Ayçe Bükülmeyen

KOSGEB bu kez gençlere el veriyor

9 Ekim 2014

Gençlerle ilgili yapılan birçok projeye özellikle ilgi gösteriyor ve destek olmaya çalışıyorum. Geçtiğimiz yıl, hayata yeni atılacak olan gençleri hedefleyen bir dizi seminer düzenlenmişti. Ben de konuşmacı olarak katılmıştım. İlgi güzeldi, ama sonrasında gençlerle sohbet ederken bilgiye kolay ulaştıklarından bahsettiler. Onlara göre asıl ihtiyaçları olan bilgiyi nasıl işleyecekleri ve hayata geçirecekleriydi. Bilgi toplumuna dönüşmenin ve bu yönde yatırımlar yapmanın esas olduğu günümüzde, gençlere ve fikirlerine şans vermek yapılabilecek en doğru şey sanıyorum. Bu amaçla başlayan önemli bir projeden bahsetmek istiyorum size; Verdiği desteklerle yıllardır birçok yatırımcı ve girişimcinin hayatını değiştiren KOSGEB başkanlığında yürütülen bir proje bu.


KOSGEB bu kez üniversiteli gençlere el veriyor. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme Fakültesi işbirliği ve Kültürpark Rotary Kulübü’nün katkısıyla üniversiteli gençler yaratıcı fikirlerine maddi yatırım desteği sağlayabilecek.
KOSGEB Güney Hizmet Müdürü Mustafa Çanakçı, DEÜ İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Arbak, İşletme Bölüm Başkanı Prof. Gül Bayraktaroğlu ve Kültürpark Rotary Kulübü Başkanı Ozan Uslu arasında imzalanan protokol uyarınca komisyon üyeleri tarafından belirlenecek çeşitli test ve mülakatlardan sonra başarılı bulunan İşletme Fakültesi öğrencileri, destek programına alınarak eğitim görecekler. Böylece gençlere, gerçek bir destek verilecek.
Geleceğe uyum sağlayabilecek bilgi toplumu ancak gençlerin katılımıyla mümkün olduğuna göre projenin tarafları şimdiden alkışı hak ediyor...

Yazının Devamını Oku

İzmir'de makaron yapmak Paris'ten daha zor

6 Ekim 2014

ALSANCAK’ta gelip geçerken dikkatimi çeken ufacık bir pasta evi var. Sanki farklı bir zaman diliminde kalmış gibi duran küçücük vitrininde gördüğüm tek kişilik pastaları tatma imkanım olmamıştı. Ne zaman ki, yemek konusunda aşırı seçici olan oğlum ‘Anne, buradan pasta yedim, müthiş güzel bir tadı vardı’ deyince araştırdım ve gördüm ki kuşaklardır gıda sektöründe olan bir ailenin çocuğu olan Metin Saruhanlı bu iş için bir yılını tatlının merkezi Paris’te geçirmiş ve dönüp İzmir’de böyle bir mekan açmış. Alışılmışın dışında tatları yine farklı bir şekilde sunan Saruhanlı ‘İzmir’de makaron yapmak, Paris’ten daha zor’ diyor.

- Gıda işine girmeye nasıl karar verdiniz?
- Gıda işi çok eskiden, dededen geliyor. Dedem helvacılıkla başlamış sonra amcamlar ve babam Lezzet Bisküvileri’ni kurmuşlar. Bu meslek uzun süre devam etti. Ben de bu iş zamanında doğdum.
- Dolayısıyla siz de hemen bu işe mi girdiniz?
- Hayır. Ben önce İşletme okudum. Üniversiteden sonra da başka işler yaptım. Aslında yine gıda sektöründe, ama endüstriyel işler yaptım. Bu iş benim için hobi gibi kalmıştı. Yemek işine hep çok meraklıydım, amatör olarak da uzun süre yaptım.

USTA BEN OLURSAM USTA KAÇMA PROBLEMİ YAŞAMAM DEDİM

Yazının Devamını Oku

Rotary barış için çalışıyor

1 Ekim 2014

Geride bıraktığımız eylül ayının 21’i Dünyada Barış Günü olarak kutlanıyor.
Aslında Barış Günü eskiden 1 Eylül’dü. Çünkü Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Varşova Paktı üyesi ülkeler barış içinde bir dünya mücadelesi görevini hatırlatmak amacıyla Hitler faşizminin 1939 yılında Polonya’yı işgal ederek 2. Dünya Savaşı’nı başlattığı tarih olan 1 Eylül’ü “Dünya Barış Günü” olarak ilan edilmişti. SSCB’nin ve Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra hiçbir ülke 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak kutlamadı.
Onun yerine Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981’deki 57. birleşiminde, “Genel Kurul’un açılış günü olan her Eylül’ün üçüncü salı gününü”nü “Uluslararası Barış Günü” ilan etti ve kutlamalar o güne alındı.
Gerçi kutlanacak pek de birşey yok. Çünkü dünyanın dört bir tarafında savaş, kargaşa, kaos, terör devam ediyor.
Buna odaklanır, bunları yarattığı etkiye kapılırsak moralimizin bozulması içten bile değil. Nedeni ise, o korkunç görüntüler, tüyler ürpetici hikayeler...
Yapılacak en doğru şey barış kavramını mümkün olduğunca çok kişiye benimsetmeye çalışmak ve bu kültürün yayılması için olanca gücümüzle uğraşmak belki de...
İşte bu yönde yapılan bir çalışmadan bahsetmek istiyorum sizlere...

Yazının Devamını Oku

Parayı farkında olmadan itiyoruz

28 Eylül 2014

Meleklerle Yaşamak başlıklı kitapları mutlaka duymuşsunuzdur. Kitabın yazarı Beki İkala Erikli ile daha önce yaptığım röportaj en çok okunan ve tıklananlardan olunca, ilginin büyüklüğünü anladım. Yeni kitabının çıktığını ve bir de İzmir’de bir şube açtığını duyunca yeni bir görüşme şart oldu diye düşündüm. Beki Hanım ile İzmir’de buluştuk, güzel ve olumlu bir hayata dair sohbet ettik…

SEKİZİNCİ KİTABIM ÇIKTI
- Yeni kitabınız çıktı. ‘Meleklerle Bereketi Yaşamınıza Çekin’ kaçıncı kitap?
- Sekizinci. ‘Meleklerle ilgili bu kadar yazacak şey mi var’ diyeceksiniz belki ama, var gerçekten! İlk kitabım Meleklerle Yaşamak’tan sonra fark ettim ki, her ne kadar Meleklerle Yaşamak meleklerle ilgili bilgileri içeren bir özet kaynak olsa da, hayatın farklı alanlarında daha açıklanması gereken pekçok konu var...
- Bayağı bir seriye dönüştü kitaplarınız...
- Öyle oldu... İş Hayatında Melekler ilişkileri, işleri, ofisteki enerjiyi nasıl iyileştirebileceğimizi, başarıyı nasıl kolayca yakalayabileceğimizi anlatıyor. Kısacası çalışma yaşamının her alanında meleklerle işlerin nasıl daha kolay olacağının ipuçlarını verdim. Melek Kartları, “meleklerin cevaplarını kolayca almak istiyorum, ne yapabilirim?” diyenler için muhteşem bir hediye oldu. “Gün içinde enerjimi nasıl yüksek tutabilirim, meleklerin mesajlarını daha rahat almak ve onları hissetmek istiyorum” diyenler için Meleklerle Yaşamak El Kitabı’nın yanındaki CD çalışmasını çıkardım. Meleklerin Gücü, “tekrar tekrar neden ben bunları yaşıyorum?” dediğimiz konuların nedenini, ve nasıl kolayca dönüştürülebileceğini anlatıyor. Meleklerle Geçmişi Şifalandırın! ise bu geçmişten gelen sağlıksız kalıplarımızdan kurtulacağımız bir şifa çalışması. Her sene meleklerden günlük mesajlar içeren bir Melekler Ajandası çıkarıyorum. Bir de Koruyucu Meleğinizle Buluşun! adlı çalışma var, meleğinizi hissetmek ve onun rehberliğini almanız için.

İSTEMEDEN BOLLUĞU ENGELLİYORUZ

Yazının Devamını Oku

İstediğim annelik kitabını bulamayınca kendim yazdım

22 Eylül 2014

Dicle Keskinoğlu evlenip ardarda 2 çocuk sahibi olunca anneliğe hızlı geçiş yapmış. Uzun yıllardır köşe yazarlığı yaptığından anne olarak yaşadıklarını yazmaya karar vermiş ve ‘Beşikte Durduğu Gibi Durmuyor’ adlı kitabı çıkarmış. Annelikle ilgili çoğu kitabın samimi olmadığını düşünen Keskinoğlu, kitabı için ‘amatör bir annenin itirafları’ tanımını kullanıyor.

‘Beşikte Durduğu Gibi Durmuyor’.
Peki nasıl duruyor?
Valla hiç durmuyor. Hele küçük kızım hareketlinin ötesine geçti. İki kızım arasında 2 yaş var. 3,5 ve 1,5 yaşlarındalar, dolayısıyla hep hareket var.
Kitap yazma fikri nasıl oluştu?
Ardında birçok gerekçe var. Daha önce çalıştığımdan boş duramıyorum. Birşeyler üretmek istiyorum. Tabii çocuk, üretimlerin en büyüğü. Doğumu, bakımı, büyümesi. Ama yine de hayatımın bu döneminde birşeyler yapmasaydım sonradan pişmanlık duyabilirdim. Yazmak bana çok iyi geliyor. Böylece çocuklarıma da çok güzel bir hatıra bırakacağım.

UZMAN GÖRÜŞÜ YERİNE YAŞANANLAR

Yazının Devamını Oku

Uluslararası Kadınlar yine mutfağa giriyor

18 Eylül 2014

İzmir’de yabancı yaşayan kadınlar tarafından kurulan ve kar amacı gütmeyen bir topluluk olan IWAI İzmir Uluslararası Kadınlar Derneği bu yıl da yardım amacıyla Uluslararası Yemek Günleri adı altında bir etkinlik düzenliyor. 20 Eylül 2014 saat 11:00 – 14:00 arasında İzmir Uluslararası Kadınlar Derneği St. John the Evangelist’s Anglikan Kilisesi’nde düzenlenecek olan etkinlikte, 25’den fazla ülkenin yemekleri dünyanın her tarafından gelen IWAI üyeleri tarafından hazırlanacak. Bu yemekler alanlarında üç kişiden oluşan jüri tarafından değerlendirilecek ve ödüllendirilecek.
Değişik lezzetlerin ve kültürlerin mutfağını merak eden herkes bu etkinlikte hangi ülkelerin yemeklerini bulabilirsiniz hemen söyleyeyim; Avusturya, Avustralya, İngiltere, Çin, Çek Cumhuriyeti, Ekvator, Finlandiya, Fransa, Almanya, Litvanya, Lübnan, Hindistan, İran, Moldova, Panama, Tayvan, İtalya, Meksika, Hollanda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Norveç, Pakistan, İspanya, Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Türkiye, ABD, Japonya...
Geliri İzmir’de düzenlenecek bir yardım etkinliğinde değerlendirilecek festivalin jüri üyeleri kim derseniz; Swissotel Executive Şef’i Wolfgang Goedl, Hilton Oteli Executive Şef’i Şamil Akşit ve bendeniz...
Yani; bana yine kaloriler düştü... Eyvah!

Yazının Devamını Oku

Baba kızın üzüm sevdası

14 Eylül 2014

3 Bin zeytinimizle içimiz de yandı
Nasıl başladınız bağcılığa?
Babamın hayali ve hobisi olarak başladı. Kendisi yapıyor, etrafa tattırıyordu. Ben de o dönem oğlumun doğumu nedeniyle işimden ayrılmıştım. Babamla çalışayım diye düşündüm ve başladım.
Bağları ne zaman kurdunuz?
Aslında bu arazimizde 3 bin zeytin ağacımız vardı, maalesef hepsi yandı. İşin kötü yanı, gelen ekipler, helikopterler özel arazi diye zeytin ağaçlarımızın yanmasına müdahale etmedi. Kanun ‘orman ekipleri sadece ormanı korur’ diyormuş. Neyse sonrasında, araziler düzenlendi, bağlar yapıldı 2007’de yasal başvurumuzu yaptık. 2011’de ilk rekoltemizi aldık.


Yazının Devamını Oku

Mış gibi yaşıyoruz, yaşıyorsunuz

11 Eylül 2014

Asansör kazasında 10 işçi ölünce birinci gündem maddesi, ‘İş Güvenliği’ ve denetlenmeyen ama denetlenmiş gibi belgelenen işyerleri oldu. Hani, sanki bu çok anormal bir durummuş, bizim ülkemizde hiç böyle şeyler olmazmış gibi herkes şaşkın, konuşup duruyor ‘Bu olay nasıl meydana geldi’ diye.
Kusura bakmayın ama ben bu tip olayların olmadığı günler büyük şaşkınlık yaşıyorum bizim ülkede...

Hastalığın son evresinde doktora giden, batmaya yakın yatırım danışmanını arayan, her türlü bilimsel uyarıya kulağını tıkayıp bildiğini okuyan, mezun olduktan sonra 1500 liraya iş bulsun diye deli gibi uğraştığı çocukların eğitimine yüz binler akıtan, hiçbir işe yaramayacağını bile bile sosyal medyada boyuna konuşan bizler, aslında gerçekten yaşamıyor sadece yaşıyormuş gibi yapıyoruz.

Çünkü gerçekten yaşamak; sorumluluk ister..
Çünkü gerçekten yaşamak; emek ister...
Çünkü gerçekten yaşamak; çok düşünmek ister...
Çünkü gerçekten yaşamak; değişim ister...

Yazının Devamını Oku