Paylaş
Birkaç ay önce kız kardeşimin arkadaşı Meral Müdüroğlu ve arkadaşlarının bir dernek kurduğunu öğrenmiş, destek olmak için görüşmüştüm. O zaman henüz yolun başında olduklarını söyleyen Müdüroğlu, ‘Haber olmaya değecek işler yapalım, ondan sonra görüşelim’ demişti. Aradan 7 ay geçti. İçimdeki Çocuk Derneği, bu 7 aya, 70 yıllık derneklere taş çıkaracak işler sığdırdı. İçlerindeki çocuğa kulak vererek dünyayı değiştirmek için sürekli bir araya gelen bu genç ve pırıl pırıl kadınlar, çocukların her türlü ihtiyacı için var güçleriyle çalışıyor.
DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI İLK ADIM OLDU
- İçimdeki Çocuk Derneği fikri nasıl oluştu, nasıl yola çıktınız?
- Geçtiğimiz yıllarda hayatımda büyük kayıplar yaşadım. Akciğer embolisinden 24 yaşındaki erkek kardeşimi, ardından da 59 yaşındaki babamı kalp krizinden kaybettim. Onların kayıpları bende bir farkındalık oluşturdu ve bir şeyler yapma ihtiyacı duymaya başladım. Bir süre sonra kardeşimin doğum gününü Çocuk Esirgeme Kurumu’nda kutlamaya başladık. Sosyal yardım konularına ilk girişim böyle başladı. Daha önce bilmiyordum. Orayı süslüyorduk, pasta yapıyorduk. Sanki onun doğum gününü kutluyormuşuz gibi çocuklarla kutluyorduk. Girip çıktıkça hep ihtiyaçlar görüyordum ve arkadaşlarımdan yardım istiyordum. Onlar da yardım ediyordu. Sonra ‘bu hareketi büyütelim, hiç tanımadığımız insanlara da gidelim’ dedik. Böyle bir gece saat 10’da karar verdim. Sabaha kadar tüzüğünü yazdım. Sabahleyin 7 kurucu üyeyle telefonda görüştüm. Ertesi gün başvuruyu yaptık. 15 günde de kurulduk.
- Hep çocuklardan yana çalışmaları mı amaçlıyorsunuz?
- Evet. Hep çocuklar. 18 yaşına kadar olanlara yardımı amaçlıyoruz.
ONKOLOJİDEKİ ÇOCUKLARA PARK YAPTIK
- Şimdiye kadar nasıl gelişti çalışmalarınız?
- Yedi ay oldu biz kurulalı. Çok üye aldık. O yüzden o heyecan kaybolmuyor. Hep yeni kişiler geliyor. Mesela şimdi derneğin en genç üyelerine yönelik yemek düzenledik. Onlar şimdi çok hevesli ve heyecanlı. O nedenle kaybetmiyoruz heyecanımızı.
- Nasıl çalışmalar yaptınız?
- Birçok çalışma var. Hepsi güzeldi bence. Ama ben en çok Dokuz Eylül’e yaptığım parktan mutlu oldum. KİT-VAK orada yeni bir bina yaptı. Dokuz Eylül Çocuk Hastanesi’nin tam karşısında. Çocuklar girip çıkıyor. Çocuklar hiç dışarı çıkamıyor. Çünkü onkolojideler. Sadece kan değerleri düzgün olanları çıkartıyorlar parka. Tepecik’te de bir odayı sınıfa çevirdik. Daha önce yatakların üstünde ders çalışıyorlardı. Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen atamış oraya ama hiç birşey yoktu. Bilgisayarı, projektörü, her şeyi ile sınıfa çevirdik.
ALPER ÇİZGENAKAT ARTIK SEZARYEN ALIYOR
- Soma’da da güzel bir şey yaptınız.
- Aslında Soma’ya gittik, yapacak pek bir şey bulamadık. Sonra Gülben Ergen’in derneğiyle bağlantı kurduk. Hiçbir şey olmayınca park yapmak istedik. Aslında ilk başta o da olmuyordu, başka yere söz vermişler. Fakat 2-3 üç ay sonra geri döndüler. Dediler ki ‘Bize söz verenler sözlerini tutmadılar. Siz hala bu parka talip misiniz, yapar mısınız.’ Onlarla da çok güzel oldu. O da bir ilkokulun bahçesinde çünkü. Sadece anaokulunda değil. 150 ilkokul, 50 de anaokulu öğrencisi var. 200 çocuğun faydalanacağı bir şey oldu.
- Kendi aranızda da birçok organizasyon düzenliyorsunuz.
- Evet, yapıyoruz ve oradan gelen paralarla yardım yapıyoruz. Mesela Alaçatı’da yaptığımız yemeğin gelirini Çeşme’de bırakmak istedik. Alper Çizgenakat’a aktarmaya karar verdik ve onlara 2 cihaz aldık. Sezaryen doğum alamıyorlardı. Şimdi bununla beraber sezaryen doğum da almaya başladılar. Şimdi yine Alper Çizgenakat’ın arka tarafına yapılan yeni binadaki çocuk servisinin tamamını yapacağız. Beş yataklı üç oda. Bir de iki poliklinik istiyorlar. İki poliklinik ile o üç odayı biz yapıyoruz her şeyi ile.
KAYNAĞIMIZI KENDİMİZ YARATIYORUZ
- Yedi aylık bir derneğe göre oldukça büyük işler yapıyorsunuz. Maddi olarak nasıl bir kaynağınız var?
- Kendimiz kaynak yaratıyoruz. Arkadaşlarım sağolsun çok güzel çalışıyor. Mesela, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden bir arkadaşım telefon açtı. ‘Biz bu sene Ekonomi Üniversitesi olarak yaptığımız her şeyin gelirini size aktaracağız.’ Bu ciddi bir kaynak oldu bize. Yıl içinde bir sürü şey yapacaklar. Beraber de bir Sıla konseri yapacağız inşallah. Yemekler, organizasyonlar yapıyoruz. Birçok firma sponsor oluyor. Mesela Kavuklar sponsor oldu. 15 bin lira ödedi. Böyle yürüyor işlerimiz, dostlukla yani.
- Peki hep maddi yardımlardan bahsediyoruz. Hepiniz genç annesiniz, manevi destek de veriyor musunuz?
- Maalesef hepimizin kayıpları var. Çocuğunu kaybeden de var içimizde. Hiç tanımadan 8 aylıkken babasını kaybeden de. Tabii herkesin psikolojisi buna müsait olmuyor. O yüzden ben kendi adıma gittiğimiz hastanelerde çocuklarla karşılaşmamaya çalışıyorum. Çünkü şu an kaldıramıyorum. Çocuklarla iletişim kurarken çok dikkatli olmak gerekiyor. O kadar sevinip umutlanıyorlar ki devam ettirmezseniz daha da kötü olur. Çünkü onlar da ilgi gösteriyorlar dışarıdan biri geliyor diye. Bırakıp gittiğin zaman da üzülüyorlar.
ONLARIN HER İHTİYACINA AÇIĞIZ
- Sadece para yardımı mı alıyorsunuz?
- Hayır, kırtasiye, oyuncak... Bir çocuğun ihtiyacı olan herşeyi kabul ediyoruz. Özellikle ihtiyaç oldukça duyuruyoruz. İstanbul’dan bile koli geliyor bana. Arabanın bagajında yer kalmadı. Merkezimiz, sekreterimiz yok. Her şeyi kendimiz karşılıyoruz cebimizden. Dernek telefon hattından daha dışarı bir arama yapmadık. Her işi kendimiz yapıyoruz.
- Üyelik aidatınız ne kadar?
- Senelik 200 TL. Daha çok kadınlar üye oluyor, erkekler daha çok sponsor oluyor. Reklam ajansımız, matbaamız hep sponsor, para almıyorlar.
Paylaş