Bülent Katarcı

Kadın ve erkekler yağlanmaya dikkat

6 Şubat 2010
KALP krizi geçirmede erkekler, kadınlardan daha fazla risk altında. İzmirli Endokrin ve İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ayşin Öğe, “Kadınlarda osterojen hormonu olduğu için erkekler daha risk altında, kadınlar erkekleri menopoza girince ancak yakalayabiliyorlar” dedi.

Metabolik sendromun erkeğe yansıttığı komplikasyon ve kronik hastalıkların, kardiyak riski kadınlara oranla daha fazla olduğunu söyleyen Doç. Dr. Öğe, “Erkeklerdeki yağlanma daha çok göbek çevresindeki yağlanmadır. Bu da bizim organ yağlanması dediğimiz yağlanmadır, organ yağlanmasıda kalp, şeker, kolesterol, tansiyon yüksekliği, beyin felci, prostat, kolon kanseri gibi hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur. Kadınlarda osterojen nedeniyle daha çok göbek çevresi değil, kalçada olan bir yağlanma vardır. Bu bizim elma ve armut tipi dediğimiz yağlanma şeklidir. Dolayısıyla organ yağlanmaları daha azdır, erkekler göbek çevresindeki yağ dokusundan dolayı, kadınlara göre kalp krizi açısından daha çok risk altındadır” dedi.
Bel çevresi bir ölçü
Bel çevresi 102 santimin üstündeki bir erkeğin kalp, şeker metabolik sendrom konusunda 4-5 kat daha fazla risk grubunda olduğu ve bunun bilimsel kanıtlandığını belirten Doç. Dr. Ayşin Öğe, şunları söyledi:
“Normal bel çevresi kadınlarda 82’nin, erkeklerde 92’nin altında olması gekekir. 102’nin üstü kalp hastalığı, prostat, kolon, şeker, yüksek tansiyon gibi hastalıkları beraberinde getirir. Yağ dokusu normal olduğunda son derece ideal hormonlar salgılar, ama artarsa yağ dokusu organların etrafını sarar. Yüzbinlerce yağ hücresi 30’a yakın hormon salgılamaya başlar ve kanda pıhtılaşma yapar. Şeker yükselir, kolesterol artar, tansiyon yükselir. Sağlıklı vücut kitle endeksinin, boy ve kilo ile orantılı olması gerekir. Yani 24-25 vücut kitle endeksi sağlıklı bir yağ dokunuz var demektir. Bu boyutu aşmayan yağ dokusu sizi kronik hastalıklardan korur. Haftada 3 gün egzersizi 45 dakikalık yürüyüşlerle desteklerseniz kronik hastalıklardan uzak durmayı ve kaliteli bir yaşamı garanti altına almış olursunuz, aksi takdirde organ yağlanması hepsini tetikler.”

Hemşirelerin buluşması

EGE Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu 1980 yılı mezunları lokalde bir araya geldi. Eski günlerini anan yüksek hemşireler, meslekte 29 yılı geride bırakıp emekli olan Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği Başhemşiresi Handan Hepgünay, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniğinden hemşire Füsun Kıyıcı’ya hediyeler verdi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 29 yılı geride bırakmanın onurunu ve gururunu yaşayan hemşireler günün anısına hatıra fotoğrafı çektirdi. Mesleklerinin bilgi, beceri, sabır, şevkat ve hoşgörü gerektirdiğini belirten hemşireler, temelde insan sevgisinin yattığını, ekip çalışmasının önemini vurgulayarak “Başarının sürekliliği için eğitim desteğinin olması gerekir” dedi.

Kan ver riski öğren

İZMİR Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Eşrefpaşa Hastanesi’nde kalp sağlığı ile ilgili çalışma başlatıldı. Kardiyoloji Kliniği ile Biyokimya Laboratuvarı arasındaki çalışmada kan veren hastaların kandaki lipoprotein değerinede bakılıyor. Eşrefpaşa Hastanesi Biyokimya Uzmanı Dr. Mehmet Hasırcı, “Kötü huylu dediğimiz LDL kolesterol seviyesine baktığımızda kalp hastalığına karşı riski belirliyoruz. Bu riski belirlerken LDL’nin daha alt fraksiyonlarından lipoprotein LPa var. Bu LDL yüksekliğinin gerçekten kalp krizi için risk olup olmadığını belirliyor. LPa’nın çalışmamız sırasında belli bir değeri var, normalde görülmemesi gerekiyor. LPa’nın yüksek olması diğer risk faktörlerinden bağımsızdır, sigaradan, alkolden bağımsız bir protein herşey normal. Yine bu LPa protein yüksekse koroner arter hastalığı riski yükseliyor” dedi.

Yazının Devamını Oku

Genital siğiller moralleri bozmasın

30 Ocak 2010
CİNSEL ilişki ile bulaşan frengi, bel soğukluğu gibi hastalıklara etkin yapılan tedaviyle artık, günümüzde çok az rastlanıyor.

Virüslerin neden olduğu genital siğiller (kondilom veya genital wart) cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıklar sıralamasında birinci sıraya yükseldi. Genital bölgedeki kılları jilet, sir, ağda gibi yöntemlerle temizleme alışkanlığı, siğil sayısının artmasına neden olmaktadır. HPV’nin (Human Papilloma Virüsü = İnsan Siğil Virüsü) önemli özelliği genital bölge derisinde yıllarca saklanabiliyor olması. Bazen yıllar önce bulaşmış siğil, birden bire çıkabiliyor.
“Virüs bulaşanların çoğunluğunda görünür bir hastalık meydana gelmiyor, ama hastalığı taşıyor ve bulaştırıyorlar” diyen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuğrul Dereli, kondomun bulaşmayı önlemediğine dikkat çekerek şunları söyledi:
Ben ile karıştırılır
“Genital siğiller, cinsel organlar ve anüs çevresinde yerleşir. Çeşitli boylarda, değişebilen renklerde olabilir. Bunlar, az sayıdan yüzlerceye kadar ulaşan karnıbahar görünümlü, deriden kabarık oluşumlardır. Genellikle az diye hastalar “ben” zanneder ve tedavi ettirilmez. Genital siğili oluşturan 40 kadar HPV türü var. Yüzde 10-15 kadarını, tip 16, 18 gibi kadınlarda “rahim ağzı kanseri”ni yaptığı ispatlanmış türler oluşturur. Son yıllarda cinsel ilişki yaşamamış kadınların aşılanması ile korunmaları sağlanmaktadır. Bu aşıların bazılarının rahim ağzı kanserlerinin yanı sıra genital siğil bulaşmasını engellemesi de söz konusudur. Genital siğiller sünnetsiz erkeklerde penis kanserine neden olabilir. İdeal bir tedavi yok, ağızdan ya da sürme yolu ile virüsleri yok etmek mümkün. Bulaşıcılığı azaltmak için görünür siğillerin tedavi edilmesi şarttır. En iyi tedavi, siğillerin sıvı azot yardımı ile dondurulmasıdır.”

Sağlık ve güzellik aynı çatı altında

HASTANECİLİKTE ileri teknik ve yöntemleri Türkiye’ye getiren, ‘Şifa Hastaneler Grubu’ ile sağlıkta ilkleri kurup, bu kurumdan ayrılan Opr. Dr. Mahmut Akdoğan, şimdilerde Bornova’da Pretty’iz Güzellik ve Bakım Salonu’nu kurdu. Dr. Akdoğan, 1.2 milyon dolar yatırımla “Tepeden Tırnağa Sağlıklı Bakım” sloganıyla yola çıktıklarını söyledi. Dr. Mahmut Akdoğan, “Bornova Kipa karşısında 5 katlı müstakil binamızda Pretty’iz adı ile hizmet vereceğiz. Sağlıklı vücut ve cilt bakımı, epilasyon, diş bakımı, plastik cerrahi, saç ekimi gibi bakımlar uzmanlar tarafından yapılmaktadır. Salonda görevli 20 kişilik ekibimizle tai masajı, sauna ile el ve ayak bakımını ileri teknolojiyle gerçekleştireceğiz. Ayrıca, konuklarımız için kafemiz de var” dedi.

Hayvan dostu belediye

İZMİR’de kazaya uğrayan ya da çeşitli nedenlerle yaralanan hayvanlar sahipsiz değil. Konak Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü her ay bir çok yaralı ve hasta hayvanın yardımına koşuyor. Türkiye’deki sayılı hayvan hastanelerinden birine sahip olan Konak Belediyesi sadece kendi ilçesine değil, çevre ilçe ve kentlere de hizmet veriyor. Uzman veteriner hekimlerin yer aldığı Konak Belediyesi sağlık ordusu bir yıl içinde 8 bini sokak, 6 bin 500 sahipli hayvanın ameliyatını ve tedavisini gerçekleştirdi. Bu sayede yaşama döndürülen hayvanlar ya sahipleniliyor veya belediyenin hayvan konaklama bölümünde bakım altında tutuluyor. Çağdaş toplumların insana olduğu kadar çevreye ve bu çerçevede hayvanlara da saygı göstermesinin gerekliliğinin altını çizen Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan önümüzdeki günlerde yeni bir hayvan ambulansı ile hizmet ağlarını genişletecekleri de vurguladı.

Yazının Devamını Oku

Sağlıklı olmanın formülü

16 Ocak 2010
2010 yılında yaşam tarzınızı değiştirip, sağlıklı beslenme gözardı edilmemeli.

Özellikle şişmanlık, kalp-damar hastalığı, diyabet, yüksek tansiyon, mide rahatsızlığı gibi sağlık problemi olan kişiler ve yaşlılar beslenmelerine dikkat etmelidir.
Etin vücudumuz için gerekli olan proteinlerin en önemli kaynağı olduğunu, ayrıca yağ, çeşitli mineraller (demir, çinko, fosfor, magnezyum) ve vitaminleri (B12, B6, B1 ve A vitamini) de içerdiğini belirten Diyetisyen Aslı Kınsız, 2010’da sağlıklı olmak için et tüketiminin önemine dikkat çekti ve şunları söyledi:
“Kırmızı etin 100 gramında ortalama 250-300 kalori vardır. Haftada 2 kez et tüketmek en sağlıklısıdır. Aksi takdirde gut hastalığı riski artar. Tüketilen fazla miktardaki protein karaciğerimizi yorar. Atıkların vücuttan uzaklaştırılması için böbreklerimiz daha çok çalışmak zorunda kalmaktadır. Ayrıca artan kolesterol damarlarda birikerek tıkanmalarına neden olmaktadır.”

BESLENME  ÖNERİLERİ:

1) Güne mutlaka kahvaltı ile başlayın. Kahvaltınız hafif ve her grup besin öğesini içerir olsun.
2)  Tek yönlü beslenmek yerine gün içinde tüm besin gruplarından (et, süt, yoğurt, sebze, meyva, kuru baklagiller) dengeli miktarlarda tüketin.
3)  Az ve sık yeme alışkanlığını bozmadan 3 ana, 3 ara öğün’e bölerek beslenin.

Yazının Devamını Oku

Yeni yıl bir fırsat

2 Ocak 2010
İYİSİYLE kötüsüyle bir yılı daha geride bıraktık. Belki biraz hüzünlüyüz, dünyadaki ömrümüzden bir yılı daha tükettik; biraz heyecanlı ve umutluyuz, yeni yıl hayatımıza neler getirecek diye, belkide yenileniyor hissediyoruz; hayatımızı yeniden şekillendirip geçmişte yaptığımız beğenmediklerimizi bırakmak için bir fırsat diye, hayatı temiz bir sayfaya yeniden yazmak gibi...

Peki bu hüzün, coşku, umut ve yenileme duygularının arkasında hangi dinamikler yatıyor. İşte, bu soruların cevaplarını Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Psikiyatri Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Yıldız”a sorduk. Prof. Yıldız da şunları söyledi: “Umutluyuz, çünkü umudun tükendiği yerde yaşam filizlenmez. Beyin ve ruh sağlığımız yerinde ise doğamız da buna, yani umudun tükenmesine izin vermez. Tüm umutlarımızın tükendiği anlarda bile depresyonda değilsek bizim için en büyük servettir. Yenileniyor gibi hissediyoruz, çünkü yaşam defterinde yeni yıl yeni sayfa demek, yaptığımız ama yapmaktan hoşlanmadığımız şeyleri herhangi bir gün bıraktığımızda yalnızca bırakmış oluyoruz. Oysa önemli günlerde bu kararları aldığımızda sanki daha kararlı davaranacağımızı hissediyoruz ve sanki geçmişte yaptığımız bu kötü şeylerin etkisi tamamen silinecek gibi, sanki hiç yapmamışız gibi.. Üstelikte 25’ten sonraki yaşgünlerimizde en başta anlattığım hüznün etkisi yalnız kendi üzerimizde...”

Nefes tekniği ile sağlıklı yaşayın

YERYÜZÜNDE yaşayan tüm canlıların oksijene ihtiyacı olduğunu, ancak ekolojik dengenin hızla bozulduğunu belirten Kuantum Uzmanı Numan Bayseçkin, nefes tekniği ile sağlıklı yaşayın mesajı verdi.
“Cezalar yetersiz kaldığından, rant için yanıp kül olan yeşil ormanlarımız ve geleceğimiz yok oldu. Bu nedenle yaşam kaynağımız olan oksijeni almak zorlaştı” diyen Bayseçkin, bu durumdan kısmen kurtulmak için nefes tekniği öğrenmek zorunda olduğumuzu söyleyerek, bu teknik hakkında şu bilgileri verdi:
Vücuda oksijen
“Vücut devinir ve biyolojik ritim sağlar ve faydası hemen fark edilir, sağlığımızı kolay yoldan korumak mümkün. Her bireyin özündeki ışığı yakması, doğru nefes alıp vermesi ile kuantum enerjinin açığa çıkması sağlanır. Beyin oksijen ve zindelik kazanır. Oksijen kaliteli yaşamak için en önemli elementtir. Bizler geliştirdiğimiz nefes tekniği ile daha az oksijenle bir çok hastalığımızı iyileştirebiliriz. Örneğin; tansiyon, kolestrol, kalın bağırsak, kalp ritmi, akciğer ve solunum yolları dahası tüm organlarımız bu teknikten yararlanabilir. Nefes tekniği, 3 günlük derslerle öğretiliyorsa da şunu yapın. Uygun zamanda burnundan derin nefes alın, bunu tutabildiğiniz kadar tutun. Sonra içerideki sıcak havayla yeni nefes yer değiştirsin. Ağızdan üfleyerek birden içerideki nefesi boşaltın. Bunu üç defa tekrar edin. Bize, bilg@acmos-enerjitibbi.com adresinden ulaşabilirsiniz.”

Tüp bebekte lazer dönemi

TÜRKİYE’nin ilk Özel Tüp Bebek Merkezi’nde lazer sistemi ile tüp bebek uygulamaları yapılıyor. Lazerin tıbbın birçok alanında farklı amaçlarla kullanılabilin bir teknik olduğunu belirten Dr. Dilek Aslan, “Tüp bebekte lazer uygulamalarında embriyo zarının inceltilmesi işlemi yapılıyor. Özellikle 35 yaş üstü kadınlarda ‘embriyoların yumurta zarından çıkmasını kolaylaştırma’ yöntemi yani döllenmiş yumurta (zona) pellucida adlı bir dış zar ile çevrilidir. Rahim duvarına (endometriuma) tutunmadan önce embriyonun bu zarı delerek hücre çeperinin dışına çıkması gereklidir. 35 yaş üstü kadınlarda, dış zar kalın olan olgularda ve tekrarlayan tüp bebek denemelerinde lazer sistemini uyguluyoruz, lazer yöntemi gebelik oranlarını arttırdığı bilinen bir yöntemdir” dedi.

Yazının Devamını Oku

Gürcü profesöre Kaşkaloğlu ışığı

26 Aralık 2009
GÜRCİSTANLI göz profesörü 60 yaşındaki Merab Dvali, Türk göz cerrahı Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu’nun yaptığı ameliyatla gözlüklerinden kurtuldu.

Gürcistan’da 3 dakikada lasik ameliyatı yapan Prof. Dr. Kaşkaloğlu, “Meslektaşımın ameliyat için beni seçmesi çok onur verdi” dedi.
Tiflis Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, Gürcistan Oftalmoloji Derneği Başkanı, Karadeniz Oftalmoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Merab Dvali, “Göz bozukluğum vardı. 60 yaşında bu ameliyatı oldum, meslektaşım ve arkadaşım Mahmut Kaşkaloğlu yeni yıla gözlüksüz girmemi sağladı. Çok mutluyum” diye konuştu.
Lasik ameliyatıyla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Kaşkaloğlu, şunları söyledi:
“Yeni tekniklerle çok iyi sonuçlar elde ediyoruz. Özellikle miyoplarda. Son zamanlarda 40 yaşını aşan hipermetroplarda da sonuçlar olumlu. Lasik ameliyatını 1994’ten beri uyguluyoruz. Ameliyatlar lazerle yapılıyor.”

Saç dökülmesine mezoterapi yöntemi

EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuğrul Dereli, mezoterapi ile sağlığı anlattı. Prof. Dereli, mezoterapinin göz hastalıklarından fizik tedavi, spor hekimliği alanına kadar tüm alanlara uygulanabileceğini belirterek, “Organlara böyle bir uygulama yapma şansı yok. Mezoterapinin hedef noktası “deri” ve “deri altı”dır. Deri hastalıklarının tedavisi yanı sıra en popüler konular saç dökülmesinin önlenmesi, cilt gençleştirilmesi, cilt altı yağ dokusunun eritilmesi ve şekillendirilmesidir” dedi.
Nasıl bir tedavi

Yazının Devamını Oku

Akneler moral bozmasın

19 Aralık 2009
SİVİLCE olarak bilinen akne en sık raslanan cilt problemlerindendir. Dermatoloji Uzmanı Dr. Nermin Varilsüha, sivilcelerin genellikle ergenlikte başlayıp 20’li yaşlarda azaldığını belirterek, 30’lu, 40’lı yaşlara kadar sürebileceğini, hatta bu yaşlarda da yeni başlayabileceğini vurguladı.

“Akne, deride bulunan yağ bezelerinin bir hastalığıdır. Normalde yağ bezelerinden salgılanan sebub dediğimiz yağ, deri yüzeyine bir kanal aracılığı ile atılır. Buranın tıkanması akne oluşumunun temelidir” diyen Dr. Nermin Varilsüha tedavi için şunları söyledi:

Tedavisi  mümkün

Aknenin şiddeti ne olursa olsun mutlaka tedavi edilmelidir. Tedavisi mümkün bir hastalıktır, ancak akne izlerinin tedavisi zordur. Akneler sıkılmamalıdır tedavi edilmesine ve hiç sıkılmamasına rağmen bazen kalıcı izler oluşabilir. Akne, yaşamı tehdit eden bir hastalık olmadığı halde, hastayı psikolojik olarak olumsuz etkiler. Akne tedavisi uzun süreli ve sabır gerektiren bir tedavidir. Tedavisi ağızdan alınan ve topikal deriye yüzeysel olarak uygulanan ilaçlardan oluşur. Akneli hastalar dermatolog tarafından tedavi edilmeli ve yardımcı kozmetik ürünleri dermato-
log önerisiyle kullanmalıdır.

Ücretsiz glokom taramasına katılın

DOKUZ Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Türk Oftalmoloji Derneği Glokom Birimi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Üzeyir Günenç, göz tansiyonuna karşı uyardı. Prof. Günenç, İzmir’de gerçekleşecek olan ücretsiz glokom taramasına tüm İzmirlilerin katılmasını istedi.
Glokom dünyadaki 2 önemli körlük nedenlerinden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Üzeyir Günenç, “Diyabetik retinopeti, sarı nokta hastalığında önemli olan buzdağının görünmeyen tarafını ortaya çıkarmaktır. Taramanın da amaçlarından biri budur. Bu hastalık belirti vermez, sinsi bir şekilde ilerler, erken teşhisi için duyarlı olunmalı. 40 yaşından sonra yılda en az bir kez göz muayenesi yaptırmalıdır. Teşhis sonrası tedavi ve takip döneminde görme alanı, görme siniri başının ameliyatı önemlidir” dedi. Prof. Günenç, glokom taramasının yarın başlayıp 23 Aralık’a kadar Alsancak Gazi İlkokulu yan sokağında gün yapılacağını bildirdi.

Rahim ağzı kanserinde rutin taramaya ilgi yok

Yazının Devamını Oku

Tuğçe’den Amerikalı kadınlara şifa

12 Aralık 2009
EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji Kliniği Ağrı Bölümü Başkanı Prof. Dr. İbrahim Yegül’ün 33 yaşındaki kızı Dr. Tuğçe Yegül, Amerikalı kadınların umudu oldu.

Sacramento’daki Kaiser Permanente Hastanesi’nde Radyoloji Uzmanı olarak çalışan Dr. Tuğçe Yegül, hergün 8 Amerikalı kadına biyopsi yapıyor 70 rapor okuyor.

Tuğçe’nin elinin çok pratik olduğunu ve hastane yönetiminin kendisini çok sevdiğini söylediğini belirten baba Prof. Dr. İbrahim Yegül, ”Kızım uzman doktor olarak çalışıyor. Yalnızca mamogram, meme ultrasonu, meme MR’ı ve minimal invaziv girişimleri (ultrason, stereotaktik, MR rehberliğinde meme biopsisi, kist aspirasyonu ve işaretleme) yapıyor. Tuğçe, eğer kadınlarda tümör varsa, tespit edip, işaretliyor. Cerrah o bölgeye müdahale ediyor. Kızım işini çok seviyor ve insanlarla iletişimi çok iyi. Çalıştığı hastanede 26 radyoloji doktoru var” dedi.

EGE ÜNİVERSİTESİ MEZUNU

Orta ve lise eğitimini İzmir Amerikan Kolleji’nde yapan Tuğçe Yegül, 2001’de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne mezun oldu. ECFMG (Educational Commission for Foreign Medical Graduates) sınavlarında başarılı olarak Mayıs 2002’de ABD’nin Detroit şehri Wayne State Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. Ocak 2004’de radyoloji asistanı oldu. Temmuz 2008’den itibaren UCSF’da (University of California San Francisco) 1 yıl meme görüntüleme ve obstetrik, jinekolojik ultrason üzerine üst ihtisas yaptı. Temmuz 2009’da Wayne State Üniversitesi’ne geri döndü. Üst ihtisas yaptı.

Yazının Devamını Oku

Hasta yakınları için Konuk Evi

5 Aralık 2009
EGE Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, Kemik İliği Nakli ve Kanser Araştırmalar Vakfı’na (Kit-Vak), 2 bin metrekare arsa bağışladı.

Üniversite bahçesindeki arsaya hasta yakınları için “Konuk Evi” yapılacak. Vakfın Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Suat Çağlayan, çok mutlu olduklarını söyledi.
Vakfın en büyük projesi olan Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi’ne çoğunluğu Ege Bölgesi olmak üzere Türkiye’nin çeşitli yerlerinden kanser hastalarının geldiğini, onlar tedaviye alınırken yakınlarının büyük sıkıntı yaşadığını hatırlatan Çağlayan, şöyle konuştu;
“Hastaların ekonomik durumu iyi olmayan yakınları hastane bahçesinde sürünüyor, yazın bahçede, kışın koridorlarda yatıyor. Bu nedenle Konuk Evi projesini geliştirdik. Rektörlük bize destek oldu, yer tahsis etti. Konuk Evi, Hemşirelik Yüksek Okulu yanındaki boş arsaya yapılacak. 40 odalı 90 yataklı proje 2 trilyon liraya malolacak.” İsim annesi Dr. İnci Erkin olan “Haydi Projesi”nin temelinin en kısa zamanda atılacağı ve 30 ayda tamamlanacağı belirtildi.
Yılmaz’a teşekkür
Kit-Vak Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Soncul, projenin hayata geçmesinde Rektör Prof. Dr. Candeğer Yılmaz’ın büyük katkısı olduğunu söyledi. Soncul, “Yer tahsisi ve aramızda yaptığımız sözleşmede tüm imkanları vakfımıza sağladı. Şimdi toplumsal olaylara duyarlı vatandaşlarımızın yardımını bekliyoruz” dedi.

Yunanistan’da konferans verdi

ORTOPEDİ ve Travma Derneği Başkanı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortapedi Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Kemal Aktuğlu, Yunanistan’ın Larissa Kentine “Gözlemci Profesör” olarak davet edildi. Larissa Üniversitesi’nde üç konferans veren Aktuğlu, “Yunanlı meslekdaşlarımızla son yıllarda ilgi çeken ameliyatları anlattık. Yunanistanda konferans vermek beni mutlu etti. Gururlandım ve ülkem adına sevindim” dedi. Ortopedi ve Travma Derneği kapsamında spor cerrahisi, bel cerrahisi gibi kurslar düzenlemek istediğini de söyleyen Aktuğlu, “İki yıllık başkanlığım süresince eğitime ağırlık vereceğim” diye ko- nuştu.

Dişler 24 saat kontrol altında

Yazının Devamını Oku