardan kurulu. Böyle olunca orta sahayı rakibe veriyor F.Bahçe ve futboldan kopuyor. Orta sahası ağır da olduğu için kötü oynuyor, futbolcular oynama zevkinden mahrum kalıyor. Van Hooijdonk'un yanına kuvvetli, süratli bir adam gerekli. Bu meziyetlere sahip futbolcu da var F.Bahçe'nin elinde, Tuncay. Ama Daum onu ısrarla sol açıkta oynatıyor. Bir adam da sağ kenara monte ediyor, bu genelde Serhat. Ancak cezalı olduğu için Başkent’te Rebrov oynadı. Böyle olunca kırk yılda bir F.Bahçe'nin eğrisi, doğrusunun yanına gelecek de gol atacak.

Mücadele gücü yüksek

Oysa ileri ikili oynadığınızda bu futbolcu santrfora yakın olur ve o da indirdiği toplarla gol pozisyonları hazırlar. F.Bahçe'nin orta sahası da forvetine gerekli topları aktaramıyor. Orta sahada Ümit Özat, çalışıyor çabalıyor, ama o da bu mevkinin oyuncusu değil. F.Bahçe'nin rakibi üzerinde hakimiyet kuramaması, topu kullanamaması bunlardan kaynaklanıyor. Yoksa F.Bahçe fizik olarak kötü değil, savaşıyor, mücadele ediyor. A.Gücü maçında da bunu gösterdi.

Hakemler ağlayanı, konuşanı koruyor


* Christoph Daum, ‘‘Her maçımızı 12 kişiye karşı oynuyoruz’’ diyerek hakemlere yüklendi. Alman teknik adamın görüşü hakkındaki yorumunuz nedir? Bu tür demeçler Türk futbolunu nasıl etkiler?

Daum
'un haklı olduğu taraf var. F.Bahçe'nin A.Gücü maçına Ali Aydın'ın verilmesi hataydı. Çünkü bir F.Bahçe maçında hata yaptı. Bu maçta alacağı 1 puan Ç.Rize için çok önemliydi. Maçın tekrarlanması doğru karar olmasına karşın, camiada sanki bu karar federasyonun, Tahkim Kurulu'nun ve Ali Aydın'ın bir kıyağı gibi gözüktü. Halbuki öyle değildi.

Şimdi Aydın'ı böyle bir maça verdiğin zaman hakemi de ateşe atıyorsunuz. Aydın bütün bu suçlamalardan kurtulmak için her türlü faulü kartla cezalandırdı ve Van Hooijdonk'a da sırtına çıkarak yapılan faulleri vermedi. Neden? Çünkü F.Bahçe'ye kıyak yapılmış havasına sokuldu, o da kendini kurtarmaya, ‘‘Ben bunları yapmam’’ demeye getirdi. Aydın gerçekten dürüst bir insan. Ama lüzumsuz kartlar çıkardı, ters kararlar verdi.

Türkiye'de artık centilmenlik falan geçerli bir şey değil. Kim daha çok ağlarsa, birilerini suçlarsa, o daha çok korunuyor. Korunma da çirkin bir şey, çünkü böyle bir şeyin hiçbir kulübe olmaması lazım. Ama hakemler tercihlerini çok konuşan ve ağlayanın üstüne yapıyorlar. Açıkcası Türkiye'de hakemler takımlar üzerinde tesir ediyor, bu da özellikle ligin ikinci yarısında etkili olacak. Sarı kartlar çok tehlikeye sokacak F.Bahçe'yi.

F.Bahçe bu oyunla patlama yapamaz


* Fenerbahçe'nin istikrarsız gittiği dönemde, Ankaragücü karşısında aldığı farklı galibiyetin ana sebebi neydi? Fenerbahçe çok mu iyi oynadı, bir çıkış dönemi başladı diyebilir miyiz?

Çıkış
dönemi bir maçta başlamaz. F.Bahçe'nin elindeki oyuncular yetersiz. Yeterli olsalar, ‘‘Bunlar oynamaya başladı, forma girdiler, bizim sırtımız yere gelmez’’ dersin. F.Bahçe'de Van Hooijdonk dışında böyle oyuncular yok. Ankaragücü karşısında alınan güzel bir galibiyet. Ancak bu galibiyete bakıldığında başkent takımının kalecisinin 3 golde de hatası olduğu görülüyor. F.Bahçe'nin yediği golde de defansının hatası var. Yine de 4-1'lik galibiyet önemli bir skor, ama patlama değil. F.Bahçe Daum'un bu oyun anlayışıyla oynarsa, patlama matlama da yapamaz.

Beşiktaş'ın kozu kalecisi Cordoba


* Beşiktaş'ın Chelsea ile Almanya'da oynaması, siyah beyazlı takımın rakibi karşısında alacağı sonucu nasıl etkiler?

Beşiktaş'
ın tecrübeli teknik direktörü, iyi de oyuncuları var. Defansı, kalecisi de iyi. Kaleci önemli, ne kadar iyi olduğu da böyle maçlarda belli oluyor. Çünkü kurtarışlarıyla takıma moral verip, arkadaşlarına mücadele gücü aşılıyor, karşı takımın da moralini yıkıyor.

İş orta saha ve forvete kalıyor. Burada Beşiktaş'ınki kadar Chelsea'nin oynayacağı oyun da önemli. Chelsea klasik İngiliz takımı gibi oynarsa, Beşiktaş rahatsız olmaz. Orta sahanın arkasına doldur boşalt yaparlarsa, Zago olsun, Ronaldo olsun bu topları alırlar. Cordoba da topa çıkarak bunları eritir.

Beşiktaş'ın sorunlarından bir tanesi İbrahim'in hiçbir katkısı olmadan oynaması ve sürekli yere düşmesi. Belki yere düşmeleri bu maçta faydalı olabilir. Çünkü oyun durur. Ama bizim Türkiye'de olduğu gibi hakemi idare etmeye kalkmasınlar, çünkü kartlar görüp, ceza yerler.

Beşiktaş, Türkiye'nin en iyi futbol oynayan takımı. Aldığı sonuçlar da belli. Kötü oynarken de kazanıyor. Baştan gol yemezse Beşiktaş, bu şanstır, kafa kafaya oynar. Ama kahin değilim, kazanacağını söyleyemem.

G.Saray Avrupa'da farklı oynar


* Galatasaray hafta içinde Juventus'u yendi, sonra geldi İstanbulspor karşısında hayal kırıklığı yaşadı. Galatasaray'da neler oluyor? Sarı kırmızılı takımın Real Sociedad karşısındaki şansı nedir?

Öncelikle
bir kere şunu herkes kafasına soksun ki, G.Saray Avrupa'da farklı oynuyor. Daha bir keyif alıyor futboldan, çok daha büyük mücadele örneği veriyor. Hava toplarına hakim Hakan Şükür diye bir silahı var. G.Saray'ın eksiği omurgasını oturtamaması. Fatih Terim devamlı arayışlar içinde, 1.5 senedir arıyor. Transferler de yüzde yüz yanlış. Seçilen oyuncular G.Saray'ın istediği oyunu oynayacak futbolcular değil. Bir sürü para harcanmış, seçimler yanlış yapılmış. Mesela Beşiktaş 1. sınıf oyuncuları seçiyor, G.Saray küme düşen takımdan futbolcu alıyor. Böyle olunca da biraz zor oluyor tabii bu futbolcuların G.Saray mantalitesine adapte olmaları.

Sociedad yenilmeyecek takım değil

Başa dönelim, G.Saray, San Sebastian'da farklı oynayacak. R.Sociedad da bir Chelsea değil, yenilmeyecek takım değil. Özellikle R.Sociedad çok kötü oynuyor, Nihat da öyle. Bu da G.Saray için şans. Ayrıca İspanyollar hem futbolu kendileri serbest oynamak istiyor, hem de rakibe öyle oynatıyor. G.Saray bunları kullanırsa, istediğini alır. Juventus'u yendiyse neden R.Sociedad'ı yenmesin. Ligdeki İstanbulspor maçı ise farklı. Ya oyuncular kötü sahadan dolayı oynayamadı, ya da maça adapte olamadılar. Saha kötü dediğim zaman yanlış anlaşılmasın, bizim oynadığımız dönemde çim futbol sahası rüyalarımıza girerdi. Ama şimdiki futbolcular mükemmel sahalara alıştıklarından, çim olmasına rağmen zemin bozuk olursa rahatsız oluyor. Ayrıca İstanbul maçında G.Saray'ın hemen geriye düşmesinin de skorda etkisi var. Çünkü İstanbul öne geçmeseydi skor farklı olabilirdi.

G.Saraylı futbolcuların bu maçta ne birbirlerine yardım eden, ne de mücadele eden görüntüsü yoktu. Devamlı hakeme itiraz ettiler. Mesela Hasan kendini uçarak atıyor, sonra da ‘‘Penaltı’’ diyor. Böyle garip, kafaca da kontrolsüz oyuncular vardı sahada. Çünkü kendileri de kazanacaklarına inanmamış, sakin ve rahat değiller. Bu da tabii oyun üzerine etki ediyor.
Yazının Devamını Oku