Ateş Yalazan - Arşiv Balıkçısı

O tarihi manşetlerin ardında yıllar var

20 Temmuz 2024
Bugün Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50’nci yılı. Yarım asır önce, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başlattığı harekât Ada’nın ve oradaki Türklerin tarihini baştan aşağı değiştirdi.

İki yıl önce harekâtın 48’inci yıl dönümünde, “Zaferi en iyi Hürriyet yazdı” başlığıyla o tarihlerdeki haberleri derlemiştim.

Bugün de Hürriyet’in o gün bu zaferi nasıl işlediğine 50’nci yıl perspektifinden bakalım istedim.

Barış Harekâtı, 20 Temmuz 1974 günü başladığında geceden hazırlanan Hürriyet’in normal baskısı “Bu dava bitmeli” manşetini taşıyordu.

Gazete böyle çıkmıştı ama sabah saat 05.00’te TSK’nın Kıbrıs harekâtı başlayınca Hürriyet’in de yıldırım baskı serisi start aldı.

O yıllarda halkın haber aldığı en önemli mecra gazetelerdi. Günde bir kez yayınlanan gazeteler de, böyle çok özel günlerde ek baskılar yapardı.

İşte Hürriyet de 20 Temmuz 1974’teki gelişmeleri tam dört yıldırım baskıyla okurlarına ulaştırmıştı. Birinci yıldırım baskının başlığı şöyleydi:

“Mehmetçik Kıbrıs’ta.”

“Harekât sabaha karşı 5’te başladı. Türk paraşütçüleri yeşil adaya indi.”

Yazının Devamını Oku

Ağrı Dağı’nın kurbanı oldu

29 Şubat 2024
İnsanlık tarihinin en az uğranan günü 29 Şubat. Dört yılda bir gelen bu günün en can yakıcı, talihsiz olaylarından biri 2000 senesinde yaşandı.

AKUT’un kurucu üyelerinden ve Atlas Dergisi Harita Sorumlusu İskender Iğdır, beraberindeki Nasuh Mahruki, Selçuk Kahveci ve Kuvvet Lordoğlu ile birlikte Ağrı Dağı’na tırmanıyordu. İki günlük tırmanışın ardından dört dağcı Ağrı Dağı’nın zirvesini gördü. İniş sırasında dağcılar kaydı. Üç dağcı kazmaların ve çivili botlarının yardımıyla düşmekten güç bela kurtuldu. Iğdır ise buzul yarığına düştü.

Mahruki ve arkadaşları hemen jandarmaya haber verdiler. Ve zamanla yarışılan bir kurtarma çalışması başladı.



Toplam 76 dağcıdan oluşan arama ve kurtarma ekipleri iki gün bölgeyi taradı. 1 Mart saat 16.00’da genç dağcının kanlı anorağı ve bazı eşyaları bulundu. Iğdır ile ilgili umutlar hâlâ sürüyordu. Tecrübeli bir dağcıydı, çantasındaki ekipmanlarla hayatta kalabileceği düşünülüyordu.

ELLERİ GÖĞSÜNDEYDİ

Yazının Devamını Oku

Aşkları ve kavgalarıyla Tolga Savacı

28 Şubat 2024
ABD’de önceki gün 60 yaşında kalp krizinden yaşamını yitiren Tolga Savacı’nın mankenlikle başlayan kariyer yolculuğu ilginç virajlarla geçildi.

Çektiği filmler, yaptığı sürpriz evlilikler, karıştığı kavgalar, motosiklet yarışçılığından otel işletmeciliğine uzanan farklı meslek denemeleri hep çok konuşuldu. Savacı, tüm bu özellikleriyle Hürriyet arşivinde bolca yer alan bir isimdi.

Savacı’nın ismi, 1989’un son günlerinde vurdulu kırdılı bir hadiseye karıştı.

Pendik’te otomobilini tamire götüren ünlü yıldız, saat geç olunca evlerine bırakmak için otomobil ustalarıyla birlikte Kısıklı’ya doğru yola çıktı.

Ünalan Mahallesi’ne gelince pazarcı Sürmeli Karataş’ın kullandığı kamyonetle trafik dalaşına girdi. Hürriyet’te 1 Ocak 1990’da yayınlanan habere göre Savacı ve iki usta, pazarcıyı dövdü.

Pazarcı, Savacı’nın plakasını aldı. Önce karakola şikâyette bulundu ardından da arkadaşlarını toplayıp mahallede Savacı’nın izini buldu, otomobilinin önünü kesti. Dört kişi Savacı’ya saldırdı. Ünlü yıldızın sağ kolu kırıldı. Savacı da yanındaki ruhsatsız tabancasını çekip havaya 4-5 el ateş etti. Polis geldi, Savacı’yı dövenler karakola, ünlü yıldız da Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne götürüldü.

‘ATEŞ AÇMAYA MECBUR KALDIM’

Yazının Devamını Oku

MİT Müzesi’ni ilk Hürriyet gezmişti

12 Ocak 2024
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), önceki gün 97’nci kuruluş yılında ‘Kale’ olarak adlandırılan Ankara’daki yeni yerleşkesinin kapılarını gazetecilere açtı. Gazeteciler bu etkinlik kapsamında MİT’in tarihe ışık tutan Teşkilat Müzesi’ni gezme imkânı da buldu.

MİT 10 yıl önce, Yenimahalle’deki eski yerleşkesindeki müzenin kapılarını özel bir izinle ilk kez Hürriyet’e açmıştı. Şehriban Oğhan’ın gezip gözlemlerini kaleme aldığı müzenin haberi, Hürriyet’te “Topuktan dinlediler” başlığıyla manşetten yayınlandı. Haberin fotoğraflarında usta foto muhabiri Rıza Özel’in imzası vardı.

Oğhan’ın haberine göre müzede, 2. Dünya Savaşı’ndan Soğuk Savaş’ın bittiği yıllara kadar (1939-1991) kullanılan casusluk aletleri ilk kez görüntüleniyordu:

“Görüntülenmesine izin verilen ve bugünkü teknoloji düşünüldüğünde artık tarihi eser sayılabilecek 150 kadar cihaz arasında ayakkabıya gizlenmiş dinleme aparatı da var, yabancı ülke istihbarat servislerince Türkiye’nin yurtdışı temsilciliklerine yerleştirilen böcekler de... Gizli yazışmalar ve şifre kodlarını saklamak için, içi oyulan demir vidalar, sabunlar, taşlar en dikkat çekici örnekler olarak göze çarpıyor. Bildiğiniz tartı aleti, yani baskül ise casusluk faaliyetlerinin en önemli aletlerinden biri olarak bilinen telsiz şeklinde karşımıza çıkıyor.”

Habere başlığı veren ‘ayakkabı topuğuna gizlenmiş dinleme cihazı’ o dönem için kullanımı en riskli yöntem olarak anlatılıyor. Çünkü bu cihazların fark edilme ihtimali yüksekti.

VİDANIN İÇİNDEKİ YAZIŞMA

Teknoloji geliştiği için artık miadını dolduran bu casusluk aletlerinin kamuoyuyla paylaşılmasında artık bir sakınca görülmüyordu. Buna karşın gizlilik derecesi hâlâ yüksek olan bazı cihazlar kimseye gösterilmiyor, ayrı bir bölümde tutuluyordu. Haberden çarpıcı birkaç notu paylaşayım:

* Her standı ‘Görevimiz Tehlike’, ‘James Bond’ gibi Hollywood filmlerinden kareleri anarak inceliyoruz.

* Bugünden bakıldığında, özellikle yeni kuşak için

Yazının Devamını Oku

Mikrofon önündeki ilk günü

6 Ocak 2024
Ayla Algan, 87 yaşında hayata veda etti.

Sadece tiyatroda değil, sinema ve müzik dünyasına da derin iz bırakan bir isimdi. Aynı zamanda eğitimciydi. Onlarca oyuncu yetiştirdi.


Fotoğraf: Muammer Yanmaz

Her ne kadar sanat hayatına tiyatroyla başlasa da aslında çocuk yaşlarda piyano ve şan dersleri almıştı. ABD’de New York Actor Studio’da oyunculuk eğitimi gördü. Türkiye’ye döndüğünde de Şehir Tiyatroları’na girdi. Hürriyet’in arşivinde Algan ile ilgili yüzlerce haber var. Bu haberlerden ilki, onun müziğe geçişiyle ilgili.

3 Ocak 1971 tarihli bu haber “Tiyatrodan mikrofona bir transfer daha” başlığını taşıyordu. Algan ilk müzikal yolculuğuna ünlü müzik adamı Şanar Yurdatapan ile çıktı.


3 OCAK 1971

‘TÜM KADINLAR BİRLEŞİN’

Yazının Devamını Oku

30 yıl önceki Japonya kıyası

4 Ocak 2024
Hürriyet’in dünkü manşetinde şu başlık vardı:

“Bizde 50 bin, Japonya’da 55.”

2024’e depremle başlayan Japonya’nın Ishikawa eyaletindeki 7.6 büyüklüğündeki depremde 55 kişi hayatını kaybetti. Henüz 10 ay önce Kahramanmaraş merkezli depremde ise 50 bini aşkın kişi can verdi. Hürriyet’in Oya Armutçu imzalı manşeti de işte bunu işliyor, Türkiye’de neler yapılması gerektiği konusunda uzmanlara mikrofon uzatıyordu.


25 OCAK 1995

Japonya depreme hazırlık konusunda hep örnek gösterilen bir ülke. Tabii ki bu noktaya tesadüfen gelmediler. Büyük depremlerden çok önemli dersler çıkardılar.

Japonya ile kıyaslama yeni değil. Gelin arşive bir göz atalım.

1923 KANTO ÖRNEĞİ

Temmuz 1993’te Japonya’da

Yazının Devamını Oku

42 yıl önce de tek başına

28 Aralık 2023
Rıza Çalımbay, Beşiktaş’ın yaşayan efsanelerinden. Tam 20 senelik futbol kariyerinde sadece Beşiktaş’ın formasını terletti.

Hem milli takımın hem de Beşiktaş’ın kaptanlığını yaptı.

21 Temmuz 1996’daki jübilesinde siyah beyazlı formayı çıkararak profesyonel futbolculuk kariyerini noktaladı.

Varteks ile oynanan jübile maçında 20 dakika sahada kaldı. Hürriyet o günü haberinde şöyle anlatıyordu:

“Kaptan Rıza futbol yaşamını buruk noktaladı. Beşiktaş forması altında 20 yıl büyük başarılara imza atan Rıza’nın son gününde ne beklediği taraftar ne de Başkan Süleyman Seba vardı. O yine hırsı ile inancı ile ‘Atom Karınca’ lakabına yakışır formu ile veda etti.”

Türk futbolunun ikonlarından Turgay Şeren de Hürriyet’teki köşesinde şunları kaleme aldı:

“Milli takım ve Beşiktaş’ın uzun zamandır kaptanlığını yapan Rıza yalnız sporcu değil, aynı zamanda da bir beyefendi. O muhteşem Türk futbolcusunu şeref turu atarken ben basın tribününden gözlerim dolu dolu alkışladım ve uğurladım.”

RIZA ÇIKTI SERGEN ATTI

Yazının Devamını Oku

Kapıyı kırdı silahı çekti

23 Aralık 2023
Yeşilçam’ın sert yıldızlarından Cüneyt Arkın’ın vefatının ardından ilk eşinden olan kızı Filiz Cüreklibatır, mal kaçırdıkları iddiasıyla üvey annesi Betül Cüreklibatır ile üvey kardeşleri Murat ve Kaan’a dava açtı.

Filiz Cüreklibatır’ın annesi, Arkın’ın ilk eşi Güler Mocan, geçen ekim ayında Posta’dan Alev Gürsoy Cimin’e verdiği röportajda ünlü yıldızın bir gece babasının evini bastığını anlattı. O dönemde yaşananlar Hürriyet gazetesinde de sıklıkla birinci sayfadan haber olarak verilmişti.



Arkın ile ilk eşi Güler Mocan üniversiteden arkadaştı. Evlendiler, 1966’da kızları Filiz doğdu.

Arkın da Yeşilçam’daki yerini sağlamlaştırmıştı. Ama sinema ile evlilik bir arada gitmiyordu. 1968’in Şubat ayında Güler Mocan kızı Filiz ile birlikte babası Raşit Bey’in Göztepe’deki evine taşındı. Ünlü yıldız ise kızı Filiz’i görememekten şikâyetçiydi.

KIZINI KUCAKLAYIP ÇIKTI

Yazının Devamını Oku