Avrupa’da son 5 yılın en başarılı takımı kimdir? Sorusuna,
Basketbolseverlerin büyük bölümü;
“Fenerbahçe Beko” cevabını verirler…
Aynı soruyu Fenerbahçe taraftarlarına soracak olursak cevapları;
“Dünya’nın En Güzel Takımı”, olur.
Peki, bu yıl ne oldu?
----Euro Ligde 5 maçta, 4 yenilgi…
----Türkiye liginde Galatasaray’dan alınan farklı mağlubiyet…
Özlemişiz…
Ben çok özlemişim…
Uzun zamandır ne “takım” olabiliyorduk, ne de “milli”…
Şimdi yenilsek de yensek de, takımız!
Ve “milli” bir takımız…
***
Yazdıklarımın altını doldurmak lazım…
Biliyorsunuz;
Şampiyonlar Ligine direk katılabilmek için ülke sıralamasında en kötü 10. olmak gerekiyor.
İlk 4 sırayı alan ülkeler, 4’er takımla,
5 ve 6’cı sıradaki ülkeler, 3’er takımla,
6.7.8.9 ve 10.sıradaki takımlar 1’er takımla;
Şampiyonlar Ligine ön elemesiz katılma hakkı kazanıyor.
Sezona başlarken 10. sıradaydık, şu anda 11. sıradayız…
---- Bilemiyorum, birlikte bakacağız…
Sakın yazının başına bakıp bu Fenerli ihtiyar, “bahane arıyor”, demeyin!
Tavsiyem, sonuna kadar okuyun!
***
Dakika: 60,55
Kruse kafa ile topu kaleye gönderiyor. Net bir gol pozisyonu…
Alanyasporlu savunma oyuncusunun eli açık…
-----Bizden adam olmaz!
Güzelliklere değil, çirkine doğru gidiyoruz!
Batı ne pişirirse, biz onu yiyoruz
Oynanan büyük oyunlar, bizleri çok güzel kandırıyor!
-----Biz de kanıyoruz…
Umudumu kaybettim.
Benim gibi bardağın içindeki son damlayı bile “dolu” gibi gören bir adam bile, kaybetti umudunu…
Oysaki küfre alışıktı…
Her gittiği deplasmanda benzer manzara ile karşılaşıyordu…
Bu kez milli takım forması ile ve ‘sözde milli takım taraftarından’, hem de maç başlamadan yediği küfürler ağır gelmişti…
Bir daha milli takım formasını giyemedi…
Arkasında kimse durmadı.
Ne milli takımdan arkadaşları, ne de basınımız sahip çıktı…
Hatta ‘pürmüz’ ile gittiler…
Alışkınlardı…
Salon ilk gününde her zaman olduğu gibi yine sessizdi…
Oyunun sahnelendiğinden bile ülkenin büyük bir bölümünün haberi yoktu.
Vurdular, sesleri duyuldu…
Blokladırlar, salon dolmaya başladı…
Yazılı basın hiç yazmasa da gözlerinde ki kıvılcım, içlerindeki hırs hiç sönmedi.
Sessiz başlayıp, ülkeyi mutlu etmeye alışkınlardı…
***
Oyunun sanırım ilk dakikası; Fenerbahçe atağa kalktı…
Benim koltuğum Fenerbahçe defansına yakın bölgede ve o bölgeyi daha iyi görüyorum…
Yeni transfer Zanka, Jailson’a eli ile “yürü” işareti yaptı. Yetmedi, Dirar’a “çık” dedi. Tüm defansı rakip orta sahaya kadar sürükledi.
Altını çiziyorum; Zanka çubuklu forma ile ilk maçını oynuyordu… Savunmayı öylesine ileri çıkardı ki;
Tarık Bin Ziyad'ın İspanya’yı fetih ederken yaptığı gibi gemileri yakıyordu… Diyordu ki:
"Ey kardeşlerim! Görüyorsunuz, arkamızda deniz, önümüzde düşman var. Artık geriye dönüşümüz kalmadı. Düşmana saldırıp bu toprakları almadan başka çaremiz yoktur.”
Futbol söylemi ile:
“Hücuma çıkıyoruz arkadaşlar, Buradan dönüş yok!