Buğra Adil Buyrukcu

Mutfağınızdaki tehlikelerin farkında mısınız?

27 Mart 2022
Alışverişe gittiğimizde en iyi ürünleri almaya, sebze ve meyveleri iyi yıkamaya, doğru pişirme teknikleriyle sağlıklı yaşamaya çalışıyoruz. Kendimizce mutfağımızdaki her detaya dikkat ediyoruz. Ancak bu kadar titiz davrandığımız halde maalesef ki farkında olmadan yaptığımız hatalar, sağlığımızı olumsuz etkileyebiliyor. Ne kadar sağlıklı beslenirsek beslenelim, evimizin kalbi olan mutfağımızda bazı şeyleri doğru yapamazsak, hastalıklara da davetiye çıkarmış oluyoruz. Peki, doğru mutfak malzemelerini kullanıyor muyuz? Kullandığımız plastik ürünler bize nasıl zarar veriyor? Kullandığımız tencere ve tavalar sağlığımızı nasıl bozuyor? Gelin, hep birlikte mutfağımızdaki tehlikelere birlikte bir göz gezdirelim.

BAZI MALZEMELER BİRÇOK HASTALIĞA NEDEN OLUYOR

Mutfaklarımızda farkında olmadan kullandığımız bazı malzemeler, maalesef ki hormonal bozukluklara, çocuklarda erken gelişime, erken menopoza hatta kansere kadar giden ciddi daha birçok hastalığa neden olabiliyor. Yaptığımız hataların başında ise yanlış tencere ve tava seçimimiz yer alıyor. Çünkü yapışmaz tava ve tencereler yani teflon kaplı olarak bildiğimiz ürünler, perflorooktanoik adı verilen toksik bir madde içeriyor. Bu madde, yüksek ısıda besinlere geçebiliyor. Ayrıca perflorooktanoik, yağlardan besine karışarak, duman ile birlikte havaya da yayılıyor. Bu çıkan zehirli gaz astımı tetikliyor, tiroit bezini olumsuz etkiliyor, böbrek, testis ve yumurtalık kanserine yakalanma riskini artırıyor. Bu tip tavaların çizilmesi de tehlikeyi katlıyor.

ALÜMİNYUM TENCERELERLE VEDALAŞIN

Alüminyum tava ve tencereler de sağlığımızı olumsuz etkileyen malzemeler arasında. Alüminyum, direkt yemekle temas ettiği zaman içerdiği toksik maddelerin besine geçmesine neden oluyor. Özellikle asitli ve baharatlı yiyeceklerde alüminyum inanılmaz şekilde açığa çıkıyor. Alüminyum toksisitesi de erken menopoz, kısırlık, çocuklarda dikkat eksikliği, aşırı yorgunluk gibi hastalıklara yol açıyor. Bu tarz bir ürünle yemek yapılacaksa eğer mutlaka alüminyum ile teması önlemek için pişirme kağıdı kullanmak gerekiyor. Çünkü besin ile teması önlendiği zaman sıkıntı ortadan kalkıyor. Ancak en sağlıklısı alüminyum ve teflon tencere ile tavalara veda etmektir. Toprak kaplı çömlekler de dikkat edilmesi gereken bazı unsurlar var. Eğer çömlek yıpranmışsa, belli bir kısmı kırılmışsa, kilin içindeki yabancı maddeler besinlere geçebiliyor. Bu nedenle yıpranan, rengi çok turuncu ve kırmızı olanların kullanılmaması gerekiyor.

HANGİ TENCERE VE TAVALAR SAĞLIKLI?

Sağlıklı yemekler pişirebilmek için paslanmaz çelik, demir döküm, tencereleri kullanabilirsiniz. Tek dikkat edilmesi gereken şey, bu ürünler pahalıdır. Ucuz olanları asla almayın. Çünkü ucuz satılanların içine bakır ve alüminyum koyuyorlar. Emaye tencereleri de çatlağı ve çiziği olmadığı taktirde rahatlıkla kullanabilirsiniz. Seramik ve cam tencereler de inanılmaz sağlıklıdır. Kaşık, bıçak ya da tabaklarda da seramiği tercih edebilirsiniz. Özellikle saklama kabı olarak cam kullanılmasını öneriyorum. Fırında bir şey pişirecekseniz mutlaka cam tercih edin.

Yazının Devamını Oku

Renklere göre beslenme ve detoks tarifleri

20 Mart 2022
Pandemi ile birlikte ‘sağlıklı beslenmenin ve bağışıklık sistemini destekleyici besinler tüketmenin’ ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık. “Sağlıklı besinler nelerdir?”, “Günlük tükettiğimiz gıdaları daha sağlıklı hale getirmek için neler yapabiliriz?” soruları ise en çok araştırılan konular arasında. Gelin biz de bugün yaşamımızı sürdürmek için ihtiyaç duymadığımız ancak hastalıklara karşı koruyucu etki gösteren fito besinlerin ne olduğuna ve bu besinlerle hazırlanmış detoks tariflerine bir göz atalım...

Günlük tükettiğimiz gıdalardan aldığımız fito besinler, sağlığımız için oldukça önemlidir. Bu besinler; meyve ve sebzelere rengini, tadını ve kokusunu verirler. Sebze ve meyvelerin dışında tahıllardan, bakliyatlardan, tohumlar ile çeşitli bitkilerden fito besinler alabiliriz. İlaç sanayisinde de kullanılan fito besinler, özellikle kanser, kalp, diyabet ve yüksek tansiyon gibi hastalıkları önlemek veya tedavi etmek amacıyla da kullanılırlar. Mesela faydaları saymakla bitmeyen antioksidanların içinde yer alan madde, aslında bir fito besindir.
KANSERDEN KORUYAN RENKLİ BESİNLER
Fito besinler; kırmızı, turuncu, yeşil, sarı, mor ve siyah, bej ve beyaz renkli olmak üzere altı gruba ayrılır. Her grubun iyi geldiği hastalıklar, farklılık gösterir

*Kırmızı renkliler: Elma, barbunya, pancar, kırmızıbiber, kan portakalı, kiraz, kızılcık, pembe greyfurt, üzüm, kırmızı soğan, nar, kırmızı patates, ahududu, domates ve karpuz, bu gruba dahildir. En önemli özellikleri, anti kanserojen olmalarıdır. Eğer aile öykünüzde kanser varsa kırmızı renkli detokslar, sizin için oldukça fayda sağlar. İltihap önleyici, hücre koruyucu özelliklerinin yanı sıra sindirime iyi gelir, bağışıklık sistemini korur, kalp ve hormonal hastalıklarda etkilidirler.

*Turuncu renkliler: Kayısı, turuncu biber, havuç, mango, nektarin, portakal, bal kabağı, mandalina ve zerdeçal bu grubun en önemlileridir. Anti kanserojen etkileri yüksektir ama özellikle bakterilere karşı koyucudurlar. Sivilceleri ve saç dibi iltihabı olanlar, sık idrar yolu enfeksiyonu, vajinal akıntı ile boğaz enfeksiyonu geçirenler de turuncu renkli smoothie’ler faydalı olacaktır. Bağışıklık sistemini inanılmaz güçlendiren bu grup, aynı zamanda çocuk sahibi olmayı kolaylaştırıyor, göz, tırnak ve saç sağlığına iyi geliyor.

HAFIZA GÜÇLENDİREN FİTO BESİNLER

*Yeşil renkliler: Elma, enginar, kuşkonmaz, avokado, yeşilbiber, brokoli, kabak, Brüksel lahanası, yeşil renkli besinlerdir. Anti kanser özelliklerinin yanı sıra demansı engellemede etkilidirler. Yaşlanma belirtilerinin geciktirilmesinde çok faydalıdırlar. Tiroit beziyle veya yumurtalıklarla ilgili sorun yaşayanların ya da beyinden salgılanan hormonlarla ilgili bir bozukluklar durumu olanların bu besin grubundan tüketmesi faydalı olacaktır.

Yazının Devamını Oku

Hastalıklarla savaşan mucize baharatlar

14 Mart 2022
Baharatlar... Doğanın mucizesi... Yemeklere lezzet katmalarının yanı sıra doğru şekilde tüketildikleri zaman hem şifa hem de lezzet kaynağı... Bağışıklık sistemini güçlendirmeden kilo kontrolüne, kanserden metabolik hastalıklara kadar birçok rahatsızlığa karşı savaşan baharatların inanılmaz faydalarını gelin birlikte keşfedelim.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİREN BAHARATLAR

* Susam: Zengin antioksidan özelliği sayesinde vücudumuzda serbest radikallerin etkilerini azaltarak, kronik hastalıklar ve kanser gibi ciddi rahatsızlıklarla savaşmaya yardımcı olur. Bakır içeriği sayesinde eklem iltihaplarına iyi gelir. Kalsiyum içeriği sayesinde menopoz döneminde kemik erimesiyle karşılan kadınların tüketmesi gereken baharatlar arasında yer alır. Kolesterol düşürücü özelliği de olan susamı, yemekler piştikten sonra üstüne serperek kullanmanız daha faydalı olacaktır.
* Zerdeçal: COVID-19 enfeksiyonuna karşı faydalı olabilecek baharatlar arasında yer alan zerdeçal, inanılmaz bir antioksidandır. Bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Ağrı kesici özelliği vardır ve romatizmal ağrılarda etkilidir. Egzama ve sedef hastalıkları ile Alzheimer ve demansa iyi gelir. Zerdeçalın etkinliğini artırabilmek bilmek için karabiberle birlikte tüketilmesi önemlidir. Yatmadan önce bir çay kaşığı zerdeçal ve karabiberi yoğurtla karıştırıp tüketebilirsiniz. Yemeklerinizin pişmesine 10 dakika kala üzerinde serperek kullanmanız daha yararlı olacaktır.



* Zencefil: Hazımsızlık, bulantı ve taşıt tutmalarına çok iyi gelen bir baharattır. Metabolizmayı hızlandırır, toksin atmaya yardımcı olur ve bağışıklık sistemini güçlendirmede faydalıdır. Mantar hastalıklarına iyi gelir. Ağrı kesici özelliği vardır. Özellikle adet ağrılarında kullanılabilir. Üç saat arayla bir tatlı kaşığı zencefil tükettiğinizde ağrılarınızın azaldığını hissedebilirsiniz. Yumurtalık ve kalın bağırsak kanserini önlemede etkilidir. Ancak kan sulandırıcı etkisi olduğu için düzenli ilaç kullananların ve hamilelerin dikkatli tüketmesi gerekir. Çay olarak tüketebilir, tozunu da yoğurda karıştırarak yiyebilirsiniz. Günde iki tatlı kaşığına kadar kullanabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Saç dökülmesi kaderiniz olmasın

6 Mart 2022
COVID-19 geçirenlerinde en sık görülen şikâyetlerden birisi saç dökülmesi. Güzel ve bakımlı saçlara sahip olmak geçmişten günümüze her zaman önemli olmuştur. Son yıllarda saç dökülmesi sorununun giderek arttığı ve çok daha fazla kişiyi etkilediği de bir gerçektir. Gelin hep birlikte kişilerin psikolojisini de olumsuz etkileyen saç dökülmesinin nedenlerine ve saç sağlığımızı korumaya yardımcı olan bitkisel tariflere bir göz atalım.

SAÇ DÖKÜLMESİNE EN SIK YOL AÇAN 10 NEDEN

1) Beslenmede yapılan hatalar
2) Genetik nedenler
3) Tiroid hastalıkları
4) Stres
5) Romatizmal hastalıklar
6) İlaçlar(özellikle kemoterapi)

Yazının Devamını Oku

Toksik maddeler vücuttan nasıl atılır?

15 Şubat 2021
Sabah yorgun uyanıyor, gün boyu halsizliğiniz devam ediyorsa, unutkanlığınız varsa ve kendinizi stres altında hissediyorsanız, sebepsiz yere kilo alıyorsanız, o zaman dikkat! Çünkü, vücudunuzda toksik ve artık maddeler birikmiş olabilir. Vücutta çoğalan bu toksik maddeler, günlük hayatınızı olumsuz etkilemenin yanı sıra nörolojik rahatsızlıklardan kısırlığa, obeziteden romatizmal hastalıklara kadar birçok ciddi sağlık sorununun oluşmasının nedenleri arasında da gösterilmektedir.

Toksinler ve artık maddeler, çevresel faktörler ile gün içerisinde tükettiğimiz besinlerle vücudunuzda birikmeye başlar. Toksik maddeler, karaciğer, bağırsaklar, damarlar, lenf bezleri, tükürük bezler ve akciğerlerde sıklıkla birikir, önlem alınmadığı takdirde ise ciddi sağlık sorunlarına zemin hazır. Vücudumuza ağız, solunum ve deri yoluyla giren ağır metaller, genellikle doğal yollarla atılamaz. Böbrek, karaciğer, bağırsak, akciğer ve ter gibi boşaltım sistemiyle atılamayan ağır metallerin vücutta birikmesi ve yüksek doza ulaşması halinde ise çok ciddi hastalıklar ortaya çıkar.

Bu belirtilere dikkat!

Sabah yorgun uyanıyor, gün boyu uyuma isteği duyuyorsanız, kendinizi sürekli halsiz hissediyorsanız, unutkanlığınız ve halsizliğiniz varsa, hayattan zevk alamıyorsanız, baş-boyun ve sırt ağrılarınız geçmiyorsa, cinsel istek ve performans azalma durumu varsa, tansiyon ve şekeriniz yüksekse, kabızlık ile hazımsızlık çekiyorsanız ve bu şikayetlerin altta yatan tıbbi nedeni bulunamıyorsa, asıl sorun toksik ve artık maddeler olabilir. Bazı kişiler, toksinlerden dolayı kilo aldıklarının farkına varmaz. Gün içerisinde yorgunluğu gidermek için kahve, çay ve çikolata gibi besinler tüketilir. Ancak bu besinlerin aşırı tüketilmesi de toksini artırır. Vücudumuzda toksinlerin artması aynı zamanda bağışıklık sisteminin de zayıflamasına neden olur. Cilt kusurlarının temeli de yine toksinlerdir. Karaciğerde biriken toksinler, sivilce ve aknelere neden olur. Ayrıca cildin elastik özelliğini kaybettirerek, yaşlanma ve kırışmayı hızlandırır.

Mücadeleye mutfaktan başlayın

Uzun ve sağlıklı yaşamın sırrı, dengeli beslenmekten geçer. Bu nedenle toksinlerle gireceğiniz mücadeleye önce mutfağınızda yapacağınız değişiklikler başlamalısınız. Toksin ve ağır metaller, vücudunuza en çok yedikleriniz ve içtiklerinizle girer. Bu nedenle mutfakta yapacağımız birkaç değişikle bunun önüne geçilebilirsiniz. Mutfağınızda öncelikle kullanmaktan vazgeçmeniz gereken 5 temel ürün var.

Yemek yaparken sıklıkla kullandığınız yapışmaz tavalar yerine dökme demir veya emaye dökme demir tavalar, kullanmaya özen göstermelisiniz. Yemeklerinizi saklamak için plastik kaplar yerine cam kaplar kullanın. Kanola veya bitkisel yağlar yerine Hindistan cevizi, avokado veya sızma zeytinyağı tüketin. İşlenmiş beyaz şeker yerine organik Hindistan cevizi şekeri, kahverengi şeker, bal veya agave şurubu tercin edin. Kimyasal bulaşık sabunu ve temizleyiciler yerine ise doğal temizlik ürünleri kullanın. Mutfakta alınacak tedbirlerin yanı sıra vücudumuzdaki ağır metal ve toksinlerden kurtulmak için detoks, akupunktur ve hacamat tedavisi gibi tamamlayıcı tıp yöntemlerine de başvurulabilirsiniz.

Vücuttan toksin atmaya yarayan besinler

Maydanoz

Yazının Devamını Oku

Hangi besinler tok tutar? Düşük kalorili ve sağlıklı atıştırmalıklar

8 Şubat 2021
Pandemi nedeniyle evlerimizde çok fazla vakit geçirmeye devam ediyoruz. Bu süreçte her zamankinden daha fazla kilo alma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Hepimiz gün içerisinde veya akşam evde vakit geçirirken, atıştırmak için bir şeyler arıyoruz. Ara öğün hakkınız dolduğunda da atıştırmalık isteğinizi durduramadığınız zaman ise kilo almaya başlıyorsunuz. Bu durumu engellemek ve kilo almamak için, düşük kalorili sağlıklı atıştırmalıklara yönelmeniz gerekiyor. Peki, bu atıştırmalıklar nelerdir? Hangi besinler tok tutar?

Pandemi nedeniyle evde daha sık vakit geçirdiğiniz için, sizin de mutfakla olan ilişkiniz değişmiş olabilir. Sokağa çıkma yasağı ve saat sınırlamaları ise hala hayatımızda olmaya devam ediyor. Birçok kişi bu dönemde iştahının ve atıştırma isteğinin arttığını söylüyor. Doğal olarak yüksek kalorili ve yağ içeren atıştırmalıkların sık tüketimi de tartıyla ve aynalarla aranızın bozulmasına neden oluyor. Hepimiz gün içerisinde veya akşam evde vakit geçirirken, atıştırmak için bir şeyler arıyoruz. Sınırsızca yiyip, hiç kilo almamayı istiyoruz ama maalesef yediklerimiz bize kilo olarak geri dönüyor. Özellikle sağlıksız atıştırmalıklar, vücudumuzda yağ olarak depolanıyor ve kilo almamıza neden oluyor. Özellikle pandemi döneminde fit kalabilmeniz ve mevcut kilonuzu koruyabilmeniz açısından sağlıklı atıştırmalıklara yönelmeniz gerekiyor. Ancak sağlıklı ve düşük kalorili olsalar da bu besinlerin de kalori içerdiğini unutmamalı ve tüketirken de porsiyonlarınıza dikkat etmeyi ihmal etmemelisiniz.

Sağlıklı ara öğünler nasıl olmalı?

Ara öğünlerde alınabilecek kalori miktarı kişinin vücut ağırlığına, sağlık durumuna hatta gün içerisinde yaktığı kalori miktarına göre değişiklik gösterebilir. Ancak ara öğün hakkınız dolduğunda hala bir şeyler atıştırmak istiyorsanız, sağlığınız ve kilonuz açısından en mantıklısı, 100 kalorinin altında olan atıştırmalıklara yönelmenizdir. Bu atıştırmalıkları evinizde rahatlıkla hazırlayabilir, porsiyonlarına dikkat ederek tükettiğinizde ise kilo kontrolünüzü sağlayabilirsiniz.

Yulaf ezmesi ve çilek

Lif yönünden zengin birkaç kaşık yulaf ezmesinin üzerine birkaç tane çilek ve yarım bardak süt ekleyerek, doyurucu bir ara öğün yapabilirsiniz. Çilek, vücudu zararlı toksinlerden arındırmaya yardımcı olduğu gibi vitamin ve antioksidan bakımından da güçlü bir meyvedir.

Tarçınlı Yoğurt

Ara öğünlerde birkaç kaşık tarçın serpiştirilmiş yoğurt yiyerek, hem vücudunuz için gerekli kalsiyumu alabilir hem de kan şekerinizi dengeleyerek açlık hissini bastırabilirsiniz. Özellikle geceleri çok acıkıyorsanız, yatmadan önce bir kase tarçınlı yoğurt tüketebilirsiniz. Tarçınlı yoğurt, tokluk hissi verdiği içinde kilo almanızı da engeller.

Yazının Devamını Oku

Kansere karşı savaşan besinler

1 Şubat 2021
Çağımızın en sık görülen hastalıklarından biri olan kanser, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artıyor. Türkiye'de her yıl 160 bin kişiye kanser tanısı koyuluyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) raporlarına göre; önümüzdeki yıllarda her 5 kişiden biri kansere yakalanma riski taşıyor. Sağlıklı beslenmek, fazla kilolardan kurtulmak ve hareketli bir yaşam sürmek ise kanser riskini yüzde 30-35 oranında azaltabiliyor. Soğan, sarımsak, brokoli, zeytinyağı, çekirdekli siyah üzüm, zerdeçal gibi daha birçok besin de bu hastalıktan korunmada bizlere yardımcı oluyor.

İsmi geçtiği zaman bile insanları tedirgin eden kanser hastalığı, çağımızın en ciddi sağlık sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre kanser vakaları dünya çapında artış gösteriyor ve önlem alınmazsa önümüzdeki 20 yıl içinde kanserli hasta sayısı yüzde 60 oranında artabileceği öngörülüyor. DSÖ'nün diğer bir çarpıcı verisi ise önümüzdeki yıllarda dünyada 75 yaşın altındaki her beş kişiden birinin herhangi bir kanser türünden etkileneceği.

Türkiye’de ise her yıl 160 bin kişiye kanser tanısı koyuluyor. TÜİK’in paylaştığı verilere göre, Türkiye'de kanser kaynaklı ölümler, önemli bir yer tutuyor. 2018 yılında Türkiye’de gerçekleşen ölümlerin yüzde 19,7’si iyi ve kötü huylu tümör yani kanser kaynaklı. Teknoloji ve bilimin gelişmesiyle birlikte erken teşhis ve tedavideki yenilikler, bu korkutucu hastalığın tedavi edilmesine olanak sağlıyor. Kişilerin yaşam şeklinde yapacağı olumlu değişiklikler ise kanserden korunmada önemli rol oynuyor.

Kansere neden olan faktörler
Kanser hastalığı için risk faktörleri yaşam şekillerine, yaşa, cinsiyete ve aile öykülerine bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Bir başka risk grubu ise çevresel faktörler. Bu hastalıkla mücadelede genetik faktörleri değiştiremezsek de çevresel faktörleri değiştirerek, kansere yakalanma riskinizi azaltmak mümkün. Kansere neden olan belirgin faktörler arasında ise şunlar yer alır:

-Ailevi yatkınlık
-Hormonal nedenler

Yazının Devamını Oku

Yıllara meydan okuyan beslenme ipuçları

25 Ocak 2021
Yaş almayla birlikte yüzümüzdeki kırışıklıklar artar ve cildimiz geçen yıllarla birlikte canlılığını da kaybetmeye başlar. Çevresel etkiler ve genetik özellikler gibi çeşitli faktörler, cilt yaşlanmasının başlıca nedenleri arasında yer alsa da yanlış beslenme alışkanlıklarımız da cilt sağlığımızı olumsuz etkiler. Ancak beslenme listenize ekleyeceğiniz bazı gıdalarla, yıllara meydan okuyabilir, cildinizin daha sağlıklı ve daha genç görünmesine destek olabilirsiniz.

Daha sağlıklı, daha parlak ve canlı bir cilde sahip olmak için kremler kullanıyor, losyonlar sürüyoruz. Günümüz teknolojisinde güzellik sektöründe kullanılan yöntemler de çok gelişti. Birçok uygulamayla kırışıklıklarımızdan kurtuluyor, cildimizde daha sağlıklı bir görünüm elde edebiliyoruz. Ancak tüm bunların yanında cilt sağlığımız için çok önemli bir ayrıntıyı her zaman atlıyoruz. Kozmetik işlemler, losyonlar ve kremler cildinizi dışarıdan daha genç gösteriyor. Ancak yaşımız ilerledikçe cildimizi içeriden de güçlendirmek gerekiyor. Bunu yapabilmek için de cilt sağlığını koruyan besinleri düzenli tüketmeli, beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmelisiniz.

Beslenme alışkanlığınızı değiştirin

Cildimizin yaşlanmasını geciktirmek ve yıllara meydan okuyabilmek için öncelikle besleme alışkanlıklarınızda değişiklik yapmamız gerekiyor. Vitamin, omega-3 ve antioksidan gibi içeriklere sahip olan besinler, cilt yaşlanmasını ve kırışıklık oluşumunu geciktirerek, daha sağlıklı bir yaşam sürmenize de destek olacaktır. İşte size yıllara meydan okumanızı sağlayacak beslenme ipuçları...

-Sağlıklı bir cilde sahip olmanın en önemli kurallarından biri bolca su tüketmektir. Günde 2-3 litre arasında su tüketmeye özen gösterin.

-Yağ ve şekeri tüketimini sınırlayın.

-Gün içerisinde kahve ve çay tüketimini azaltın. Siyah çayı yerine yeşil çayı tercih edebilirsiniz. Yeşil çay, cilt sağlığınıza oldukça yararlıdır.

-En az derecede işlenmiş meyveler, sebzeler, tam tahıllar, baklagiller, yağsız süt ve süt ürünleri ile yağsız et tüketin.

-Bol miktarda taze sebze ve meyve yemeyi ihmal etmeyin.

Yazının Devamını Oku