BAZI MALZEMELER BİRÇOK HASTALIĞA NEDEN OLUYOR
Mutfaklarımızda farkında olmadan kullandığımız bazı malzemeler, maalesef ki hormonal bozukluklara, çocuklarda erken gelişime, erken menopoza hatta kansere kadar giden ciddi daha birçok hastalığa neden olabiliyor. Yaptığımız hataların başında ise yanlış tencere ve tava seçimimiz yer alıyor. Çünkü yapışmaz tava ve tencereler yani teflon kaplı olarak bildiğimiz ürünler, perflorooktanoik adı verilen toksik bir madde içeriyor. Bu madde, yüksek ısıda besinlere geçebiliyor. Ayrıca perflorooktanoik, yağlardan besine karışarak, duman ile birlikte havaya da yayılıyor. Bu çıkan zehirli gaz astımı tetikliyor, tiroit bezini olumsuz etkiliyor, böbrek, testis ve yumurtalık kanserine yakalanma riskini artırıyor. Bu tip tavaların çizilmesi de tehlikeyi katlıyor.
ALÜMİNYUM TENCERELERLE VEDALAŞIN
Alüminyum tava ve tencereler de sağlığımızı olumsuz etkileyen malzemeler arasında. Alüminyum, direkt yemekle temas ettiği zaman içerdiği toksik maddelerin besine geçmesine neden oluyor. Özellikle asitli ve baharatlı yiyeceklerde alüminyum inanılmaz şekilde açığa çıkıyor. Alüminyum toksisitesi de erken menopoz, kısırlık, çocuklarda dikkat eksikliği, aşırı yorgunluk gibi hastalıklara yol açıyor. Bu tarz bir ürünle yemek yapılacaksa eğer mutlaka alüminyum ile teması önlemek için pişirme kağıdı kullanmak gerekiyor. Çünkü besin ile teması önlendiği zaman sıkıntı ortadan kalkıyor. Ancak en sağlıklısı alüminyum ve teflon tencere ile tavalara veda etmektir. Toprak kaplı çömlekler de dikkat edilmesi gereken bazı unsurlar var. Eğer çömlek yıpranmışsa, belli bir kısmı kırılmışsa, kilin içindeki yabancı maddeler besinlere geçebiliyor. Bu nedenle yıpranan, rengi çok turuncu ve kırmızı olanların kullanılmaması gerekiyor.
HANGİ TENCERE VE TAVALAR SAĞLIKLI?
Sağlıklı yemekler pişirebilmek için paslanmaz çelik, demir döküm, tencereleri kullanabilirsiniz. Tek dikkat edilmesi gereken şey, bu ürünler pahalıdır. Ucuz olanları asla almayın. Çünkü ucuz satılanların içine bakır ve alüminyum koyuyorlar. Emaye tencereleri de çatlağı ve çiziği olmadığı taktirde rahatlıkla kullanabilirsiniz. Seramik ve cam tencereler de inanılmaz sağlıklıdır. Kaşık, bıçak ya da tabaklarda da seramiği tercih edebilirsiniz. Özellikle saklama kabı olarak cam kullanılmasını öneriyorum. Fırında bir şey pişirecekseniz mutlaka cam tercih edin.
Günlük tükettiğimiz gıdalardan aldığımız fito besinler, sağlığımız için oldukça önemlidir. Bu besinler; meyve ve sebzelere rengini, tadını ve kokusunu verirler. Sebze ve meyvelerin dışında tahıllardan, bakliyatlardan, tohumlar ile çeşitli bitkilerden fito besinler alabiliriz. İlaç sanayisinde de kullanılan fito besinler, özellikle kanser, kalp, diyabet ve yüksek tansiyon gibi hastalıkları önlemek veya tedavi etmek amacıyla da kullanılırlar. Mesela faydaları saymakla bitmeyen antioksidanların içinde yer alan madde, aslında bir fito besindir.
KANSERDEN KORUYAN RENKLİ BESİNLER
Fito besinler; kırmızı, turuncu, yeşil, sarı, mor ve siyah, bej ve beyaz renkli olmak üzere altı gruba ayrılır. Her grubun iyi geldiği hastalıklar, farklılık gösterir
*Kırmızı renkliler: Elma, barbunya, pancar, kırmızıbiber, kan portakalı, kiraz, kızılcık, pembe greyfurt, üzüm, kırmızı soğan, nar, kırmızı patates, ahududu, domates ve karpuz, bu gruba dahildir. En önemli özellikleri, anti kanserojen olmalarıdır. Eğer aile öykünüzde kanser varsa kırmızı renkli detokslar, sizin için oldukça fayda sağlar. İltihap önleyici, hücre koruyucu özelliklerinin yanı sıra sindirime iyi gelir, bağışıklık sistemini korur, kalp ve hormonal hastalıklarda etkilidirler.
*Turuncu renkliler: Kayısı, turuncu biber, havuç, mango, nektarin, portakal, bal kabağı, mandalina ve zerdeçal bu grubun en önemlileridir. Anti kanserojen etkileri yüksektir ama özellikle bakterilere karşı koyucudurlar. Sivilceleri ve saç dibi iltihabı olanlar, sık idrar yolu enfeksiyonu, vajinal akıntı ile boğaz enfeksiyonu geçirenler de turuncu renkli smoothie’ler faydalı olacaktır. Bağışıklık sistemini inanılmaz güçlendiren bu grup, aynı zamanda çocuk sahibi olmayı kolaylaştırıyor, göz, tırnak ve saç sağlığına iyi geliyor.
HAFIZA GÜÇLENDİREN FİTO BESİNLER
*Yeşil renkliler: Elma, enginar, kuşkonmaz, avokado, yeşilbiber, brokoli, kabak, Brüksel lahanası, yeşil renkli besinlerdir. Anti kanser özelliklerinin yanı sıra demansı engellemede etkilidirler. Yaşlanma belirtilerinin geciktirilmesinde çok faydalıdırlar. Tiroit beziyle veya yumurtalıklarla ilgili sorun yaşayanların ya da beyinden salgılanan hormonlarla ilgili bir bozukluklar durumu olanların bu besin grubundan tüketmesi faydalı olacaktır.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİREN BAHARATLAR
* Susam: Zengin antioksidan özelliği sayesinde vücudumuzda serbest radikallerin etkilerini azaltarak, kronik hastalıklar ve kanser gibi ciddi rahatsızlıklarla savaşmaya yardımcı olur. Bakır içeriği sayesinde eklem iltihaplarına iyi gelir. Kalsiyum içeriği sayesinde menopoz döneminde kemik erimesiyle karşılan kadınların tüketmesi gereken baharatlar arasında yer alır. Kolesterol düşürücü özelliği de olan susamı, yemekler piştikten sonra üstüne serperek kullanmanız daha faydalı olacaktır.
* Zerdeçal: COVID-19 enfeksiyonuna karşı faydalı olabilecek baharatlar arasında yer alan zerdeçal, inanılmaz bir antioksidandır. Bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Ağrı kesici özelliği vardır ve romatizmal ağrılarda etkilidir. Egzama ve sedef hastalıkları ile Alzheimer ve demansa iyi gelir. Zerdeçalın etkinliğini artırabilmek bilmek için karabiberle birlikte tüketilmesi önemlidir. Yatmadan önce bir çay kaşığı zerdeçal ve karabiberi yoğurtla karıştırıp tüketebilirsiniz. Yemeklerinizin pişmesine 10 dakika kala üzerinde serperek kullanmanız daha yararlı olacaktır.
* Zencefil: Hazımsızlık, bulantı ve taşıt tutmalarına çok iyi gelen bir baharattır. Metabolizmayı hızlandırır, toksin atmaya yardımcı olur ve bağışıklık sistemini güçlendirmede faydalıdır. Mantar hastalıklarına iyi gelir. Ağrı kesici özelliği vardır. Özellikle adet ağrılarında kullanılabilir. Üç saat arayla bir tatlı kaşığı zencefil tükettiğinizde ağrılarınızın azaldığını hissedebilirsiniz. Yumurtalık ve kalın bağırsak kanserini önlemede etkilidir. Ancak kan sulandırıcı etkisi olduğu için düzenli ilaç kullananların ve hamilelerin dikkatli tüketmesi gerekir. Çay olarak tüketebilir, tozunu da yoğurda karıştırarak yiyebilirsiniz. Günde iki tatlı kaşığına kadar kullanabilirsiniz.
SAÇ DÖKÜLMESİNE EN SIK YOL AÇAN 10 NEDEN
1) Beslenmede yapılan hatalar
2) Genetik nedenler
3) Tiroid hastalıkları
4) Stres
5) Romatizmal hastalıklar
6) İlaçlar(özellikle kemoterapi)
Toksinler ve artık maddeler, çevresel faktörler ile gün içerisinde tükettiğimiz besinlerle vücudunuzda birikmeye başlar. Toksik maddeler, karaciğer, bağırsaklar, damarlar, lenf bezleri, tükürük bezler ve akciğerlerde sıklıkla birikir, önlem alınmadığı takdirde ise ciddi sağlık sorunlarına zemin hazır. Vücudumuza ağız, solunum ve deri yoluyla giren ağır metaller, genellikle doğal yollarla atılamaz. Böbrek, karaciğer, bağırsak, akciğer ve ter gibi boşaltım sistemiyle atılamayan ağır metallerin vücutta birikmesi ve yüksek doza ulaşması halinde ise çok ciddi hastalıklar ortaya çıkar.
Bu belirtilere dikkat!
Sabah yorgun uyanıyor, gün boyu uyuma isteği duyuyorsanız, kendinizi sürekli halsiz hissediyorsanız, unutkanlığınız ve halsizliğiniz varsa, hayattan zevk alamıyorsanız, baş-boyun ve sırt ağrılarınız geçmiyorsa, cinsel istek ve performans azalma durumu varsa, tansiyon ve şekeriniz yüksekse, kabızlık ile hazımsızlık çekiyorsanız ve bu şikayetlerin altta yatan tıbbi nedeni bulunamıyorsa, asıl sorun toksik ve artık maddeler olabilir. Bazı kişiler, toksinlerden dolayı kilo aldıklarının farkına varmaz. Gün içerisinde yorgunluğu gidermek için kahve, çay ve çikolata gibi besinler tüketilir. Ancak bu besinlerin aşırı tüketilmesi de toksini artırır. Vücudumuzda toksinlerin artması aynı zamanda bağışıklık sisteminin de zayıflamasına neden olur. Cilt kusurlarının temeli de yine toksinlerdir. Karaciğerde biriken toksinler, sivilce ve aknelere neden olur. Ayrıca cildin elastik özelliğini kaybettirerek, yaşlanma ve kırışmayı hızlandırır.
Mücadeleye mutfaktan başlayın
Uzun ve sağlıklı yaşamın sırrı, dengeli beslenmekten geçer. Bu nedenle toksinlerle gireceğiniz mücadeleye önce mutfağınızda yapacağınız değişiklikler başlamalısınız. Toksin ve ağır metaller, vücudunuza en çok yedikleriniz ve içtiklerinizle girer. Bu nedenle mutfakta yapacağımız birkaç değişikle bunun önüne geçilebilirsiniz. Mutfağınızda öncelikle kullanmaktan vazgeçmeniz gereken 5 temel ürün var.
Yemek yaparken sıklıkla kullandığınız yapışmaz tavalar yerine dökme demir veya emaye dökme demir tavalar, kullanmaya özen göstermelisiniz. Yemeklerinizi saklamak için plastik kaplar yerine cam kaplar kullanın. Kanola veya bitkisel yağlar yerine Hindistan cevizi, avokado veya sızma zeytinyağı tüketin. İşlenmiş beyaz şeker yerine organik Hindistan cevizi şekeri, kahverengi şeker, bal veya agave şurubu tercin edin. Kimyasal bulaşık sabunu ve temizleyiciler yerine ise doğal temizlik ürünleri kullanın. Mutfakta alınacak tedbirlerin yanı sıra vücudumuzdaki ağır metal ve toksinlerden kurtulmak için detoks, akupunktur ve hacamat tedavisi gibi tamamlayıcı tıp yöntemlerine de başvurulabilirsiniz.
Vücuttan toksin atmaya yarayan besinler
Maydanoz
Pandemi nedeniyle evde daha sık vakit geçirdiğiniz için, sizin de mutfakla olan ilişkiniz değişmiş olabilir. Sokağa çıkma yasağı ve saat sınırlamaları ise hala hayatımızda olmaya devam ediyor. Birçok kişi bu dönemde iştahının ve atıştırma isteğinin arttığını söylüyor. Doğal olarak yüksek kalorili ve yağ içeren atıştırmalıkların sık tüketimi de tartıyla ve aynalarla aranızın bozulmasına neden oluyor. Hepimiz gün içerisinde veya akşam evde vakit geçirirken, atıştırmak için bir şeyler arıyoruz. Sınırsızca yiyip, hiç kilo almamayı istiyoruz ama maalesef yediklerimiz bize kilo olarak geri dönüyor. Özellikle sağlıksız atıştırmalıklar, vücudumuzda yağ olarak depolanıyor ve kilo almamıza neden oluyor. Özellikle pandemi döneminde fit kalabilmeniz ve mevcut kilonuzu koruyabilmeniz açısından sağlıklı atıştırmalıklara yönelmeniz gerekiyor. Ancak sağlıklı ve düşük kalorili olsalar da bu besinlerin de kalori içerdiğini unutmamalı ve tüketirken de porsiyonlarınıza dikkat etmeyi ihmal etmemelisiniz.
Sağlıklı ara öğünler nasıl olmalı?
Ara öğünlerde alınabilecek kalori miktarı kişinin vücut ağırlığına, sağlık durumuna hatta gün içerisinde yaktığı kalori miktarına göre değişiklik gösterebilir. Ancak ara öğün hakkınız dolduğunda hala bir şeyler atıştırmak istiyorsanız, sağlığınız ve kilonuz açısından en mantıklısı, 100 kalorinin altında olan atıştırmalıklara yönelmenizdir. Bu atıştırmalıkları evinizde rahatlıkla hazırlayabilir, porsiyonlarına dikkat ederek tükettiğinizde ise kilo kontrolünüzü sağlayabilirsiniz.
Yulaf ezmesi ve çilek
Lif yönünden zengin birkaç kaşık yulaf ezmesinin üzerine birkaç tane çilek ve yarım bardak süt ekleyerek, doyurucu bir ara öğün yapabilirsiniz. Çilek, vücudu zararlı toksinlerden arındırmaya yardımcı olduğu gibi vitamin ve antioksidan bakımından da güçlü bir meyvedir.
Tarçınlı Yoğurt
Ara öğünlerde birkaç kaşık tarçın serpiştirilmiş yoğurt yiyerek, hem vücudunuz için gerekli kalsiyumu alabilir hem de kan şekerinizi dengeleyerek açlık hissini bastırabilirsiniz. Özellikle geceleri çok acıkıyorsanız, yatmadan önce bir kase tarçınlı yoğurt tüketebilirsiniz. Tarçınlı yoğurt, tokluk hissi verdiği içinde kilo almanızı da engeller.
İsmi geçtiği zaman bile insanları tedirgin eden kanser hastalığı, çağımızın en ciddi sağlık sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre kanser vakaları dünya çapında artış gösteriyor ve önlem alınmazsa önümüzdeki 20 yıl içinde kanserli hasta sayısı yüzde 60 oranında artabileceği öngörülüyor. DSÖ'nün diğer bir çarpıcı verisi ise önümüzdeki yıllarda dünyada 75 yaşın altındaki her beş kişiden birinin herhangi bir kanser türünden etkileneceği.
Türkiye’de ise her yıl 160 bin kişiye kanser tanısı koyuluyor. TÜİK’in paylaştığı verilere göre, Türkiye'de kanser kaynaklı ölümler, önemli bir yer tutuyor. 2018 yılında Türkiye’de gerçekleşen ölümlerin yüzde 19,7’si iyi ve kötü huylu tümör yani kanser kaynaklı. Teknoloji ve bilimin gelişmesiyle birlikte erken teşhis ve tedavideki yenilikler, bu korkutucu hastalığın tedavi edilmesine olanak sağlıyor. Kişilerin yaşam şeklinde yapacağı olumlu değişiklikler ise kanserden korunmada önemli rol oynuyor.
Kansere neden olan faktörler
Kanser hastalığı için risk faktörleri yaşam şekillerine, yaşa, cinsiyete ve aile öykülerine bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Bir başka risk grubu ise çevresel faktörler. Bu hastalıkla mücadelede genetik faktörleri değiştiremezsek de çevresel faktörleri değiştirerek, kansere yakalanma riskinizi azaltmak mümkün. Kansere neden olan belirgin faktörler arasında ise şunlar yer alır:
-Ailevi yatkınlık
-Hormonal nedenler
Daha sağlıklı, daha parlak ve canlı bir cilde sahip olmak için kremler kullanıyor, losyonlar sürüyoruz. Günümüz teknolojisinde güzellik sektöründe kullanılan yöntemler de çok gelişti. Birçok uygulamayla kırışıklıklarımızdan kurtuluyor, cildimizde daha sağlıklı bir görünüm elde edebiliyoruz. Ancak tüm bunların yanında cilt sağlığımız için çok önemli bir ayrıntıyı her zaman atlıyoruz. Kozmetik işlemler, losyonlar ve kremler cildinizi dışarıdan daha genç gösteriyor. Ancak yaşımız ilerledikçe cildimizi içeriden de güçlendirmek gerekiyor. Bunu yapabilmek için de cilt sağlığını koruyan besinleri düzenli tüketmeli, beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmelisiniz.
Beslenme alışkanlığınızı değiştirin
Cildimizin yaşlanmasını geciktirmek ve yıllara meydan okuyabilmek için öncelikle besleme alışkanlıklarınızda değişiklik yapmamız gerekiyor. Vitamin, omega-3 ve antioksidan gibi içeriklere sahip olan besinler, cilt yaşlanmasını ve kırışıklık oluşumunu geciktirerek, daha sağlıklı bir yaşam sürmenize de destek olacaktır. İşte size yıllara meydan okumanızı sağlayacak beslenme ipuçları...
-Sağlıklı bir cilde sahip olmanın en önemli kurallarından biri bolca su tüketmektir. Günde 2-3 litre arasında su tüketmeye özen gösterin.
-Yağ ve şekeri tüketimini sınırlayın.
-Gün içerisinde kahve ve çay tüketimini azaltın. Siyah çayı yerine yeşil çayı tercih edebilirsiniz. Yeşil çay, cilt sağlığınıza oldukça yararlıdır.
-En az derecede işlenmiş meyveler, sebzeler, tam tahıllar, baklagiller, yağsız süt ve süt ürünleri ile yağsız et tüketin.
-Bol miktarda taze sebze ve meyve yemeyi ihmal etmeyin.