Ayçe Bükülmeyen

YENİ YILDA HİÇ YAPMADIĞINIZ BİRŞEY YAPIN

1 Ocak 2015
Yılın ilk köşe yazısı...

Ben öyle yaptım. 2 yıl önceki doğumgünü yazımda, her yıl yeni birşeyler deneyeceğim, öğreneceğim diye yazmıştım. Aslında geçtiğimiz yılın ‘yeni birşey’i kitabımdı. İlk kez kitap yazarak hakkımı doldurmuştum yani. Ama yılın son günü pek yapacağıma ihtimal vermediğim birşey daha yaptım. 30 Aralık günü, hem de o soğuk günde, denize girdim.
Öyle Dubai gibi artistik yerlerden birinde değil… Bildiğiniz, Ege Denizi’nde. Sıcak falan da değildi… Yakınlarım iyi bilir, kendine güvenli görünsem de tasalarım, ürkekliklerim çoktur. Yazın bile üşürüm denize girerken. Millet dalga geçer benimle… Zaten şimdi de, öyle ‘soğuk moğuk dinlemem kış kıyamet girerim denize’ diye niyetlenmiş değildim. Amacım sadece ayaklarımı sokmaktı. Ama bir anda içimdeki o çılgın Ayçe konuşmaya başladı; ‘Tamam çok soğuk ama hadi gir denize. Habire millete, daha önce yapmadığınız şeyler yapın diyorsun, hadi sen yap da görelim. Ne?!, hasta olursam mı, tamam, sen galiba yaşlandın’…Tam içimdeki fütursuz sesi susturmuştum ki birden 80 yaşındaki halim geldi gözümün önüne. Gençler cıvıl cıvıl oradan oraya koşarken, ben içimden ‘Ah Ayçe’ diyorum. ‘O 30 Aralık günü sağlıklıydın, iyiydin. Ne diye girmedin ki denize? Bak şimdi istesen de giremezsin bu romatizmalarla’… Tamam tamam biraz abarttım duygu sömürüsünü, ama sonuçta içime bir kurt düştü işte… Ve ne yaptım, atlayıverdim suya… Soğuktu, ama galiba heyecandan, çok da üşümedim. Bir güzel yüzdüm… Hatta çıktım, tekrar girdim…Sonuçta, bu yıla, daha önce yapacağımı aklıma bile getirmediğim birşey yaparak girdim. Çok da iyi hissettim kendimi… Haydi, siz de daha önce yapabileceğinizi düşünmediğiniz birşey yaparak girin yeni yıla… Öyle çok önemli birşey olmasına gerek yok.. Benimki gibi, kendisi küçük, hissettirdikleri büyük bir şey de olabilir. Yeter ki size, yaşadığınızı, her yeni yılda yenilendiğinizi, sizden yepyeni bir siz yaratabileceğinizi hissettirsin…Mutlu seneler…

Yazının Devamını Oku

Yeni yılda hiç yapmadığınız bir şey yapın

31 Aralık 2014

Ben öyle yaptım. 2 yıl önceki doğum günü yazımda, her yıl yeni bir şeyler deneyeceğim, öğreneceğim diye yazmıştım. Aslında geçtiğimiz yılın ‘yeni bir şey’i kitabımdı. İlk kez kitap yazarak hakkımı doldurmuştum yani. Ama yılın son günü pek yapacağıma ihtimal vermediğim bir şey daha yaptım. 30 Aralık günü, hem de o soğuk günde, denize girdim.


Öyle Dubai gibi artistik yerlerden birinde değil… Bildiğiniz, Ege Denizi’nde. Sıcak falan da değildi…
Yakınlarım iyi bilir, kendine güvenli görünsem de tasalarım, ürkekliklerim çoktur. Yazın bile üşürüm denize girerken. Millet dalga geçer benimle… Zaten şimdi de, öyle ‘soğuk moğuk dinlemem kış kıyamet girerim denize’ diye niyetlenmiş değildim. Amacım sadece ayaklarımı sokmaktı. Ama bir anda içimdeki o çılgın Ayçe konuşmaya başladı; ‘Tamam çok soğuk ama hadi gir denize. Habire millete, daha önce yapmadığınız şeyler yapın diyorsun, hadi sen yap da görelim. Ne?!, hasta olursam mı, tamam, sen galiba yaşlandın’…
Tam içimdeki fütursuz sesi susturmuştum ki birden 80 yaşındaki halim geldi gözümün önüne. Gençler cıvıl cıvıl oradan oraya koşarken, ben içimden ‘Ah Ayçe’ diyorum. ‘O 30 Aralık günü sağlıklıydın, iyiydin. Ne diye girmedin ki denize? Bak şimdi istesen de giremezsin bu romatizmalarla’… Tamam tamam biraz abarttım duygu sömürüsünü, ama sonuçta içime bir kurt düştü işte…
Ve ne yaptım, atlayıverdim suya… Soğuktu, ama galiba heyecandan, çok da üşümedim. Bir güzel yüzdüm… Hatta çıktım, tekrar girdim…

Yazının Devamını Oku

İzmir için çalışan özel dünya kadınları

28 Aralık 2014

İZMİR’de iş, görev nedeniyle yaşayan yabancıların eşlerinin kurduğu bir dernek var. Kısa adı IWAI olan İzmir Uluslararası Kadınlar Derneği’nin üyeleri birkaç yılda bir değişiyor, ama amaçları ve toplum odaklı projeleri değişmiyor. 40 değişik ülkeden 161 üyesi olan dernek, bugüne kadar hasta çocukevleri, kadın sığınmaevleri, engelli okulları için onlarca proje yapmış. Kısa süre sonra İzmir’den ayrılacak olan Dönem Başkanı Julica Ortlinghaus, yardımcısı Zeynep Beyter ve Yardım Komitesi Başkanı Anja Vainionpaa ile sohbet ettik. Doğrusu, bulundukları yeri iyiye götürmek için canla başla çalışan bu özel kadınlara hayran olmamak mümkün değil. Bravo IWAI!

JULICA ORTLINGHAUS: ŞİDDET GÖRENLERİN ÜRÜNLERİNİ SATTIK
Nerelisiniz, mesleğiniz ne?
-Almanım. Avukatım ama İzmir’de mesleğimi yapmadım.
İzmir Uluslararası Kadınlar Derneği ile nasıl tanıştınız?-2012 sonunda İzmir’e geldim. Ocak 2013’te IWAI ile tanıştım, birçok ülkeden kadınla olmak hoşuma gitti. Yardım projesi lideri arıyorlardı. Görevi almak istedim. Zaten daha önceki gönüllü çalışmalarımda da böyle işler yapmıştım. Birlikte birçok yardım projelerinde görev aldım ve yönettim. Özellikle Ege Üniversitesi’ndeki hasta çocuk evleri özel bir proje oldu benim için.
Başkanlık nasıl oldu? - 2013 sonunda yeni bir başkan aranıyordu. Bir takım oluşturarak göreve başladım. 2014’te önemli projeler yaptık. Eğlenceli partilerimizde dahi her zaman yardım kuruluşlarına bir faydamız olsun diye düşündük. Mesela Uluslararası Yemek Festivali’ni 2 sene yaptık ve çok büyük başarı sağladık.

Yazının Devamını Oku

Akdeniz Dünya’da, İzmir Akdeniz’de Öne Çıkacak

25 Aralık 2014

İletişim ve ulaşım teknolojisinin bugünkü durumu, tüm dünyayı avucumuzun içi kadar bilinir hale getirdi, malum. Her ne kadar dünya vatandaşı, globalleşmek kavramları yayılmış olsa da, bana sorarsanız, yerel farklılıklar, yöresel özellikler, lojistik üstünlükler de bir o kadar önem taşır hale geldi. Bu gözle bakılınca, önem kazanan yerlerin başında Akdeniz geliyor. Etrafında onlarca farklı kültürü, dili, dini ırkı barındıran bu havza, dünyanın küçük bir modeli gibi. Dolayısıyla, Akdeniz kadar Akdenizlilik kavramı da üzerine düşünülmesi gereken bir konu oldu.
Yaşar Üniversitesi’nde 2013’de kurulan Akdeniz Araştırma ve Uygulama Merkezi, tam da bu konularda, bölge ülkelerinin siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlarını araştırma, inceleme ve uygulama çalışmaları yapmak için kurulmuş. Kurucu başkanlığını Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi eski Temsilcisi, İzmirli Diplomat Ertuğrul Apakan’ın yaptığı merkez, İzmir’in ‘Akdeniz kenti’ kimliğinin öne çıkarılmasına katkıda bulunmayı hedefliyor.
Geçen ay, İzmir’de “Uluslararası Akdeniz Tarihi, Kültürü ve Siyaseti Sempozyumu” düzenlenmişti, hatırlayacaksınız. Şu anda AGİT Özel Gözlem Misyonu Başkanı olarak Ukrayna’da bulunan Apakan, burada bir konuşma yapmış ve ‘Avrupa’nın tam güvenliği için öncelikle Akdeniz’in güvenliği sağlanmalı. Gelecekte, kıtalara arası bir rekabet olacaksa, Akdeniz, birlik ve bütünlüğünü sağladığı oranda öne çıkacaktır’ demişti. İzmir, gelecekte önemli bir işbirliği ve barış bölgesi olacağı öngörülen Akdeniz’in en önemli şehirlerinden biri olduğuna göre, çok daha kritik bir rol alması muhtemel görünüyor. Apakan ve Yaşar Üniversitesi akademisyenleri tarafından kurulan merkezin yaptığı, insanlığı ileriki yıllara taşıyacak değişikliklere dair fikir ve önerileri içeren “2015 Sonrası Kalkınma” gibi çalışmalar, bu sürecin en doğru şekilde yönetilmesini sağlayacaktır, kuşkusuz.

Yazının Devamını Oku

Anlaşmazlıkların çözümü için ilk gereken istek

21 Aralık 2014

ANLAŞMAZLIK Çözümü.. İddia ediyorum, gelecek yılların en önemli konularından biri olacak. Ben de, bu konuda Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde yüksek lisans yapıyorum. Bir de öğrenci topluluğumuz var. Geçenlerde önemli bir konuk ağırladık. Sabancı Üniversitesi’nde Uyuşmazlık Çözümü yüksek lisans programının kurucularından ve Birleşmiş Milletler’in arabuluculuk biriminin akademik danışma kurulunda görev alan Doç. Dr. Nimet Beriker, İzmir’e gelerek bir seminer verdi. Türkiye’nin sayılı müzakere ve arabuluculuk uzmanlarından olan Beriker ile bu önemli konu hakkında sohbet ettik.


DOKTORADA EN ÖNEMLİ HOCA SEÇİMİDİR
- Anlaşmazlık Çözümü ile ilgili nasıl bir eğitim aldınız?
- ODTÜ Siyaset Bilimi kamu yönetiminden sonra George Mason Üniversitesi’nde yeni bir bölüm açıldığını öğrendim ve burslu okudum.
- Programın içine girince ne gördünüz, sizi nasıl etkiledi bu program?
- O dönem Amerika standartlarında bile çok sıradışı bir programdı. Ben aslında çok önce biraz yadırgadım. Çünkü biz ODTÜ kültüründen geliyorduk. Klasik bir eğitim alacağımızı sanıyordum. İlk sene beni çok zorladı. Ama sonra alıştım. Akademisyen olmak, yani pratik uygulamadan ziyade, akademik devam etmek istiyordum. Dolayısıyla daha akademik yaklaşan hocalarla çalıştım. Hoca seçimim benim için bir dönüm noktasıdır. Her doktora programında zaten bir doktora öğrencisinin en önemli dönüm noktalarından biri kiminle çalıştığıdır. Bende de öyle oldu. Çok değerli bir hoca ile çalıştım. Sonra da 20 yıl o hoca ile işbirliğimiz devam etti.

BU ÇOK BOYUTLU BİR KONU

Yazının Devamını Oku

Dünya Mirası Gezginleri sizi bekliyor

18 Aralık 2014

Bir süre önce Dünya Mirası Gezginleri Derneği Başkanı Atilla Ege ile röportaj yapmıştım. Ülkeler ve şehirler, her gün daha da büyüyen turizm pazarından pay almak ve de kendilerinde bulunan kültürel değerleri koruyup gelecek nesillere aktarmak amacı ile UNESCO Dünya Mirası listesine girmek için çok büyük çaba harcıyor. Bizim ülkemizde de 13 Dünya Mirası ve 52 Dünya Mirası adayımız var. İşin güzel yanı miraslarımızdan biri olan Bergama ile adaylarımızdan 4’ü Efes, Birgi, Foça ve Çandarlı İzmir il sınırları içinde. Ancak bu konuda kamuoyunda yeterli bilinç henüz oluşmamış...
Dünya Mirası Gezginleri Derneği, İzmir’de düzenli olarak her ay kültür toplantıları yapmaya karar vermişler. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da desteklediği projede yer alan turizmci Emre Gezgin toplantılarda, UNESCO Dünya Mirasları konusunda bilgi verildikten sonra bir de ülke tanıtımı yapmayı düşündüklerini anlatıyor. O ülke hakkında bilgileri tazeleyecek ve de o ülkede bulunan Dünya Mirasları’nı öğretecekler.
Toplantıların ilki, yarın saat 19.00’da Rönesans Otel’de yapılacak. İlk ülke Uzak Doğu’nun parlayan yıldızı Vietnam. 2000 yıllık tarihi, 1000 yıllık işgalcilerden kurtulma savaşları ile bu kahraman ülkenin tarihine kısaca bir göz attıktan sonra doğal ve kültürel değerlerini slaytlar eşliğinde bu ülkeyi tanımak, ülkemize ve dünyamıza daha yakından bakmak mümkün olacak. Kısacası yarın akşamki Dünya Mirası toplantısına davetlisiniz...

KONUŞMANIN GÜCÜ
Çok sevdiğim bir söz vardır. 18. yy.da yaşamış Amerikalı Senatör Daniel Webster, “Eğer bir şekilde sahip olduğum tüm güç elimden alınsa ve sadece birini seçmeme izin verilse kesinlikle ‘Konuşma Gücü’nü seçerdim. Çünkü sadece bununla diğerlerini de kolaylıkla geri kazanabilirdim” demiş.
Aynı bu sözde olduğu gibi, konuşma ve doğru bir iletişimin önemine inanan İzmir’in köklü sivil toplum kuruluşu İzmir Rotary Kulübü, her yıl Liselerarası Güzel Konuşma Yarışması düzenliyor. Hem de 48 yıldır... Bu yıl da 40 lise ve dengi okuldan katılan öğrenciler ön elemeden geçti ve finale kalan 10 öğrenci, 16 Aralık’ta Yaşar Üniversitesi’nde yarıştı.
Benim de içlerinde olduğum jüri üyeleri için seçim çok da kolay olmadı açıkçası. Çünkü, yarışmacı gençlerin konuya hakimiyetleri, ifade zenginlikleri, Türkçe’yi kullanımları müthişti. Yine de 3 gencimiz öne çıkacak performans sergilediler ve Urla Hakan Çeken Anadolu Lisesi’nden Tuana Tuzman, Atakent Anadolu Lisesi’nden Furkan Anık ve Özel Işıkkent Anadolu Lisesi’nden Ata Sunucu ilk üçe girdi.

Yazının Devamını Oku

Büyük kayıplar yaşayınca hayata farklı bakmaya başladı

14 Aralık 2014

Birkaç ay önce kız kardeşimin arkadaşı Meral Müdüroğlu ve arkadaşlarının bir dernek kurduğunu öğrenmiş, destek olmak için görüşmüştüm. O zaman henüz yolun başında olduklarını söyleyen Müdüroğlu, ‘Haber olmaya değecek işler yapalım, ondan sonra görüşelim’ demişti. Aradan 7 ay geçti. İçimdeki Çocuk Derneği, bu 7 aya, 70 yıllık derneklere taş çıkaracak işler sığdırdı. İçlerindeki çocuğa kulak vererek dünyayı değiştirmek için sürekli bir araya gelen bu genç ve pırıl pırıl kadınlar, çocukların her türlü ihtiyacı için var güçleriyle çalışıyor.

DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI İLK ADIM OLDU- İçimdeki Çocuk Derneği fikri nasıl oluştu, nasıl yola çıktınız?- Geçtiğimiz yıllarda hayatımda büyük kayıplar yaşadım. Akciğer embolisinden 24 yaşındaki erkek kardeşimi, ardından da 59 yaşındaki babamı kalp krizinden kaybettim. Onların kayıpları bende bir farkındalık oluşturdu ve bir şeyler yapma ihtiyacı duymaya başladım. Bir süre sonra kardeşimin doğum gününü Çocuk Esirgeme Kurumu’nda kutlamaya başladık. Sosyal yardım konularına ilk girişim böyle başladı. Daha önce bilmiyordum. Orayı süslüyorduk, pasta yapıyorduk. Sanki onun doğum gününü kutluyormuşuz gibi çocuklarla kutluyorduk. Girip çıktıkça hep ihtiyaçlar görüyordum ve arkadaşlarımdan yardım istiyordum. Onlar da yardım ediyordu. Sonra ‘bu hareketi büyütelim, hiç tanımadığımız insanlara da gidelim’ dedik. Böyle bir gece saat 10’da karar verdim. Sabaha kadar tüzüğünü yazdım. Sabahleyin 7 kurucu üyeyle telefonda görüştüm. Ertesi gün başvuruyu yaptık. 15 günde de kurulduk.
- Hep çocuklardan yana çalışmaları mı amaçlıyorsunuz?
- Evet. Hep çocuklar. 18 yaşına kadar olanlara yardımı amaçlıyoruz.

ONKOLOJİDEKİ ÇOCUKLARA PARK YAPTIK- Şimdiye kadar nasıl gelişti çalışmalarınız?- Yedi ay oldu biz kurulalı. Çok üye aldık. O yüzden o heyecan kaybolmuyor. Hep yeni kişiler geliyor. Mesela şimdi derneğin en genç üyelerine yönelik yemek düzenledik. Onlar şimdi çok hevesli ve heyecanlı. O nedenle kaybetmiyoruz heyecanımızı.
- Nasıl çalışmalar yaptınız?
- Birçok çalışma var. Hepsi güzeldi bence. Ama ben en çok Dokuz Eylül’e yaptığım parktan mutlu oldum. KİT-VAK orada yeni bir bina yaptı. Dokuz Eylül Çocuk Hastanesi’nin tam karşısında. Çocuklar girip çıkıyor. Çocuklar hiç dışarı çıkamıyor. Çünkü onkolojideler. Sadece kan değerleri düzgün olanları çıkartıyorlar parka. Tepecik’te de bir odayı sınıfa çevirdik. Daha önce yatakların üstünde ders çalışıyorlardı. Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen atamış oraya ama hiç birşey yoktu. Bilgisayarı, projektörü, her şeyi ile sınıfa çevirdik.

ALPER ÇİZGENAKAT ARTIK SEZARYEN ALIYOR

Yazının Devamını Oku

Sesime kulak ver, bir can için konferansa gel

11 Aralık 2014

Tanık ve Şen ailelerinin biricik evladı Alp Şen, son derece şanssız bir kaza sonucu hayatını kaybetmişti, hatırlayacaksınız. Aile bu büyük acıyı yaşarken oğullarının yaşarken başlattığı bir projeyi vakfa dönüştürerek çok anlamlı bir hale getirdi. Alp Şen İyilik Vakfı, imkansızlıklardan dolayı Türkiye’de her 2.000 hastadan yalnızca 100’ünün yaşama tutunabildiği ilik kanserine karşı önemli bir farkındalık çalışması yürütüyor.

Bu çalışma kapsamında Hematoloji biliminin duayenlerinden Prof. Dr. Mehmet Ali Özcan, bir donör daha edinebilmek için İzmir’de özel bir konferans gerçekleştirecek. Night Out Shopping kapsamında yarın Küçük Kulüp’de düzenlenecek konferansa ‘Sesime Kulak Ver, Bir Can İçin Konferansa Gel’ sloganıyla tüm İzmirliler davetli...

SİLVA ÜSTADLIK SEMİNERİ
Beyin araştırmaları ve zihin geliştirme teknikleriyle ilgili sürekli sohbet ettiğim dostum Psikolog Gülgün Sharafat’tın önderliğini yaptığı Silva Metodu’ndan bahsetmiştim daha önce. Çağdaş bilimsel verilere göre, sıradan bir insan, zihnini herhangi bir düşünceye 6 -11 saniyeden fazla odaklayamıyor. Harvard Üniversitesi araştırma sonuçlarına göre kişinin hedeflerine ulaşamamasının en önemli nedenlerinden biri bu... ‘Doğada güçlü olan değil, esnekliğe sahip, eskiyi geride bırakarak yeniyi kabul eden organizmalar hayatta kalır’ diyen Silva Metodu’nun dünyadaki en önemli eğitmenlerinden olan Ken Coscia İzmir’e geliyor.

Silva Metodu’nun 36 yıllık eğitmeni olan Coscia, bizzat bu metodun yaratıcısı Jose Silva’dan eğitim almış. 28-29 Mart’ta İzmir’de olacak bu üstad, sayıları 400’e ulaşan İzmirli Silva mezunlarına özel bir eğitim verecek. Siz de bu özel eğitimden yararlanmak istiyorsanız 0506.671 17 28 no’lu telefondan bilgi alabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku