Neslihan’dan Kayaalp’e…

Londra Olimpiyatlarında bayrağımızı Neslihan Demir taşıdı…

Haberin Devamı

İlk kez bayrağımız bir kadın sporcumuzdaydı…
Bu bayrağı onun eline veren de, Türkiye’nin en muhafazakâr partisiydi…
Bir yıl sonra Mersin’de;Bayrak Rıza Kayaalp’te…
Irkçı tweetler atan, Gezi Parkındaki gençlere küfür eden, “sporcuda”…
Belki de bayrağı, bu tweetleri attığı için taşıdı(?)
Bayrağı teslim eden el aynı el…
Değişen ise zihniyet…

***
Tam bir yılda oldu bu…
Nasıl oldu bu yolculuk hep birlikte araştırmalıyız…
Bizim gibi düşünmeyene saygı duyarken, nasıl döndük;
“Benden olanlar” ve “diğerlerine?”
Nasıl bir keskin virajdır bu?
Ülke olarak hiç alamıyoruz...
Sürekli arabayı dağlara taşlara çakıyoruz…
Ne değişti?
Bence sadece, “şımarıklık” ve “en iyisini ben bilirim” duygusu…

***
Bu öykü, ülke olarak geriye gidişin öyküsü…
“Biz” ve “onlar” diyenlerin öyküsü…
Yanlış anlamayın!
Bu öyküde yalnızca iktidar yok
Hepimiz varız!

Haberin Devamı

***
--- “İyi olsun kötü olsun, yeter ki benden olsun” fikrine dönüşümün öyküsü…
--- “İşi iyi yapana değil adamına yaptırmanın” öyküsü...
--- Mersin’de protesto edilmemek için biletleri parti üyelerine veren bir öykü…
--- Bilet alıp stada girmek isteyenleri su sıkan bir öykü…
--- “Bizden” olanları otobüsle taşıyıp,
--- “Onlar” olanların önüne polis koridoru çeken bir öykü...
--- “Bizden” olanlara kumanya verip, “Onlara” kumanya vereni cezalandıran bir öykü…
--- Bana Hitler’in Almanya’sını hatırlatan bir öykü…
--- Aslında bitişin öyküsü…
--- En başarılı federasyon başkanını bile, “benden değildir“ diye değiştiren…
--- Sporcuyu kısa vadede başarıya zorlayan, dopingli sporcu sayısını hızla arttıran bir öykü bu…
--- Olimpiyat altını alan kızımıza yarış anında naklen bağlantıya aracılık yapan bakanımızın öyküsü bu…
--- O kızımızda doping çıkınca üç maymunu oynayan medyanın öyküsü bu…

Neslihan’dan Kayaalp’e…
Geriye gidişin öyküsü…

***
Mersin’de tarihimizin en fazla madalyasını aldık…
Yunanistan’ın “yapamayacağım” dediği tesisleri kısa sürede tamamladık…
Dünya’nın sayılı organizasyonlarını yapar hale geldik…
Hepsiyle gururlanıyorum…
Olimpiyatı İstanbul’a gelmesini çok istiyor(d)um…
Halen istiyorum ama tereddütlerim olmaya başladı…

Haberin Devamı

***
Mersin’de yeterince sevinemedim…
“Oyunlar da onların, zaferler de onların” gibi gelmeye başladı bana…
Bende; “onlar” ve “biz” demeye başladım…
Açıkça yazıyorum!
Yanlış yoldayız!
Bende, iktidarda!

***
Oysa;
“Hayat, paylaşınca güzel !”
“Olimpiyat’ ta birlikte yapılınca!”

Olimpiyat İstanbul’da olacaksa;
Gezi Parkındaki gençlerde orada olmalı…
Pardon!
Orada olmamalılar!
Onlar yapmalı!
Elbette Kazlıçeşme mitingindekiler de orada olmalı…
Ama herkes, kendi otobüs biletini kendi alarak gelmeli…

***
Zaferlere birlikte sevinmedikçe, yenilgiye beraberce üzülmedikçe; Olimpiyatın tadı kalmaz…
Birlikte yaşamanın da…
Ben olmadan olimpiyat olur ama yüz binlerce genç olmadan olmaz!
Ailede bir kişi bile sofraya oturmazsa, o yemeğin tadı kalmaz!

Haberin Devamı

***
Yol yakınken hep birlikte “dönme zamanı!”
Yazdıklarımın bir bölümünü çılgınca alkışlayanlar;
Bağdat Caddesinde başı bağlı bir kızımızı gördüğünde;
“Ne işi var bunun burada” diye düşünüyorsa;
Lütfen alkışlamasın!
“Dönüşe” önce, onlar başlamalı!

Yazarın Tüm Yazıları