10 Şubat 2004
Beşiktaş Antrenörü ve Menajeri çok konuşuyor. Laflar bir yerde fevkalade kötü olaylara sebep olacak. Lafın nereye gittiğini bilmeleri lazım. Bu oyun o kadar basit değil.
* Ligde kıyamet kopuyor. Her hafta hakem hataları konuşuluyor. Yazdığınız gibi bir taç kararı bile saatlerce tartışılıyor. F.Bahçe hakem hatalarından faydalanarak mı buraya geldi? Beşiktaş sadece hakem hatalarının mı kurbanı oldu? Ne olacak bu işin sonu?
F.Bahçe'nin hakem yardımıyla bir yere gelmesi söz konusu değil. F.Bahçe kötü oynamasına rağmen, biraz şansının yardımıyla, Van Hooijdonk gibi bir silah ve golcü Tuncay'ın olmasıyla, yeni gelen Nobre'nin rakip savunmaları karıştırmasıyla goller atıp kazandı. F.Bahçe kazanıyor, ama burada sorun sarı lacivertliler değil. Çünkü hakem yardımıyla kazanmıyor.
Beşiktaş puan kaybedince birden bire hakemler ortaya çıkarıldı. Türkiye'de bir adet oldu. Her kim maç kaybederse, ilk işi hakemlere yükleniyor. Hakemler de sütten çıkmış ak kaşık değil. Ama kötü sonuç alan takım, bütün kötü oyununu ve davranışını hakemlerin üzerine yıkarak, kendini kurtarmaya çalışıyor.
Federasyon nerede?
Dünyada hakemler böyle konuşulmaz, kötü oyunun suçlusu olarak gösterilmez. Futbol Federasyonumuz da bu yaşananlar konusunda hiç görevini yapmıyor, görevinin ne olduğunu da bilmiyor. Teknik direktör ve yöneticiler öyle şeyler söylüyorlar ki, bu kadar ucuz değil bu işler. Yok, 2 faulü, 2 tacı görmemiş hakem, çok kötüymüş de ondan maçı kaybetmişler. Böyle bir şey olur mu? Hangi takım olursa olsun, F.Bahçe’sinde de, G.Saray'ında da, Beşiktaş'ında da bu böyle. Herşeyden önce ilk sorumlu hakem. Hakem de hata yapabilir. Tabii bu hatalar fazla olursa rahatsız eder, ama elinizi vicdanınıza koyun, Beşiktaş Ankara'da ne oynadı? 60 hatalı pas yapan bir takım. Ben hala Beşiktaş'ın Samsun maçındaki sinirini çözemedim. Düşünün ki, Samsunspor da gayet centilmence, futbol oynamaya çalışan bir takım. Garip garip şeyler oldu. Sonra da hakem yüzünden bunlar oldu dendi.
3 büyüklerin üzerinden koruma kalktı. Herkese eşit muamele yapılıyor. 3 büyükler kendi avantalarını istiyordu. Arkadan tekme atıyordu, faul veya kart verilmiyordu. Şimdi değişti. İnşallah böyle devam eder. Herkes haddini bilir.
Golü vermeyince kötü
Yine de yönetici ve antrenörlerin beyanatlarına kısıtlama getirilmeli. Biri çıkıp ‘‘Parlamento el koymalı’’ diyor. ‘‘Hakem öteki maçlara göre kötüydü’’ deniliyor. Ofsayt golünü vermedi diye mi kötü hakem? Yani bugüne kadar iyiydi, golü vermeyince kötü oldu. İşin özü bu. Oysa önce kendinizi sorgulayın. Tümer çıkmış hakemi kolundan çekiyor. Böyle bir olay görülmüş mü? Sonra Serdar Bilgili çıkıyor, ‘‘Kar topu oynamak eğlencedir’’ diyor. Kar topu hakemin yüzünde patlıyor. Tamam bazı şeylere tepki verilebilir. Ama seyircinin de hakeme kartopu atmaya hakkı yok. Çünkü takımına zarar veriyor.
F.Bahçe bu noktaya geldi diye, her maçı kazanacak değil. Ama lider Beşiktaş da kötü oynuyor, gol pozisyonu yakalayamıyor. Tamam F.Bahçe, Beşiktaş'ın arkasından geldi, fark 3 puana indi, ama bu kadar sinir, telaş niye? Şu anda şampiyona devam ediyor, Beşiktaşlılar sakin olup, kendilerine güven duyacaklarına, sinirle top oynuyorlar. Bunda kim suçlu? Lucescu, futbolcu ve yönetici. Herşey iyi giderken, güzel. Asıl iş, işler kötü giderken beyanatların centilmence verilmesi. Yoksa, F.Bahçe'yi koruyor, Beşiktaş'ı cezalandırıyor demek, komedi.
Beşiktaş Antrenörü ve Menajeri çok konuşuyor. Laflar bir yerde fevkalade kötü olaylara sebep olacak. Lafın nereye gittiğini bilmeleri lazım. Bu oyun o kadar basit değil.
Nerede sizin başkan adayınız?
* F.Bahçe'deki mini kongreyi Başkan Aziz Yıldırım'ın desteklediği Yüksel Günay kazandı. Grupların desteğini alan Orhan Keçeli ise kaybetti. F.Bahçe'de grupların etkinliği bitti mi?
F.Bahçe'de grupların etkinliği bitmez. Gruplar da bir yerde F.Bahçe için birşeyler yapmaya çalışıyor. Ama bütün tesisleri yapan, böyle bir başkana da çirkin şekilde yüklenilmesi yanlış. F.Bahçe şampiyon olamıyor, doğru. Kimler tavsiye ettiyse yanlış transferler yaptılar, bu da doğru. Ama kötü oynasın diye futbolcu almadılar. F.Bahçe'nin tesisleri, gelecek için büyük teminat. F.Bahçe bugün iki orta saha oyuncusu alsa, taraftarlar maç sabahı saat 09.00'da girmek için stadın kapılarını kırar. Yeter ki, F.Bahçe takımı iyi futbol oynasın. Şimdi kötü oynayıp, kör topal gidiyor.
Gönül istiyor ki, F.Bahçe'de 5 başkan adayı çıksın, ama çıkamıyor. Neden çıkmıyor, onu da bilmiyorum. Bu kadar toplantı yapıp, yönetimi ve idare heyetini eleştirenlerin de bir başkan adayı çıkartması gerekir. Ya da gelip başkana, şunları şunları yanlış yapıyorsun demeli. Ama bunlar yok, sadece eleştiri var. Tabii eleştiri olacak, ama daha olumlu yaklaşılmalı.
Biz istiyoruz devirleri bitti
Şöyle bakıyorum, bundan önce başkanın yanında olanlar, yönetime giremediği zaman karşısında oluyor. Önemli olan başkanla birlikte olmak mı, kulüp mü? O zaman birşeyleri kovalamak için giriyorsunuz yönetime. TV'lere çıkarken iyi de, dışarıda olunca kötü. Böyle bir şey yok.
Demokratik düzende gruplar olur, ama hepsi F.Bahçe'nin menfaati için olmalı, öneriler getirmeli. Yanlışları da tabii ki belirtmeli, ama bunu başkana iletmeli. Başkan da dinlemezse, o zaman suçlu o olur. Yoksa, ‘‘Bizim dediğimizi yapacaksın, bizim grup böyle istiyor. Bunları yönetimine alacaksın’’ devirleri bitti.
Terim'in işi zor
* Galatasaray'da neler oluyor? Fatih Terim'in geleceği tartışılmalı mı?
Terim'in geleceğini tartışmaya gerek yok. Terim, şu anda kurduğu takımla başarılı değil. Bugün G.Saray Başkanı suçlanıyor. Soruyorum, hangi yönetim gelecek de Terim'in istediğini yapmayacak? G.Saray veya başka bir kulüpte böyle bir yönetim var mı?
Özhan Canaydın belki verdiği sözleri, ufak hesaplarla yerine getirememiştir. Bazı oyuncuları alırız deyip, maddi uyuşmazlıklar nedeniyle alamamıştır. 27 milyon dolar para harcanmış ve takım da bu. Futbol futbolcuyla oynanıyor. İyi oyuncularla iyi, büyük futbolcularla da büyük takım olursun. Helva eldeki malzemeyle olur. Terim helvayı iyi yapar, ama bu oyuncularla gelecek yok. Bu oyunculara tecrübe kazandırıp, 2-3 yıldız alabilirse farklı olur. Mecburdur da farklı olmaya. Çünkü G.Saray şu anki durumunun üstüne çıkmak mecburiyetinde. Ya paraya kıyacak, ya da gençlerle devam edecek, şampiyonluk beklemeyecek, böyle gidecek. Tabii buna da seyirci ne kadar sabreder, bunu kestirmek zor. Terim'in de işi zor.
Yazının Devamını Oku 8 Şubat 2004
3 Puan çok güzel tabii ki.. Hele çok parlak oynamadan kazanmak çok daha güzel. Buraya kadar doğru. Ama böyle devam etmek demek, ilerideki yenilgilere çanak tutmak demek. Çünkü bu her zaman böyle gitmez. Her zaman top doksana gitmez. Bakın top doksana gitti. Tuncay vurdu, zeminin azizliğinden top gitti kaleye.
Ama Tuncay'ın topu santradan alıp götürmesi, faullere rağmen rakiplerinden sıyrılması, topa vurması elbette büyük marifet. Fenerbahçe kazandı, kazandı ama bakın nasıl kazandı.
1- Fenerbahçe iyi top oynamıyor.
2- Defans, rakiple arasında çok mesafe bırakıyor. İlk topa hamle yapamıyor
3- Kademe hataları yapıyor.
4- Geri ikilide çok boşluk veriyor ve hamleyi geç yapıyor.
Oysa, daha hızlı olmaları, top rakibe gelmeden müdahale etmeleri lazım. Bunlar Fenerbahçe'de görülen eksiklikler. Peki iyi yanları yok mu?
Ve görülen bir eksiklik daha: Çok geri pas yapıyor F.Bahçe. Geri pas yaparsınız. Ama çok çabuk paslaşıp öyle bir ileri çıkarsınız ki, o zaman sizi anlarım. Oysa bu da yok sarı lacivertli takımda.
Garip tartışma
Fenerbahçe'de iyi yanlar yok mu. Var tabii ki. Bir defa takım çok mücadele ediyor. Yardımlaşıyor, arkadaşlıkları da üst düzeyde. Bunlar beni şampiyonluk için umutlandırıyor. Ama futbol olarak tatmin ediyor mu? Hayır.
Kazanmak için, şampiyonluk için, sadece bunlar yetmez. Bunların yanına iyi oyunu eklemek zorundasınız. Futbolcuların yetenekleri kısıtlı. Ama ne kadar kısıtlı olursa olsun, onlar şahsiyetlerini oyuna yansıtmak zorundalar. Geri geri oynayarak futbol şahsiyetini ortaya koyamazsınız.
Bakın Fenerbahçe'ye, daha çok duran toplardan gol yapıyor. Bu topların ustası Hooijdonk var takımda. 4 frikik attı, ikisi direkten döndü.
Son günlerde yeni bir moda başladı. Kaybeden, berabere kalan takım da, hemen hakemi suçluyor. Bir taç kararı bile yanlış verilse, herkes ayağa kalkıyor. Garip, dünya futbolunda yeri bile olmayan tartışmalar yaşanıyor. Bunlar çok büyük zarar veriyor Türk futboluna.
Fenerbahçe'nin karşısında herşeyini ortaya koyan bir Elazığspor vardı. Doğru, bu vitrin maçı, futbolcular kendilerini göstermek zorundalar. Ama onların rakipleri F.Bahçe, G.Saray ya da Beşiktaş değil ki. F.Bahçe ya da Beşiktaş'ı yenmek onları kurtarmaz. Elazığspor aynı ciddiyeti ve enerjiyi kendi rakipleri ile oynarken de sahaya koymalı.
Maç sonunda hakeme yaptıklarını anlamadım ve yakıştıramadım.
Yazının Devamını Oku 3 Şubat 2004
Fenerbahçe'de transferden söz ediliyor. Bana göre bir takviye ile olmaz. En az iki takviye lazım. Futbolu bilen adam gerek. Nobre'nin de daha verimli olması buna bağlı.
* Fenerbahçe'de taşlar yerine oturuyor mu? Daum ‘‘Henüz kazanılmış bir şey yok’’ diyor. Takviye yapılmalı mı? Yoksa bu kadro ligi taşır mı?
HER kadro ligi taşıyabilir. Önemli olan şampiyonluk? Hepsi kadrosuyla zirveye oynayabilir. 3 büyükler ne kadar kötü oynasalar da, ligden düşmezler. Fenerbahçe bugüne kadar yanlış futbol oynuyordu. Bakın iyi futbol demiyorum.
Sağ kanada konulan oyuncu ne ileriye, ne geriye faydalı olamıyor. Serhat'ı kullanabilecek orta saha özelliği olan oyuncu yok. İleride bir tek Hooijdonk var. Onun da neredeyse sırtına çıkılıyor. Diğerleri havada etkili değil. Kazanmak için rakibinden fazla mücadele edeceksin. Trabzon maçında olduğu gibi.
Selçuk ve Tuncay gerilere gelip arkadaşlarına yardım ettiler. İleride de pozisyon buldukları halde iyi kullanamadılar. Selçuk topa iyi vuran bir oyuncu ama henüz istenilen seviyede değil. Aurelio müthiş çalıştı. Trabzon karşısında orta sahadan kalabalık çıktılar.
Ümit'te gelişme var
Transferden söz ediliyor. Bana göre bir takviye ile olmaz. En az iki takviye lazım. Futbolu bilen adam gerek. Senin en zayıf yerin orta saha. Ayrıca Ümit ile Selçuk'a kenar oyuncuları yardıma gelmiyor.
Fenerbahçe bundan önce eğer böyle oynasaydı, Beşiktaş ile şimdi başabaştı veya bir puan öndeydi. O kadar sokağa atılmış puanlar var ki. En azından Samsun, Bursa ve Malatya maçları düşünülebilir. Rakibin karşısında futbol olarak da eziliyorsun. Camiayı rahatsız eden bunlardı. Belki çok iyi oynamadılar ama rakibe topu kullanma şansı vermeden kazandılar.
Ümit Özat'ta olağanüstü bir gelişme var. İleri çıkıyor ve yararlı oluyor. Güzel de bir gol attı. Sahada güçlü kalabiliyor. Oyunu çabuklaştırıyor. Hem eski ağır havasından koptu, hem de mükemmel oynadı.
Nobre’nin kıymeti HİÇ BİLİNMİYOR
* Marcio Nobre'nin 4 maçlık performansını nasıl buldunuz? Fenerbahçe istediği oyuncuyu buldu mu?
Nobre çok çalışkan, çok dolaşan, nerede duracağını bilen, fırsatçı bir özelliğe sahip. Bütün bunların yanında çok da iyi niyetli mücadele ediyor.
Ne yazık ki, Fenerbahçe bunun farkında değil. Bu oyuncudan yararlanmak gerekiyor. Nobre, ancak fırsatçılığıyla gol atıyor. Trabzonspor kalecisinin hatası var ama gol o kadar ucuz değil. Bulunduğu yerden topu kaleye göndermesi büyük bir başarı. Attığı gol, akıl doluydu. Boş kale filan değildi. Müthiş çabuk hareket ediyor. Hiç egoist değil. Mükemmel bir top kontrolü var. Bütün iş bununla top oynayacak orta saha oyuncusuna kalıyor. O yüzden Fenerbahçe'yi bir takviye kurtarmaz. İki takviye şart.
Oyuncuları tahrik etti
* İlk kez bir hakem için olumsuz görüş belirttiniz. Kuddusi Müftüoğlu için bir duyum mu aldınız? Bu kadar iddialı ifade kullandınız?
Bir duyum filan almadım. Benim hakemlerle bir alakam yok. Ne düşünürüm, ne de uğraşırım. Onlara itimadım sonsuz. Hangi takıma olursa olsun, neticesi üzerinde oynamadıkları müddetçe sorun yok. Bunun kararını ben değil, MHK verecek. Kimi atadıkları beni hiç enterese etmiyor.
Ama Kuddusi öyle bir tutum içindeydi ki, sanki Fenerbahçe'nin en ufak tepkisi üzerine ortalık karışacaktı. Fazla sert, çok gerçekçi olmayan kararlar verdi. Seyirci bir ara galeyana geldi. Allah'tan futbolcu buna ayak uydurmadı.
Faulleri es geçti
Fenerbahçe'ye yapılan faulleri es geçti. Bunlar hakemin ince işleri. Tahrik etme işleri. İtiraz ettiğin anda sarı kartı hemen veriyor.
İki takım da önemli maçta fevkalede centilmence oynadı. Bundan önce Trabzon maçları hep sinir içinde geçerdi. Öyle ki bu karşılaşmaların havası her zaman farklı olur. Trabzon, diğer takımlara daha hoşgörülüdür. Bu kritik maçta hakem oyuncuları yatıştıracağına, tahrik eden duruma geldi. Sakinleştirip, siniri alması gerekirdi. Bu kadar çabuk sarı kart çıkarmak kolay olmamalı. Biraz İngiliz Premier Ligi'ni izlersek, çelişkiyi görürüz. Otoriteyi sarı kartla göstermeye çalışıyor. Bu daha kötü oluyor.
Fatih Terim doğru yolda
* G.Saray, G.Antepspor karşısında net bir galibiyet aldı. Bir kazanıyor, bir kaybediyor. Terim'in yolu açık mı?
Galatasaray kazanır, kaybeder. Her maçını kazanacak diye bir şey yok. Genç bir kadrosu var. Öyle Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi çok klas futbolcuları yok. O zaman ne yapacaksın, koşacaksın, mücadele edeceksin. Galatasaray, Antalya'daki turnuvada da böyle oynadı.
İyi oynuyor
Gaziantepspor güçlü bir ekip ama topu fazla kullanamadı. Haddini aşarsan, kaliteni de aşarsın. Fatih Terim bunu anlamış ki, takımını gerektiği gibi oynatıyor. Bundan önce takım üzerinde oynadı ama sonunda doğruyu buldu. Eğer kendine güvenini kazanırsa, önümüzdeki yıl iki üç tane takviye yaparsa, daha iyi olur. Çünkü Terim tercihleriyle doğru yolda olduğunu gösterdi. Kendi imkanlarına göre iyi futbol oynuyor. G.Saray kazanmak için oynar. Oturup biz şampiyonluğa oynuyoruz diyemezsiniz. Burası Türkiye. Her şey olur ama bu saatten sonra çok büyük sürpriz gerekiyor.
İyi gitmeyen bir şeyler var
* Beşiktaş ile Fenerbahçe rakiplerinden kopuyor. Bu yarışa başka takım katılabilir mi? Şampiyonluk için hangisi daha şanslı?
Beşiktaş şu anda 5 puan önde ve doğal olarak daha şanslı görünüyor. Bursa maçını kazanması önemli bir moral oldu. Çünkü, Samsun maçından sonra demoralize olmuştu. Ardından da kupayı kaybetti. İki kötü sonuç camiayı sarsar. Samsun karşısındaki siniri anlayamadım. 8 puan öndesin, rakiplerinden daha iyi oynuyorsun. Akıl mantık almıyor.
Şansa kazandılar
İçeride iyi gitmeyen bir şeyler var diye düşünüyorum. Beşiktaş şampiyonluklara alışmış bir takım. Bu yolda rahat olmalı. Rakipleri topal topal geliyor Beşiktaş'ın yanında. Ne var ki antrenörü, menajeri, futbolcusu ve yöneticisi stresli.
Belki sorunlar su yüzüne çıkmadı ama iyi gitmeyen bir şeyler var. Toparlar gibi geliyor bana. Çünkü takımı toparlayacak oyuncuları var. Bursa, Beşiktaş'a hep ters geliyor. İlginç bir karşılaşma oldu. Hakem oyuncu da atabilirdi. Bana göre biraz şansa kazandılar. Esasında dünyanın hiçbir yerinde hakemler bu kadar konuşulmaz. Düzen bu oldukça konuşulacak. Federasyona bağlı olduğu müddetçe konuşulacak.
Yazının Devamını Oku 2 Şubat 2004
<B>ÖNCELİKLE </B>şunu belirtmeliyim, çok mücadeleci bir Fenerbahçe vardı sahada. Ayrıca bu kez eksik de oynamadı. Eksik oynamadı diyorum, çünkü her oyuncusu, kalitesi yettiği kadar varını yoğunu ortaya koydu.
Trabzonspor, güçlü ve kazanmak için oynayan bir takım. Böyle bir takıma karşı oynamak zor ve ayrıca çok da mücadele ediyorlar. Fenerbahçe de rakibini yenmek için ne gerekiyorsa yaptı.
Şimdi F.Bahçeli futbolculara şöyle bir bakalım. Van Hooijdonk'un kalitesi belli, o ayrı bir klas oyuncu.Nobre, müthiş çalışkan ve mücadeleciydi. Orta sahadaki arkadaşları, ona biraz dikkat etse, Brezilyalı futbolcudan daha fazla faydalanılacak. Ümit Özat'ı tebrik etmek lazım. Ümit eskiden geride oynuyordu, orta sahaya geldi, şimdi burada gittikçe mükemmelleşiyor. Hem de gole gidiyor. Onun için söylenecek şey, maşallah... Ümit ve Van Hooijdonk hep iyi.
Çok çalıştılar
Selçuk sağda topa bastı, orta sahaya yardıma geldi, fevkalade olumlu şeyler yaptı. Aurelio da, Tomas da Selçuk ile birlikte olağanüstü çalıştı. Tuncay dün biraz şanssızdı. 2-3 topu önüne alırken hata yaptı, ancak o da arkadaşları gibi çalışkandı. Takımı ayakta tuttular. F.Bahçe çok iyi bir futbol oynamadı belki, ama kazandı, çünkü iyi silahları vardı.
Trabzonspor'a gelince... İyi, genç bir takım, mücadele ediyor. Fatih ve Gökdeniz bu takımın iki önemli silahı. Bu ikisinin dışında topu iyi bilen oyuncusu yok. Gökdeniz, adam eksiltme meziyeti olan bir oyuncu, çok didindi. Fatih genç bir oyuncu, ama daha çok çalışması lazım. Durarak adam geçmek başta, herşeyi durarak yapmaya çalışıyor. Trabzonspor, sahada silahlarını kullanamadı. Trabzonspor mücadeleci bir takım, ama golcüsü yok. Ayrıca F.Bahçe'den yedikleri bir 3. gol var ki, komedi. Trabzonspor gibi bir takımın böyle gol yememesi lazım. Kaleci ve defansın hatasından top Nobre'nin önünde kaldı. O da golü attı.
Programlanmış hakem
Hakemler hakkında bugüne kadar pek konuşmadım, konuşmayı da sevmem. Ama, Kuddusi Müftüoğlu, F.Bahçeli futbolcuları tahrik etmek ve takımı yakmak için elinden geleni yaptı. Adamın elleri yanda açık, ona kart gösteriyor. Seyirciyi çileden çıkarmak için ne gerekiyorsa yerine getirdi. Kötü niyetli ve programlanmış olarak sahaya çıktığı belliydi. Buna rağmen futbolcular centilmence davrandı ve dikkatliydi. Bunun nedeni de Beşiktaş-Samsun maçında yaşananlar olsa gerek.
Sonuç olarak, Trabzonspor bence bir dev. F.Bahçe bu devi de geçti. Bu bir başarıdır. Bundan sonra daha da morallenecek ve daha iyi oynayacak.
Yazının Devamını Oku 30 Ocak 2004
<B>DÜŞÜNÜN</B> F.Bahçe kupa maçı oynuyor, yenilirse elenecek. Fevkalade centilmence de geçen bir maç. F.Bahçe eledi, bu başarı. Çünkü, moralli bir takıma karşı hem de deplasmanda oynadı. Kötü oyununa rağmen kazandı. Ama bu takım ne zaman iyi oynayacak?
Luciano indirdi, Tuncay da golü attı. Yani, kendi sahasından fazla çıkmayan Luciano orada olacak, kafayla indirecek de gol olacak. Gerçi F.Bahçe 85. dakikadan sonra kazanmak için bir çaba göstermeye başladı. Bu doğru, ama sıkıntı aynen devam ediyor. Futbolcuların fiziksel güçleriyle gösterdikleri çabadan bir galibiyet geldi, yoksa bu sistemin başarısı değil.
F.Bahçe'nin ismi büyük, güzel, forması da önemli. Ama oyuncuları önemli değil. Orta sahası topu stop edemiyor, pas veremiyor, şut atamıyor. Topu devamlı geriye oynuyor. Defansının da yaptığı şey, ileri vuruyor. Onlar da topu kullanıp, oyuna sokamıyor.
Top ayaklarına yakışmıyor
Sorarım size, F.Bahçe'nin bu orta sahasıyla nasıl futbol oynanır? Pas ve stop gibi futbolun temel ve basit şeylerini yapamıyor, oyunu göremiyorlar. F.Bahçe entresan bir takım, antrenörü de enteresan. Daum, Selçuk'u sağda oynatıyor. Çıkar diğer yabancılardan birini, Rebrov'u oynat bari. Hiç olmazsa top yapar.
Selçuk'u da geriye al. Selçuk sağ açık gibi oynuyor, geriye geleyim mi, gelmeyeyim mi, kararsız. Selçuk'un orada oynamasının manası ne? Orta sahada oynarsa, en azından müdahale ediyor, faul yapıyor, rakibin pozisyonu bozuyor. Sağ açıkta, onu da yapamıyor ve 96 dakika orada. F.Bahçe yine sahada 10 kişi. Hiç mi 11 kişi oynamayacak bu takım?
69. dakikada F.Bahçe kaleye ilk şutunu attı. Böyle bir takım futbolun güzelliklerini nasıl sergileyecek, nasıl gol atacak? Rakibi kendisinden daha iyi top yapıyor. Samsun'un 2 beki de F.Bahçe'ninkinden daha iyi top kullanıyor. Orta ikilisi yine senden daha iyi top yapıyor.
Üstünlük nerede?
F.Bahçe nasıl kazanır, ancak karamboller, duran toplarla, ya da sürprizlerle. Doğru düzgün organize atak yok. Peki, F.Bahçe'nin özelliği, üstünlüğü nerede? Topu fevkalade kullanan, rakibine üstünlük sağlayıp, onu ezen takım nerede? Şu F.Bahçe'de bir Celil, sağ bek Müslim, Şenol yok. Şenol, kesiyor, indiriyor, sırası geldiğinde oyuna katılıyor. F.Bahçe'nin iki gerisindeki adamın oyuna katılmakla alakası yok. Samsun'un orta sahasının hepsi, F.Bahçe'de oynayanlardan iyi. Fener'de topla birlikte gidecek bir Cesar yok. F.Bahçe'nin farkı, çizgili forması.
F.Bahçe tur atladı, ama ne keyif, ne de ümit veriyor. En mücadeleci maçını oynadı bu ayrı. Varını yoğunu ortaya koydu. Yoksa, bir sürü vurdum duymaz maç oynadı. Bu ciddiye aldığı maçlardan biriydi.
Yazının Devamını Oku 27 Ocak 2004
Daum, orta sahaya bir transfer istiyor. F.Bahçe Yönetimi bunun üzerinde durmuyor. Ligde ikinci olup nasıl olsa Avrupa'ya gideriz, bu transferi de gelecek sezon yaparız diye düşünüyorlar.
* F.Bahçe'nin orta sahasında sıkıntı var, neden transfer yapılmıyor?
Orta sahadaki sancı bağırıyor. Daum zeki bir antröner, bunu o da görüyor. Muhtelif oyuncular deneyerek birşeyler yapmaya çalışıyor, ama olmuyor. Kemal enerjisiyle orta sahadaki sıkıntıyı bir ölçüde giderebilirdi, o da sakat. Ancak orta sahada oynayabilecek oyuncuları, en önemlisi Hakan Bayraktar'ı verdi Daum. Hakan bu mevkiinin ideal adamıydı, ama onu ne gördü, ne tanıdı, bir de üstelik gitmesine sebep oldu.
Daum, orta sahaya bir transfer istiyor, bu durumda her antrenör ister. Bu kesin. Ancak anladığım kadarıyla, Fenerbahçe Yönetimi bunun üzerinde durmuyor. Ligde ikinci olup nasıl olsa Avrupa'ya gideriz, bu transferi de gelecek sezon yaparız diye düşünüyorlar. Herhalde kongreyle alakalılar. Yönetimin kafası kongrede. Yüzde 100 Aziz Yıldırım yeniden başkan seçilecek. Çünkü rakip de yok karşısında, ama transfer süresi de kongre sonrası geçmiş olacak.
Tabii işin bir de maddi boyutu var. Ne kadara bir oyuncu alınabilir. Hatta bir değil, iki futbolcu gerekiyor. Bir oyuncu çözmez işi. Kulüp de antrenör istiyor diye para basmıyor. Bir sürü transfer yapıldı ve paralar sokağa atıldı, şimdi biraz ince eleyip sık dokuyorlar.
Bu gerçekleşemiyorsa, o zaman Daum'un yapacağı şey, ileride 3 futbolcu bekletme düşüncesinden vazgeçecek. Şimdi 2 adamla oynuyor F.Bahçe orta sahada. Bu mevkiiyi kalabalık tutup, 6 adamla oynayacak, buraya mücadeleci oyuncular koyacaksın. Eğer Daum böyle yapsaydı, sezon başından bugüne gelene kadar hanesinde fazla 4-5 puan daha olur, rakipleri karşısında da ezilmezdi. Seyirciye de bu kadar yıpranan bir takım havası vermezdi.
F.Bahçe kötü oynuyor
* F.Bahçe kazanmasına rağmen neden eleştiriliyor?
Çünkü kötü oynuyor. İstanbulspor maçını kazandı. İstanbul normal şartlarda biraz şanslı olsa, maçı 4-1 kazanırdı. F.Bahçe oynadığı oyun düzeni olarak defansında da büyük gedikler veriyor. Çok iyi oynayan bir kalecisi vardı. Ve 3-4 gol pozisyonunda rakibe izin vermedi. Volkan, üstüne çarptı, ayağına çarptı, bazısını da kendi kurtardı. Defans bu kadar gedik veriyorsa, orta sahanın yokluğundan kaynaklanıyor. Orta saha hem ileride gol pozisyonu hazırlar, hem de defansa yardım eder. Kötü planlarla sahaya çıktığında F.Bahçe tabii ki eleştirilecek.
Dönersen dön Lucescu
* Beşiktaş'ta Lucescu'nun sözlerini nasıl yorumluyorsunuz? İddia edildiği gibi bir komplo söz konusu olabilir mi?
Böyle bir komplo olmuş olsaydı, Beşiktaş'ın açık ara önde, F.Bahçe'nin kötü, G.Saray'ın ondan da kötü olduğu dönemde yapılırdı. Ne kadar çirkin beyanatlar verilip, ard niyetli düşünülüyor. ‘‘Ben maçı tekrarlatmayacağım’’ ne demek? Maçı sana kim tekrarlatacak ki. Lucescu ‘‘Ben ülkeme döneceğim’’ diyor, dönersen dön. Bilmem kimin elini sıkmazmış, sıkma, sen kendi işine bak. Ali Aydın kural hatası yapıyor, F.Bahçe'nin maçı tekrarlanıyor. Geçen seneye dönersen, F.Bahçe'nin 5-6 penaltısı verilmiyor. Ama F.Bahçe'nin sesi çıkmıyor. Oysa 8 puan öndeki Beşiktaş'ın teknik direktörü konuşuyor.
Bir dediğini iki etmiyorlar Lucescu’nun, ama burası Beşiktaş Kulübü. Yeni, iyi bir antrenör bulmakta zorlanmaz. Yok efendim, puanlar hakkaniyetle alınmıyormuş. O zaman bundan önceki puanları başka türlü mü aldın da 8 puan fark yaptın?
Önce kendi kendini sorgula Lucescu. Bu futbolcular neden bu kadar sinirli ve neden bu kadar agresif davranıyorlar, bunun yanıtını bul. Dikkat et, olayların çoğunu da yabancılar yapıyor. En suçsuz olarak gördüğümüz Ahmet Yıldırım da tekme atmaya teşebbüs etti. Kırmızı olurdu olmazdı, ama böyle bir topa giriş var mı? Sorun futbolcuların atılması, hakemin kararları değil, Beşiktaş'ın bu duruma nasıl ve niçin geldiği.
Kendini cezalandırdı
Beşiktaş kendi kendini cezalandırdı. Şimdi okuyun Beşiktaş yazarlarını, hakem çok kötüymüş de bunlara çanak tutmuş. Beşiktaş'ta ilk defa mı oyuncu atılıyor, ilk defa mı yeniliyor? Samsun oyunu çirkinleştirmeyen, futbol oynamaya çalışan sert mert olan bir takım da değil.
İkinci yarının ilk maçını oynuyor Beşiktaş. Samsunlu oyuncuların, Beşiktaşlı futbolcuları da, seyircisini de rahatsız edecek hiçbir tahriki yoktu. Beşiktaşlı futbolcunun ayağını kırmak için giren bir tane Samsunlu oyuncu gördünüz mü? Beşiktaşlı giriyordu ama. Böyle bir şey yok. Neden böyle sinirliler, ne oldu da böyle olduk diye Lucescu'nun düşünüp, takımın bu yönünü düzeltmesi lazım.
Beşiktaş'ta problem var
* Fenerbahçe, liderle arasındaki puan farkını 5'e indirdi. Fenerbahçe bu yarışta iddialı olabilecek mi? Ligin bundan sonraki seyri hakkındaki yorumunuz?
Fener böyle kazanırsa, Beşiktaş'ın futbolcuları da böyle saçma sapan işler yaparsa neden olmasın... Önceki gün bir mucize gerçekleşti. Beşiktaş 8 puan önde ama anormal sinirli. Gümbür gümbür, garantili bir takımın 5 oyuncusu atılıyor. Tabii ki popülistlikle hakeme yüklenilecek. Ama yaşananların hakemle alakası yok. Sahada hakem de bir veya iki hata yapabilir. Ama önünde kupa ve lig maçı varken, böyle bir Beşiktaş aklınıza gelir miydi? Sahada bu olayların yaşanabileceğini düşünür müydünüz? Mümkün değil, ama nasıl oldu, akıl sır ermiyor.
Bu da F.Bahçe'ye avantaj getirdi, rakibine biraz daha yaklaştı. Tabii bu olay F.Bahçe'ye bir ümit verdi. Yoksa F.Bahçe kazansa, arkasından da Beşiktaş kazansa, ne farkederdi ki.
Bahane arıyorlar
24 maç yenilmeyen Beşiktaş saçma sapan, manasız sinirler içinde. Demek ki dışarıya yansımayan problemleri var. Yoksa bu kadar problemli futbolcular olur mu? Futbolcu 85. dakikada ‘‘Ben atılayım’’ diye kenara gidiyor, sonra da adama vuruyor. Oyundan atılmak için bahane arıyorlar. Tecrübe nerede, profesyonellik nerede, sakinlik nerede? Görülmüş şey değil. Şimdi bütün iş Beşiktaş'ın takımı nasıl toparlayacağında. Bu işi de kim yapacak, yönetim, Lucescu, Sinan Engin.
İnce işler G.Saray'ı aşar
* G.Saray, D.Bakır'dan beraberlikle dönerek, hayal kırıklığı yaşadı. Değişim G.Saray'da gerçekten bir değişiklik sağlayacak mı?
G.Saray normalini yaşadı. Elindeki oyuncularla yapacağı bir şey var, çok koşturacak, çok mücadele edecek, kontarataktan gole gidecek. Çünkü ince işler yapacak klasta futbolcuları yok. Werder Bremen maçındaki gibi topu kazanıp, süratle gole gidecek. Başka türlü oynarsan hüsran olur.
Werder Bremen hazırlık için gelmişti, oyuncuları deniyor, bunu oynatırsam ne olur diyordu. G.Saray da aynı şeyi yapıyordu, ama aynı zamanda onun için bir prestij maçıydı Efes Pilsen Cup 3 finali. W.Bremen maçı kimseyi aldatmasın, Türk oyuncuları bu takımı iyi tanıyor, bu futbolcular onları fazla rahatsız etmez dedim. Aynen çıktı.
Kaldı ki, ikinci yarının ilk maçında galibiyeti kaçıran da Diyarbakırspor'du. Çok güçlü santrforları olmamasına rağmen G.Saray'dan çok gol pozisyonuna girdiler. G.Saray'ın doğru dürüst pozisyonu bile yok. G.Saray daha iyi olur mu? Daha iyi mücadele eder, varını yoğunu ortaya koyar, futbolcular birbirlerine yardım eder, o kadar. Bratu ve Sabri gibi süratli oyuncuları da hızla çıkarsa gole uzanır. Yoksa geriden topu çevireyim, verkaç yapayım derse, bu iş G.Saray'ın şu anki kadrosunu aşıyor.
Yazının Devamını Oku 26 Ocak 2004
<B>F</B><B>ENERBAHÇE</B>'de <B>Christoph Daum</B>, takımı doğru dürüst sahaya çıkartamıyor. Böyle oyuncu değişiklerini nereden buluyor, nasıl yapıyor bu da belli değil. Anlamak da mümkün değil. Tamam takımın ileri ikilisi belli; Nobre ile Van Hooijdonk. Peki, orta sahayı nasıl kuruyorsun?
Ali Güneş, orta sahada oynayacak adam mı? Bu adam bu mevkiide oynamaz, ama Daum oyun kurucu oynatıyor. Koy Rebrov'u buraya. O da çok iyi bir futbolcu değil, ama hiç olmazsa iyi şeyler yapmaya çalışıyor. Bir de Selçuk ile diğerlerine göre biraz daha fazla geriye gelerek yardım eden Tuncay da ortada.
Aurelio'yu nasıl oynatıyorsun? Adam menisküs ameliyatı olmuş, sen onu sahaya çıkartıyorsun. Ona da yazık, Fenerbahçe'ye de. Neyse ki, o bu durumuna rağmen ileriye doğru oynamaya başlamış. Hiç olmazsa yorulana kadar 15 dakika ileri oynadı, sonra geriye oynamaya başladı. Bunlar olacak işler değil.
Volkan'a dua etsinler
F.Bahçe'nin maçlarını inceleyin. Karşısındaki biraz top yapan oyunculara sahip takım hemen oyunun hakimi oluyor. İlk yarının ortasından itibaren İstanbulspor topu iyi kullanmaya ve pozisyon bulmaya başladı. Fenerbahçe kornerden bir gol kazanıyor, Luciano kafasının arkasıyla topu filelere yolluyor. Fenerbahçe bundan sonra daha çabuk ve iyi oynar diye bekliyorsun, ama takım kayıp. Gol pozisyonu yok. İstanbulspor'un bir çok kaçırdığının yanında 4 tane de çok önemli pozisyonu var. Galibiyeti kaçırdılar. Fenerbahçe, kalecisi Volkan'a dua etsin. Ama Volkan'ın da kendisine dikkat etmesi lazım. Öyle lüzumsuz planjonlar yaparsa sakatlanıverir.
İstanbulspor'da futbolcular para-pul almıyor, ama çıkıp, takır takır futbol oynuyor. Tabii bu futbollarında stressiz olmalarının da etkisi var. Bir avantajları da yenilseler, hatta fark yeseler bile kimse bir şey demez. Ama F.Bahçe'yi yenerlerse çok şey yazılır. Fenerbahçe ise İstanbulspor'un aksine stresli, iki pas yapamıyor. Koskoca 90 dakika F.Bahçe bir tane pozisyon buldu.
F.Bahçe ‘‘Beşiktaş'la aramdaki 8 puan önemli değil, şampiyonluğa oynayacağım’’ diyor. ‘‘Geleceğin takımı’’ deniyor, gençlerden biri kadrosunda yok. Mahmut sonlarda oyuna sokuluyor. Servet kulübede oturuyor. Topu kullanacak, faydalı olacak adamlar Daum'un isteğiyle gönderildi. F.Bahçe uğraşsa bu kadar kötü bir 11'i sahaya çıkaramaz. Daum mahsus mu yapıyor, kafasındaki oyuncuları mı tanımaya çalışıyor? Bu futbolcuyu burada denersem, ne olur mu diyor? F.Bahçe'yi yüceltmek mi istiyor, batırmak mı, anlamadım.
Ne olursa olsun kazanmak güzel şey, ama bu takım ümit veriyor mu? Gol pozisyonuna giremiyor, akın kesemiyor, biraz top yapan bir rakip karşısında ne yapacağını şaşırıyor. Daum'un düşünce yapısı değişir mi, değişmez mi bilemiyorum. Yoksa seyirci nasıl ümitlenip ışık görecek. Yalanla mı ışık görecek?
Yazının Devamını Oku 23 Ocak 2004
Bir futbol takımı kurarken antrenörün en önce bilmesi gereken şey, elindeki futbolcuların hangi kalitede ve yetenekte olduğudur. Futbolcu dama taşı değildir ve onları oradan oraya koyamazsınız. Yetenekleri ön plana çıkar. Yetenekleri kısıtlı Serhat ile Tuncay'ı ileride oynatırsanız, biri oynamadığı zaman da Rebrov'a görev verirseniz, sahada etkisiz kalırsınız. Bu oyuncularla ileri uçta 3 kişi oynarsanız ve bu oyuncular takım oyunu değil de kendilerine oynarsa, antrenör hata yapıyor demektir. F.Bahçe'nin ligin ilk yarısındaki yanlışı 3 forvetle oynamaktı. Üçlü forvet oynatırsınız, ama adamlar yeteneklidir, geriye yardıma gelir, ileri çıkar. Hem kendileri, hem de takımları için oynarlar, akın bitince geri gelirler. F.Bahçe'dekiler ise orada duruyorlar ve bu bir intihar.
İnatçılığın eseri
Ligin ilk yarısında kaybedilen puanlar Daum'un iddiasından ve inatçılığından kaynaklanıyor. 3 ileri oyuncuyla hücum oynayan takım bir organize akın yapamıyor. Acaba neden? Bunu antrenörün kafası almıyor mu? Stoper olan Ümit Özat elinden geldiği kadar ileriye gidip yardım etmeye çalışıyor. Peki orta sahadaki Selçuk ne yapıyor, devamlı geriye pas veriyor. Aurelio da pır pır geriye oynuyor. Bu durumda 3 forvetle oynanır mı? Böyle oynadığında iki orta saha oyuncun da eziliyor, sahada kayboluyor. Yavaşlıyorlar, top kullanma kapasiteleri de zayıflıyor.
Orta sahayı eğer kalabalık tutarsan en azından bu kadar kötü duruma düşmez ve bu sonuçları almazsın. Van Hooijdonk dışında diğerleri geriye gelmezse, rakibin sana hükmeder. 10 kişi kalmış Ç.Rize'nin yaptığı gibi 50 bin seyircin önünde hakimiyeti eline geçirir ve seninle oynar. Bursa, G.Birliği, Trabzon, Samsun maçları da örnek.
Yolu açık olsun
Bu gerçeği göremeyen antrenör ve bunu müdaafa eden yazarlar var. Alınan kötü sonuçlar kalecilere de bağlanamaz. F.Bahçe'de öyle futbolcular var ki, standart oyuncular ama kendilerini üstün görüyorlar. Kaleci defansı idare eder, ama F.Bahçe savunması kaleci genç diye onu da dinlemiyor.
Fenerbahçe topa hakim ve oyuna ağırlığını koyan bir takım değil. Bu hem transferlerin yanlışlığından hem de antrenörün durumu görememesinden kaynaklanıyor. Her takımdan da gol yiyor. Futbol bu mu, demek lazım. Bilen bilmeyen konuşuyor. Daum'u bunu göremediği için uyarıyoruz, ama aynen devam ediyor. Yolu açık olsun.
Yazının Devamını Oku