CHP bu hafta sonu kritik bir kurultaya gidiyor. Kemal Kılıçdaroğlu ile Özgür Özel genel başkanlık için yarışacak.
Aslında CHP bir kurultaylar partisidir.
Tarihi boyunca bunun sayısız örneği var. Hürriyet, bu kritik kurultayların tanıklığını yapmış bir gazete.
Ulu Önder Atatürk’ün vefatının ardından, 26 Aralık 1938’de genel başkanlık koltuğuna oturan İsmet İnönü bu görevi 1972’ye kadar kesintisiz sürdürdü.1960’larda yıldızı parlayan Bülent Ecevit, CHP’de partinin genel sekreterliğini yürüttü. 12 Mart muhtırasının ardından başlayan tartışmalar nedeniyle 1971’de bu görevinden ayrıldı.
Uzun yıllardır herkesin bildiği ancak ispat edilemeyen bir iddia dillerdeydi: İstanbul’da parayla ehliyet satılıyordu.
Emniyet Müdürlüğü, Nisan ayında polis müfettişleri Hakkı Kütük ve Necmettin Demirel’i gizlice İstanbul’a gönderdi. İki müfettişten İstanbul emniyetinde kimsenin haberi yoktu.
İki müfettiş kimseye sezdirmeden yaklaşık iki ay ehliyet yolsuzluğunu araştırdı. Görevlerini gizleyerek ehliyet çetesiyle irtibata geçtiler.
Haziran ayında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’nde görevli Asım Çalış, Ankara’dan İstanbul’a geldi. İki müfettiş, Çalış’a ehliyet almak için çete üyeleriyle pazarlığa girişti. Sonuçta 2 bin 250 lirada anlaşıldı. O yıllar için 2 bin 250 lira çok iyi paraydı.
27 Haziran 1966
USULEN SINAVA GİRDİ
Çalış
Arkın’ın Güler Mocan ile yaptığı ilk evliliğinden dünyaya gelen kızı Filiz Cüreklibatır, mal kaçırdıkları iddiasıyla üvey annesi Betül Cüreklibatır ile üvey kardeşleri Murat ve Kaan’a dava açtı.
Filiz Cüreklibatır’ın iddiasına göre Cüneyt Arkın, kızına mirastan payını vereceğini söylemişti. Ancak, vasiyetname açıldıktan sonra Cüneyt Arkın üzerine bir taşınmaz kaydının bulunmadığı önü sürülüyor.
Bu konudaki son sözü mahkeme söyleyecek.
Gelin, biz Hürriyet arşivlerinden Arkın’ın ilk evliliği ve kızıyla ilişkisi hakkındaki haberlere göz atalım.
Cüneyt Arkın
CÜNEYT GELENE KADAR İYİYDİ
Asıl adı
Terör örgütünün saldırılarından biri de bundan 41 yıl evvel bugün, Roma’da yaşandı.
Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği’nde İkinci Katip olarak görev yapan Gökberk Ergenekon, pazar günü akşam saat 16.00 civarında evinden çıkıp Deis Normanni Caddesi’ne park ettiği otomobiline bindi.
Caddenin köşesinden çıkan bir terörist Ergenekon’un bulunduğu otomobile yanaştı ve elindeki torbadan silahını çıkarttı. Daha sonra art arda ateşlediği kurşunlar o tarihte henüz 28 yaşında olan Ergenekon’un sağ ve sol omuzu ile sol el bileğine isabet etti.
Ergenekon hemen belindeki silahı çekip teröriste ateş etti. Ardından aracından indi, bir yandan ateş ediyor bir yandan da saldırganı kovalıyordu. Mermilerden birkaçı teröriste isabet etti. Yaralanan ASALA üyesi aksayarak olay yerinden kaçtı. Ergenekon da geri dönüp evinin altındaki restoranın telefonundan ambulans çağırdı.
Gökberk Ergenekon
KURŞUN CAMI DELDİ
Yaralı diplomat San Giovanni Hastanesi’nde tedaviye alındı. Bileğine saplanan mermi lokal anesteziyle yapılan ameliyatla çıkarıldı. İki omuzundaki yaralar da tedavi edildi. Yaklaşık üç saat hastanede kaldı
Hamas’ın İsrail’e saldırması ve İsrail’in de Gazze’yi vurmasıyla yine çok kanlı bir dönem başladı. Hamas’ın, İsrail’e sürpriz saldırısı için 7 Ekim tarihini seçmesinin bir nedeni var.
Bundan 50 yıl önce, 1973 Arap-İsrail Savaşı da 6 Ekim’de başlamıştı. Hürriyet’in arşivinde o günler çok detaylı biçimde anlatılıyor. Musevilerin dini bayramı olan Yom Kippur günü, Mısır ve Suriye orduları sürpriz bir hamleyle İsrail’e saldırdı.
Bu sıcak gelişme ertesi gün Hürriyet’in sürmanşetindeydi.
“Orta Doğu’da savaş başladı” başlığının hemen üstünde “Araplar yedi yıl sonra ilk defa Süveyş Kanalı’nı geçti” bilgisi yer alıyordu.
‘GAFİL AVLANDIK’
Hürriyet’in haberinde İsrail Başbakanı
Gazetelerin dünkü sayfalarında bu haber vardı.
Peki 2007’de, bir ekim gecesi Dağlıca’da yaşanan hain saldırı Hürriyet’in sayfalarına nasıl yansımıştı?
Türkiye 21 Ekim sabahı anayasa referandumu için sandık başına gidiyordu.
Referanduma saatler kala yaklaşık 200 kişilik PKK’lı terörist grubu, Irak’ın kuzeyindeki Mezi Karyedari Kampı’ndan çıkıp Avaşin Vadisi yoluyla sınırı geçti.
Tarihte Altın Koza’nın öne çıktığı bir çok yıl var.
Ama bunlardan bir tanesi oldukça sıradışı. O yıl festivalin başrolünde son günlerin çok tartışılan ismi Yılmaz Güney var.
1971’de Altın Koza’da en iyi film ödülü için yarışan 9 filmin 4’ü Çirkin Kral’a aitti.
Ve bunlardan üçüyle Altın Koza’da en iyi film sıralamasının ilk üç sırasını kazanmayı başardı.
Ona “Sanat Güneşi” denilmesi boşuna değildi.
Gerçekten de sahnede öyle devrimler yaptı ki, bu ismi sonuna kadar hak ediyordu.
1992’de Hürriyet’ten Nuriye Akman’a verdiği röportajda bu yenilikleri anlatıyordu.
* Sahnede ilk vokalisti o kullandı. 1965’te altı genç kız ona eşlik etti. Bunlardan biri de Sevim Tuna idi.