İlk kez bayrağımız bir kadın sporcumuzdaydı…
Bu bayrağı onun eline veren de, Türkiye’nin en muhafazakâr partisiydi…
Bir yıl sonra Mersin’de; Bayrak Rıza Kayaalp’te…
Irkçı tweetler atan, Gezi Parkındaki gençlere küfür eden, “sporcuda”…
Belki de bayrağı, bu tweetleri attığı için taşıdı(?)
Bayrağı teslim eden el aynı el…Değişen ise zihniyet…
***
Aykut Kocaman ile ilgili yazdıklarımızın mürekkebi kurumadan;
“Ersun Yanal” yazısı yazmak da nasip olacakmış…
İster hayatın gerçeği diyelim, isterseniz vefasızlık…
Neyi, kim diyorsa haklıdır!
Ama hayat devam ediyor…
Fenerbahçe’de devam etmek zorunda…
Bizim yaşlı yüreğimiz Kocaman’da kalsa bile kalemimiz yola devam etmek zorundadır…
***
Hukuk okumadım…
Ahkâm kesemem…
Ama “adalet” nedir, iyi bilirim…
Ben anladığımı anlatacağım…
Yanılıyorsam; “formasının renginden” deyip geçin…
Ama bilin ki hatayı, en çok kendi çocuğumda ararım…
Çocuğumun veya babamın hatasını da yazacağım…
Taraftar, parklarda birleşti…
Egemen kesimde, bir korku…
“Ya bunlar barışırsa” diye…Boyuna kaşıyorlar…Hem futbol sahasında, hem de politika sahnesinde…
***.
Bu kadar zor mudur barış?
Evet… Çok zordur…
Askeri vesayeti bitirdin.
Alkışladım…
Enflasyonu düşürdün…
Alkışladım…Partinin kapatılmasına karşı çıktım…
1980 Anayasasının değişmesi için “yetmez ama evet” dedim…
Başörtüsü ile okula giremeyen öğrencilerin yanındaydım…
***
Hakem çaldı düdüğü: …Cııırrt! Hep birlikte ülke olarak “ofsaytta düştük.”
***Ofsaytta düşenler ve pozisyonları:
Geleneksel medya:“Gördüğümü yazsam patron kızar mı?” dedi… Karar verene kadar halk maçı sosyal medyadan izlemişti… Çook gecikti…
Hakem; Göremediği ve medyadan dinlediği daha önceki maçları düşünmeye başladı(?)
Oyuna girmesi zaman alacak…
Başbakan Tayyip Erdoğan:Topa sert girmek istedi… Ayağı boşta kaldı…
Emniyet Müdürü Çapkın:Topa değil başkana bakarak oynadı… O da sert girdi… Ayağı belki de kendi boşta kaldı…
İstanbul Belediye Başkanı Topbaş:
Formalar orada giyiliyorsa…
Ve yan yana duramaz denen renkler, el ele, kol kola, omuz omuza, Taksim stadındaysa…
Tüm Türkiye’de Taksim ise,
Spor yazarı bile olsan, “Taksim’i yazmak” lazım…
***
Biz onları politikadan uzak büyüttük…
Zamanında çok çekmiştik…
Komutan Harrington İstanbul macerasını bir futbol zaferi ile noktalamak ister…
Gazetelere verdiği ilanlarda kendisine güvenen bir Türk kulübüyle, İngiliz Guardlar Karmasının maç yapmak istediğini belirtir...
***
Haber aynı gün İstanbul’un diline düşer;
Kahvehanelerde, camilerde, herkes bu maçı konuşmaya başlar… Fenerbahçe, bu ilanı kendisine yönelik bir maç daveti olarak algılar ve anında kabul eder…
***
Maçın adı konmuştur: