Kaybettiğimiz anda Tokyo Olimpiyatlarına gitme şansımız kalmayacak…
Siz de bu yazıyı okuyamayacaksınız, çünkü çöpe gidecek…
Voleybolun ve kadınlarımızın kaderidir bu…
Kazanırlarsa varlıkları hatırlanır.
Kazandıkları zaman da işleri bitmeyecek. Tokyo biletini almak için iki maç daha yapacaklar. İkisini de kazanmak zorundalar…
Gördüğünüz gibi işleri çok zor, bizlere ihtiyaçları var.
***
Bembeyaz bir boyanın içine bir damla siyah renk karıştırırsanız, gri olur.
Beyazı, gri yapmak için bir damla siyah bile yeter!
Gri, uzlaştırıcı ve denge unsuru olan bir renktir. Aynı zamanda ciddiyet ve hareketsizliği çağrıştırır.
Merkez Hakem Kurulunu basın mensupları ile yaptığı toplantıyı izledim.
Beğendiğim yeni uygulamalar da gördüm.
Ancak bir bütün olarak baktığımda Merkez Hakem Kurulunun gri rengi seçtiğini gördüm.
Nedir Gri rengi seçmek?
Konumuz futbol olduğuna göre futbol sahasındaki gri rengi anlamak gerek…
Çubuklu forma ile tam 13 yıl…
675 tane resmi maç…
10 kez Türkiye şampiyonluğu…
6 kez Türkiye kupası…
6 kez Cumhurbaşkanlığı kupası…
Fenerbahçe forması ile Türkiye’de kazanılan toplam 22 kupa…
Euro Lig de tam 6 kez Final Four…
Obradovic ve Jasikevicius en beğendiğim ve saygı duyduğum iki koç.
Obradovic uzun süredir Fenerbahçe Beko’nun başında… Jasikevicius ise “ileride Fenerbahçe’nin başına geçer”, diye düşündüğüm iki koç…
Bu yıl ikisinin de başı dertte…
Zalgiris, kendi sahasında üst üste 8. yenilgisini aldı ve ligin son sırasına demir attı.
Fenerbahçe Beko ise alışık olduğumuzun aksine, 14 maçın 9 tanesinde yenildi ve şimdilik Play-Off barajının gerisinde…
***
İşte ilgimi çeken notlar:
Az geldi bana… Baktım…
Son 20 yılın en düşük puanlarından birisi. Bundan önce 13. hafta sonunda sadece 2012-2013 sezonunda, liderin puanı 25 olmuş. Diğer sezonlarda 13 haftanın sonunda lider takım büyük oranda, 30 puanın üstüne çıkmış.
Bana çok az geldi. İnceledim...
Yine ve sadece 2012-2013 sezonunda bu kadar az fark olmuş. Lider ile sekizinci sıradaki fark 6 imiş… Son 20 yılın ortalamasına baktığımızda bu farkın ortalama, 12 olduğunu görüyoruz.
Biz başka bir şey oynuyoruz!
Anlatmak istediğim ‘kalite’ farkı falan değil!
Bizde oyun farklı!
Polonya ikinci liginde oynanan oyundan bile farklı…
İzlediğim maçlar içinde bir tek Galatasaray- Club Brugge maçı biraz bizde oynanan futbola benziyordu…
Maç başladığında ilk 10 dakikada hakem yere atan oyunculara aldanmadı, “oyuna devam” dedi. Ancak aldatma yapanlar o kadar ısrarlıydılar ki, hakem direnemedi ve ikinci yarı oyun, bizim mahallede oynanan oyuna döndü.
Aynı oyun kuralları ile farklı bir oyunu oynamak mümkün mü?
Açık ara en az ribaunt alan takım onlar…
Asist sıralamasında sondan 5.sıradalar…
Faul atış yüzdesinde 17.sıradalar…
9 maçta sadece 2 galibiyet aldılar ve Avrupa Ligi’nin en alt basamağında yer alıyorlar…
Çabuk kırılıyorlar…
Maçı bitmeden bırakıyorlar…
Birebir de sürekli geçiliyorlar…
Hakem hataları minimuma indirilmiş…
Ligden düşen takımları, şampiyon olan takımı, ligdeki sıralamayı, hakemler değil oynanan futbol tayin etmeye başlamış…
Gerçeği ve adaleti tam olarak bulamasak bile yaklaşmışız…
Evet, Avrupa’ya göre daha çok gitmişiz ve oyunu daha çok durdurmuşuz…
Daha hızlandırmamız gerekirken, niye tamamen yok ediyoruz?
Niye rahatsız oluyoruz bu durumdan?
****