Can Bartu

Siyaset Federasyonda

17 Ocak 2006
Hasan Doğan, "Hiçbir oluşumda yokum" diyor, ama her türlü kulisin, çalışmanın içinde. Haluk Ulusoy’un Başbakan Tayyip Erdoğan’ın evinde ne işi var? İcazet mi alıyor, el mi öpüyor? * Futbol Federasyonu başkanlığı için hangi adayı şanslı görüyorsunuz? Seçimi ne etkiler?

Bu
seçimi AKP etkiler, zaten etkiliyor da. Birincisi, Hasan Doğan’ı ele alın. Çok beyfendi, akıllı bir adam. Federasyonun ikinci başkanı ve "Ben hiçbir listeden girmeyeceğim" diyor. Peki, hala kulüp başkanlarıyla ne konuşuyorsun? Sen gelecek dönemde olmayacaksan, köşene çekilirsin, görevin bitene kadar işini yaparsın. Zamanı geldiğinde de görevi teslim edersin.

Kulüplerle ne diye konuşuyorsun? Seçime yönelik her türlü çalışmanın içinde Hasan Doğan. O bir, Murat Aksu iki.

Bundan önce tanınmıyordu Hasan Doğan. Başbakanın yanında fotoğrafı çıktı diye ona yardım edeceğini mi düşünüyorlar Recep Tayyip Erdoğan’ın. Geçmişi ne Hasan Doğan’ın, iyi bir taraftar, kulübü de Beşiktaş.

Ulusoy takımı 3. yapmadı

Seçimle ilgili her türlü oluşumun içinde yer alıyor, kendisine soruyorsun "Ben hiçbir oluşumun içinde değilim" diyor. Ama kulisin de ve seçimin de içinde. Tuhaf tuhaf işler.

Haluk Ulusoy’un dediği doğru, milli takımımız onun başkanlığı döneminde dünya 3. oldu. Peki, ama o mu oynadı milli takımda? O dönemin hangi futbolcusu şimdi nerede? O başarıda antrenör ve futbolcular pay sahibi.

Tabii ki o dönemin başkanı olarak memnun olmuştur, gurur duymuştur, ama o kadar. O takımı Ulusoy dünya üçüncüsü yapmadı. Bu başarıda ufak bir payesi olduğu gözardı edilemez, ama bu % 2, % 5’tir.

Ulusoy milli takıma imkanlar vermiştir, mecburdur vermeye her federasyon bunu yapar. Bugünkü federasyon da aynı imkanları vermiştir ama teknik direktöründen futbolcusuna herkes yüzüne gözüne bulaştırmıştır.

Şimdi seçim açık oylama ile yapılsa, oy vermek için el kaldırsalar, herkes nereye el kaldıracağını şaşıracak. Vay, bu bana el kaldırmadı, ben onu harcarım zihniyeti oluşuyor. Bu yüzden polemikler oluyor ve herkes birbirine giriyor. Kulüpler kim para verirse onun etrafında birleşiyor. Bunu en çok yapan Ulusoy.

Tamam, şampiyonluğu tayin etmesin de gelsin orada otursun. Herkese eşit mesafede dursun. Ulusoy’un başkanlık için istenmemesinin sebebi, geçmişte taraflı hareket etmesi. Kulüpler bundan mağdur.

Neden başbakanın evinde?

Başbakan diyor ki, "Seçime, adaylara karışmıyoruz." Tamam karışmıyorsun da Haluk Ulusoy’un senin evinde ne işi var, icazet almaya, el öpmeye mi geliyor? Başbakan futbolun içinden gelmiş futbol oynamış, hepsi doğru.

Ama ona neden danışıyorlar, federasyon özerk bir kurum. Başbakan kötü giderse üzülür, iyi olursa sevinir. Bu arada devlet bakanı Mehmet Ali Şahin’in açıklaması yenilir yutulur gibi değil.

Şimdi gel de çık işin içinden.

Listesi de yanlıştı, dağıttığı görevler de

* FIFA’da disiplin soruşturması sürerken, Futbol Federasyonu’nun olağanüstü genel kurulla bir seçim ortamına girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz. Genel kurul ertelenmeli mi?

Ertelenmemeli.
İsviçre maçı sonrası yaşananlar Türkiye’nin ayıbı. Buna alet olan oyuncular, antrenörler, başkanından, ikinci başkanından psikoloğuna hepsi olayın içinde. Kimse kendini buradan sıyıramaz. Bir laf söylenemez belki, ama bunların hepsinin suçlu olduğu bilinir. Aynı federasyon böyle giderse Türkiye büyük ceza alabilir. Çünkü yaşanan olayların sebebi bu federasyondur. Belki farklı bir yönetim yumuşama yaratabilir.

Yaşananlar sonrası federasyon istifayla, bir genel kurula gitti. Levent Bıçakcı, terbiyeli birisidir, polemiklere girmez. Artık yaşananlar canına "tak" dedi ki, görevi bırakma kararı aldı. Zaten federasyonda kurduğu sistem ve beraber çalıştığı insanlar yanlıştı. Dağıttı görevler de yanlıştı. Bir sürü yanlış yaptı iyi şeyler de yaptı. Levent Bıçakcı’nın boğazdaki spor yürüyüşlerinde yaptığı liste ile kurduğu federasyon bu işi bu kadar idare ederdi.

Kurnaz Daum

Fenerbahçe’de durduk yerde sorunlar üretiliyor. Daum ileride kendini haklı çıkarmak için şimdi futbolcularına yükleniyor.

* Fenerbahçe’nin Süper Lig’in ikinci yarısı öncesi hazırlık dönemini ve özel maçlarda aldığı sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz? F.Bahçe ikinci yarıya hazır mı?

Hazırlık
maçları farklı, lig farklı. F.Bahçe’nin durumunu lig başladığında göreceğiz, ama hazırlık maçlarında gözüken o ki kötü değil. F.Bahçe ciddi oynadı da, acaba rakipleri aynı ciddiyetle mi çıktı bu hazırlık maçlarına, sorun orada. Onlar F.Bahçe’yi ne kadar zorladı, F.Bahçe ne kadar zorlandı? Bunların hepsinin sonucunu bu hafta G.Birliği maçında göreceğiz.

Yalnız şu bir gerçek, F.Bahçe’de durduk yerde sorunlar üretiliyor. Christoph Daum’un "Yedeklerle aslar arasında kalite farklı var" açıklaması problem. Daum kalite farkından bahsediyor, ama bu farkı yaratan kim? Kendisi. Bir takıma 8 tane oyuncu monte edilmez, bu sayı 1-2 olur. Bu bir.

İkincisi, bu adamları hiç oynatmadın sonra bir hazırlık maçında sahaya sürdün ve diyorsun ki "kalitesiz". Peki, sen bu futbolcuları hazırlamak için hafta aralarında antrenman maçları yaptırdın mı? Hayır.

Sonra maçta sahaya sürdün ve oynamadılar diye eleştiriyorsun. Nasıl oynasınlar? Şans bile alamıyorlar, sonra da onları yargılıyorsun.

Böyle bir futbol anlayışı dünyanın hiçbir yerinde görülmüş değil. Böyle bir beyanat da verilmez. Daum ileride kendini haklı çıkarmak için şimdi futbolcularına yükleniyor.

Anelka takımdan mutsuz

* Anelka’ya teklifler var, Fransız futbolcu gider mi veya F.Bahçe onu gönderir mi?

Anelka
Türkiye’de mutlu, takımdan mutsuz. Oyun tarzı onu gösteriyor. Bazen de fevkalade laubali oynuyor. Bu tarzda ve bu kalitede bir oyuncu öyle goller kaçırır mı... Küçümsemekten, önem vermemekten kaynaklanıyor bu.

Gider mi, kalır mı, onun bileceği şey, ama Avrupa’dan Anelka’ya bir sürü teklif gelir. Sözleşmesi bittiğinde adam "Gitmek istiyorum" derse de F.Bahçe mecburen onu gönderecek.

Ama F.Bahçe’nin onun için istediği bir para var, üç aşağı beş yukarı bu paranın ödenmesi lazım. Anelka’yı isteyenler bu parayı öder mi, bilmiyorum. Ama Fransa Milli Takımı’na seçilir ve Dünya Kupası’nda oynarsa, değeri çok artar, bu da bir gerçek.

G.Saray’da yönetim acizliği

* Futbolcuların ödemesi yapılmazsa, bu Galatasaray’ı ve takımı ikinci yarıda nasıl etkiler?

G
.Saraylı futbolcuları alınlarından öpmek lazım. Bu kadar verilen ve yerine getirilmeyen söze rağmen mücadele ediyorlar. "Paramız yok" dersin bu ayrı. Ama çek verir, bunu ödemez, "Karşılığı sonra ödenecek" der bunu yerine getirmez yine ertelersen, o zaman iş tehlikeli bir duruma girer. Futbolcuların bu iyi niyeti nereye kadar sürer, G.Saray bir beraberlik bir yenilgi alırsa ligden kopar, tabii F.Bahçe tökezlemezse.

Federasyon el koymalı

G.Saray’da bir tek futbolcular mücadele ediyor, başka kimse mücadele etmiyor ki... O G.Saray yönetiminde bu futbolcuların parasını toplayıp verecek insan yok mu? Bu nasıl yönetim? G.Saray bu kadar aciz, kötü duruma düşürülür mü? Yöneticiler taahütlerini yerine getirmiyorlar. Kulübün prestijini yükseltmek için oraya gelmişsin ama hem onu düşürüyor, hem de gazeteye beyanat veriyorsun. Böyle bir şey dünyanın başka yerinde olur mu?

Başka bir ülkede olsa, federasyon gelir kulübü lağveder. Bizim federasyonun böyle bir şeyden haberi yok. Futbolcuların garantisi nedir federasyon. Kulüp ödeyemezse federasyon el koymalı bu işe. Ama bizim federasyon hep kendine gelsin istiyor.

Beşiktaş’ta iş seyircide

* Jean Tigana, Beşiktaş’a bir farklılık getirdi mi?

Bir
takım farklılık getirir de, futbolcular bunun ne kadarını sahada tatbik eder mesele bu. Beşiktaş tarihinde hep yıldız ve kaliteli oyuncularla oynamıştır, ama bugün standart oyuncularla oynuyor.

Bu futbolcuları yukarı çekecek seyircidir. İyi de oynasa kötü de oynasa destek olacaktır. Ama seyirci bunu yapacağına protesto ediyor.
Yazının Devamını Oku

Zevk vermiyor

22 Aralık 2005
FENERBAHÇE dün akşam kenarlardan hücum yapıp, gol yollarında etkili olmak istedi. Toplar orta sahadan hep kenarlara aktarıldı. Ancak, kenar adamlarının yaptığı bir şey yok. Gaziantepspor çok akıllı, bilinçli ve dinamik bir futbol oynadı. Topla daha çok oynayan taraf da Gaziantepspor’du. Fenerbahçe ne yaptı? 1-0 geriye düşmüş, buna karşın bir karambol pozisyon ve direğe çarpan top dışında hiçbir pozisyon üretemedi. Toplar hep geriden şişirildi. Kim vuracak kafayı, Semih mi? Bu tür toplarda etkili olacak tek adam Tuncay. O da kenarlardan bir şeyler yapmaya çalışıyor. Geriye sadece Luciano kalıyor ki, o da ileri çıkmasına rağmen etkili olamadı.

Fenerbahçe zevk vermeyen bir futbol oynuyor. İyi futbol oynarsın yenilirsin, o başka. Fenerbahçe dün tıpkı Avrupa maçı gibi oynadı. Top kullanma diyorsun, bütün topları El Taib kullandı. Sahada istediklerini tek başına yaptı, Gaziantep’i idare etti.

Defanstaki oyuncular birbirleri ile anlaşamadığı için yardımlaşamadı da. Benim Türk antrenörüm -Hüseyin Kalpar- enteresan. Ortada koşan bir adam değil, topu kullanandan faydalanacaksın. Zaten orta sahanda Özgür gibi çok koşan bir oyuncun var. Topları iyi kullanan, pas yapan adam lazım sana. El Taib’i niye çıkarıyorsun?

Kulüpte forma mı yok?

Fenerbahçe kötü oynadı, bu doğru. Ancak bir de madalyonun diğer yüzüne bakmak lazım. Ligin ilk yarısı bitmiş, futbolcunun aklı tatilde. Kafaca konsantrasyon olmayınca, fizik olarak yetersiz kalıyorsun. Kupa maçları ikinci devrenin çarşamba günleri oynanabilir. Neden buralara sıkıştırıyorlar anlamıyorum. Oyuncularda ister istemez konsantrasyon bozukluğu oluyor. Ancak bu, Fenerbahçe için mazeret değil.

Fenerbahçe’nin muhteşem bir stadı var, maddi imkanları çok iyi. Ciddi bir kulüp diyoruz ama futbolcuların kimi uzun, kimi kısa kol formayla çıkmış sahaya. Kiminin elinde eldiven var, kimininki çıplak. Eğer uzun kol forma giyilecekse, buna herkesin uyması lazım. Birileri çıkıp bir şey demiyor. Koskoca Fenerbahçe’de forma mı yok? Milyonlarca dolarlık forma satıyorsun. Önce kendi futbolcuna bakacaksın.
Yazının Devamını Oku

Ailton Daum gibi

20 Aralık 2005
Beşiktaş’ın Brezilyalısı da tuhaf bir adam, o da F.Bahçe Teknik Direktörü Christoph Daum’a benziyor. Yurt dışında başka, Türkiye’de başka konuşuyor. Ama şu gerçek Beşiktaş’ta revizyon şart. Beşiktaş’ta Youla taraftar tepkisinden gitmek istediğini açıkladı, Ailton gitmek istiyor. Beşiktaş girdiği bu sıkıntılı dönemden nasıl çıkar, yönetim ne yapmalı?

Beşiktaş
yönetimi ve seyircisinin yapacağı bir şey var, sezon sonuna kadar takımlarını desteklemek. Tabii ondan sonra da yönetim fevkalade iyi bir takım kuracak. Böyle bir takım devre arasında da kurulabilir. Bu takım gerçek Beşiktaş takımı değil, ikinci sınıf bir takım. Bu takımdaki oyuncular Beşiktaş formasını giyecek futbolcular değil. Ankara’da bir takımda oynamakla Beşiktaş’ta oynamak arasında fark vardır. Oyun tarzı olarak Youla boş saha bulacak ki, takımını hücuma kaldıracak. Beşiktaş’ta bunu bulamıyor, o zaman iş beceri istiyor. Youla’da o beceri de yok. Tabii işler istediği gibi gitmeyince o gitmek istiyor.

Revizyon şart

Ailton
zaten tuhaf bir adam, o da F.Bahçe Teknik Direktörü Christoph Daum’a benziyor. Yurt dışında başka, Türkiye’de başka konuşuyor. Ama şu bir gerçek, Beşiktaş’ın defansını da orta sahasını da revize etmesi lazım. Bu oyuncularla işte bu kadar oynanıyor. Teknik direktör Jean Tigana takıma damgasını devre arasında vuracak. Bugüne kadar takımı tanıma süreci geçirdi. Şimdi takımı yenileme, kendi havasını tam anlamıyla takıma benimsetme imkanı ve süresi var. Ama onun da bazı görüş eksiklikleri ortaya çıkıyor. Sergen’i bırak oynasın, Tümer’i de koy yanına. Yalnız Çağdaş’ı oyun kurucu olarak oynatma. Orada kim oynar Koray ve Kleberson, tabii onlar da geldikleri gibi değil.

Sabır gerekiyor

İbrahim Akın
iyi bir oyuncu, daha iyi de olabilir. Yalnız vatan kurtaran aslan görevine soyundu. Ayağına aldığı her topu kaleye vuruyor. Topu kaleye vurmak güzel de, daha uygun olan arkadaşlarına pas verse, belki de maçı kazandırır. Taraftar böyle neticeler beklemediği için de tepki gösteriyor. Ama kurulan takım ve transferler yanlış yapılmış, bu yüzden bugüne gelinmiş. Şimdi herkesin biraz sabırla kenetlenip çıkış için birlikte hareket etmesi gerekiyor.

Türkiye mi Teksas mı?

 Fatih Tekke’nin silah taşımasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir
futbolcuda silah olabilir mi? Neredeyiz, Teksas’ta, kovboylar döneminde mi? Belki silah hobisinden dolayı almış olabilir, ama öyleyse evinde bırak, yanında niye taşıyorsun o silahı. Trabzon’da yanında taşırsın diyelim, İstanbul’a geliyorsun, otelde kampa giriyorsun, yanında ne işin var? Emniyet görevlisi misin? Bunu bir de gösteriş olarak yapıyormuş gibi geliyor ki, o da en kötü tarafı.

Trabzonlular kenetlenmeli

 Yeni başkan Trabzonspor’a nasıl bir hava getirecek, neyi değiştirecek?

T
rabzon’un havası diğer kulüplerden farklıdır. Yeni başkan Nuri Albayrak eğer maddi olarak ortaya bir güç koyar, iyi seçimler yaparsa, takımın çehresi daha iyi olur. Trabzonspor’un zaten iyi oyuncuları da var. Takımına düşkün bir seyirci de var Trabzon’da. Ama Trabzonspor’un çıkışa geçmesi için, seyirci de, Trabzonlular da başkanın ve yönetimin etrafında birleşmeli.

F.Bahçe’nin eksiği çok

 F.Bahçe’de ligin ilk yarısında göze çarpan eksiklik neydi?

Bir
sürü eksikliği var F.Bahçe’nin. Bu eksikleri de Avrupa’da su yüzüne çıktı. Taktik hatalar... Oyuncu seçimindeki hatalar... Anelka’yı kullanamamak... Alex’in sakatlığı... Sağ bek ve sol bekte problem... Santrforda problem... Bunlar F.Bahçe’nin sancıları.

Şimdi Anelka da bu takımda tek santrfor oynayacak tarzda bir futbolcu değil, öyle oynatılıyor. Fransız futbolcuya o tarzda toplar da atılmıyor. F.Bahçe Denizlispor’a 6 gol atmasına rağmen, tek santrfor Semih’le oynadı. İkinci yarıda futbolcular bilinçli bir şekilde ileriye yardım edince farklı skor geldi. Ama F.Bahçe kendi kalesinde de bir sürü pozisyon verdi rakibine. İki duran toptan iki gol attı, ama rakibine bariz bir üstünlüğü yoktu ilk yarıda. Hatta bu oyundan sıkılan bir sürü seyirci de vardı. İkinci devre Alex ve Aurelio gibi topa iyi vuran, becerikli iki oyuncu maçın gidişini değiştirdi.

Şemsiye ters dönebilir

* Ligin ilk yarısında oluşan puan durumunu ikinci yarıda ne değiştirir?

Fenerbahçe
’nin tutumu değiştirir. Sakatlıklar, cezalar, taktik hatalar, yanlış kadro kurmak, güllük gülistanlık giden Fenerbahçe’yi bir anda tersine çevirebilir. Şemsiye ters dönebilir. Futbol bu, herşey olur. Aynı şey Galatasaray’ın da başına gelebilir. Ligde şampiyonluk yarışı iki takım; lider F.Bahçe ile takipçisi G.Saray arasında geçiyor. Onları zorlayacak iki takım hangileri, Trabzonspor ile Beşiktaş. Ancak bu iki takım da kötü durumda. Şimdi bu tabloya göre F.Bahçe büyük avantaja sahip. Moralli, Denizlispor karşısında oynadığı futbol olumlu. G.Saray da Kayserispor’a karşı mükemmel oynadı.

Milliler de önemli

G.Saray, F.Bahçe’ye göre dezavantajlı. Çünkü futbolcuları mali açıdan rahatsız. Bu durum takımı etkiler mi? Şu ana kadar etkilemiş gözükmüyor. Ama durum değişebilir. Devre arasında takımlar ve futbolcular ne kadar çalışacak, bu önemli. Milli Takımlarında görev alacak oyuncular -ki F.Bahçe’den Appiah, G.Saray’dan Song ve Saidou gibi oyuncular gidecek- ne zaman dönecek? Çünkü bu futbolcular takımlarında orta saha ve defansın yükünü çekiyor, onların durumu önemli. Bunlar hep yarışı etkileyecek faktörler.
Yazının Devamını Oku

Bunun adı kışkırtma

13 Aralık 2005
O takıma böyle, şu takıma şöyle yaptılar diye üzerlerine gitmeye devam edilirse, hakemler de maç yönetemeyecek. Aslında bütün iş hakemleri F.Bahçe aleyhine kışkırtmak gibi geliyor bana. Ondan sonra da deniyor ki, Fair-Play... * Ezeli rakibinin eleştirisine hedef olduğu gibi hakem kararları F.Bahçe’nin lehine mi oluyor?

K.Erciyes
maçına bakıyoruz, bir karambol ve top Tuncay’ın eliyle temas etti. Bana göre bu pozisyon penaltıydı, çünkü Tuncay topla eliyle oynadı. Ama dediğim gibi bu benim fikrim. Hakem kitaba göre değerlendiriyor ve yazılanları kendine göre yorumluyor. Biz pozisyonları tekrar izleyip karar veriyoruz, o sahada anında karar veriyor.

Gelelim Volkan’ın pozisyonuna... Bana göre Volkan’ın ayakları ceza sahası içindeydi. Hakem dışarıda da diyebilirdi. İki pozisyona baktığınızda, biri penaltı ve içeride derken, diğeri penaltı değil ve dışarıda da veya farklılarını söyleyebilir. Herkes kendine göre bir yorum yapabilir.

Canaydın’a yakışmadı

Ancak hakemlerin verdiği kararlar geçerli ve onlara bu kadar yüklenmek yanlış. Yoksa o takıma böyle, şu takıma şöyle yaptılar diye üzerlerine gitmeye devam edilirse, onlar da maç yönetemeyecek.

Tesadüfler üst üste geliyor. Ama G.Saray Başkanı Özhan Canaydın’a yaptığı açıklamaları da yakıştıramadım. Sporun içinden gelmiş bir başkan, her ne olursa olsun böyle beyanatlar vermez. Ancak Canaydın da camiası tarafından o kadar protesto ediliyor ki, böyle konuşmak zorunda kalıyor. Yoksa benim bildiğim Canaydın o sözleri söyleyecek yapıda bir adam değil.

Televizyonda spor programlarına bakın... Hakemden başka bir şey konuşulamaz mı bu programlarda? Bir tek hakemden mi anlıyorlar bu programlara katılanlar da başka bir şey konuşmuyorlar?

Aslında bütün iş hakemleri Fenerbahçe aleyhine kışkırtmak gibi geliyor bana. Ondan sonra da deniyor ki, Fair-Play. Bu kadar konuşmadan sonra Fair-Play olur mu?

Anelka oynasa farklı olurdu

* F.Bahçe’de Anelka ve Nobre olsaydı, K.Erciyes’te daha farklı bir galibiyet alabilir miydi? Bu ikilinin yokluğu takımı etkiledi mi?

Nobre’
nin yokluğu değil de Anelka’nın olmayışı F.Bahçe’yi etkiledi. Çünkü F.Bahçe önce maçın başında öne geçti, 35. dakikada da farkı ikiye çıkardı. Skor böyle olunca rakip F.Bahçe’nin üzerine gelmeye başladı ve sarı lacivertliler için sahada depar yapılacak boşluklar doğdu.

Bu alanları en iyi değerlendirecek futbolcu Anelka’ydı. Alex arzuluydu. Brezilyalı futbolcunun atacağı paslarla Anelka çok gol atabilirdi.

Anelka F.Bahçe’ye en çok boş saha bulduğunda yararlı oluyor. Çünkü deparlı, güçlü, topa iyi vuran bir futbolcu. K.Erciyes karşısında F.Bahçe aralardan futbolcularını topla buluşturamadı.

Anelka’nın süratinde, çabukluğunda bir futbolcusu yoktu F.Bahçe’nin. Bir tek Tuncay o aralara girebilirdi. Bir keresinde girdi ve golü de attı.

Daum takımına güvenmiyor

* Daum, gençlere yöneleceğini söylüyor. Fenerbahçe’nin alt yapısı var mı, Alman teknik adam bunu ne kadar gerçekleştirebilir?

FENErBahçe
’nin uzun süredir belli bir alt yapısı var. Yalnız Daum kendisini kulüple fazla özdeşleştirmediğinden olsa gerek, F.Bahçe’ye genç oyuncular kazandırayım diye bir fikri yok. Onun fikri yarışmada. Derdi maç kazanmak, rekorlar kırmak.

Yoksa ben şu futbolcuyu şurada oynatayım da onu kazanayım kaygısı taşımıyor. Gençleri oynatacağım diyor da bunu yapamıyor.

Kayseri Erciyes deplasmanında 3-0 galip F.Bahçe, ama uzatmalara girilirken genç oyuncu sahaya sürüyor. Gelecek vadeden adamları daha erken sahaya sür ki, onları da gör ve kazan.

Yalnız tabii burada Daum’u da çok fazla eleştirmemek lazım. O da kendinden beklenen yarışmacı kimlikle hep kazanmak zorunda. F.Bahçe normalde Avrupa maçlarından sonra gol yollarında zorlandığı için de böyle bir sancı yaşıyor.

Belki psikolojik olarak çöktü takım ve Daum da böyle bir durumda nasıl genç oyuncuyu oyuna sokacak da onu kazanmaya çalışacak. Bunu düşünüyor olabilir. Bu da riskli belki, ama yine de oyuncusuna ve takımına güvenmiyor ki, farklı öne geçtiği halde genç oyuncuları denemedi.

Trabzonspor büyükse çabuk atlatmalı

* Trabzonspor’da teknik direktör Vahid Halilhodziç yaptığı açıklamalarla istifa sinyali mi veriyor?

Halilhodziç
sezon ortasında veya sezon sonunda bırakabilir, bunu bilmiyorum, ama takımdan memnun olmadığı kesin. Trabzonspor’un 2-0 öndeyken 3-2 yenilmesi olacak iş değil. Şanssızlık belki, ama şunu da belirtmek lazım ki Ersen’in attığı beraberlik golü muhteşemdi ve Ankaraspor iyi mücadele ediyor. Bu yenilgi Halilhodziç’i de büyük hayal kırıklığına uğrattı.

Trabzonspor’un oturmuş bir takımı vardı. Yaşanan sakatlıklar cezalar nedeniyle sıkıntılı günler yaşandı. Halilhodziç şimdi yeni oyuncuları kazanmaya çalışıyor, gençleri oynatıyor. Yönetim konusunda yaşanan seçim telaşı da takım üzerinde etki yaratıyor. Trabzonspor bu sıkıntılı günlerin içinden çıkmak zorunda, ama bunu ne kadar sürede yapar bilemiyorum. Eğer büyük kulüpse bu badireyi çabuk atlatmalı.

Bu korku gereksiz

* Galatasaray, Beşiktaş derbisinde sonucu etkileyen neydi? G.Saray’ın bu derbiden galibiyetle çıkması ligin seyrini nasıl etkileyecek?

Her
iki takımın kalecisi de derbinin skoru üzerinde büyük rol oynadı. Mondragon’un yediği bir gol dışındaki 4 golde iki kaleci de hatalıydı. Necati’nin attığı yavaş bir top yanından geçti Cordoba’nın müdahalesi yok. Hele 3. golde topu tuttu elinden kaçırdı, rakibin önüne bıraktı.

Ayrıca G.Saray futbol anlayışı olarak Beşiktaş’tan iyiydi. Attığı goller 18 üzerinde paslaşmalarla yaratılan pozisyonlar sonrası. Sarı kırmızılılar orta sahaya hakimdi.

Yalnız derbide önemli bir nokta vardı. Beşiktaş 2-1 öne geçmiş, ama kendi sahasına çekiliyor. G.Saray da üstüne gidiyor. G.Saray 3-2 öne geçiyor, bu kez Beşiktaş oyuna hakim oluyor. Neden futbolcularımızda böyle bir neticeyi koruma korkusu var, bilemiyorum. Fenerbahçe’de de aynı şey var. K.Erciyes’te 3-0 galip, o da öyle oynuyor, Volkan gollük pozisyonları kurtarıyor. Bu her takımımız için geçerli. Beşiktaş 2-1 galip, normal oyununu oynasa, niye kapanıyor? Topu kullanacak oyuncuları da vardı, ama G.Saray bunları da fazla kullandırmadı.

G.Saray için bu derbide alınan galibiyet çok değerli. Çünkü lider F.Bahçe ile arasındaki 4 puanlık farkı korudu ve aranın 7 puana çıkıp açılmasını önledi. G.Saray yarışta yine devrede. Ayrıca F.Bahçe’ye de psikolojik olarak baskı yaptı. F.Bahçe’de zor bir maça çıktı Kayseri’de, tedirgindi ama kolay kazandı.
Yazının Devamını Oku

Takdir etmeli

12 Aralık 2005
FENERBAHÇE, çok zor bir deplasmanda mücadele etti. Rakip Erciyesspor bu ligin en iyi takımlarından biri. Gerek yerlileri, gerekse yabancıları çok kaliteli.  Zaten bu kalitelerini bugüne kadar sergiledikleri performansla kanıtladılar. Bu bakımdan Fenerbahçe’nin, Nobre, Anelka ve Selçuk gibi üç asından yoksun ve de moralsiz olmasına rağmen Erciyesspor’u böyle rahatça yenmesi takdir edilecek bir olaydır.

Sarı lacivertlilerin, çekinerek geldikleri Kayseri’de bu kadar kolay kazanmasının en önemli sebebi, golün maçın hemen başında gelmesiydi. Erciyesspor daha neye uğradığını anlamadan birinci dakika dolarken Önder’in şutundan gol yedi. Önder o pozisyonda olağanüstü vurdu, topu kimse göremedi. Alex’in 36’ncı dakikada penaltıdan attığı gol maçın kopmasını sağladı. Tuncay’ın 65’inci dakikadaki üçüncü golü ise her yönden muhteşemdi. Tuncay her maçta böyle goller atmak için uğraşıyor, ama atamıyordu. Bu çabaları nihayet dün semeresini verdi.

Fark artabilirdi

Erciyesspor 2-0 geriye düştükten sonra mecburen hücuma daha fazla ağırlık verdi. Bu da defansta açıklar vermesine neden oldu. Fenerbahçeli futbolcular eğer biraz daha becerikli olsalardı, bu açıklardan birkaç gol daha bulabilirlerdi. Dünkü maçta benim anlayamadığım olay, Fenerbahçe’nin 3-0 önde iken bile rahat oynayamaması idi. Sarı lacivetlilerin üçüncü golden sonra topu yere indirip daha sakin oynamalarını bekliyorduk, ama bunu yapamadılar, dan-dun oynamaya devam ettiler.

Nobre ve Anelka’nın yokluğu nedeniyle forma giyen Semih, elinden gelen her şeyi yaptı. Semih, çok deparlı bir futbolcu değil. Fakat topu kullanmada Nobre’den daha becerikli. Top ayağına geldiği zaman, kimse kolay kolay alamıyor. Nobre’nin Semih’ten üstün yönü ise; ceza sahasında çok hareketli olması.

Gençlere şans vermediği için sıkça eleştirdiğimiz Daum, dün yine bildiğini okudu. Fenerbahçe, 65’inci dakikada 3-0 öne geçmiş olmasına rağmen, gençleri yeterince kullanamadı. Can ve Gürhan’ı hiç oynatmadı, Olcan’a ise birkaç dakika şans verdi. Bir tek Kemal’i son 20 dakikada oynattı, ki ona da hayret ettik. Daum’dan böyle bir şey beklemezdik! Bu durum da Daum’un yarışmacı bir kişiliğe sahip olmasından kaynaklanıyor. O sadece, ‘Gençler beni ilgilendirmez. Ben bugün nasıl başarılı olurum, parayı nasıl kazanırım, ona bakarım’ diye düşünüyor ve ona göre hareket ediyor.
Yazının Devamını Oku

Yazık oldu

7 Aralık 2005
FENERBAHÇE’yi dün gece seyrederken üzüldüm. Ama bu maçtaki futboluna ve aldığı sonuca değil, Schalke maçlarında kaybettiği puanlara... Fenerbahçe, PSV karşısında üç pozisyon verdi, ikisi gol oldu. Gollerden ilki duran top. Adam topu dikiyor, geriliyor, bakıyor... F.Bahçe savunmasının pozisyon alması lazım. Adam markajı yapması lazım. Adamları topa yükseltmemesi lazım, ama nerede... Serbest atış, kafa ve gol. Bir akın gelir, konturpiyede kalırsın, gol yersin. Ama böyle pozisyon hatası yapılır mı... Bu kadar konsantrasyon hatası olur mu... Yazık, günah.

Bir şey üretemedi

Bakıyorsun Fenerbahçe topa hakim, oyunu yönlendiriyor, ama nereye, geriye oynayarak, ileri gidemiyor. Fenerbahçe kafa olarak hazırlanmış bu maça, yenmek için sahaya çıkmış bu belli, ama kendini zorlamadı. Futbolcular arasında bağlantı yine yoktu. Herkes kendi havasında oynadı. Tuncay çok koştu, bir şey üretmedi. Lüzumsuz bir topla oynama sevdasındaydı, gösteriş yapmak için yanındakine top atmadı. Ayağında tuttuğu topları sonunda rakibe vererek harcadı.

F.Bahçe ileriye düzgün top atamadı, hücuma yönelik varyasyon yoktu. Doğru düzgün bir şut çekemedi. Bu PSV’yi İstanbul’da da 3-0 yenmişsin, ama Eindhoven’da çaresizsin. F.Bahçe sürekli hücumu düşünmedi ki. Adam durarak, dinlenerek oynuyor, böyle bir oyun anlayışıyla sahada bulunan bir futbolcuyu oyundan almak bir şey farkettirmiyor.

Penaltı verilmedi

Tamam Fenerbahçe hücuma yönelik fazla etkili oynamadı, ama yüzde yüz bir penaltısı da verilmedi. Top rakibin eline çarpabilir, ne var ki o pozisyonda PSV’li oyuncunun eline çarpmadı. Adam resmen eliyle topa müdahale edip yönünü değiştirdi. PSV’nin de doğru düzgün atağı yoktu, adamlar oyunun son dakikalarında bir atakta ikinci golü buldu.

Dün geceye bakıyorsun, PSV’nin ismi büyük tamam da Fenerbahçe bu takımı yenebilirdi. Yenemese bile Schalke maçlarındaki o taktik, sahadaki diziliş hataları olmasa iş dün bu hale bile gelmeyecekti. Bu gruptan çıkmalıydı F.Bahçe. Milan’a belki yenilirsin tamam da Schalke de senden fazla takım değildi, PSV de öyle. Hele PSV bu yeteneksiz oyuncularıyla, ikinci tura kaldı ki, yazık. Schalke bile PSV’den iyi takımdı. Fenerbahçe, bence Schalke maçlarına üzülsün.
Yazının Devamını Oku

Avrupa'da yetersiz

6 Aralık 2005
F.Bahçe’nin hem futbolcusu Avrupa’da oynamak için yetersiz, hem tecrübesiz, hem de tüm silahlarını kullanamıyor. Bunların yanında antrenörü Daum da tecrübesiz. * Fenerbahçe, PSV karşısında nasıl oynarsa istediği galibiyeti alabilir? İki takımın birbirine karşı üstünlük kurabilecekleri özellikleri neler?

FENERBahçe
PSV önünde 3 ana şeye dikkat etmek zorunda. 1- Defansını sağlam tutmalı. 2-Topa sahip olup, oyunu yönlendirmeli. 3-Anelka ve Tuncay’ı rakip savunmanın arasına ve arkasına kaçırmalı. Christoph Daum’un Tuncay’ı o kadar çok geride kullanmaması lazım. Tüm bunların yanında tecrübenin de büyük önemi var. Rahat ve sakin olması lazım. Zor bir maç oynayacak.

Schalke karşısında hiç hesapta olmayan 4 puan kaybetti F.Bahçe. Avantajlarını o maçlarda yitirdi. F.Bahçe’nin hem futbolcusu Avrupa’da oynamak için yetersiz, hem tecrübesiz, hem de silahlarını kullanamıyor. Bunların yanında antrenörü de tecrübesiz.

Fenerbahçe bütün olarak tecrübesiz, ama bunun üzerinde fazla durmuyor. Aslında iyi de yapıyor. PSV Eindhoven’ı yenerse güzel olur, UEFA Kupası’nda Avrupa yoluna devam etme şansı yakalar.

Ama şu gerçeğin altını bir kez daha çizeyim, Fenerbahçe Avrupa’da kifayetsiz kalıyor. Zaten kadro olarak eksik Fenerbahçe’de kenarda unutulan, şans verilmeyen bir sürü oyuncu da var. F.Bahçe teknik anlamda iyi yönetilmiyor.

Beşiktaş için devreyi bekleyin

* Beşiktaş için bir çıkış süreci başladı diyebilir miyiz?

Beşiktaş
seyircisi mükemmel, kendi sahasında oldukça etkili. V.Manisa karşısında İbrahim Akın 10 dakika içinde oyunu çözdü. Bunu bir maç Ahmed Hassan, bir maç Kleberson yapar. Böyle silahları var Beşiktaş’ın. Ama takımın gücünü ve seviyesini ligin ikinci yarısının başında sahaya çıkaracağı takımla ölçmeli. Bu takımı o zamanki performansına göre eleştirmeli.

Beşiktaş, V.Manisa karşısında ilk yarı çabuk, süratli oynadı. İkinci yarıda ise topu kullanamayan, rahat oynaması gerekirken acemiler mangasını andıran bir Beşiktaş vardı. İlk yarıda galibiyete yetecek golleri bulunca, oyuna biraz boşverir gibi oynamaya başladılar. 3-0’dan sonra topu rahat kullanıp, kendini sıkmadan oynayacağına, Manisasporlu futbolcuların arkasından koşarak oyunlarını bozmaya çalışan bir Beşiktaş izledik. Tigana, koşan, mücadele eden, çabuk oynayan bir Beşiktaş yaratmak istiyor. Seyircinin de desteğini arkasına alan siyah beyazlılar önceki gün aldığı galibiyetle moral de kazandı.

Tehlikeli derbi

* Hafta sonu oynanacak Galatasaray-Beşiktaş derbisi ligin seyrini nasıl etkiler? Hangi takım favori?

Derbide
favori olmaz. İki takım için de zor maç. G.Saray şampiyonluktan kopmamak, Beşiktaş prestij için mücadele edecek. Tigana ilk derbisine çıkacak. O da mağlup olmak istemeyecek. Güzel bir maç olacak, ama iki takım için de tehlikeli bir derbi.

Gerets, İliç inadını bırakmalı

* Galatasaray’da Ümit Karan, Necati Ateş, Hakan Şükür, Hasan Kabze gibi forvetler var ve seçimde sıkıntı yaşanıyor. Sizce tercih nasıl yapılmalı?

Eric Gerets
kendi aldığı oyuncuları oynatmak için lüzumsuz inat ediyor. Kendin transfer ettirebilirsin, ama oyuncu sahada başarılı olamıyorsa ısrar etmemesi lazım. Ümit-Necati-Hakan üçlüsünü bozar, Hakan Şükür’ü kenarda oturtur, yerine Iliç’i oynatırsan olmaz. Üçlünün arasında yarattığı uyuma, anlaşmaya ayak uyduramıyor, onu beceremiyor Iliç. Şimdi Iliç’te ısrarın anlamı ne? Heinz’da da ısrar edildi olmadı, şimdi oynatılmıyor. Iliç kötü futbolcu değil, ama G.Saray’ın aradığı adam değil.

Bir şeye de dikkat çekmek istiyorum. Hakan oynuyor diye her topu ileri ona doğru şişirmenin manası da yok. Hakan o topu alsa ne olacak, indirecek adam yok yanında.

Bu bir kompleks haline geldi, milli takımda da, G.Saray’da da böyle. Top havadan atılır, ama genelde yerden oynanır futbol.

Trabzon ihtar verdi

* Trabzonspor beraberliği F.Bahçe’yi nasıl etkileyecek?

F.Bahçe
kendi sahasında kazanmak istiyordu, ama kazanacak oyun oynamadı. Trabzon çok daha bilinçli ve akıllı oynadı. Fenerbahçe şunu kendine sormalı, bu kadar yavaş oynayarak hangi takımı yenebilirim. Ligde kötü bir performans sergilemiş olabilir ama F.Bahçe karşısında ne yaptığını bilen bir Trabzonspor vardı.

Anelka’nın ve Alex’in iki pozisyonu dışında F.Bahçe’nin gol pozisyonu yok. Nobre karambolden 2 gol attı. 18 dışında yok Nobre, ama 18 içinde büyük işler yapıyor. F.Bahçe’nin daha hızlı oynaması lazım. G.Saray’ı da yendikten sonra ‘Trabzon’a kötü deniyor, bu maçı kazanırız’ dediler, ama olmadı, farklı skorla yenilebilirlerdi de.

Bunun bir ihtar olması lazım. Bu kadar yavaş, bilinçsiz, bu kadar hata yapılan bir oyun oynamaması lazım F.Bahçe’nin. Bu maçın skoru önümüzdeki haftalara veya şampiyonluk yarışına nasıl etki yapacak bunu zaman gösterecek.
Yazının Devamını Oku

Basit plan

3 Aralık 2005
ŞÜKRÜ Saraçoğlu Stadı’nda dün gece akıllı oynayan bir Trabzonspor ve şaşkın bir Fenerbahçe vardı. Sarı lacivertliler bu şaşkınlığın bedelini 2 puan kaptırarak öderken, az daha sahadan yenilgiyle de ayrılabilirdi. F.Bahçe’nin bütün sistemi, topu kenara atıp ileri taşıyarak orta yapma anlayışı üzerine kuruluydu. Hem de çok yavaş bir futbol oynayarak. F.Bahçe geride yavaş yavaş paslaşıyordu. Oyunu hızlandırayım, rakibin üzerine çabuk gideyim düşüncesi yoktu. Bu da Trabzonspor’un işine geldi. Kendi defansına kapanıp, kontratakla gol atma hesabındaki bordo mavililer, bu kadar basit bir planla istediğini aldı.

Hızlanınca değişti

F.Bahçe gibi yavaş oynayan bir takım karşısında Trabzonspor değil, kim oynarsa oynasın rakibinin silahlarını susturma yolunda istediği önmeli alırdı. Topu ayağına alan F.Bahçeli futbolcu, yanındakine verdi. Bir tek Anelka topu kullanmak için daha istekli görünüyordu. Ama o da fazla istekli değildi, topla az buluştu. Anelka’ya da bir şeyler oldu, sanki emaneten oynuyormuş havasına girdi. Fenerbahçe ikinci devre biraz hızlı başladı 1-1 yaptı. Yalnız oyunun büyük bölümünde rakip defansın arasına top atılamadı, ileri kaçan bir futbolcu bulunamadı. Herkes topu ayağına istiyordu, buluştuğu topu da kullanamıyordu. Geriye doğru topu ayağa oynamak kolay da, ileri doğru ayağa oynamak zor. F.Bahçe gibi yavaş oynayan takım araya adam kaçıramaz ve rakip defansı da şaşırtamaz.

Tuncay sol tarafta orta saha gibi oynuyordu. Dedim ya, Trabzonspor akıllı oynuyordu, aslında onlar da biraz daha yüklense, hele 2-1 öndeyken Yattara’nın topun üstüne basıp kaçırdığı pozisyon gol olsa, skor farklı olurdu. Trabzonspor maça tedirgin başlamıştı. Ancak baktılar F.Bahçe kendilerinin beklediği gibi oynamıyor, onlar da yüzde 100 kazanmak düşüncesiyle maça asıldı. Kontrolsüz ve yavaş çıkan Fenerbahçe akınlarını kesmekte fazla zorlanmadılar. Trabzonsporlu futbolcular ayaklarına aldıkları topu da iyi kullanıp güzel, organize akınlar, iyi kontrataklar yaptı. Fatih’in attığı bir ikinci gol var, Lee sol kanatta iki F.Bahçeli oyuncuyu geçti, herkesin bakışları arasında topu takım arkadaşıyla buluşturdu.

Nobre’nin etkinliği

F.Bahçe’nın kısır oyun anlayışında yan topa çıkan kimdi, bir tek Nobre. F.Bahçe oyunun son dakikalarında yine hızlanınca beraberliği kurtardı. Nobre iki gol attı ve ikincisi yine bir karambolde Brezilyalı futbolcunun 18 içindeki etkinliğinin ürünüydü. Ama kaybedilen 2 puanda, F.Bahçe’nin oyun anlayışının etkisi yanında Alex gibi bir düzgün ayağının kale önünde 15 metre topu yukarı dikerek pozisyonu harcamasının da payı vardı. Anelka da bir tane direkten kaçırdı.

Fenerbahçe futbol anlayışı olarak dün akşam kazanacak tarzda oynamadı ve sonuçta da 1 puanla yetindi.
Yazının Devamını Oku