Bülent Boğ

Smaç mı, ölüm mü

13 Nisan 2002
<B>SİZCE </B>basketbolun göz zevkini en çok etkileyen unsurlardan biri olan smaç yasaklanmalı mı? Evet, Avustralya'da son haftalarda gündeme ‘‘smaç yapmanın yasaklanması’’ konusu geldi. 1996'da 19 yaşındaki Ryan Maloney'in parkta basketbol oynarken potanın üstüne düşmesiyle ölümünün ardından, Victoria'da şüpheli ölümleri araştıran memur, smacın yasaklanmasını önermişti. Geçtiğimiz günlerde son kurban 9 yaşında bir çocuk oldu. Smaç yapmak isteyen çocuk, garajdaki çemberin bağlı olduğu tuğla duvarın üzerine yıkılmasıyla öldü. Bunun üzerine yine araştırmayla görevli memur, Ulusal Basketbol Ligi'nden daha çok, alt kümelerde smaçın yasaklanmasını önerdi. Ayrıca, potalara smaçın tehlikeli olduğunu belirten uyarıların asılmasını da tavsiye etti.

Buna ilk tepki milli basketbolcu Andrew Gaze'den geldi. Gaze, ‘‘Ölüm tabii ki çok trajik ama, smaç basketbolun bir parçası. Onu kaldırmak seyir zevkini öldürür’’ dedi.

Bazı spor dalları var ki, hayati risk daha çok ön planda. Örneğin boks, kayak. Basketbola renk katan bir unsurun yasaklanmasından çok, kaliteli malzemeyle üretilen potalarda ve güvenli bir ortamda oynamak gerekli.


Havuzdan podyumlara

KANADALI
Estella Warren bugün manken dünyasının ünlü isimlerinden birisi. 1978 yılında doğan Estella, hayatını değiştiren lisedeki defileye katılmasa bugün belki de senkronize yüzmenin kraliçelerinden biri olacaktı. 12 yaşındayken senkronize yüzmede Kanada Milli Takımı'na giren Estella, 3 kez Kanada şampiyonluğu, 1995'te de Gençler Dünya Şampiyonluğu kazandı. 1996 Atlanta Olimpiyatı'na gitme şansını yakalamıştı ki, o mankenliği seçti. Şimdi yüzmeyi ve biniciliği bir hobi olarak yapıyor. Aktrist Estella, spor dergilerinin kapaklarını süslüyor.


Dünya Kupası'na doğru

MEKSİKA'nın evsahipliği yaptığı 9. Dünya Kupası 1970 yılında gerçekleştirildi. 16 takımın katıldığı finallerde İtalya'yı 4-1 yenen Brezilya, 3. kez şampiyonluğu elde etti ve Jules Rimet Kupası'nın tamamen sahibi oldu. Sarı ve kırmızı kartlar ilk kez bu kupada kullanıldı. Kırmızı kartla oyundan atılan ilk futbolcu Şili'li Carlos Caszely'di. 32 maçlık maratonda 95 gol (ortalama 2.96) atıldı. Federal Almanya'dan Müller (10 gol) Gol Kralı oldu.



Formula 1 için İzmir isteniyor

BİR ayağının Türkiye'ye alınması gündemdeki Formula 1 Dünya Şampiyonası'na evsahipliği için 3 kentin ismi geçiyor; İstanbul, İzmir ve Antalya. Türkiye Otomobil ve Motorsporları Federasyonu, adaylıkta İstanbul'u ön plana çıkarıyor. Ancak Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün internet sitesi ‘‘www.sporum.gov.tr’’deki ‘‘Türkiye'de Formula 1 pisti, düşünülen 3 ilden hangisinde yapılmalı?’’ anketindeki tablo farklı. 4 Nisan'da başlayan ve 15 Nisan'da sonuçlanacak ankete katılanların yüzde 76'sı ‘‘İzmir’’ diyor. Antalya yüzde 13 ile ikinci, İstanbul ise yüzde 11 ile son sırada.

NOT: Yukarıdaki yüzdeler mükerrer oylar çıkarıldıktan sonrakilerdir.
Yazının Devamını Oku

Şans kapımızı çaldı

6 Nisan 2002
Bir kaç yıl önce TV'de izlediğim bir programda ABD'de sokaktaki vatandaşa ‘‘Türkiye'yi biliyor musunuz?’’ diye soruyor ve çok ilginç yanıtlar alıyorlardı. O programı izlerken, bizim sürekli ‘‘İki kıtayı bağlayan köprüyüz’’ diye öğündüğümüz Türkiye'mizin değil yerini, adını bile duymadıkları gerçeği ortaya çıkıyordu. Doğrusu bu durum oldukça can sıkıcıydı.

Bugün Türkiye, sportif yanı bir tarafa, tanıtımı açısından da büyük önem taşıyan bir projenin kapısında. Tüm dünyada ilgiyle izlenen Formula 1 Dünya Şampiyonası'nın bir ayağının 2005'te Türkiye'ye verilmesi şansı var. F-1, 2001 yılında 133'ü canlı 206 ülkede yayınlanmış ve 54.5 milyar insan tarafından izlenmiş bir organizasyon. Türkiye'de de F-1'e olan ilgiyi bu yılın Avustralya Grand Prix'i ortaya koyuyor. Melbourne'deki yarış sabah saat 5'te olmasına rağmen NTV, yayınının Kocaeli depremindeki izlenme rekorunu kırdığını belirtiyor.

11 Avrupa Birliği ülkesinde 1997'de Formula 1'in yararları araştırılmış. 11 yarışı 2.1 milyondan fazla kişi pistlerde seyretmiş. Bu yarışlar sırasında, yüzde 77'si yurt dışından gelen para olmak üzere izleyiciler 490 milyon dolar harcamış. 81.835 kilometrekarelik bir alanda 127.339 yerel işletmede, 738.354 kişiye iş olanağı sağlanmış. Bir yarış için Türkiye'ye 60.000 kişinin geldiğini ve ortalama 1.000'er dolar harcadığını düşündüğünüzde, toplam rakam 60.000.000 dolar oluyor. Malezya Başbakanı da 2000 yılındaki Malezya Grand Prix'inden sonra ülkesine 263.000.000 dolar girdiğini açıklamıştı.

Türkiye, yıllardır olimpiyata evsahipliği için çırpınıyor. Formula 1, bir olimpiyat değil, ama çok en önemli bir organizasyon. Türkiye'ye tanıtım, ekonomik ve turizm açısından büyük bir katkı yapacağı bir gerçek.


Schumi kardeşlere Pele oyunu!

GEÇEN
haftasonu yapılan Formula 1 Brezilya Grand Prix'inde damalı bayrağı sallama görevi ilk kez bir Brezilyalı spor adamına, futbolun efsane ismi Pele'ye verilmişti. Ancak, birinciliği kazanan Ferrari'nin Alman pilotu Michael Schumacher ile ikinci olan kardeşi Ralf damalı bayrağı göremeden sevindi. Pele bayrağı bu iki pilot geçtikten sonra salladı. Futbol dünyasının ünlü ismi bir internet sitesine yaptığı açıklamada ‘‘Bayrağı bir Brezilyalıya sallamayı çok istedim ama olmadı. Alman kardeşlerin geçtiklerini görmedim’’ dedi.


Dünya Kupası'na doğru

DÜNYA
Kupası'nın 8'incisine 1966'da İngiltere evsahipliği yaptı. 16 ülke takımının katıldığı kupanın finalinde F.Almanya'yı normal süresi 2-2 biten maçta uzatmada 4-2 yenen İngiltere kazandı. Wembley'deki maçta 3 gol atan Goeff Hurst, finalde hat-trick yapan ilk futbolcu olarak tarihe geçti. Ancak Hurst'ün 101. dakikada attığı 2. golü uzun süre tartışıldı ve ‘‘Wembley golü’’ olarak adlandırıldı. Hurst'ün vuruşunda top üst direğin altından zemine düştü ve topa yetişen Webber kafayla çıkardı. Sovyet yan hakem Bayramof'un kararıyla İsviçreli hakem Gottfried Dients gol kararı verdi. Portekizli Eusebio'nun Gol Kralı (9 gol) olduğu kupanın 32 maçlık maratonunda 89 gol (ortalama 2.78) atıldı.
Yazının Devamını Oku

Hangisi doğru?

29 Mart 2002
Nedense toplum olarak bazı şeyleri kolay unutuyoruz. Politikacılar bu zaafımızdan iyi yararlanıyor. Ancak anlaşılan Futbol Federasyonu da bu zayıf noktayı kullanma konusunda bir strateji belirlemiş. Tepki gören Trabzonspor-G.Saray maçının ertelemesi sonrası, federasyon başkanı Haluk Ulusoy, bir TV'de canlı yayına katılıp, ‘‘Yönetmeliğin tanıdığı yetkiyi kullanarak maçın ertelenmesine ben karar verdim’’ demişti.

Geçen hafta federasyonun İzmir'deki toplantısı sonrası Asbaşkan Ata Aksu, devletin resmi ajansına (Anadolu Ajansı) erteleme talebinin direkt olarak G.Saray yönetiminden geldiğini ve federasyon olarak konuyu değerlendirdiklerini söylemiş. Aksu ardından eklemiş: ‘‘Eğer sayın Fatih Altaylı ve Lucescu, maçın ertelenmesinin kendileri açısından iyi olmadığını söylüyorlarsa, bu kendi sorunlarıdır. Federasyon olarak, yönetime bir talep gelmeden, kendi insiyatifimizle böyle bir konuda hareket etmeyiz.’’

Ertelemenin tarafları pek memnun etmediği apaçık. Ancak federasyonun iki en yetkili isminden farklı açıklamalar gelmesi de şaşırtıcı. Peki doğruyu söyleyen kim?

Morariu da kanseri yendi

Tüm dünya Amerikalı Lance Armstrong'un kansere karşı verdiği savaştan galip ayrılıp, Fransa Bisiklet Turu'nu üst üste 3 kez kazanmasını uzun süre konuşmuştu. Kanseri yenen sporcular kervanına bayan tenisçi Amerikalı Corina Morariu da eklendi. Geçen yıl lösemi olduğunu öğrenen ve uzun süredir kemoterapi tedavisi gören 24 yaşındaki tenisçi, geçen hafta geliri kanser araştırmaları yapan Miami Üniversitesi'ne verilen bir turnuvada raketi yeniden eline aldı. Kariyerinde 1 tekler, 11 çiftler şampiyonluğu bulunan Morariu, önümüzdeki yaz kortlara dönebileceğini ancak kesin kararını önümüzdeki günlerde sağlık durumuna göre vereceğini söyledi.

Para Raducan'ı yoldan çıkardı

Fazla para kazanmak ve şöhret kimi zaman insanları rehavete sürükleyip, hedeflerinden uzaklaştırabiliyor. Bunlardan birisi de 2000 Sydney Olimpiyatı'nda bayanlar cimnastikte yıldızı parlayan Rumen Andrea Raducan.

Önce Sydney'de olimpiyat şampiyonluğunu kazanan ancak daha sonra doping yaptığı gerekçesiyle madalyası geri alınan 16 yaşındaki Raducan, 1.5 yıl önce ülkesine dönüşünde kahraman gibi karşılanmıştı. Herkes onu mağdur olarak görüyordu. Sydney'de başarı gösterdiği için sponsorlar dahil 300.000 dolar alan Raducan bir anda paraya boğuldu. Ancak şöhret ve para Raducan'a ağır geldi. Geçen yıl dünya şampiyonu olan Raducan, bu kış fazla kilo aldığını belirterek artık yarışmalara katılmak istemediğini belirtti. Gelecek ay yapılacak Avrupa Şampiyonası öncesi yarışmaya devam etmeye güçlükle ikna edildi.

Dünya Kupası'na doğru

Yaşadığı deprem felekatinin yaralarını ekonomik açıdan sarmasına yardımcı olmak amacıyla 1962'deki 7. Dünya Kupası'nın evsahipliği Şili'ye verildi. Finalde Çekoslovakya'yı 3-1 yenen Brezilya, üstüste 2. kez kupada şampiyon oldu. Brezilya'da Didi yıldızlaşırken, 1954'te Macaristan formasıyla ünlenen Puşkaş, Şili'de İspanya formasıyla mücadele etti. 16 ülkenin katıldığı kupada 64 maçlık maratonda 89 gol (Ortalama 1.39) atıldı. Gol Krallığı'nı ise 4'er golle Vava ve Garrincha (Brezilya), Iwanow (SSCB), Jerkoviç (Yugoslavya), Sancher (Şili), Albert (Macaristan) paylaştılar.
Yazının Devamını Oku

İmaj: Şalvar

17 Mart 2002
<B>1998</B>'in Kasımı... Bölücü terör örgütü lideri <B>Abdullah Öcalan'</B>ın Roma'da İtalyanlar tarafından konuk edilmesine Türk halkının öfkesi büyük. Sokaklarda gösteriler yapılıyor, İtalyan bayrakları yakılıyor, İtalyan ürünleri protesto ediliyor... G.Saray ile Şampiyonlar Ligi maçı olan Juventus fırsatı kaçırmıyor. Can güvenliği bahanesiyle İstanbul'a gelmek istemiyor. Amaç aslında maçı başka yere aldırmak ya da 3 puanı sahaya çıkmadan kapmak. Ve Türkiye'deki tepkiyi delil olarak kullanıp, UEFA'ya başvuruyor. Sonunda istedikleri olmuyor, ama maç 1 haftalık rötarla 2 Aralık'ta yine İstanbul'da oynanıyor ve 1-1 sona eriyor. İtalyan takımı için görülmedik güvenlik önlemleri alınıyor. Juventus çiçeklerle karşılanıp, en ufak bir taşkınlık olmadan maçını oynayıp, ülkesine dönüyor. Türkiye büyük bir sınavdan yüzünün akıyla çıkıyor. Türk halkı sporla, siyaseti karıştırmadığını göstererek İtalyanlara bir ders veriyor.

Peki ya Olimpiyat Stadı'ndaki Roma-G.Saray maçında yaşanan vahşet görüntülerinin, insanlık dışı muamelenin nedeni ne? Bize 'Barbar' yakıştırması yapanların polisinin futbolcularımıza, coplar tekmeler savurmasının savunması ne olabilir? Yoksa bu, 98'in hıncı mı? Umarım, Türkiye için eskiden kafalarda klişeleşen düşünceler 22 Mart'taki UEFA'nın bu maçla ilgili vereceği kararda bir kez daha etkili olmaz. Çünkü yıllardır ülkemiz kendini dünyaya yeni yüzüyle tanıtamamanın, geçmişin izlerini unutturamamanın sıkıntısını yaşıyor.

AMAN DİKKAT!

'Fesli, çarşaflı Türkler'
olgusunu silebilmek için yıllarca mücadele verdik. Tam her şey düzeliyor derken, bir çuval inciri belki de berbat edeceğiz. Nasıl mı? Gazete ve TV'lerde son dönemde bir Şalvarspor modası var. Bayanlarının spor coşkusuna yürekten destek veriyorum. Ama 'Dünya Takımı Şalvarspor' başlıklarını atıp, TV'lerde 'Dünyaya Türkiye'yi Şalvarspor tanıtacak' sloganlarıyla, bunu bir övünç kaynağı olarak lanse etmeyi anlayamıyorum. İran ve Irak'taki kadınların kılık kıyafetlerini, Afganistan'ın Burka'sını eleştiren bizleriz. Yıllar sonra dünyanın gözünün üzerimizde olacağı Dünya Kupası için ülkemizin tanıtımının, şalvarlı, karalar içindeki bayanlar tarafından Güney Kore'nin SBS TV'sinin çektiği görüntülerle yapılacak olmasından nasıl gurur duyuyoruz bilmiyorum. Türkiye'deki bayan sporcuların veya futbolcuların gerçek yüzü Şalvarspor mu?

Telefonla görüştüğüm bir İspanyol radyocunun Roma'daki olaylarla ilgili 'Resmen ırkçılık' yorumu bir şeyleri değiştirmeye başladığımızı gösteriyor. Aman dikkat...


Dünya Kupası'na doğru

1958'deki 6. Dünya Kupası'na İsveç ev sahipliği yaptı, şampiyona ilk kez İskandinavya'da düzenlendi. Finalde İsveç'i 5-2 yenen Brezilya şampiyonluğu kazanırken, 'Kupa hangi kıtada düzenlenirse o kıtada kalır' geleneği de bozuldu. 13 gol atan Fransız Fontaine Gol Kralı olurken, bugüne kadar kırılamayan bir rekora da imza attı. 6 gol atan 17 yaşındaki Brezilyalı Pele, şampiyonanın parlayan yıldızı oldu.

70 maçta 126 (ortalama 1.8) gol atıldı.


Yasak aşk, kariyerini bitirdi


AVUSTRALYA Amerikan Futbolu Ligi'nin ünlü oyuncusu Wayne Carey'in yasak aşkı, Kangaroos takımındaki kariyerinin sonu oldu. Takım kaptanı Wayne'in, ikinci kaptan Anthony Stevens'ın eşi Kellie ile ilişkisi olduğu ortaya çıktı. Takım arkadaşları Wayne'i affetmeyeceklerini belirterek dışladı. 6 yıl önce bir kadına tacizde bulunmak suçundan hüküm giymekten son anda kurtulan 30 yaşındaki Wayne, bunun üzerine Kangaroos takımındaki 15 yıllık kariyerini noktalayarak takımdan ayrıldığını açıkladı. Wayne'in yaklaşık 1 yıl önce evlendiği eşi Sally ise yasak aşkın ortaya çıkmasının ardından sinir krizi geçirdi ve tedavi gördü.
Yazının Devamını Oku

Bülent Boğ

9 Mart 2002
<B>Luca, Scifo ve Fernandez</B> 8 yıldır ehliyetim var. Bugüne kadar iki kez trafik cezası ödemek zorunda kaldım. Birisi park yasağı ihlaliydi. Yasak levhasını görmediğim için diğer araçlar gibi ben de yolun kenarına park ettim ve cezayı yedim. İtiraz etmedim, çünkü hakkım yoktu, suçluydum. Diğeri ise kırmızı ışıkta geçtiğim iddiasıyla kesildi. Aslında yeşil ışıkta geçmiştim ve trafik ışıklarından yaklaşık 150 metre sonra beni durduran ekip otosundaki polis memurlarına uzun süre gerçeği anlatmaya çalıştım. Ama nafile. Belki de bir yanlışlık yüzünden cezayı ödemek zorunda kaldım. Bir çok şeyi unutabilirim ama bu cezayı unutmam mümkün değil.

Bugünkü Beşiktaş derbisinde G.Saray Teknik Direktörü Mircea Lucescu sahada takımının başında olamayacak. Çünkü G.Birliği maçında teknik alanı ihlal ettiği için 1 ay hak mahrumiyeti cezası aldı. G.Saray yönetimi derbinin de telaşıyla cezaya itiraz için Tahkim Kurulu'na başvurdu.

Belçika Ligi'nde Charleroi'nin teknik direktörü Enzo Scifo geçen ay Wasterlo maçında yan hakemin ensesine tokat attı. Belçika Federasyonu, Milli Takımına uzun süre hizmet eden Scifo'ya 4 hafta men cezası uygun gördü. Aslında 1 yıla yakın bir ceza alması beklenen Scifo'nun yapılan bu jeste rağmen gösterdiği tepki ise ilginç; ‘‘Şaşırdım, ceza beklemiyordum. Benim için bir maç da, 1 yıl ceza da aynı. Beni disipline etmek istiyorlarsa, diğer teknik direktörlere de aynı şeyi yapmalılar.’’


Örnek düŞünce...


Ve Luis Fernandez... Paris Saint Germain'in teknik direktörü, geçen hafta sonu Bordeaux ile oynadıkları Fransa Lig Kupası yarı finalinde 4. hakemi itti ve sözlü saldırıda bulundu. Sonuçta bu sezon 3. kez sahadan ihraç edildi. Fernandez, hırslı ve maçları kendisi de kulübede oynayan bir teknik adam. Ama o, Fransa Federasyonu'ndan gelecek cezayı beklemeden noktayı koydu: ‘‘PSG'yi çalıştırdığım sürece, kulübümü zor durumda bırakmamak için lig maçlarında kulübede olmayacağım. Verilecek cezaya da itiraz etmeyeceğim. Umuyorum, diğer yöneticiler, teknik direktörler ve hakemler de iyi güzel futbol için sorumluluklarının farkına varır.’’ Ardından cezası açıklandı, eylül ayına kadar hak mahrumiyeti.

Güzel futbol için dünyada sporun içinde olan insanların bu üç farklı olaydan ve Fernandez'in açıklamalarından alması gereken çok ders var.


Sayı rekoru Chamberlain'in

BUGÜNE kadar bir NBA maçında en çok sayı atan basketbolcu Wilt Chamberlain. Ünlü sporcu, 2 Mart 1962 tarihinde Philadelphia 76'ers formasıyla New York Knicks'e 100 sayı atarak bu dalda rekorun sahibi oldu. Chamberlain, 21 Ekim 1999'da 63 yaşında öldü.



Tonya Harding, 1990'lı yılların başında artistik patinajda ABD'nin kraliçesiydi. Madalyalar kazandı, ancak 1994 Olimpiyatı öncesi rakibi Nancy Kerrigan'a yapılan saldırıda başrolde yer alınca kariyeri tersine döndü. Hem bu olaydan hem de eski eşine saldırı suçlarından yargılandı, hüküm giydi. Buz pistlerinde yarışması yasaklandı. Kamera karşısına geçip bir filmde de rol alan 32 yaşındaki Tonya bugünlerde geçim mücadelesi veriyor. Skandallarla dolu yaşamını sürdürebilmek için eskiden yarışmalarda kullandığı giysilerini satıyor, otomobil satıcılığı yapıyor, kimi zaman Vegas'ta çıplak buz gösterilerine çıkıyor. Tonya son olarak FOX Televizyonu'nda 13 Mart'ta yayınlanacak ‘‘Kötü kızların maçı’’ olarak adlandırılan gösteri için boks ringinde. Tonya'nın rakibi ise ABD eski başkanı Bill Clinton'ın kendisine tacizde bulunduğu iddiasını ortaya atan ve Lewinski skandalının perdesini aralayan Paula Jones.


Dünya Kupası'na doğru

İsviçre'nin evsahipliği yaptığı 5. Dünya Kupası'nı finalde Macaristan'ı 3-2 yenen Federal Almanya kazandı. 52 maçlık maratonda 140 gol (ortalama 2.69) atılırken, Gol Krallığı unvanı 11 kez fileleri havalandıran Macar futbolcu Kocsis'in oldu. Yugoslav Horvat, Uruguaylı Cruz, İngiliz Dickinson ve Meksikalı Cardenas ise kendi kalesine gol atan 4 futbolcu olarak kupa tarihine geçti.
Yazının Devamını Oku

Kış saçmalıkları

2 Mart 2002
19. Kış Olimpiyatı'na gönderdiğimiz 3 sporcudan madalya beklemiyorduk. Beklentimiz, iyi mücadele edip, yarışları bitirmeleriydi. Ancak Kayak Federasyonu ve antrenörlerin ilginç uygulamaları hayal kırıklığına yol açtı. Kelime Aydın kayak krosta 10 km yarışına katıldı. Yarış iki ayaklı. Klasik stildeki ilk 5 km'de ilk 50 arasına giren serbest stildeki ikinci 5 km'yi koşuyor. Kelime, 17:10.8'le 73 sporcu arasında ilk 5 km'de 69. sırayı aldı ve elendi. Yarışta altın madalyayı alan Olga Danilova'nın ilk 5 km'deki derecesi 12:58.7, 50. sıradaki İsviçreli Brigitte A.Loratan'ınki ise 14:30. Kelime, Danilova ilk 5 km'yi bitirdiğinde 3.6'ıncı, Brigitte bitirdiğinde 4.1'inci km'de. Sporcuların dereceleri aşağı yukarı önceden belli olan bir yarışta Kelime boşuna koşturuldu. Önce 30 km'de yarıştırılan Sebahattin Oglago ise 1.5 km'lik sprint yarışına sokuldu. Sonuç hüsran. Sebahattin'i hem bir mukavemet koşucusu yapacaksınız, hem de sprinter! Herhalde bunu başaran ilk biz olacaktık.

MİLYARLAR HARCANDI

İşin daha kötüsü, sporcularımız için milyarlarca lira masraf yapıldı, Uluslararası Olimpiyat Komitesi ve uluslararası federasyon Türkiye'ye oyunlara hazırlık amacıyla 20.000 dolar verdi. Sporcularımızın performansını onlar da masaya yatıracak. Belki 20.000 dolarlık yardım da kesilecek.

Bu arada Avustralyalı Alisa Camplin, otomobili başta, değerli eşyalarını sattı ve eline geçen parayla olimpiyata hazırlandı. Ama o bu fedakarlığın ödülünü serbest kayakta altın madalya ile aldı. Bizim ise harcadığımız milyarlarla elde ettiğimiz sonuç ortada.

Potalardan ringlere

ABD'li Fredia The Cheetah Gibbs, ‘‘Dünyanın en korkulan kadını’’ olarak adlandırılıyor. Daha önce kick boksta 3 kez dünya şampiyonluğu unvanı kazanan Fredia bugün profesyonel olarak boks ringlerinde başarıyla mücadele ediyor. Fredia'nın spor kariyeri ise ilginç. Aslında bir basketbolcu olarak spora başlıyor. Almanya'daki profesyonel kariyerinde 29 sayı ortalaması ile oynuyor. Ancak kazandığı burs onun yaşamını değiştirip ringlere taşıyor. Fredia ringlerdeki başarısı yanında aktrist ve modellikte de iddialı.

Kanada'nın uğuru

Salt Lake 2002 Kış Olimpiyatı'nda Kanada buz hokeyinde hem erkeklerde hem da bayanlarda altın madalyayı kazandı. Özellikle ABD'yi 5-2 yenerek 50 yılda ilk altın madalyayı alan erkek takımının başarısı, buz pistindeki uğura bağlanıyor. Pistin yapımını gerçekleştiren Kanadalı işçilerin buzun altına uğur getirsin diye Kanada parası koydukları, final sonrası bu parayı aldıkları belirtiliyor. İşin ilginçi bunu söyleyen Kanada takımının Genel Menajeri Wayne Gretzky.

Rekortmen Kobe

LA Lakers'taki başarılı performansıyla dikkat çeken Kobe Bryant, bir NBA maçında forma giyen en genç basketbolcu unvanının da sahibi. 23 Ağustos 1978 doğumlu Bryant, 28 Ocak 1997'de Lakers formasıyla sahaya çıkarak 18 yaş ve 158 günle bu dalda rekoru elinde tutuyor. NBA'de forma giyen en yaşlı basketbolcu ise 19 Nisan 1997'de, 43 yaş, 231 günlükken Chicago Bulls ile son maçına çıkan Robert Parish. 9 kez All-Star seçilen Parish 30 Ağustos 1953'te doğdu.


Dünya Kupası'na doğru

1954'te İsviçre'deki 5. Dünya Kupası'na katılan 16 takım arasında Türkiye de vardı. Türkiye, elemede İspanya'ya deplasmanda 4-1 yenildi, İstanbul'da 1-0 üstünlük sağladı. Roma'daki üçüncü maç da 2-2 bitince kura sonucu ilk kez finallere katılma hakkını elde etti. Türkiye kupada Almanya'ya 4-1 yenildi, G.Kore'yi 7-0 yenince, tekrar karşılaştığı Almanya'ya bu kez 7-2'lik skorla boyun eğdi ve kupa macerası bitti. Finalerdeki ilk golümüzü Suat Mamat attı. Suat ve Burhan Sargın kupayı 3'er, Lefter 2, Mustafa Ertan ve Erol Keskin de 1'er golle tamamladılar.
Yazının Devamını Oku

Skandal

16 Şubat 2002
Son dönemde Türkiye Kayak Federasyonu'nda öyle şeyler oluyor ki, adının değişmesi daha uygun olacak. Skandallar Federasyonu desek ‘‘cuk’’ oturacak. Şimdi neden böyle diye biraz geriye dönelim, 29 Ocak-3 Şubat tarihleri arasında yapılan Kayaklı Koşu Türkiye Şampiyonası'na bir bakalım.

Şampiyonada elektronik kronometre var, ama kullanacak kişi yok. Sprint yarışında sonucu belirleyecek fotofiniş yok. Milli Takım antrenörleri bölgecilik yapıp sporcularını kayırıyor, ses çıkaran yok. Yönetmelik gereği oluşması gereken yarışma kurulu yok. Çünkü koskoca federasyonun, Türkiye Şampiyonası'na gönderdiği yöneticisi de yok. Federasyon Türkiye Şampiyonası'nda meşgul, Salt Lake hazırlığında. Siz bir Türkiye Şampiyonası düzenleyeceksiniz (Bu yaşananlardan sonra ona da şampiyona derseniz) ve bunu da elinize yüzünüze bulaştıracaksınız, sonra da olimpiyata gideceksiniz. Türkiye Şampiyonası'na katılan 12 ilden 9'unun temsilcileri yaşananlar Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'ne başvuruda bulundu. Sonucunda da Genel Müdürlük, bir soruşturma başlattı.

YA SALT LAKE?

Bunlar sadece Türkiye Şampiyonası'nda yaşananlar. Ya Salt Lake 2002?

Kış Olimpiyatı'na 3 sporcu gönderdik. Oyunlarda yarışan ilk sporcumuz Sebahattin Oglago oldu. Federasyonumuzun programında sadece 10 km klasik, 15 km serbest ve 4X10 bayrak, sprint kayak kros yarışmaları var. Türkiye'de bunların dışında bir yarışma yapılmıyor ve Sebahattin 15 km yarışı yerine 30 km'de yarıştırılıyor. Zaten sporcumuz yaklaşık 20'nci km'de yarışı bırakmak zorunda kalıyor. Bunun amacı ne? İki gün sonraki asıl branşı olan 15 km yarışı varken, Sebahattin'i 30 km'de yarıştırıp, güçlü rakipleri arasında ezmenin anlamı ne? Bu, atletizmde bir orta mesafe koşucusunu maratonda koşturup, ondan derece yapmasını beklemeye benziyor. Ya Sebahattin'in içine düştüğünü psikolojik durum. Federasyon, Sebahattin'in yurt dışındaki 5-6 aylık kamplarda 30 km'de yarıştığını iddia ederek kendini savunmaya çalışıyor. Siz ülkenizde yapmadığınız bir kategoride sporcu yarıştıracaksınız, sonra da ondan derece bekleyeceksiniz. Buna kargalar bile güler...

Aslına bakarsanız bizim sporcularımız Salt Lake City'e uluslararası yarışmalarda aldıkları puanlarla değil, kotenjandan gitti. Yani amaç olimpiyatta bayrağı dalgalandırmak. Ancak daha ilk yarışmada yaşananlar tam bir fiyasko.
Yazının Devamını Oku

Vefalı başkan!

2 Şubat 2002
Geçen hafta sonu aynı saatte farklı mekanlarda iki önemli etkinlik vardı. Birisi kısa bir süre önce hayata veda eden, voleybolun ünlü ismi İsmail Vuran anısına düzenlenen ‘‘İsmail Vuran'ı Anma ve Sporda Dayanışma Gecesi’’ydi. Diğeri ise Sportföy tarafından düzenlenen ‘‘Zirvedekiler 2001’’ ödül töreni.

Vural'ı anma gecesine beklenen ilgi gösterilmedi. Tribünlerin büyük çoğunluğunu alt yapı sporcuları gençler doldurdu. Ancak camianın içindekilerin gözleri birisini aradı. Bu kim derseniz, Voleybol Federasyonu Başkanı Sayın Prof. Hüsnü Can. Ancak sayın federasyon başkanı, o sırada meşgul. Çünkü aynı saatteki diğer etkinlik, spor camiasının gözde isimlerinin biraraya geldiği ‘‘Zirvedekiler’’ gecesinde. Hem de kendisinin şahsen ödül almadığı bir törende. Ama doğru, o gecede voleybolla ilgili de bir ödül var. O da Genç Bayan Voleybol Milli Takım'ın layık görüldüğü Sportföy'ün özel ödülü.

Olmadı sayın başkan. Türk voleybolunun ünlü ismi Vuran'a ve anısına gösterilen vefa bu mu? Vefa bir yana, başkanı olduğunuz voleybolun dayanışma gecesini es geçip, ödül törenine katılacaksınız. Sonra da gün geldi mi, dayanışma ve destek diyeceksiniz. Sizin ödül töreninde olduğunuzu öğrenen voleybol camiasının önde gelenleri de haklı olarak size tepki gösteriyor.

Siz Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı olsanız acaba hangisine giderdiniz?

Çıplak sponsor olmaz

İtalya Bayanlar Voleybol Ligi takımlarından Palermo sponsor bulamadığı için büyük mali sıkıntı içinde. Ligin sürekli sponsoru olmayan tek takımı olan Palermo, önce mali kaynak yaratabilmek için başta Brezilyalı yıldızı Ana Paula Mancino olmak üzere oyuncuların çıplak fotoğraflarının olduğu bir takvim çıkardı. Ancak umduğunu bulamayınca geçen hafta Macar porno film yıldızı Eva Henger'in sponsoru olduğunu duyurdu. Eskiden Macaristan'da hentbol oynadığını belirten Henger salonlarda boy gösteriyordu ki, bu kez Palermo'nun karşısına İtalya Federasyonu çıktı. Federasyon, ahlaka ve değer yargılarına uygun olmadığını gerekçe göstererek Palermo'nun Henger'i kullanamayacağını açıkladı.

Dünya Kupası'na doğru

Uruguay'ın şampiyonluğu kazandığı Brezilya 1950 Dünya Kupası'ndaki 22 maçı 1 milyon 337 bin kişi (ortalama 60.772) tribünlerde izledi. Böylece ilk kez bir şampiyonada 1 milyonu aşkın izleyiciye ulaşıldı. Tarihe hiçbir futbolcunun oyundan atılmadığı ilk kupa olarak geçen Brezilya 1950'de evsahibi ülkeden Ademir Marques De Menzes, Gol Kralı (9 gol) oldu. 88 golün atıldığı (ortalama 4) kupada, 22 kez rakip fileleri havalandıran Brezilya en çok gol atan ülkeydi.

Hayvanlara dikkat!

ABD'de 7 Şubat'ta başlayacak Salt Lake 2002 Kış Olimpiyatları'nda sadece sporcu ve kafilelerin güvenliği için önlem alınmıyor. Utah Üniversitesi, oyunlar nedeniyle kente geleceklerin yüzde 60'nın otomobil kiralayacağını göz önüne alarak bir broşür hazırladı. Bu broşür, geyikler başta vahşi hayvanları trafik kazalarından korumaya yönelik.

Her yıl vahşi hayvanların kurban olduğu 8.000 kaza meydana geldiğini belirten üniversite yetkilileri, broşürde hangi bölgelerde yüksek kaza riski olduğunu ve ne kadar sürat yapılması gerektiğini belirtiyor. Yetkililer, gündüzleri dağların tepelerinde kalan hayvanların geceleri yiyecek bulmak için aşağıya indiğine değinerek sürücüleri uyarıyor. Bu tür kazalarda otomobillerde de ortalama 1386 dolar hasar meydana geldiği ifade ediliyor.
Yazının Devamını Oku