Bülent Boğ

Trajik bir durum

1 Aralık 2001
Amaç, bir sporcuyu yıkmak, başarılarını yok etmek değil. Ama Süreyya Ayhan konusunda, antrenörü Yücel Kop ile olan ilişkisine baktığınız zaman bir dizi çarpıklıklar ve soru işaretleri ortaya çıkıyor. Süreyya, Yücel Kop ile 10 yıldır birlikte çalıştıklarını (özel ilişkilerinin kaç yıllık olduğu konusunda bir netlik yok) söylüyor. Peki, Yücel bey, elinde antrenörlük belgesi olmadan nasıl Süreyya'yı eğitmeye başlamış? Kop'un antrenörlük belgesini 1992, lise diplomasını ise 1993'te aldığı belirtiliyor. Yani, nasıl sahip olduğu da karışık antrenörlük belgesi olmadan, Süreyya'yı kanatları altına alıvermiş.

Yücel Kop'un Süreyya ile otobüste uygunsuz vaziyette yakalandıktan sonra Çankırı'dan Diyarbakır'a sürüldüğü iddiaları ortaya atılıyor. Acaba bunlar gerçek mi?

Peki Süreyya'nın 'Beni atletizm dersinden sınıfta bıraktılar. Madalya peşinde koşarsan böyle olur' dediler açıklamalarıyla, sahneye koyduğu oyunun nedeni ne? Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, 'Atletizmden 88, 96 ve 100 alan bir öğrenci nasıl olur da böyle konuşur' açıklaması yapıyor.

Süreyya ile Yücel Kop'un ilişkisi eskiden Türk insanı için kabullenilebilecek bir şey değildi. Ama çağa ayak uydurma şemsiyesiyle bugün bir çok şey gibi içe sindirilebiliyor demek ki. 13 yaşında bir kız çocuğunu 'Ben antrenörüm' diyen birinin eline alıp işlemesi, taraflardan biri evli olmasına rağmen iş ilişkilerinin aşka dönüşmesi, gayet normal.

Süreyya trajik oyunun içinde kendini mağdur göstermeye çalışıyor. Atletizm dünyasında belki ‘‘Başarı olsun da’’ düşüncesindeki federasyon başkanı Mehmet Yurdadön'ün desteğini alıyor, ama diğer sporculardan uzak. Yarışmalar ve kamplarda Ayhan ile Kop kendi, diğer sporcular kendi dünyalarında yaşıyorlar. Aralarında soğuk savaş var.

2002'ye doğru

1930'daki ilk Dünya Kupası'na evsahipliği için Uruguay yanında İtalya, Macaristan, Hollanda, İspanya ve İsveç aday oldu. Ancak Uruguay katılan ülkelerin masraflarını kabul ettiği için evsahipliği hakkını elde etti. İlk Dünya Kupası maçında Fransa, Meksika'yı 4-1 yenerken, ilk gol de Lucien Laurent'ten geldi. Meksika'ya 6-3'lük skorla üstünlük sağlayan Arjantin 6 gol atan ilk takım, Guillermo Stabile de hat-trick yapan ilk futbolcu unvanlarını aldı.

Anlayış ve düşünce farkı

ABD'nin Salt Lake City kenti, evsahipliği yapacağı 2002 Kış Olimpiyatları'na 2.5 aydan kısa bir süre kala ilginç bir tartışmanın içinde. Belediye başkanı ile kent meclisi, oyunlar sırasında göstericiler için yer ayrılsın mı, ayrılmasın mı ve onlara teknik ekipman sağlansın mı sağlanmasın mı, bu konuda karşı karşıya. Belediye başkanı 'Göstericilere hem yer, hem de mikrofonla ses düzeni sağlamalıyız' diyor. Bunun için 8 park oluşturulup, saatleri belli bir düzene sokularak, gösteriler yapılmasına izin verilmesi planlanıyor. Meclis ise karşı çıkıyor ve şöyle diyor: 'Evet, herkesin konuşma hakkı var, ama kendi mikrofonlarını kendileri getirsin. Vatandaşın vergisini bu işlere harcamayın.' Keşke bizde de herşey sadece mikrofon ile gösteri alanının sağlanmasına kalsa.

Gol rekoru

Bugüne kadar bir uluslararası maçta en fazla gol atan futbol takım Avustralya. Avustralya Milli Takımı, 11 Nisan 2001'de sahasındaki Dünya Kupası Eleme maçında Amerikan Samoa'sını 31-0 yenerek bu dalda rekorun sahibi oldu.
Yazının Devamını Oku

Yetenek yaşta değil

24 Kasım 2001
F.Bahçe'nin eski futbolcusu, Karagümrük'ün teknik direktörü Abdülkerim Durmaz yakınıyor: ‘‘30 yaşımı geçtim ‘Yaşlandın futbolu bırak dediler.' 42 yaşıma geldim, ‘Büyük takımlarda teknik adamlık için gençsin' diyorlar. Bunun bir ortası yok mu?’’ Var elbette. O soruya en güzel yanıtı, bırakın NBA'deki Michael Jordan'ı, hafta içinde Türkiye-Bulgaristan basketbol maçında yine bir sporcu verdi. Bulgaristan'ın guardı Georgi Mladenov 23 dakika kaldığı oyunda, takımını başarıyla yönlendirdi, 3/3'ü üçlük atışla 12 sayı attı, 5 ribaund aldı, 4 asist yaptı, 1 top çaldı. Şimdi bunun neresi ilginç diyebilirsiniz. Takımının iyileri arasındaki Mladenov'un önemi yaşında. Mladenov 1962 doğumlu. Yani, 39'u devirmek üzere. Balkan Şampiyonası'nda yıllar önce Türkiye'ye 51 sayı atan Mladenov'un oğlu da basketbol oynuyormuş. Belki de yakın bir gelecekte baba oğul aynı takımda forma giyerler. Mladenov ile Bulgar takımının yaş ortalaması 25.5. Bu ihtiyar delikanlıyı takımdan çıkardınız mı, 24.36 oluyor. Bulgarların Mladenov için söyledikleri şu: ‘‘Bu takıma birinin ağabeylik yapması lazım.’’ Bizde Orhun Ene için ‘‘Yaşlı, bıraksın’’ eleştirilerini düşününce, biraz tuhaf değil mi? Koşup, mücadele edebilen, yeteneklerini ve zekasıyla bilgisini konuşturabilenler için sporun yaşı yok. Yeter ki, gölge edilmesin.

Şampiyonluk mu, boşverin

Sporda hedef başarıdır, rakiple hırsla ve tüm gücünüzle yarışırsınız. 3. Futbol Ligi 5. Grup'ta ‘‘Kulüp başkanı takımı şampiyon yapmamı istemiyor’’ diyerek Edirnespor teknik direktörlüğü görevinden ayrılan Basri Uzunca ile ortaya çıkan tabloya gülünür, mü ağlanır mı? Spor ne için yapılır sayın başkan Nejat Öztaş? Hedefinizde başarı yoksa, futbolculara o formayı giydirmenin ve takımın başına yeni bir teknik adam getirmenin de anlamı kalmıyor.

2002'ye doğru

Futbolda Dünya Kupası Belçikalı Count Van der Straten Poutoy'un düşüydü, Fransız Jules Rimet'in çabalarıyla hayata geçti. 2002 finalleri için Avustralya ile baraj maçı oynayan Uruguay ise 1930'daki ilk Dünya Kupası'nın evsahibiydi. Uruguay'daki kupanın davetine seyahat şartlarının zorluğu nedeniyle sadece 12 ülke evet dedi. (Arjantin, Bolivya, Brezilya, Şili, Meksika, Paraguay, Peru, ABD, Belçika, Fransa, Romanya, Yugoslavya) Dört Avrupa ülkesi finaller için Atlantik'i 2 haftalık deniz yolculuğu ile aşarken, boş durmadılar, idmanlarını gemide yaptılar.

Rusedski'den hızlısı yok

Erkeklerde bugüne kadar en süratli servisi atan tenisçi İngiliz Greg Rusedski. Kanada asıllı tenisçi, 14 Mart 1998'de California'daki ATP Turnuvası'nda attığı saatte 239.8 km hızındaki servisle bu dalda rekoru elinde bulunduruyor.

Formula 1'de yeni marka

2002 sezonundan itibaren Toyota firması da Formula 1 Dünya Şampiyonası'na adım atıyor. Mart ayından beri geliştirilen otomobili 11 Grand Prix pistinde test eden Toyota'nın sürücüleri Mika Salo ve Allan McNish. Toyota takımı F1 yarış arabasını 17 Aralık'ta Almanya'nın Köln kentinde tanıtacak. 2002 sezonu için resmi başvuruyu yapan takım, Panasonic Toyota Racing adıyla yarışacak.
Yazının Devamını Oku

Gözler Jordan'da

26 Eylül 2001
ABD'de gözler NBA'e dönüş kararı alan ve gelecek hafta pazartesi günü Washington Wizards formasıyla medya önüne çıkmaya hazırlanan Michael Jordan'ın üzerinde. Uzun süredir dönüşü konuşulan Jordan'ın kurallar gereği NBA'de yeniden oynayabilmesi için sahipleri arasında yer aldığı Washington Wizards'taki hisselerini satması gerekiyordu. Jordan'ın bu yönde yasal prosedürü bitirdiği, işin bir tek basketbolun efsane isminin yapacağı 'dönüyorum' açıklamasını kaldığı belirtiliyor. Jordan'ın dönüşü Wizards'ın bilet satışlarını da arttırdı. Wizards'ın sezonluk bilet satışlarının 12.000'i geçtiği belirtiliyor ve kulüp tarihinin rekor rakamına ulaşması bekleniyor.

ATİNA’da şaşırtan protesto

Geçen hafta oynayan 77 UEFA Kupası maçı öncesi ABD'de 11 Eylül'de yaşanan terörist saldırı sonucu ölenler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulmuştu. AEK ile Atina'da karşılaşan İskoç takımı Hibernian'ın teknik direktörü Alex McLeish, Yunanlı taraftarların statta ABD bayrağı yaktıklarını söyledi. McLeish, ‘‘Atina'da yaşadığımız olay beni hem çok şaşırttı, hem de derinden yaraladı. Tribünlerdeki bağırışları ve alaycı ifadeleri duyduğumda ilk önce onların saygı duruşunu böyle yaptıklarını zannettim. Ancak birisi bana 'Tribünde ABD bayrağı yakıyorlar' diyince olayın gerçekte ne olduğunu anladım. Ne acıdır ki bunlara polis de dahil herhangi biri müdahale etmedi' dedi.

Beckenbauer de olsa farketmez

Dünyanın en ünlü ismi de olsanız kurallara uymak zorundasınız. Şampiyonlar Ligi'nde Spartak ile oynayacağı maç için Moskova'ya gitmek üzere Münih Havaalanı'na gelen Bayern Münih'in başkanı Franz Beckenbauer üzerindeki cep çakısı yüzünden sıkıntılı anlar yaşar. İmparator lakabıyla anılan Beckenbauer'in el bagajında cep çakısını bulan polis, ünlü futbol adamına bununla uçağa binemeyeceğini söyler. 'O zaman çakıyı size armağan edeyim' önerisi de polislerin 'Kurallar gereği hediye alamayız' sözleriyle karşılık bulunca Beckenbauer, kurtuluş yolunu çakıyı atmakta bulur.

Fedorov ucuz kurtuldu

Uzun süredir tenisci Anna Kournikova ile birlikte yaşayan buz hokeyci Sergei Fedorov, Michigan'da alkollü olarak araba kullanırken yakalandı. Polis çevrede dolaşan ve aşırı hız yapan otomobili durdurduğunda karşısına Detroit Red Wing takımının 31 yaşındaki buzhokeycisi Fedorov çıktı. Yapılan ilk testte kendinde olmadığı belirlenen Fedorov, karakola götürüldü. Fedorov'un, yapılmasını kabul ettiği nefes testinde alkol değeri .09 çıkınca serbest bırakıldı. Alkolde yasal sınır .10 kabul ediliyor.

Yazının Devamını Oku

Yayın bilmecesi

7 Eylül 2001
2002 Dünya Kupası yayın haklarını Alman Kirsch medya grubunun aldığını ve dünyanın dört bir yanında yayıncı kuruluşlarla pazarlığa başladığını daha önce yazmıştım. İngiltere'de BBC ve ITV'den sonra şimdi de İtalya'da RAI, Kirsch Sport'un 100 milyon sterlinlik astronomik teklifi karşısında şaşkına döndü. RAI bu parayı ödemeyeceğini, özel kanallar da öğle saatlerindeki maçlar için böylesine bir yatırımın imkansız olduğunu açıklarken akla ‘‘Türkiye ne olacak?’’ sorusu geliyor. Dua edelim de Türkiye play-off'u geçip 2002 biletini alsın. Yoksa, bugüne kadar EBU ratalığını yaşayan TRT'nin de, ekonomik kriz yaşayan özel kanalların da, Türkiye'nin olmadığı bir dünya kupası için milyonlarca dolar ödeyeceğini sanmıyorum.

CANAL+ hissesini sattı

UEFA, sahipleri aynı kişi, kurum ya da kuruluşlar olan takımların bir turnuvada birlikte oynamalarına izin vermiyor. Çok nadir başvurulan bu kural neredeyse bu sene çiğneniyordu. PSG, Intertoto'da Brescia'yı eleyip UEFA Kupasına katılmaya hak kazanmıştı. Ancak İsviçre'nin Servette takımı da aynı kupadaydı ve Canal+ iki kulübün de sahibi konumundaydı. UEFA'nın uyarısı üzerine harekete geçen Canal+ yönetimi Servette Kulübü'ndeki %30 hissesini Michel Coencas'a satarak sorunu çözdü.

Almanya: 1 - Liverpool: 5

İNGİLTERE'nin başarısında en büyük pay Gerard Houllier'in. Eriksson da alkışı hakediyor ama Owen, Haskey ve Gerrard'ın müthiş bir özgüvenle ve dünyanın en iyileri gibi oynamaları Fransız hocanın zaferi. Emin olun ki, bir İngiliz teknik direktörün elindeki futbolcular ne UEFA Kupasını alabilirdi ne de Almanya'yı 5-1 yenebilirdi. İşte bir örnek. Owen 98 Dünya Kupası'ndan sonra sık sık sakatlanıyor, bir türlü istenen performansa ulaşamıyordu. Houllier, sakatken oynamak isteyen Owen'ı birçok maçta yedek bıraktı. Basının yoğun eleştirilerine karşılık, ‘‘tamamen iyileşene ve benim istediğim kafa yapısına sahip olana kadar oynatmam’’ dedi... Aynı günleri Gerrard ile Murphy yaşadı, şimdi de Fowler ve Redknapp yaşıyor.

Göz, göre göre!...

Yaklaşık bir haftadır basketbolla yatıp basketbolla kalkarken futbol yazmak kolay olmuyor. Muhteşem Hırvatistan maçı sonrası hakem skandalına değinmeden geçmek istemiyorum. Yıllardır izlediğim Eurolig veya uluslararası şampiyonalarda hakemlerin her düdüğü formaya bakarak çaldığına inandım. Örneğin Atina'daki Litvanya-Yugoslavya finalini kim unutabilir?

Pascal Dorizon'u beni haklı çıkardığı için kutluyorum. Dorizon, biraz da Jungebrand, ‘‘göz göre göre’’ deyimine yeni bir boyut getirdiler ama maç İstanbul'da olduğu için yüzde 15 ya da 20'lik ‘‘takdir’’ sınırını aşamadılar. Düzeni bozduk, Hırvat galibiyetinin cezası bize bir yerde kesilecektir ama bu mutluluğu yaşadık ya, şimdilik hiç önemi yok. 12 Dev Adam ve Türkiye bench'i ile o akşam orada olan herkese verdikleri destek ve gösterdikleri sabır için teşekkürler...
Yazının Devamını Oku

Kaptandır, ne yapsa yeridir

15 Ağustos 2001
<B>Brezilya </B>Ligi'nde Palmeiras'ın America-Belo Horizonte'yi 3-1 yendiği maçta sahalarda ender görülen bir olay yüzünden kırmızı kart çıktı. America kaptanı Wellington Paulo, yerde yatan takım arkadaşı Ruy'a kızıp, vurunca kırmızı kartla oyundan atıldı. Palmeiras taraftarlarının ıslıkları arasında sahayı terk eden Paulo, ‘‘Yapılabilecek en aptalca şeyi yaptım’’ diye hayıflandı. Ancak madur Ruy'un olaya yaklaşımı ilginç: ‘‘Topun şiddetli çarpmasıyla yere düştüm. Paulo kalkmamı söyledi, ama kalkamadım. O takımın kaptanı, böyle şeyler olabilir.’’ Yılın ilk aylarında da Vasco da Gama takımından Miranda ile Viola sahada kavga etmiş, ikisi de oyundan atılmıştı.

5000 metrenin skandalları

Edmonton'da en çok konuşulan, doping yaptığı belirlenen Rus atlet Olga Yegorova'nın daha sonra temiz raporu alıp, Dünya Şampiyonası'nda yarışması oldu. Rumenlerin ünlü atleti Gabriela Szabo, Yegorova'nın yarışacağını öğrenince, önce ‘‘O yarışırsa, ben 5000 metreden çekilirim’’ dedi. İngiliz Paula Radcliffe ‘‘EPO sahtekarı dışarı’’ diye pankart açtı, Kathy Butler ve bazı atletler yarışta, kollarına Yegorova'nın yarışmasına izin verilmesini protesto için kırmızı kurdelalar taktılar. Ancak onların da istedikleri olmadı. Yegorova çıktı, yarışı kazandı. Sözünün arkasında duramayan Szabo, yarışıp bir kez de pist de yenildi. Rumen atlet, ‘‘Benim dünya şampiyonum Yegorova değil. Çok yorgunum’’ demekle yetindi.

En çok kazanan JONES

ABD'li bayan sprinter Marion Jones Dünya Şampiyonası'nda 100 metre yarışında ikincilikte kalıp büyük bir hayal kırıklığı yaşadı ve yaşattı. Ancak Jones, bu dalda 42 yarış sonra geçilmesine rağmen, Edmonton'dan en karlı ayrılan atlet oldu. 100 metredeki gümüş madalya (40.000 $), 200 metre (60.000 $) ve 4X100 metre bayrak (20.000 $) yarışlarındaki altın madalyalar Jones'a toplam 120.000 dolar para ödülü kazandırdı. Jones ayrıca, vatandaşı Gail Devers'ın 5 altın madalyalık Dünya Şampiyonaları'nda en çok altın madalya kazanan sporcu unvanına ortak oldu.

Clisters için şöhretin bedeli

Fransa Açık'taki ikincilikle dikkatleri üzerine çeken Belçikalı tenisçi Kim Clijsters, şöhret olmanın yükünü omuzlarında hissediyor. 18 yaşındaki Clijsters, 2 yıl önce kortlara adım attığında dünya sıralamasında 400'üncülüklerde dolaşıyordu. Bugün ise beşinci sırada. Ayrıca Avustralyalı tenisçi Lleyton Hewitt ile beraberliği Clijsters'i medyanın ilgi odağı yapıyor. Clijsters gördüğü ilgiden hem memnun hem dertli ve ‘‘Alış verişe gittiğimde, herkes kabinde ne denediğimi merak edip, beni görebilmek için büyük uğraş veriyor. Kaldığım otellerde telefonum susmuyor. Ancak şikayetçi değilim, şöhretin bir bedeli var’’ diyor.
Yazının Devamını Oku

Ayaklı kuyumcu dükkanını soydular

18 Temmuz 2001
ABD'de New York Giants takımının yeni draft ettiği Will Allen, bir kuyumcu dükkanı gibi dolaşmanın bedelini 150 bin dolar (207 milyar TL) çaldırmakla ödedi. Allen, ifadesine göre sabaha karşı saat 5'te kaldığı apartmanın önüne geldiğinde yüzlerinde çorap maskeler olan 3 kişinin saldırısına uğrar. Boğuştuğu hırsızlardan biri önce Allen'in üzerine benzin döker, ardından da kibritle yakmakla tehdit edip üzerindeki bütün kıymetli eşyaları vermesini ister. Allen olaydan yara almadan kurtulur ama, biri 120 bin dolarlık diğeri 11 bin dolarlık iki platin, elmas bilezik, 9 bin dolar değerinde beyaz altın bir Rolex saat, 10 bin dolar değerinde elmas küpeleri ile dairesinin ve lüks otomobilinin anahtarını hırsızlara kaptırır.

COACH’A dokunma köpek ısırır

Houston Rockets'ın başarılı forvetlerinden Kenny Thomas, köpek tarafından ısırılınca NBA Yaz Ligi'ni uzaktan seyretmekle yetindi. Thomas, havaalanında buluştuğu Houston'ın yardımcı coachu Jim Boylen ile tokalaşmak isteyince olanlar olur. Boylen'in köpeği bir anda Thomas'ın üzerine atlayarak, yüzünü ısırır. Dudakları köpek tarafından parçalanan Thomas hemen hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınır. Plastik cerrahi müdahalesi gören Thomas yaklaşık 2 hafta basketboldan uzak kalacak.

Gay kaleci aranıyor

5 ile 12 Ağustos tarihleri arasında İngiltere'nin başkenti Londra'da ilk kez 'Gay'ler Dünya Futbol Şampiyonası düzenlenecek. İngiltere Futbol Federasyonu ve FIFA'nın da desteğini alan organizasyona katılacak Boston Striker kulübü ise bir kalecisi olmadığı için sıkıntıya girmiş. Kulüp, çözümü şöyle bir ilan vermekte bulmuş: '18 kişilik kadroyu tamamlamak için bir kaleciye ihtiyacımız var. Kalecinin katılım ücreti ve gerekirse evi kulüp tarafından sağlanacaktır. İngilenenler jcmcc@mediaone.net 'ten Jim'e başvurabilir.'


Nakavtçı Mia

6 yaşında tekvando ile spora başlayan ABD'li Mia St John bugün ringlerde fırtına gibi esiyor. Tekvandoda kara kuşak takıp 27 maçta 1 yenilgi alan ve ülkesini olimpiyatta temsil eden 31 yaşındaki Mia, 1996'da profesyonel olarak başladığı boksta da rakip tanımıyor. 12'si nakavtla yaptığı 22 maçı da kazanıp hafif siklette beline kemeri takan Mia, bugün ‘‘Nakavtçı’’ takma adıyla çağırılıyor. California Üniversitesi psikoloji bölümü mezunu Mia, 5 yıl modellik yapıp, 1999'da Playboy'a da poz verdi.


Son madalya şampiyona

Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Moskova'daki toplantısında bir yenilik de madalya seremonisine getirdi. 2'ye karşı 13 oyla kabul edilen yeni uygulamaya göre olimpiyatta altın madalya kazanan sporcu ilk önce değil, son sırada ödüllendirilecek. İlk önce ödüllendirilen şampiyonun, kürsüye çıkan diğer sporcuların gölgesinde kaldığı görüşünün ağırlık kazanması üzerine, önce 3., ardından 2. son olarak da şampiyonun madalyasının verilmesi uygun görüldü. Böylece şampiyonun ve izleyicinin heyecan doruğa çıkarılacak. İlk kez Salt Lake 2002 Kış Oyunları'nda denenecek uygulama benimsenirse, süreklilik kazanacak.
Yazının Devamını Oku