Ama 1956 yılında çok önemli bir polisiye vakaydı.
Çünkü artık günümüzde bilgisayarların saniyeler içinde gerçekleştirdiği taramayı o yıllarda polis memurları yapıyor, bu işlem günlerce sürüyordu.
1955 yılının ilk günlerinde Harbiye’deki İnhisarlar -bugünkü adıyla Tekel- deposunun bekçisi Abdurrahman Bozkurt öldürülmüş, katil de sırra kadem basmıştı.
Cinayetin ardından polis, katilin eliyle gevşeterek söndürdüğü ampulün üzerinde parmak izlerine rastladı.
O yıllarda bu izlerin fotoğrafını çekmek bile çok güçtü.
YENİ CİHAZLAR
Emniyetin fotoğraf bölümünde çalışan Komiser
Irina Shayk ve Kylie Jenner’ın omzunda aslan, Shalom Harmow’da leopar, Naomi Campbell’da ise kurt kafası vardı.
Elbette bu hayvan kafaları gerçek değildi. Yapay malzemelerden üretilmişti.
Ancak Savaş Özbey’in dün Kelebek’te yayınlanan yazısından öğrendiğimize göre bunların yapay olması hayvanseverlerin tepkisini önlemedi.
Temel itiraz, “hayvanların lüks ürünler olarak sergilenmesi”ydi.
Gerçek hayvan kürkü ve derisinin kıyafetlerde kullanılması günümüzde artık ayıplanır hale geldi.
Ama 1966’da rastladığım bir haber, insanoğlunun zalimliğini bir kez daha yüzümüze çarpıyor.
Hayvanların nasıl da zalimce
Asıl adı İsmail Çavuş olan bu kahraman, Balıkesir Burhaniye’liydi. Pelit köyündendi.
Önce Süveyş cephesine sonra Çanakkale Savaşı’na katıldı. Bu savaşlarda boru çalmayı öğrendi.
Ünlü bir borazan oldu. Conkbayırı’nda ayağından, Çimentepe’de başından yaralandı. İstanbul’da tedavi edildi. Sonra da İzmir’de tayin edildiği birliğin makineli tüfek bölümünde görev yaptı. Birinci Dünya Savaşı sonrası memleketine döndü.
Yunan birliklerinin 28 Mayıs 1919’da Ayvalık’ı işgaliyle birlikte dağa çıkan isimlerin başında o vardı.
Ali Çetinkaya’nın birliğine çavuş olarak katılıp Milli Mücadele boyunca düşmanla çarpıştı.
Borazan Efe/ Borazan Efe’nin anıtı
MİNAREYE ÇIKIP BEKLEDİ
90’lar demek, biraz da Grup Vitamin demekti.
O yıllarda fırtına gibi esiyorlardı.
Her şeyi tiye alıyorlar, her şeyle kafa buluyorlardı. Grubun belkemiği Gökhan Semiz’di.
Tiyatroyla uğraşmış, sonrasında İTÜ Devlet Konservatuvarı’na girmişti.
Semiz mizahı seviyor, skeçler, komik şarkı sözleri yazıyordu. Daha sonra bu şarkılara melodiler eklendi. Ardından kendi halinde küçük kayıtlar.
Arkadaş buluşmalarında bu şarkılar çalınıyor, ufaktan zihinlere kazınıyordu.
Emrah Anul
Küçük yaşta ailesiyle İstanbul’a, Rumelifeneri’ne yerleşti.
Ailesi yedi kuşaktır denizciydi. Babası Mehmet Fettahoğlu, batık çıkarma gemisinin kaptanıydı.
Lise son sınıfa kadar okudu. Ama “Denizci olacağım” deyip bıraktı okulu.
Kenan Kaptan ve kayığı Barbaros
24 yaşında kıyı kaptanı, 26 yaşında yakın yol güverte zabiti belgelerini aldı.
8 yaşından beri deniz tutkunuydu. Kendi anlatımıyla, geceleri kafasını yastığa koyduğunda bir ses sürekli “Uzaklaraa! Uzaklara!” diyordu ona. O da hep öyle yaptı.
1966’da Paris Tıp Fakültesi Dekanı
Beyazperdenin “Taçsız Kral” lakaplı yıldızı Ayhan Işık, kariyerinin zirvesinde.
Belki de iki yıldızın bir araya geldiği tek fotoğraf...
Yaşı 50’ye ulaşmış. Artık çok az film yapıyor. Sahneye çıkıyor, şarkı söylüyor.
Tarık Akan ise henüz 25 yaşında.
Yeşilçam’daki üçüncü yılının içinde. Altın Portakal Ödüllü genç bir yıldız.
Sinemanın bu iki dev ismini aynı fotoğraf karesinde buluşturan şey ise ortak bir film projesi. Bugüne kadar hiç bilinmeyen Aykut Işıklar imzalı bu fotoğraf, 6 Kasım 1974 tarihli Kelebek’in manşetinden.
Erman Film patronu
Boğazdaki balık nüfusu her geçen gün azalıyor.
Ne kadar denetim de yapılsa, ne kadar önlem de alınsa önüne geçilemeyen bir gerçek bu.
Tahmin edebileceğiniz gibi yıllar önce durum hiç de böyle değildi.
Haber 1972’nin 5 Şubat’ından. O dönemde boğazda balık o kadar çoktu ki...
O yıl İstanbul’da hava sıcaklığı bir anda sıfırın altında 5 dereceye kadar indi.
Deniz suyunun ısısı da 5-6 dereceye düştü.
Ve bir anda boğazdaki istavritler kıyıya vurdu.
1. Ama bu diplomatik dalgalanmanın nedeni ne siyasi bir gelişmeydi ne de ekonomik. Gerilimin oldukça sıra dışı, pek de akla gelmeyecek bir nedeni vardı.
Her şey, 8 Ağustos 1971’de 14 yaşındaki İngiliz turist Timothy Davey’nin gözaltına alınmasıyla başladı. Suçlama esrar kaçakçılığıydı. Küçükçekmece’de polise kilosu 30 dolardan 26 kilo esrar satmak isterken yakalandı Timothy.
Yanında Avusturyalı arkadaşları Fredrich Stoll (17), Bissatto Patrice (18) ve Jean Jaquess Morisot (20) vardı. Şüpheliler Sağmalcılar Cezaevi’ne gönderildi.
Buraya kadar yaşananlar sıradan bir olaydı, pek ses getirmedi.