Avrupa’nın en büyük spor kulübü

Hatırlarsanız sonuç şaşırtıcıydı… Futbolda sıfır çekmemize rağmen basketbol ve voleyboldaki başarılarımızla, 13 takımımızı finallere göndererek birinci sırayı almıştık.Bu yazıda meseleye, kulüpler açısından bakacağım…

Futbolda 16 takım, basketbolda kadın erkek toplam 26 takım, voleybolda ise 22 takım finallere kaldı…

Kiminde gerçekten final dönemi, kiminde ise henüz çeyrek final zamanı…

64 takım 5 ayrı dalda yarışacak.

Finallere en fazla katılma hakkı kazanan spor kulübü araştırdım…

Sonuç şaşırtıcı…

Tahmin edemezsiniz ama komşudan Olimpiakos, birinci sırada…

Olimpiakos’un 3 takımı, Galatasaray’ın 2 takımı, CSKA Moskova’nın 2 takımı, Real Madrid’in 2 takımı finallere gidiyor…

Bayern Münih Darüşşafaka’ya yenilmese, o da iki takım ile bu listede olacaktı…

Daçka’ya başarılar dileyelim… Şampiyonluk beklediğimizi belirtelim…

Seneye Euro Lig’de üç takım ile mücadele edelim…

***
Olimpiakos, toplam beş dalın üçünde final oynayacak…

Arkasından da bizim asırlık çınarımız, Galatasaray geliyor…

Mali yapısının kötü olduğunu biliyoruz. UEFA’dan her an ceza gelebilir.

Ancak ilginç biçimde diğer branşlardan vazgeçmiyor…
Kadın voleybol takımı ve kadın basketbol takımı, final oynayacaklar…

Kutlamak lazım! Bu bizim kulüplerimize özgün bir şey…

Okuyanlar bilirler, her yıl buna benzer bir araştırma yaparım…

Fenerbahçe sürekli olarak ilk üç takım arasında olurdu…

“3 Temmuz” bile buna engel olamamıştı…

Bu yıl olmadı…

Erkek basketbol takımı yine aynı seviyede ama her yıl final oynayan kadın basketbol ve voleybol takımları çizgilerinden çok uzak kaldılar…

Bayrağı Galatasaray taşıyor…

***

Aslında anlatmak istediğim bizim üç tane asırlık çınarımız:

Bunlar eşi benzeri olmayan spor kulüpleri… “Eşi benzeri” olmamak, “çok değerli” anlamı taşıyor ama esas anlatmak istediğim, bunların “benzerlerinin olmaması.” Avrupa’da kulüpler bir veya iki dalda uzmanlaşıp, tüm potansiyellerini o dala kanalize edip, başarılı olup para kazanmaya çalışıyorlar…

Bizim çınarların ise tarihten gelen görevleri var: Türk gencine spor yaptırmak, sporu sevdirmek ve yaymak… Tüzüklerinde yazıyor… Genlerinde var… Bir de kendi aralarında kızgın bir rekabet var… Yarışı terk edemiyorlar…
***
Endüstriyel spor açısından bu yapılan doğru mudur?

-- -- -- Tartışılır.

Ben romantik bir ihtiyar olarak çok değer veriyorum…

100 yıllık eserlerimiz öylesine azaldı ki;

Giderek betonlaşan ülkemizde onlara baktıkça, tarihimizi görüyorum.

Onlar olmadan diğer spor dallarını sevdirmenin ve yaymanın, mümkün olmadığını biliyorum…
Vakıfbank, Arkas ve Yakın Doğu Üniversitesi, 10 yıl üst üste Avrupa şampiyonu olsa bu sporları manşete taşıyamazlar!
Anadolu’ya yayamazlar!
“Satılacaklar, köklerinden kopartılacaklar”, diye çok korkuyorum…

Diyeceksiniz ki, “satılmazlarsa batacaklar, hatta battılar…”

Belki haklısınız, ama ben katılmıyorum…

Bu kulüpleri doğru yönetmek mümkündür!

Ve bir gün mutlaka olacaktır!

Tek çözüm ‘satmak’, olamaz!

Zaten “batan” hiçbir değer de, satılamaz!

Demek ki halen çok değerliler!

En azından benim için…