Paylaş
Avrupa’da son 5 yılın en başarılı takımı kimdir? Sorusuna,
Basketbolseverlerin büyük bölümü;
“Fenerbahçe Beko” cevabını verirler…
Aynı soruyu Fenerbahçe taraftarlarına soracak olursak cevapları;
“Dünya’nın En Güzel Takımı”, olur.
Peki, bu yıl ne oldu?
----Euro Ligde 5 maçta, 4 yenilgi…
----Türkiye liginde Galatasaray’dan alınan farklı mağlubiyet…
----Ve dün akşam ilk yarıda sadece 21 sayı atabilen, 20 fark yiyen bir takım…
En önemlisi maçın sonunda, oyunu bırakan bir takım…
En temel özelliği “pes etmemesi” olan takımdan, “yenilgiye rıza gösteren takıma” dönüşen bir manzara…
Takım da büyük bir değişiklik de yok!
Teknik yönetim, aynı…
Çekirdek kadro, aynı…
Gidenlerin yerine, De Colo, Derrick Williams, Westerman gibi isimler gelmiş…
***
Ne oldu bu Güzel Takım’a?
Sorunun cevabını Obradovic de araştırıyordur…
Yaşadığı en uzun süreli kriz olabilir…
Doğrusunu bulacak ve çözecektir…
Ben gördüğümü yazayım:
Problem bugün başlamadı. Geçen yılın nisan ayında hemen hem tüm oyuncularda, sakatlık ve formsuzluk görüldü.
O günden buyana da, bu problem sürüyor…
Bana, fiziksel ve ruhsal olarak çöküş başladı gibi geliyor…
Doktorlar bu durumda, “dinlenmeyi” önerirler…
Mümkün değil, dinlenemedi bu takım…
Avrupa’nın son turnuvasını son maçına kadar oynadıktan sonra tamamına yakını, milli takımları ile birlikte Dünya Kupasına gitmek üzere kampa girdiler…
Gidemeyenler ise sakattı…
***
“Benzer durum diğer takımlara olmadı mı?” , Diye sorduğunuzu duyuyorum…
Cevabım; “Aynı düzeyde olmadı.”
Euro Lig takımları içinde Dünya Kupasına en fazla oyuncuyu, Real Madrid ve Fenerbahçe gönderdi.
Her iki takımında 5 oyuncusu, Dünya Kupasında yer aldı.
Ve takımlarının ana oyuncularıydı.
Fenerbahçe 5 maçta 4 yenilgi alırken, yılların favorisi Real Madrid’de 5 maçta 3 yenilgi aldı.
Dünya Kupasına hiç oyuncu vermeyen Asvel, büyük bir sürpriz yaparak, daha önce hiç Euro Lig oynamamış oyuncular ile 3 galibiyet aldı.
“Anadolu Efes’te 4 oyuncu verdi ama hiç etkilenmedi?”
Dediğinizi duyar gibiyim…
Dikkatli gözle bakarsanız, Efes’in Dünya Kupasına gönderdiği oyuncular (Doğuş, Buğrahan, Sertaç, Micic) ile Euro Ligde süre alan oyuncular, birbirinden çok farklı…
Ayrıca Fenerbahçe’nin Dünya Kupasına gidemeyen oyuncularından Vesely, Kalinic ve Joffrey, sakat olduğu için gidemedi… Sakatlıkları da sezonunun ilk haftasına kadar sürdü.
Özetle Fenerbahçe bu sürede çok yıprandı ve idman yapamadı…
***
“Diğer takımlar da az idman yaptı.”
Evet, doğru.
Ancak, Fenerbahçe bir sistem takımı…
Yani oyunu koç ağırlıklı bir oyun. Birçok takım, yıldız oyuncu ağırlıklı bir sistem ile oynuyorlar. Tıpkı NBA de olduğu gibi…
Onların 20 tane hücum seti varsa Fenerbahçe Beko’nun 80 tane hücum seti var. Çalışmadan bu setleri oynayabilmek mümkün değil. Hele yeni katılanların öğrenmesi mümkün değil!
İşte burası, bir ayrım ve tercih noktası…
Oyuncu odaklı bir takım olmak ile koç ağırlıklı bir takım olmak arasında, bir tercih söz konusu…
Avrupa’nın giderek NBA’ye benzeyen sıkışık maç takvimi, idman yapmayı imkânsız hale getirmeye başladı.
Maçları antrenman gibi oynamak gerekiyor.
Bu noktada da, yıldız oyuncuların yön verdiği sistemler, çalışmanın öne çıktığı sisteme göre avantajlı noktaya geldi.
Özet olarak, tam bir sistem takımı olan Fenerbahçe ve o takımın kaptanı Obradovic, zor durumda kaldı…
****
Buraya kadar anlattıklarım, yaşanmışlıklar…
Bundan sonra ne olur? Sorusunun cevabı ise sadece bir tahmin…
Yukarıda anlattıklarımdan;
Ya Obradovic sistemini değiştirmeli, ya da Obradovic değişmeli!
Gibi bir sonucu çıkartabilirsiniz!
Ancak ben kesinlikle çıkarmıyorum…
İnancım şudur ki;
Oyuncu ağırlıklı takımlar, maç kazanırlar!
Şampiyonluğu ise sistem takımları kazanır!
Elbette bu benim inancım… Görüşüme kalbim de şekil veriyor olabilir…
Ben emekle kurulan sistemlerin, kısa sürede yok olmayacağına inanırım.
Kolay çıkılan merdivenden kolayca inileceğine, zorluklarla birikimlerle gelinen noktadan düşüşün de, kolay olmayacağını düşünürüm…
***
Dünya’nın En Güzel Takımı, 1 yılda kurulmadı!
5 maçta yıkılmaz!
Hele taraftarı olan kulüpler, bu badireleri daha kolay atlatırlar…
“Güzel Takım”, derken yılların birikimini edinen taraftarı da katıyorum.
Onlar da bir sınav verecekler…
Cuma günü test edeceğiz ama görüşüm şu ki;
Takımlarına, geçmiş yıllardan daha fazla sahip çıkacaklar!
Hatta yenilgiler artsa bile salondaki seyirci ve coşku artacak!
Bu da belki, Türkiye’de bir ilk olacak!
7 yıllık kültür, bana bunu söyletiyor…
Bunlar benim görüşlerim…
Ne olacağını ben de merak ediyorum ve birlikte göreceğiz!
Paylaş