BAYRAKLI, son dönemde İzmir’in en çok yatırım alan ilçelerinden birisi oldu. Gökdelenler, ticaret merkezleriyle Bayraklı, kentin yeni merkezi olmaya aday. Kentsel dönüşümün hızlı yaşandığı ilçede, Belediye Başkanı Hasan Karabağ, uygulamanın sadece fiziki değil, sosyal alana da yayılması ve Bayraklılılara olumlu yansımasına çalışıyor. Gençler, kadınlar ve özellikle engelliler konusunda hassas davrandıklarını anlatan Karabağ, İzmir’in ilk kurulduğu yer olan Bayraklı’nın gelecekte de aynı önemi kazanacağı görüşünde...
- Bayraklı’da ‘İnsan Odaklı Belediyecilik’ söylemiyle yola çıktınız. Neler yapıyorsunuz?
- Bayraklı işsizlik ve yoksulluğun tavan yaptığı bir ilçe. Yüzde 60 - 70 gecekondu bölgesi. Dolayısıyla fakir bir tablo var. Ama biz bu tabloyu değiştirmek için çalışıyoruz. Mesela, 2 trilyon para ayırıp ücretsiz dershane açtık. 700 - 800 çocuğa ücretsiz kurs veriyoruz. Bin 400 çocuğa burs veriyoruz. 4 diş hekimi, 4 doktor, 2 ambulansla sağlığa destek veriyoruz. Yaklaşık 25 semt evimiz var. Sosyal hizmetlerimiz, yakacak ve ev eşyası yardımı, Ramazan’da her gün 4 bin 500 insana iftar yemeği veriyoruz. Bir cemevimiz var, şimdi Muharrem ayı olduğundan destek veriyoruz. 10 mahallede kütüphanemiz var. Yani eğitimden sağlığa, sosyal hizmetlerden kültüre kadar hizmet veriyoruz.
- Yüzde 70’e varan gecekondu dediniz. Bunun nedeni yoğun göç mü?
- Anadolu’nun bütün şehirlerinden göç almış Bayraklı. Biz herkese eşit yaklaşıyoruz. Her türlü yardımda bulunuyoruz. Bizim bu bölgede de özellikle cumhuriyet değerlerini öne çıkarmış aydın kesimin istediği tabloları da yapıyoruz. Mesela 29 Ekim’i büyük coşkuyla kutladık. Mesela Kobani gösterilerinin yapıldığı Onur Mahallesi’ndeki semt evinde aynı anda birçok mahalleli zeybek kursu alıyordu. Yamanlar’da Deniz Gezmiş’lerin heykelleri var. Ölüm yıllarında anma törenleri yaparız. Şimdiye kadar bizim yaptığımız etkinliklerde ayrılıkçı bir slogan duymadık. Çünkü halkımızla her türlü işbirliğine ve uygulamaya varız. Ama asla ayrılıkçı slogan ve tablolar istemiyoruz. İşte bu insanlarımızın burada yaşanan dönüşümü yakalayabilmesi için uğraşıyoruz. Anadolu hayatını gecekonduya taşımış, şehirleşmeye yeni yeni başlayan bir bölge burası. Dolayısıyla yeni kent, yeni kentli oluşturabilmemiz için gecekonduların mutlaka kalkması gerekiyor.
KONUTLAR DÖNÜŞÜRKEN İNSANLAR DEĞİŞECEK
- Bayraklı çok hızla kentleşme sürecine girdi. Bu bölgeye nasıl yansıyor?
Tatillerde gidilecek yerler az çok bellidir aslında. Özellikle yurt içinde seyahat ediyorsanız, ülkenin bilinen güzel köşelerinden biri tercih edilir. Peki, ya bilmediğiniz güzel köşeleri? Bu teknoloji çağında bilinmeyen, görülmeyen birşey kalmamışken inanılmaz bir şekilde olağanüstü bir güzellikten bahsedeceğim size. Yeni projem üzerinde çalışırken rastladığım müthiş bir Antik Şehir... Hem de burnumuzun dibinde...
Antik şehir deyince akla ilk gelen Efes’tir mutlaka. Bir de Afrodisias gelir, ki benim favorimdir; daha doğrusu favorimdi... Şimdi ise yeni keşfettiğim şehir ile birlikte favorilerimden oldu; Sagalassos...
Sagalassos, Burdur’un Ağlasun ilçesinin dayandığı Batı Toroslar’ın yamacında, müthiş güzellikte bir antik yerleşim. Neredeyse 5 bin yıllık geçmişi var, ama Roma döneminde müthiş bir görkem yaşamış. Meydanında bulunan Antoninler Çeşmesi bunun en önemli kanıtı. Yıllardır kazıyı yürüten Belçikalı arkeolog ve ekibi tarafından ortaya çıkarılan bu çeşme ve içerisindeki devasa heykeller, özel bir teknikle eksik parçaları bir araya getirilerek 4 yıl önce tekrar ayağa kaldırılmış ve 2 bin yıl önce olduğu gibi suları akmaya, önündeki büyük havuzu doldurmaya başlamış. Çeşme’nin olduğu dağlarla çevrili alana geldiğinizde, duyduğunuz su sesi öyle bir huzur veriyor ki, müthiş bir rahatlama hissediyorsunuz. Zaten çeşmenin görüntüsü ve birebir boyutlarındaki heykeller arasında gerçek bir zaman yolcusu gibi hissediyorsunuz.
Sagalassos’u belki bizler daha yeni duyuyoruz. Ama özellikle Avrupa’da öyle bir hayran kitlesi var ki inanamazsınız. Hatta her yıl birçok yabancı turist sadece bu antik şehri görmek için Ağlasun’a geliyor. Hatta antik şehrin hemen yanıbaşına Sagalassos Lodge & Spa adında bir otel açılmış. Gerçek bir Kültür Turizmi yatırımı... Otel, sürekli yabancı Sagalassos meraklıları ile dolup taşıyor. Haksız da değiller hani... Sadece Çeşme’si değil, yanlarına sütunların dizildiği yolları, Agora meydanları, müthiş bir manzaraya sahip olan Tiyatrosu, Roma Hamamı ile görülecek o kadar çok şey var ki... Bunun en önemli nedeni ise Sagalassos’un bulunduğu yükseklik ve yeri nedeniyle geç keşfedilmesi ve hiç yağmalanmamış olması. Zaten çıkarılan devasa heykeller ve güzel eserler Burdur Müzesi’nde korumaya alınmış.
Tavsiye ediyorum; en kısa sürede Burdur, Ağlasun’a giderek bu güzelliği gözlerinizle görün. Nerede kalacağız derdi de yok, son derece güzel ve keyifli bir otel sizi bekliyor. İnanın pişman olmayacaksınız. Zaten yol üzerinde göreceğiniz Çeşme plajlarına benzer kumsallarıyla Salda Gölü, ilginç şekilleriyle İnsuyu Mağarası da bölgenin diğer çekici yerleri.
Ama olur da gidemezseniz, 2 aydır üzerinde çalıştığım yeni kitabımı bekleyin. Çünkü, Sagalassos başkahramanlarından biri olacak...
DAHA önceleri 3 yaş itibariyle çocukların anaokuluna başlamaları önemsenirken günümüzde uzmanlar bu yaşın bile geç olduğunu savunuyor. Buradan yola çıkılarak geliştirilen ve 30’dan fazla ülkede 700’ün üzerinde şubesiyle hizmet veren Gymboree Play&Music Etkinlik Merkezi artık İzmir’de. İTK Anaokulları Direktör Yardımcısı Denise Tatış’ın liderliğinde yürütülen girişim, 0-3 yaş grubu bebek ve erken çocukluk dönemi gelişimi için anne ve babalara destek sağlamayı, gelişimsel etkinliklerin yanısıra, doğumgünleri gibi sosyal ortamları oluşturmayı hedefliyor. Sadece çocukları değil, onlarla kaliteli zaman geçirme konusunda anne-babaları da bilinçlendirmeyi amaçladıklarını anlatan Tatış ile çocuk sesleri arasında sohbet ettik.
ÇOCUKLARIM OLUNCA FARK ETTİM
- Gymboree ilk olarak nerede kurulmuş?
- Gymboree bir Amerikan sistemi. 1975 yılında başlamış, Türkiye’ye getiren Esra Taşer. İstanbul’da 2005’te açıldı. Daha sonra Ankara, Adana gibi 14 farklı yerde daha açıldı. İzmir’e ise ilk biz açtık.
- Böyle bir merkezin diğerlerinden farkı ne?
- İzmir’de bu konuda büyük açık var. Bizimkiler de dahil, birçok okul oyun grupları yapıyor. 2005’te böyle bir fikri Oğuz Bey’le paylaşmıştım. Olumlu yaklaşmıştı ama araya başka şeyler girdi, sonrasında da benim çocuklarım oldu. Anne olunca bunun eksikliğini daha çok hissettim. Çünkü anaokulu çağından önce çocuklarım ile beraber kaliteli vakit geçirebileceğiniz mekanlar yok denecek kadar azdı.
ANNELERİ DE YÖNLENDİRİYORUZ
TÜRKİYE Avrupa Birliği üyesi değil, ama İKSEV ve Uluslararası İzmir Festivali, AB’nin en önemli sanat platformunda temsil edilmemizi sağlıyor. İzmir ve İKSEV, Avrupa Festivaller Birliği EFA’nın düzenlediği ‘AB ve Avrupa Parlamentosu destekli Festivaller için Avrupa, Avrupa için Festivaller’ (EFFE) projesi için ‘Türkiye Festival Merkezi’ olarak seçildi. 41 ülkedeki 100’den fazla festivali kapsayan EFA Başkanı Darko Brlek ile Genel Sekreteri ve EFFE Eş Başkanı Kathrin Devanter, İzmir’in ‘Avrupa Kültürü ve Festivalleri’ açısından önemini vurguladı. Ayrıca Filiz Sarper’in EFA’nın yönetim kurulunun ilk Türk üyesi olmasını kültürel geleceğimiz açısından önemsiyorlar.
TÜRKİYESİZ BİR AVRUPA OLMAZ
EFA Başkanı Darko Brlek
- Avrupa için festivallerin önemi nedir?
- Festivaller Avrupa için sadece kültürel olarak değil, ekonomik açıdan da önemli. Kültürel turizmin gelişmesine büyük etkisi var. Müzik, dans, tiyatro, edebiyat, felsefe gibi farklı alanların birçok meraklısı ve takip edeni var. Bu kişiler bu amaçla seyahat ediyor, hem istedikleri güzel festivallere katılıyor, hem de yeni bir şehri, kültürünü tanıyor, yemeklerini tadıyor, alışveriş yapıyor. Ayrıca kültürel ilişkilerin gelişmesine de büyük etkisi var. Dünyada şu an çok problem ve çatışma var. Maalesef bizler konuşmuyor, birlikte kültür üretmiyoruz. Festivaller bunu artırmak için çok önemli.
- Peki İzmir bu oluşumun neresinde?
200 ülkedeki 1 milyon 200 bin üyesiyle dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşu olan ve Birleşmiş Milletler’de temsil edilen Rotary’nin Dünya Başkanı Gary Huang İzmir’e geldi. Uluslararası Rotary’nin ilk Çinli başkanı olan Huang, Türkiye ve İzmir’de okuma yazma kursları, sağlık bilinçlendirme kampanyaları, işsizlikle mücadele gibi birçok önemli projeyle hizmet eden kuruluşun kutlamasına katıldı. Türkiye’nin, bulunduğu bölge itibariyle dünya barışı açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Huang, İzmir’de kurulacak bir Barış Merkezi’nin çok faydalı olacağı görüşünde.
ROTARYENLERİN ÇALIŞMALARI ETKİLEYİCİ
- İzmir’e hoş geldiniz. İzmir hakkındaki düşünceleriniz neler?
- 109 yıl sonra, özellikle ilk Çinli Uluslararası Rotary Başkanı olarak İzmir’e gelmekten büyük keyif alıyorum. Özellikle İzmir’e gelmeyi çok istedim. Çünkü İzmir’deki ve bu bölgedeki Rotaryenlerin gerçekten çok çalışarak iyi hizmetler ürettiğini, topluma faydalı olduklarını biliyorum. Meme ve kolon kanseri üzerine yapılan farkındalık çalışmaları, gençlerle ortak çalışmalar çok etkileyici. Çünkü gençlik bizim geleceğimiz. Ayrıca Türkiye dünyanın en önemli bölgelerinden birinin tam ortasında ve heryere ulaşma imkanı çok yüksek. O nedenle Türkiye, Uluslararası Rotary açısından da ayrı bir önem taşıyor.
ÇÖZÜM PROGRAMI DESTEKLENEBİLİR
BANA BİLE BAŞLIK PARASI BİÇTİLER
Fotoğraf sanatçısı dostum Reyhan Ergün Özlen, beni arayıp ‘Harran’a gidiyorum’ deyince birçokları gibi ‘Bu dönemde, ne işin var orada’ dedim. Ama o, hiçbirimizi dinlemedi, tek başına Harran’a gidip Harranlı kadınlarla kerpiç evlerde kaldı ve müthiş fotoğraflar çekti. Ne diyeyim, cesur kadın!
Geçtiğimiz hafta ise Kobani olayları patlak verince ailesi ve dostlarının ısrarına dayanamayarak erken döndü. Tabii, döner dönmez neler gördü, yaşadı öğrenmek ve sizlere aktarmak istedim. İzmirli bir kadın sanatçının gözünden Harran...
- Bu Harran’a kaçıncı gidişin? Neden Harran’a özel bir ilgi duyuyorsun?
- Güneydoğu’ya ilk 10 yıl önce gitmiştim, fotoğraf için bir ekiple uzun tura çıkmıştık, yolumuz Harran’a düştüğünde ise oradan ayrılamamıştım.. Büyüleyici sert bir coğrafyada gördüğüm zorlu yaşam, toprak evlerin otantikliği, renkli kadınların duruşu, bakışlarındaki anlamlar, kemikli sert suratlardaki masumiyet, her şey beni çok etkilemişti, bir süre orada kalarak kadınların fotoğrafını çekip değişik hikayelerini dinlemiştim. Sonra ‘Harran Kadınları’ sergisini İzmir’de, Berlin’de ve Houston’da açmıştım.. Bu kez, Harran’a 4’ncü gidişim, artık beni çok iyi tanıyorlar.
- Yıllar içindeki gidişlerinde orada neleri değişmiş buluyorsun?
İZMİR İş Kadınları Derneği İZİKAD, Akdeniz ve Avrupa’nın en büyük Girişimci İş Kadın Derneği olan AFAEMME’ye kabul edildi. Merkezi Barcelona/İspanya olan, İspanya, Fransa, İtalya, Hırvatistan, Arnavutluk, Bosna Hersek, Slovenya, Monaco, Türkiye, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Lübnan, İsrail, Filistin, Suriye, Mısır, Cezayir, Fas gibi Akdeniz çevresinden yer alan 24 ülkeden 44 iş kadını derneği üyesi olan Akdeniz İş Kadınları Derneği’ne kabulü 14 Kasım 2014 tarihinde yapılacak olan İZİKAD, AFAEMME’nin İzmir’den ilk ve tek üyesi olarak İzmir’in sesini yurtdışına duyurmayı amaçlıyor. Bu amaçla Selanik’te düzenlenen 6. Akdeniz Ülkeleri Girişimci İş Kadınları Forum ve Yıllık Olağan Toplantısı’na katılacak olan İZİKAD’ın Başkanı Candan Çilingiroğlu ve Uluslararası İlişkiler Komite Başkanı Nalan Karakaç, Avrupa’daki iş kadın dernekleri ve organizasyonları ile çalışmanın sadece derneğe değil, İzmir’e de fayda getireceğini, 6. Akdeniz Girişimci İş Kadınları Forumu’nda yapılacak olan görüşmelerin de üyeler ve İzmir’deki diğer firmalara yararlı olacağını söylüyor.
Genç İZİKAD Projesi ile üniversite öğrencisi genç kızlarımıza da destek olan İZİKAD, Ekonomi Üniversitesi ile verdikleri eğitimleri İzikad Akademi adı altında toplayarak iş kadınlarına önemli bir hizmet sunuyor.
İZMİRLİ Mimar Cenk Dereli, İstanbul ve yurtdışında çeşitli projelerde çalıştıktan sonra kentiyle bağlarını tekrar kurmuş bir sanatçı. Öyle ki bu kez ‘İzmir’in Tasarım ve İnovasyon Kenti Olma Hedefi’ üzerine doktora yapmaya bile başlamış. Önümüzdeki hafta 7’ncisini düzenleyeceği PechaKucha Night ve sanatçıların buluşma ortamı 37 Video Art Gallery ile şehrin yaratıcılık sürecine önemli katkılarda bulunuyor. ‘Bu şehirde yapacak birşey yok diyeceğinize siz birşeyler yapın’ diyen Cenk Dereli ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
YARATICI İNSANLARIN BULUŞMA MEKANI BARI İŞLETTİM- Eğitiminizi İzmir de mi tamamladınız?
- Bornova Anadolu Lisesi’nden sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ni bitirdim. Yüksek lisanstan sonra aynı bölümde İzmir’in tasarım ve inovasyon kenti olma hedefini UNESCO’nun yaratıcı kentler ağı tasarım kentleri kriterleri üzerinden değerlendiren doktora çalışmamı yapıyorum. Ayrıca İzmir ve İstanbul’da farklı üniversitelerde hocalık yapıyorum.
- Daha sonra neler yaptınız, nerelerde çalıştınız?
- Mezuniyetten sonra İstanbul’daki bazı mimarlık ofislerinde ve şantiyelerde kısa süreli çalıştım. Yüksek lisans başlayınca İstanbul Teknik Üniversitesi’nde araştırma görevlisi oldum ve bir yandan da tasarım çalışmalarına devam ettim. Maçka’da bir mimarlık ofisi kurduğumuz dönemde, Beyoğlu’nda yaratıcı insanlar için bir buluşma mekanı haline getirdiğimiz bir bar işlettim. Burada tasarım odaklı buluşmalar, atölye çalışmaları ve partiler düzenledim. 2011’de Paris Parsons Creative Residency Programı’na kabul edildim. İstanbul’a döndüğümde, İstanbul Açık Radyo’da program hazırlayıp sundum.
NE YAPMAK İSTİYORUM DERKEN DOĞDU