Samimi görüntüsü ve coşkusu ile bir anda fiziğe ilginizi artıran İzmirli akademisyen, kendisini en çok gururlandıran şeyi sorduğumda ‘öğrencilerimin başarıları bambaşka bir duygu. Her doktora öğrencimle, gittikçe büyüyen bir akademik aile oluyoruz, bu mesleğin en sevdiğim özelliği belki de bu!’ diyecek kadar da mütevazı.
- Cambridge’e gelişiniz nasıl oldu?
- Daha önce İsviçre’de bir laboratuvarda çalışıyordum. Burada hemen bir laboratuvar ve ekip kurarak çalışmaya başladım. Başladığımda asistan profesördüm, burada profesör oldum. 10 yıldır buradayım.
FİZİĞİ FİZİK YAPAN KONULAR DEĞİL, YÖNTEMLERDİR
- Bu laboratuvarlarda neler yapılıyor?
Uzun yıllar TRT’de sağlık programı yaparken halkın doktorlara danışmaya ve sağlık konusunda bilgi almaya ne kadar ihtiyacı olduğunu gözlemlemiştim. Şimdi ise yeni açılan İzmir Can Hastanesi ile ‘Sağlık Ulaşılmaz Olmasın’ sloganıyla sosyal medyada doktorlarla sohbetler yapmaya başladık. Her hafta farklı bir alanda doktorun bilgi verdiği programın ilgi görmesinden çok memnun olan Can Hastanesi ortaklarından Dr. Muzaffer Keskin ve Dr. Yener Bakan ile sohbet ettik.
- ‘Sağlık Ulaşılmaz Olmasın’ sloganınıza ben de bayıldım... Siz neden bu temayı seçtiniz?
- Sağlık evrensel tanımı itibariyle, sadece hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değil, kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Bu iyilik halinin sürdürülebilir olması öncelikle insanın bir ‘değer’ olarak kabulünü gerektirir. Biz İzmir ve Salihli Can Hastaneleri doktorları ve çalışanları olarak “Söz konusu olan Can’dır” anlayışıyla hizmet veriyoruz. Öncelikle insanlarımızın koruyucu sağlık hizmetleri konusunda bilinçlendirerek, pek çok hastalığın ortaya çıkmasını önleme gayretindeyiz. Bu anlayışla, hiçbir ayrım gözetmeksizin her insana sunduğumuz sağlık hizmetlerine kolayca ulaşabilmelerine imkan sağladık.
AMACIMIZ SAĞLIĞI ULAŞILIR KILMAK
- İnsanların aklında kimi zaman hastanelerde gereksiz işlemlere tabi tutuldukları, her şeyin paraya endeksli olduğu gibi bir algı var. Sizce bu algı nasıl kırılabilir?
İnsanlık ne zaman öldü biliyor musunuz?
* Trafikte boşluk gördüğümüzde izin istemeden bir aracın önüne atladığımızda,
* Trafikte önümüze atlayan o arabanın belki bir hastaya yetişeceği, bunu yapmasını gerektirecek bir nedeni olduğunu düşünmeden ondan nefret ettiğimizde,
* Doğru olanı yaptığını bildiğimiz halde çıkarımıza uymadı diye birini gözardı ettiğimizde,
* İşimize gelen şeyleri söylemedi diye birilerini dışladığımızda,
* Bakımlı bir kadının aynı zamanda bilgili olamayacağına, genç bir erkeğin bilge olamayacağına, parası olmayan birinin asil olamayacağına, parası olanın ahlaklı olabileceğine, yüksek unvanlı bir kişinin her söylediğinin doğru olduğuna inandığımızda,
Hemen hemen tüm iç organları parçalanmasına rağmen ameliyata girerken doktoruna ‘çocuklarım için beni kurtarın’ dediği gibi hayata tutunmuş ve yardımla yürüyebilecek duruma gelmiş. Avukatlık yaptığı yıllarda şiddete uğrayan kadınları savunduğunu anlatan Jale Soydan, ‘Bir gün daha kötüsünü yaşayacağım hiç aklıma gelmezdi’ diyor.
- 8 kurşunla vuruldunuz ve şu an bakımlı, güleryüzlü karşımdasınız. Siz nasıl bir mucizesiniz?
- 14 Nisan 2015’te boşandığım eşim tarafından vuruldum. 13 kurşun sıkmış ama 8’i bana isabet etmiş. Mucize eseri kurtuldum. Allah çocuklarıma bağışladı beni. 45 gün komada kaldım. 15 ay çeşitli hastanelerde tedavi gördüm. Sonrasında hala devam eden fizik tedavi sürecim başladı. Şu an baston ve yürüteç ile hareket edebiliyorum ama uzun mesafeleri tekerlekli sandalye ile alıyorum.
- Ne zaman boşandınız, nasıl bir boşanmaydı?
- Vurulmadan 2 yıl önce eşimle anlaşmalı boşanmıştım. Ama 2 yıldır sürekli barışmak istiyordu. Bana ‘bu aileyi parçalama’ diyordu ama farkında değildi ki aslında bu aileyi parçalayan o olmuştu. O yüzden boşanmıştım. Evde huzur kalmamıştı çünkü. Ama boşandıktan sonra huzursuzluğumuz daha da arttı. Sürekli tehdit etmeye başladı. Çocuklarıma ‘söyleyin anneniz benimle barışsın yoksa onu da öldürürüm, kendimi de öldürürüm’ diyormuş. Beni de mektup ve telefonla tehdit ediyor, ‘Salih’in karısı başkasına yar oldu dedirtmem’ diyordu. Hatta ona psikiyatra gitmesini önermiştim. Sonunda da bunu yaptı. 2 oğlumuzu da düşünmedi.
TEHDİTLER ÜZERİNE CEZA
Kaç tanesi genç kızlara kendilerini korunaklı ve özgür bir şekilde yetiştirebilecek içgörü ve ilhamı veriyor? Kaç tanesi kadınlarımızın güçlenmesi yönünde gerçek eylemlere dönüşüyor? Kaç tanesi esas sıkıntımız olan tamamen yanlış toplumsal ve kültürel algıyı değiştiriyor?
Sürekli şu kadar kadın şiddet görüyor, bu kadar kadın güçlendirilmeli, erkek egemen anlayış bitsin vs. vs...
Konuşmalar, konuşmalar, alkışlar... Ardından sosyal medyada paylaşılacak fotoğraflar, altına yorumlar, yorumlar...
Evet, bunlar da yapılsın, ki hemen hepimiz yapıyoruz bunu ama devamı var mı? Bu konuşmalar gerçek eylemlere dönüyor mu? Şiddet gören bir kadın da sizin etkinliğinizde konuşuyor mu? Eşinin ya da ailesinin baskısından kurtulmak için çalışması, para kazanması gereken bir kadına iş bulabiliyor musunuz? Yeni bir hayat kurması için ne yapıyorsunuz? Hayatını değiştirmek isteyen bir kadına yönelik olumsuz algıları kırabiliyor musunuz?
Neyse, içimi döktüm biraz. Açıkçası, evet, ben de Kadın Haftası nedeniyle konuşmalar yapıyorum. Ama elimden geldiğince bu saydığım durumlara düşmemek için hepimizin bildiği içi boş tespitlerden, sürekli erkekleri suçlayan cinsiyetçi ayrımcılıktan, alkışlanacağımı çok iyi bildiğim klişe sloganlardan uzak durmaya çalışıyorum. Söz hakkım varsa, ya bugüne kadar sesi duyulmamış, bir şekilde geride bırakılmış gizli kadın kahramanların sesi olmaya çalışıyorum ya da bizi bu duruma getirmiş tamamen değişmesi gereken kültürel algıları kırmaya çalışıyorum.
Karar sizin ama ben artık bana anlatılan her şeye inanmıyor, yaldızlı projelerin devamını sorguluyor, takipçisi oluyorum.
Müthiş güzel ve uysal bir köpek olmasına rağmen, bir rehber köpeği sevmemek, dokunmamak gerekiyor. Belki hatırlayacaksınız, önceki Birleşik Krallık Büyükelçisi’nin eşi Maggie Moore ve Av. Nurdeniz Tunçer tarafından kurulan Rehber Köpekler Derneği’nden bahsetmiştim. ‘Rehber köpek’ görme engelli kişiye yolu gösterme, engelleri haber verme gibi konularda rehberlik eden, bir yardımcı, bir arkadaş, kısacası görme engellinin iki gözü... Doğuştan görmemesine rağmen müthiş bir eğitim hayatı olan Benay, şimdi de bu eğitimi değerlendirebileceği bir iş arayışında...
ATLETİZM YAPTIM PİYANO EĞİTİMİ ALDIM
- Müthiş bir eğitim hayatın var. Eğitimlerinden bahseder misin?
- Aslen Gaziantepliyim. 4.5 sene GAP görme engelliler okuluna gittim, daha sonra Gaziantep’te bir ilki gerçekleştirerek kaynaştırma eğitimine geçiş yaptım, yani görenlerle birlikte eğitim almaya başladım. Elbette kolay bir süreç olmadı, ancak ailemin ve bilinçli eğitimcilerin de desteğiyle eğitim hayatımı başarılı bir şekilde noktalamış oldum. Lise üçüncü sınıfta YES (Youth Exchange &Study) ile bir öğrenci değişim programıyla Amerika’ya gittim. Sonrasında ise Türkiye’ye dönüp Koç Üniversitesi’ni kazandım ve birkaç hafta önce Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldum.
- Yurtdışında neler yaptın?
Hem de İzmir’in önde gelen erkekleri... Hep söylüyorum, kadına şiddete kadın-erkek birarada karşı koyulmazsa işe yaramaz. İşte, İzmir Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla Rotary 2440. Bölge Federasyonu’nun düzenlediği ‘Nefesimdeki Sen’ şiir ve müzik dinletisi etkinliğinde Aziz Kocaoğlu, Ekrem Demirtaş, Tunç Soyer gibi İzmir’in değerli bürokratları, işadamları, sanatçıları, sivil toplum liderleri 8 Mart akşamı sahneye çıkacak.
Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde Sahne Tozu Tiyatrosu Genel Sanat yönetmeni M. Çağlar İşgören’in danışmanlığında düzenlenen gecede müzikleri Devlet Opera ve Balesi sanatçısı Teyfik Rodos seslendirecek.
METİN HEPYÜKSELEN
Rotary Kültür Sanat Komitesi
Burada kurduğu eğitim alanında istatistiksel ölçümler yapan ve bunların sonucuna göre bu alandaki gelişimi belirleyen kurumuyla İngiltere’nin en büyük bilişim ödüllerinden birini almış. Vakfı aracılığıyla ücretsiz eğitimler vererek kişisel gelişimi de destekleyen Sadi, İngiltere’de kazandığı tecrübeyi Türkiye’ye de uygulayarak, eğitim sisteminde olumlu bir fark yaratmak istiyor.
ENGELLİ OKULLARIN DOĞRU
DEĞERLENDİRİLMELERİNİ SAĞLADIK
- Nasıl bir ödül bu aldığınız?
- İngiltere’de bilişim konusunda en önemli kurumlardan olan 60 yıllık bir enstitüden aldık ödülümüzü. Yaklaşık 35 yıldır İngiltere’nin bu konuda en iyilerine ödül veriyorlar. Bu yıl bizi layık gördüler ve böylelikle bu ödülü alan ilk Türk kurum biz olduk. İngiliz hükümetinin bir projesi ikinci oldu. İngiliz Sağlık Bakanlığı da ilk 10’a girenler arasında. 7 yıldır üzerinde çalıştığımız bir projenin fark edilmesi, takdir edilmesi çok keyifli.
- Sizin kurumlarınız tam olarak ne iş yapıyor?