Sürdürülebilirlik mesajı
Londra’da yaşadığım için söyleyebilirim ki İngiliz kültüründe otomobillerin ve özellikle kültürel bir mirası temsil eden markaların yeri büyük. Bunlardan biri de İngiliz kültüründe derin bir yeri olan Range Rover. İngiliz Kraliyet ailesinin resmi olarak tüm araçları ,kortej otomobilleri dahil bu markaya.
Hatta Prens Philip vefat ettiğinde cenazesi dahi kendi tasarladığı özel üretim bir Range Rover ile taşınmıştı.
Hem kraliyet ailesi hem de İngiliz aristokrasisi işte bu kadar düşkün bu markaya ve yarattığı kültüre.
Türkiye’de aynı gusto ve derinliği yansıtan, Bodrum’daki Villa Maça Kızı’nın adeta üyelikli bir kulübe dönüştürüldüğü Range Rover House etkinliğine, Borusan Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Hakan Tiftik’in davetlisi olarak katıldım.
Açıkçası bu İngiliz markanın sürdürülebilirlik ve sanat alanında oluşturduğu değerlerin yanında Bodrum’un gastronomi kültürünü benimsemesi ve desteklemesi hoşuma gitti. Markanın desteği ve Slow Food Bodrum platformu ile İtalyan şef
Avrasya lezzetleri
İstanbul’daki etnik mutfak hareketliliği cidden heyecan verici. Bunun son örneği Türkiye’nin tek iki Michelin yıldızlı restoranı TURK’un kurucusu şef Fatih Tutak danışmanlığından menüsü hazırlanan Gallada. İsmi Galata’dan gelen ve “suya inen yol” anlamına gelen mekân, The Peninsula İstanbul Otel’in deniz hattında yer alıyor.
Restoran İpek Yolu’ndan geçen Avrasya ticaret yollarının tarihi tatları, lezzetleri ve geleneklerini çağdaş bir şekilde sunmuş.
Bu yeni mekânı Türkiye’deki gastronomi dinamikleri adına “Oyunu Değiştiren” sıfatıyla yorumlayan Fatih Tutak ile sohbetimizde taşıdığı tüm heyecanı gözlerinde görebildim. Türk ve Asya mutfağının el ele yürüdüğü bir menü tasarlayan Tutak “Tarihi yarım adanın karşısında, Orient Express yolcularının dolaştığı sokaklarda, Asya’nın en köklü otel markasının içinde bir mekân oluşturunca ortaya böylesine iddialı bir restoran çıktı. Menü de yine tüm bu duygu ve değerler gibi İpekyolu kültürünün izlerini ve lezzetlerini taşıyor.Özellikle yabancı turistlerin Türk mutfağını görmek istedikleri seviyenin biraz daha kalıplarını kırmış, daha cesur ve gerçek anlamda köklerine inebilen bir mutfak olduğunu düşünüyorum. Türkiye’mizin coğrafi ve tarihi geçmişini tabaklara taşıdığımız Gallada, Avrasya kültürünün iddialı bir temsilcisi oldu” dedi.
Mimar Zeynep Fadıllıoğlu’nun tasarımını yaptığı restoranın Boğaz’a bakan dış ve özellikle de iç mekân tasarımını sıra dışı buldum.
Mekanın üst katındaki bir tekne içi hissiyatında tasarlanmış Topside Bar ise yine aynı seviyede hem Karaköy’ün liman kültürüyle hem de The Peninsula Otel’in lüks duruşuyla uyumlu bir konseptteydi.
Birlikte Yaşamanın Yolunu Bulmalıyız
Geçen hafta Bodrum Yalıkavak’taki M Gallery Otel, Yunanistan’ın yıldız ismi, dünyaca ünlü Antonis Remos’un konserine ev sahipliği yaptı.
Nazlı-Hacı Sabancı, Murat-Yasemin Delibalta, Yiğit Sezgin, Erol Özmandıracı, Lal Ersu, Yiannis Magkos, Yalçın-Pınar Ayaydın gibi ünlü isimlerin katıldığı gece resmen İstanbul ve Atina sosyetesini bir araya getirdi diyebilirim.
Konser öncesi konakladığı otelde bir araya geldiğimiz Remos “Hem İstanbul hem de Bodrum benim için evim gibi. Bunun sebebi kültürel ya da mimari yönlerimiz değil, insanlarımızın benzerlikleri. Çok şükür ki Türkiye’de beni evimde hissettiren dostlarım var” dedi. Türkiye-Yunanistan arasındaki ilişkilere atıfta bulunan Antonis Remos “Her iki millet için tek bir yol var. O da beraberlik yolu. Zaman kavganın değil, beraber ne yapabileceğimizi düşünme zamanı. Bir sanatçı olarak dostluğun ve birlikteliğin sesi olmak istiyorum. Müziğin birleştirici gücüne inanıyorum. Türkiye’de Yunan müziğinin, Yunanistan’da ise Türk müziğinin işte böylesine bir etkisi var. Birlikte yaşayabilmenin yolunu bulursak bölgemiz dünyanın cenneti olur” diye konuştu.
Türk müziğine de dair sohbet ettiğimiz sanatçı “Türk müziği oldukça zengin çünkü kökleri Anadolu’dan geliyor. Birçok duyguyu ve rengi kendinde barındırıyor. Favori şarkıcım İbrahim Tatlıses. Onun müzikleriyle büyüdüm diyebilirim. Keza büyük bir Sezen Aksu hayranıyım” dedi. Türkiye’ye dair ilk aklına gelen şeyleri sorduğumda ise Remos ilginç bir şekilde gözleme cevabını verdi.
Türk gastronomisine övgüler yağdıran sanatçı “Türk mutfağı Yunan mutfağı ile birçok benzerlik taşıyor. Gözlemeniz ve mantınıza hayranım. Keza dostum Nusret’in bu alandaki başarısı takdir edilmesi gereken bir konu. Kendisi ülkemizdeki yeni mekânıyla adeta bir Mykonos vatandaşı gibi. Türk kültüründe müzik ve gastronomiden sonra en hayran olduğum konu ise aile değerleriniz. Anne babaya duyulan saygı. Yunan kültüründe de bu değerler var ama sanırım Avrupalılaştıkça bunlardan biraz uzaklaşıyoruz. Geleneklerinize bağlı olmanız beni çok etkiliyor” dedi.
Bakü’den gelen nağmeler
Ajda Pekkan’la sanatçının yakın arkadaşı Berlin’de yaşayan iş kadını Sedef Aygün’ün organize ettiği konserde bir araya geldim.
Çağdaş çizgiler taşıyan bir kostümle sahne alan sanatçı, tüm orkestrası ve vokallerine ise Bodrum’la bağdaşan beyaz renkte kıyafetler giydirmişti.
Pekkan’a batı müziği enstrümanları yanında klarnet, kanun ve darbuka gibi doğu müziği ezgilerini de yansıtan 20 kişilik bir orkestra eşlik etti.
Pekkan’ın repertuvarındaki sürpriz ise sanatçıyı dinlemek için özel uçağı ile Bakü’den gelen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in ablası Sevil Aliyeva’nın bestelediği “Sen Diye” şarkısını seslendirmesi oldu. Locada konseri beraber izlediğimiz, Bodrum’a sadece bu konser için gelen Aliyeva, Pekkan için “Zamansız bir sanatçı ve yıldızların ötesinde bir ışık” ifadesini kullandı.
Konser alanında Pekkan’ın uluslararası şöhretini bana tekrar gösteren ise otele gelen birçok farklı milletten turistin mekân girişinde kuyruk oluşturması ve sanatçının şarkılarına eşlik edişi oldu.
Keza Hollywood yıldızı Helen Mirren’ın Londra’da yaşayan menajeri
Dünyanın en ünlü şeflerinden Wolfgang Puck ile hem Los Angeles’ta hem de İstanbul’da birçok defa bir araya geldik, beraber yemekler yaptık. Tam bir Türkiye âşığı ve ülkemizin kültür elçisi olan şef, 29 Haziran-4 Temmuz arasında Nişantaşı St. Regis Otel’deki Spago restoranında lezzetseverlerle buluşacak.
Yenilenen menünün Puck’ın elinden çıkmış lezzetleri ve mekânın terasında yenilenerek kurulan canlı müzik alanı gastronomi tutkunlarına deneyimletilecek.
Geçtiğimiz yıllarda Oscar menüsüne Türk lezzetlerini ekleyen Puck, görkemli törenin sonrasında düzenlenen Governors Ball yemeğinin de 28 yıldır şefi. Hatta geçtiğimiz yıllarda Oscar mutfağını beraber gezmişliğimiz bile var.
Hollywood yıldızlarının yakın arkadaşı olan Puck bu yıl ise sadece yeni menüyü tanıtmayacak aynı zamanda 73. doğum gününü de yine İstanbul’da Türkiye’den dostlarıyla kutlayacak. Sonrasında da Bodrum’a tatil yapacak.
Caz geceleri
Hayatı güzelleştirme sanatı
Oyuncu Meryem Uzerli ile önce konakladığı Çırağan’dA sabah kahvesine buluştuk. Ralph Radtke yönetimindeki otel, Serdar Gülgün’ün danışmanlığında baştan aşağı yenilenmiş.
Osmanlı çizgilerinin Akdeniz ruhuyla buluştuğu modern ama halen saray ihtişamını yansıtan bir tasarıma kavuşmuş.
Meryem Uzerli ile sabah kahvesinden hemen sonra Fairmont Otelleri’nin dünya başkanı Yiğit Sezgin’in düzenlediği teknede brunch etkinliğine katıldık.
76. Cannes Film Festivali’ne katılan Uzerli, etkinliğin verimli geçtiğini söyledi: “Cannes’da ve Los Angeles’taki festivallerde her geçen gün global film network’üne daha çok entegre olduğumu görüyorum. Chopard’ın butik davetleri, amfAR gala, sinema dünyasındaki kadın işçilerin haklarını koruyan Eva Longoria ve Maria Bravo’nun düzenlediği Global Gift Derneği bağış gecesi oldukça verimliydi. Ödül törenleri de çok anlamlıydı. Merve Dizdar’ın ödül alışından ayrı bir gurur duydum. Sıra dışı bir başarı. Kısacası networking yapmayı ve hikâyeleri olan kişilerle tanışmayı seviyorum. Bence networking hayatı birbirimiz için güzelleştirme sanatı.”
Meryem zeytinlikte
Boğaziçi’ne yeni otel
Accor Otelleri bünyesinde geldiği Fairmont Otelleri dünya başkanlığı pozisyonuyla Türk turizm dünyasına haklı bir gurur yaşatan Yiğit Sezgin ile Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nda oynanan UEFA Şampiyonlar Ligi final maçını izledik.
Sezgin, 116 yıllık bir markanın başına geçerek, dünya çapındaki 90 otelin ve açılacak 40 yeni otelin bir Türk iş insanı olarak başkanı haline geldi.
Fairmont sadece bildiğimiz konseptte beş yıldızlı otelleri değil şatolar ve golf otelleri de olan, popüler tarihin birçok anına ev sahipliği yapmış bir marka. Birleşmiş Milletler kuruluş sözleşmesinin imzalandığı, ilk James Bond filmlerinin çekildiği, Christian Dior’un kariyerindeki ilk defilesini düzenlediği Fairmont, buna benzer sayısız tarihi ana mekân olmuş ikonik bir marka.
Hatta “Stay Iconic”–“İkonik Kal” temalı bir proje başlatarak farklı sanatçılar ve alanındaki ünlü global isimlerle bu mirası canlı tutacak uluslararası etkinlikler serisi başlatacaklarmış.
Maçı izlerken Yiğit Sezgin’den aldığım güzel haber ise; Accor Grubu’nun Türkiye turizmine yatırımlarını artırarak Fairmont markasıyla Boğaz hattında yeni bir oteli 2024’te açacağı oldu.
Eksi 110 derecede tedavi
Geçen hafta Avusturya’nın Maria Wörth kasabasında yer alan Vivamayr kliniğini ziyaret ederek detoks programına katıldım.
Gördüğüm o ki Vivamayr dünya jet-seti ve Türk sosyetesi tarafından ilgi görmeye devam ediyor. Beklediğim gibi bu ziyaretimde de İngiltere ve ABD’den birkaç ünlüyle karşılaştım. Göl kıyısında yer alan klinik iskelesindeki güneşlenme alanı ve tatlı su gölünde yüzme imkânıyla hem keyif hem de şifa dolu.
Mayr tıbbı denilen bağırsak sağlığı üzerine tedavi alternatifleri sunan klinikte holistik yöntemlerle besin duyarlılığı testleri, özel serum takviyeleri ve tıbbi masajlar yapılıyor. En etkilendiğim tedavi ise eksi 110 derece soğukluktaki kabinlerde 3 dakika bekleyerek uyguladığınız hücre yeniliği ve bağışıklık güçlendiren yöntemdi.
Kliniğin 12 yıllık müdürü olan Serhan Güven’in anlattığına göre doktor ekipler alerjiler, yüksek tansiyon, kilo sorunları ve daha birçok rahatsızlığa Mayr tıbbının beslenme programı ve tedavi yöntemiyle alternatif çözümler sunuyormuş. Hatta eylül ayında meşhur Halas teknesi bir haftalığına Vivamary kliniğine varacak ve benzer tedaviler lüks kabinlerde Bodrum ve Göcek koylarında sunulacakmış.
Açıkçası klinikteki yemekler korkulduğu gibi hiç de aç bırakacak türden değildi.