10. Selen Özel Bilgi Yarışması, 20 Mayıs Cumartesi günü Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi’nde yapılacak. Yarışmanın düzenleyicisi olan Engelsiz Erişim Derneği, “Bilgiyi paylaşmak, daha engelsiz, eşit ve erişilebilir bir hayat için birbirimize destek olmak, heyecanı ve coşkuyu doyasıya yaşamak için düzenlediğimiz yarışmamıza hepiniz davetlisiniz.” diyerek sesleniyor bizlere.
Engelsiz Erişim Derneği, 2007 yılından beri, birlikteliği ve kaynaşmayı sağlamayı olduğu kadar, eğlendirmeyi de amaçlayan bir bilgi yarışması düzenliyor. Bu yarışmanın sunumundan puanlamasına kadar tüm aşamalarında evrensel tasarım ilkeleri doğrultusunda en erişilebilir çözümlerin ortaya konması esas alınıyor. Geleneksel olarak her yıl ilkbaharda düzenlenen bu bilgi yarışmasına 2010 yılından itibaren “Selen Özel Bilgi Yarışması” adı verilmiş bulunuyor.
Yarışma 16 kategoride çoktan seçmeli ve tek yanıtlı sorulardan oluşuyor ve dört ana oturumda gerçekleştiriliyor. İlk üç oturumda birinci ve ikinci olan gruplar, son oturumda (final oturumu) ise yarışmanın kazananları belirleniyor.
2017 Selen Özel Bilgi Yarışması’nda üçer kişilik 21 grup yarışacak. Her grupta en az iki engelli öğrenci yarışıyor olacak. İlk üç oturum, her birine 7 grubun katılımı ile gerçekleştirilecek. Final oturumu ise ilk üç oturumun birinci ve ikincileri olan 6 grup arasında yapılacak.
Yarışma sonunda birinci olan grup üyeleri 1000’er TL., ikinci olan grup üyeleri 700’er TL., üçüncü olan grup üyeleri ise 400’er TL. kazanacaklar. Ancak, Engelsiz Erişim Derneği Yöneticileri’nin söyledikleri gibi: “Ödül bahane; bir arada olmak, erişilebilirliği sonuna dek tatmak şahane. Yeter ki eşit, erişilebilir, engelsiz bir hayat için bir şeyler yapalım.”
Yarışmaya adını veren Selen Özel, adı gibi özel bir kişilik taşıyor. 31 yıllık kısacık hayatından geriye pek çok değer bırakmış sevenlerine.
Bu özel insanın sorunları henüz iki buçuk yaşındayken gözlerindeki kayma ile başlamış. Sonraki yıllarda görme sorununa optik atrofi tanısı konulmuş. Görme sorunu okumasını etkilemiş olmasına karşın başarı ile sürdürmüş eğitim hayatını. 1997 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim görmeye hak kazanmış. Üniversite yıllarında görme sorununun yanı sıra işitme sorunu da yaşar olmuş. Karşılaştığı tüm olumsuz koşullara rağmen 2003 yılında Hukuk Fakültesi’nden mezun olmayı başaran Selen, lisansüstü eğitim için American University Washington College of Law’a kabul edilmiş. Burada insan hakları hukuku ağırlıklı uluslararası hukuk alanındaki yüksek lisansını tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönmüş ve 2006 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ‘İnsan Hakları ve Ayrımcılık’ konulu doktora çalışmasına başlamış.
Zorlukların yıldıramadığı bu başarılı genç kızın sorunları, ne yazık ki, görme ve işitme ile sınırlı kalmamış. Selen, doktora eğitimi sırasında bağışıklık
Bazen bir köpek bir engelli için ona en büyük desteği veren ve her zaman yanında olan bir arkadaş olabiliyor. Dışarıdan bakıldığında “ne güzel bir köpek” ya da “ne tatlı bir şey” diyeceğimiz bu özel hayvanlar aslında, görme, işitme, zihinsel, ya da bedensel engellilere yardım etmek üzere eğitilmiş köpekler.
Bu köpekler Labrador Retriever ve Golden Retriever gibi sakin, yumuşak başlı ve komutları öğrenme kabiliyetine sahip ırklar arasından seçiliyor. Alman Kurt Köpeği, Collie, Belçika Kurt Köpeği diğer tercih edilen ırklar. Rehber Köpek adayları önce çok aşamalı bir eğitimden geçiriliyor. Eğitimlerinin son aşaması arkadaş olacağı engelliye uyum çalışmalarını içeriyor. “Hizmet Köpekleri” olarak adlandırılan bu özel köpekler, dünya genelinde, üç ana branşta eğitiliyorlar:
- Görme engelli bireyler için eğitilen Rehber Köpekler (Guide Dogs)
- Sara ve şeker hastaları için eğitilen Nöbet/Kriz Köpekleri (Seizure Dogs)
- Fiziksel ve zihinsel engelliler için eğitilen Yardımcı Köpekler (Assistant Dogs)
10–16 Mayıs tarihleri arasındaki zaman dilimi, 2017 yılının Dünya Engelliler Haftası. Bu hafta boyunca engellilikle ilgili sorunlar irdeleniyor, çeşitli çözüm önerileri dile getiriliyor.
Engellilik insanlığın en önemli ortak sorunlarından biri. Bu yüzden Engelliler Haftası’nda, yalnızca ülkemizde değil, Birleşmiş Milletler’e üye tüm ülkelerde engellilikle ilgili farkındalığın arttırılması amacı taşıyan etkinlikler düzenleniyor. Son yıllarda ülkemizde her yıl Engelliler Haftası’nda geleneksel olarak düzenlenen en önemli etkinliklerden biri “Engelli Bireylere Yönelik Temsili Askerlik Uygulaması”.
Anayasa’nın 72. Maddesi gereği; vatan hizmeti, “Her Türk’ün hakkı ve ödevi” olarak nitelendiriliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri, 1111 sayılı Askerlik Kanunu kapsamında silâhaltına alınma olanağı bulunmayan engelli bireylerin bu hak ve ödevlerini sembolik de olsa yerine getirebilmelerini, kışla ortamını yaşayarak bu hazzı tatmalarını sağlamak amacıyla bir gün süreli “Temsili Askerlik Uygulaması” gerçekleştiriyor.
Temsili Askerlik yapmak üzere başvuran gençler, aileleri ile birlikte bir gün süreyle kışlalarda misafir ediliyorlar, eğitim elbisesi ve teçhizatı ile donanmış olarak kendileri için hazırlanan yemin törenine katılıyorlar. Askerlik yemini eden engelli gençler gün boyunca birliğin eğitim ve öğretim faaliyetlerine katılıyorlar, yemeklerini diğer erler ve erbaşlarla birlikte yiyorlar ve günün sonunda temsili terhis belgelerini alıyorlar. Ayrıca, etkinlik kapsamında, engelli gençler ile ailelerine Türk Silahlı Kuvvetleri ve katıldıkları birlik hakkında bilgi veriliyor, birlik tesisleri gezdiriliyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nce 2016 yılında Türkiye genelinde 75 merkezde “Temsili Askerlik Uygulaması” gerçekleştirilmiş ve bu uygulamalara katılmış olan 7.686 engelli bireye “Temsili Terhis Belgesi” verilmiş bulunuyor. 2017 yılı Türkiye geneli “Temsili Askerlik Uygulaması”nın 12 Mayıs 2017 tarihinde yapılması planlanmış durumda. Bu uygulamaya katılmak isteyen 20 yaş ve üzeri engelli gençlerin, engelli raporları ile birlikte, kendilerine en yakın askeri birliğe başvurmaları gerekiyor.
Engelliler Haftası’nda bazı engelli dernekleri de kendi bünyelerinde Temsili Askerlik Uygulaması gerçekleştiriyorlar. Örneğin, Serebral Palsili Çocuklar Derneği (SERÇEV) Merkezi’ndeki Engelsiz Oyun Parkı’nda bir günlük askerlere yemekli, davullu-zurnalı kına eğlencesi yapılıyor, askerler temsili olarak konvoyla birliklerine teslim ediliyor. SERÇEV uygulamaya katılmak isteyen 20 yaş ve üzeri üyelerini (1997 ve üzeri doğumluları) Dernek ile iletişime geçmeye davet ediyor. Bir günlük Temsili Askerlik Uygulaması’na başvurmak için gerekenler, engelli bireyin; 1) Sağlık Kurulu Raporu fotokopisi, 2) Kimlik fotokopisi, 3) Askerliğe katılım isteğine dair dilekçesi, 4) Boyu, kilosu ve ayakkabı numarası, 5) 2 adet vesikalık fotoğrafı.
Söz konusu bu uygulamaların engeli nedeniyle askerlik yapma şansı bulunmayan, ancak her genç erkek gibi vatani görevini yerine getirmeyi arzulayan engelli gençlerimiz için çok önemli olduğuna inanıyorum. Kardeşlerimizin, bir gün için bile olsa, “asker olma” coşkusunu yaşamalarının sağlanması onlara ve ailelerine verilebilecek en güzel hediyelerden biri bence.
*****
Yaşamım boyunca beni en derinden etkileyen aşk filmini ilk kez izlediğimde takvimler 2005 yılını gösteriyordu. Eşim ve kızımla birlikte Dubai’ye uçuyorduk. Ve yolculara sunulan film seçeneklerinden biri de işte o filmdi…
Sonraki yıllarda defalarca yeniden, hiç sıkılmadan izlediğim bu filmin adı “Not Defteri – The Notebook –“ idi. 1940 yılında başlayan unutulmaz bir aşkın hikâyesini anlatan bu filmi gözyaşları içinde izlemiş, Dubai’ye ağlamaktan şişmiş gözlerle inmiştim. İşin tuhaf tarafı ise filmin hikâyesinin izleyiciyi bir yandan sarsacak ölçüde üzerken, diğer yandan o hikâyenin kahramanları olmaya özendirmesiydi. Film boyunca kahramanların gençlikleri ile yaşlılıkları geri dönüşlerle ustaca iç içe geçirilmişti. Bu geçişler izleyiciyi hayal gücünü çalıştırmaya zorluyor, giderek daha büyük bir merak uyandırıyordu.
Alzheimer olan ve artık geçmişini hatırlamayan eşine her gün müşterek hayatlarından bir kesitin hikâyesini okuyarak onun anılarını canlandırmaya çalışan, aşkını hiç eskitmemiş bir adam vardı o filmde. Derin ve tutkulu bir aşk hikâyesiydi bu. Unutulamayacak bir aşk hikâyesi…
Ama bazen “olamaz” dediğimiz şeyler de olabiliyor. İnsanın başına gelen ani ve tahmin edilemez bir hastalık her şeyi değiştiriveriyor. Hayatınızla ilgili planlar yapıyorsunuz, tahminlerde bulunuyorsunuz… Sonra bir de bakıyorsunuz ki hiç aklınıza getirmediğiniz bir durumla karşı karşıyasınız…
Dün sevgili eşimin doğum günüydü. Tam altı yıldır birlikte kutlayamıyoruz bu özel günü. 2010 yılının son günlerinde rahatsızlanmış ve ne yazık ki ilerlemiş bir kanser vakası ile karşı karşıya olduğumuz saptanmıştı. 13 Nisan 2011 onun aramızda olduğu son doğum günüydü. Aradan bir ay geçtikten sonra, 14 Mayıs 2011’de kaybettik onu. Oysaki ben hep ondan önce öleceğimi düşünmüştüm. Böylece hem ben hiç yalnız kalmamış olacaktım, hem de benim fedakâr ve cefakâr eşim kendine yeni bir hayat kurabilecekti. O’nun, kısa bir süre için bile olsa, benimle paylaşamadıklarını paylaşabileceği bir hayat arkadaşına sahip olmasını yürekten istiyordum. Eşiyle uzun yürüyüşlere çıkabilmeli, dans edebilmeli, gidilecek yerin erişilebilir olup olmadığını düşünmesine gerek kalmaksızın seyahat edebilmeliydi. Bu O’nun hakkıydı. Kendisi hiçbir gün şikâyet etmemiş olsa da ben bu hakkı elinden almıştım O’nun…
Ama olmadı… Bu dünyadan erken ayrılan O oldu… Bense altı yıldır yalnız başıma mücadele ediyorum hayatla. Ve her geçen gün daha çok özlüyorum O’nu.
“Not Defteri” filminin ana kahramanları düşledikleri gibi birlikte ölüyorlardı. Bu dünyayı gerçek hayatta çok az rastlanan böyle bir ölümle terk edebilmeyi istememek mümkün değil. Filmi izlerken, tabii ki, ben de böyle ayrılabilmeyi düşlemiştim fani yaşamdan. Ama olmadı işte… Sevgili eşim artık bedenen yanımda değil, ancak kalbimde yaşamayı sürdürüyor. Ve ben yaşadıkça, O da içimde yaşayacak… 13 Nisan, hayatımın sonuna kadar en önemli günlerden biri olacak benim için.
16. yaşımda hayatıma giren ve 59. yaşıma kadar beni hiç yalnız bırakmayan bu güzel adam için Tanrı’ya ne kadar şükretsem az… Umarım, bu dünyadan göçme vaktim geldiğinde, gittiğim yerde beni bekliyor olur…
Puruli Kültür Sanat, “kültürel belleğe ve birikime uzun vadede değer katacak projeleri hayata geçiren bir kültür operatörü” olarak tanımlıyor kendisini. Kültür aktörleri, sanatçılar ve seyircilerin bir araya geldikleri ve kültürel üretimde bulundukları karşılaşmalar tasarlayıp gerçekleştiren kuruluş, bu anlayışla; film festivali, film gösterimi, atölye çalışmaları, sergi gibi etkinlikler düzenliyor. Söz konusu etkinlikler yoluyla, yaygın dolaşıma dâhil olmayan sanatın mümkün olduğu kadar fazla kişiye ulaşmasının sağlanması amaçlanıyor.
“Ankara Engelsiz Filmler Festivali” ilk kez 2013 yılında, herkesin kültürel yaşama katılma hakkına sahip olduğu gerçeğinden yola çıkan Puruli Kültür Sanat tarafından gerçekleştirildi. Bu Festival ile engelli bireylerin sosyal ve kültürel haklarını kullanabilecekleri koşulların yaratılmasının bir zorunluluk olduğunun hatırlatılabilmesi hedefleniyordu. O günden bu güne Festival kapsamındaki bütün film gösterimleri, atölyeler ve diğer yan etkinlikler tüm izleyicilere erişilebilir olarak sunuluyor. Güncel sinema örnekleri görme engelli bireyler için sesli betimlemeyle, işitme engelliler için işaret dili ve ayrıntılı altyazıyla gösteriliyor. Film sonrası söyleşilerde ise Türkçe işaret diline çeviri yapılıyor. Tüm Festival mekânları ortopedik engelli bireylerin gereksinimlerine uygun olarak seçiliyor.
Ankara Engelsiz Filmler Festivali kuruluşunun beşinci yılından –yani bu yıldan- itibaren “Engelsiz Filmler Festivali” adıyla Türkiye’yi dolaşmaya başlıyor. Festival, 2017 yılında; 5–7 Mayıs tarihlerinde Eskişehir, 12–14 Mayıs tarihlerinde İstanbul, 18–23 Mayıs tarihlerinde ise Ankara’da seyircilerle buluşacak.
Engelsiz Filmler Festivali’nde bu yıl da erişilebilir gösteriler ve atölyeler çocukları bekliyor olacak. Festival boyunca her gün ücretsiz olarak gerçekleştirilecek çocuklara özel gösterimler engelli ve engelsiz çocukları aynı salonlarda buluşturacak. Eskişehir’de Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Taşbaşı Kültür ve Sanat Merkezi Kırmızı Salon, İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi Sinema Salonu SineBu, Ankara’da ise Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi ve Ulucanlar Cezaevi Sinema Salonu ev sahipliğinde gerçekleştirilecek gösteriler; sesli betimleme, işaret dili çevirisi ve ayrıntılı altyazı ile takip edilebilecek.
Festival kapsamındaki etkinliklerden biri olan “Kahramanların Animasyonu” Atölyesi, çocuklara kendi animasyon filmlerini yaratma, sinema yoluyla kendilerini ifade etme fırsatı verecek. Atölye’de 9–12 yaş grubunda 12 işitme engelli çocuk kendilerini betimledikleri karakterler tasarlayacak ve bu karakterlerle kısa birer animasyon film yapacaklar. Çocuklar, böylece, ”Kahraman” olarak katıldıkları Atölye çalışmasında sınırsız bir ifade biçimi olan canlandırma tekniğini deneyimlemiş olacaklar.
Engelsiz Filmler Festivali’nin ana destekçisi, Açık Toplum Vakfı. Vakıf, hedeflerini ortaya koyarken, “Açık toplum ideali, farklı fikirlere açık olmayı, değişime açık olmayı ve aynı zamanda şeffaf, rekabetçi ve dayanışmacı bir toplumu hedefler. Açık toplum, bireylerin bilgiye ulaşabilme ve bilgiyi yayabilme özgürlüğüne sahip olduğu toplumdur.” diyor.
Engelsiz Filmler Festivali, bence, Açık Toplum Vakfı’nın bu hedefine ulaşmış olduğunu belgeliyor.
Festival’in çocuklar için seçkisi, bu yıl da, küçük takipçileri için farklı dünyaların kapılarını aralayacak; onların hem farklı gerçekliklere tanıklık etmelerini, hem de düşler kurmalarını sağlayacak. Çocuklar bu kapsamda dört ayrı film izleyecekler.
Engelsiz Erişim Derneği, erişilebilir oy kullanma hakkını elde edebilmek için yıllardır sürdürmekte olduğu mücadelede önemli bir başarıya imza attı. Görme engelli bireyler
16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşecek olan Referandum’da oylarını kimseden yardım almaksızın kullanabilecekler.
Görme engelliler, gizli olması gereken oylarının başkaları tarafından görüldüğünden ve daha da önemlisi tercihlerinin oy pusulalarına doğru olarak yansıtılıp yansıtılmadığından emin olamadıklarından dolayı şikâyetçiydiler. Engelsiz Erişim Derneği, Referandum’da kullanılacak olan oy pusulasına uygun bir şablon geliştirdi ve dileyen görme engellilere ücretsiz gönderilecek olan bu şablon örneğini konuyla ilgili bir dilekçe ekinde Yüksek Seçim Kurulu’na gönderdi. Yüksek Seçim Kurulu, yaptığı değerlendirme sonucunda; “16 Nisan 2017 Pazar günü yapılacak Anayasa Değişikliği Halkoylaması’na münhasır olmak üzere, Engelsiz Erişim Derneği tarafından isteyen görme engellilerin tek başlarına ve erişilebilir biçimde oy kullanabilmeleri maksadıyla hazırlanan ‘Erişilebilir Halkoylaması Oy Pusulası Şablonu’nun kullanılmasına engel bir durum bulunmadığına” karar verdi. Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğü’nce www.ysk.gov.tr adresinde yayınlanan karar örneği İl ve İlçe Seçim Kurulu Başkanlıkları’na da iletildi.
Engelsiz Erişim Derneği Yöneticileri ve üyeleri erişilebilir şekilde oy kullanabilmenin çok önemli olduğunu düşünüyorlar ve “Oyununun rengi ne olursa olsun, yeter ki erişilebilir olsun!” diyorlar. Bu nedenle, söz konusu oy şablonu mail@engelsizerisim.com adresine ulaşarak ya da 0212 359 75 38 no.lu telefonu arayarak adlarını, soyadlarını, telefon numaralarını ve açık adreslerini Engelsiz Erişim Derneği ile paylaşan görme engelli seçmenlere ücretsiz olarak gönderilecek.
Görme engelli seçmenler:
- Sandık alanına ulaştıklarında sandık görevlisine şablonla tek başına oy kullanmak istediklerini belirtecekler
- Sandık görevlisinden oy pusulasını ‘Evet’ sola, ‘Hayır’ sağa gelecek şekilde şablonun içine yerleştirmesini isteyecekler
- Başka bir müşahit veya görevliye pusulanın doğru yerleştirilip yerleştirilmediğini kontrol ettirecekler
5378 sayılı Engelliler Kanunu Geçici 3. Maddesi’nde “Erişilebilirlik Standartlarının ve Yükümlülüklerinin Uygulanmasının İzlenmesi ve Denetimi her ilde Aile ve Sosyal Politikalar, Bilim-Sanayi ve Teknoloji, İçişleri, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlıkları ile engellilerle ilgili konfederasyonların temsilcilerinden oluşan komisyon tarafından yapılır.” deniliyordu. Ayrıca, ihtiyaç halinde birden fazla komisyon kurulabileceği söyleniyordu. Aynı maddede, denetim sonucunda ilgili kurum ve kuruluşlara eksiklerin tamamlanması için –sekiz yıllık sürenin bitiminden itibaren- iki yılı geçmemek üzere ek süre verilebileceği ve verilen bu ek sürenin bitiminde yükümlülüklerini yerine getirmediği tespit edilen kurum ve kuruluşlara idari para cezası uygulanacağı ifade ediliyordu.
Bu hükümler doğrultusunda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca 2017 yılında engelliler için yürütülecek tüm erişilebilirlik denetimlerinin ve uygulanacak para cezalarının detayları belirlendi. Alınan kararlar Mart 2017’de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya imzalı iki Genelge ile tüm ilgili kurumlara duyuruldu.
İlk Genelge’de sosyal hayatın her alanının engelliler açısından uygun hale getirilmesine yönelik inceleme ve denetlemeleri yapmak üzere illerde Valilikler bünyesinde kurulan Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Komisyonları’nın 2017 yılındaki denetimlerde kullanacağı Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Planı’na yer verildi.
Söz konusu plan üç aşamada uygulanacak:
Planın birinci aşaması kapsamında;
- Kamu kurum ve kuruluşlarının hizmet verdiği binalar ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren binaların,
- Kamu kurum ve kuruluşlarının görev alanındaki açık alanlar ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma hizmet veren açık alanların,
- Kamu kurum ve kuruluşları tarafından sunulan toplu taşıma hizmeti araçları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından sunulan toplu taşıma hizmeti araçlarının denetimleri yer alıyor.
Birleşmiş Milletler 2007 yılında Nisan ayını “Dünya Otizm Farkındalık Ayı”, 2 Nisan’ı da “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilan etmiş bulunuyor. Nisan ayı boyunca tüm dünyada otizm konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapılıyor ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulunması için çalışılıyor.
Doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel bozukluk olan Otizm Spektrum Bozukluğu’nun (OSB) beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bir sürecin sonucunda ortaya çıktığı düşünülüyor. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin 2000 yılında yayımladığı kılavuza göre (DSM-IV-TR), otizm spektrum bozukluğu kapsamında beş ayrı kategori yer alıyor.
Otizm: OSB kategorisindeki en temel alt grubu oluşturuyor. Sosyal etkileşimde, iletişimde ve oyunda önemli yetersizliklerle, çeşitli takıntılarla kendini gösteriyor.
Asperger Sendromu: Bu sendromda da, sosyal etkileşimde yetersizlik ve çeşitli takıntılar görülüyor. Ancak, otizmden farklı olarak, dil ve zihin gelişiminde geriliklere rastlanmıyor.