Zamana Saygı
Jennifer Lawrence ile önce New York’un meşhur Times Square meydanındaki Intercontinental otelinin kral dairesinde buluştuk. Sade siyah bir elbise ve krem rengi rugan ayakkabılar giymiş oyuncu tüm güzelliği ile karşımdaydı.
New York’a ziyaretinde dünyadan sayılı basın mensubu ile görüşen, Türkiye’den ise bir tek Hürriyet Kelebek’e röportaj veren oyuncu basın buluşmasına fotoğraf yasağı getirmiş ve hiçbir gazeteci ile fotoğraf çektirmemiş bile olsa böylesine bir yıldız ile aynı odada bulunup sohbet etmek dahi kıymetli bir andı.
Lawrence ile sohbetimiz marka yüzü ve zarafet elçisi olduğu Longines saatlerinden de esinlenerek zamana ve hayata dair oldu. Aynı marka şık gümüş rengi bir saati kolunda gördüğüm oyuncu “Zaman benim için saygı demek. İşim gereği yüzlerce insanlar bir arada çalışıyorum. Set ortamlarında birbirimizin ailelerinden ve sevdiklerinden çaldığımız zamana saygı gösterip, işimizin en iyisini, en disiplinli zamanlamayla yapmamız şart. Keza zamanımı ancak çevremdeki insanların yardımıyla yönetebiliyorum. Bu sebeple zaman anlayışımın merkezinde onlara ve hepimizin zamanına saygı kavramı var” diye konuştu.
Güllü Lokum Hediye
Hayata ve zamana bakış açısının özellikle oğlu Cy Maroney’in dünyaya gelmesiyle değiştiğini belirten Lawrence “Oğlumun varlığı hayatımda birçok şeyi yeniden tanımlamama sebep oldu. Zaman da bunlardan biri. Benim için zamanın durduğu an oğlumla geçirdiğim vakit. Bir daha bu yaşta olmayacağı için onunla her anın tadını çıkarmaya çalışıyorum. Onunlayken zaman adeta benim için donuyor” dedi. Röportajımız sonrasında Jennifer Lawrence’a İstanbul’dan getirdiğim bir kutu güllü Türk lokumu hediye ettim.
Vefa borcu
New York Belediye Başkanı Eric Adams’ı 10 yıla yakın süredir tanırım. Brooklyn Belediye Başkanlığı döneminde tanıştığımız Adams’ın Türkiye’deki birçok seyahatine eşlik ettim ve Türkiye sevgisine bizzat şahit oldum.
Yaklaşık 2 yıl önce Türk dostu Adams, ABD’deki Türk Amerikan toplumunun da desteğini alarak New York Belediye Başkanlığı’na seçildi ve siyasi kariyerinde önemli bir yükseliş sağladı.
Adams ile geçen hafta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun The Marmara Oteli’nde yapılan International Sustainability Leaders (Uluslararası Sürdürülebilirlik Liderleri) yemeğinde bir araya geldim.
İlk sohbetimiz tabii ki devrim niteliğinde bir uygulama olan New York’ta cuma günleri ve ramazan ayı boyunca camilerde ezan okunmasına dair oldu.
Eric Adams şöyle dedi: “Seçim kampanyam boyunca şehirde yaşayan Müslüman seçmenin dertlerini dinledim. Kendi dininin güzelliklerini yaşamak isteyen insanlarımızın ezan okunmasına dair talebini seçim döneminde gündemime aldım ve seçimden sonra hemen uygulamaya sokmak istedim. Açıkçası hiç kolay olmadı. Hem bürokratik hem de toplumsal engellerle karşılaştık. Ama hepsini aştık. Bana destek olan Müslüman Amerikalılara karşı sözümü tuttum. Türkiye’de duyduğum ezanın o güzel sesi artık New York semalarında da yankılanıyor. Bu uygulama, bana büyük destekte bulunan Müslüman vatandaşlarımıza vefa borcumdu.”
Doğa ikinci anne
Soyları 13. yüzyıla dayanan, İtalyan aristokrasisinin ünlü Bolza ailesine mensup Kont Benedikt Bolza ile Umbria bölgesindeki Hotel Castello di Reschio’de buluştuk.
Ortaçağ’ın masalsı atmosferini günümüzün modern imkânlarıyla birleştirmiş otel tam anlamıyla tarih kokuyordu. Dönem kıyafetleri giyen otel personeli, bin yıllık sur duvarları arkasındaki suit odalar, gölü andıran yüzme havuzu, müzayedelerden toplanmış antik mobilyalar ve doğal bir mağaranın saunaya dönüştürüldüğü bir SPA alanı...
Her taraf tarihi bir dizinin çekildiği bir film seti gibi. Bin 500 hektarlık dev bir araziyi yöneten Bolza ailesi ile işte böylesine büyülü bir ortamda tanıştım.
Vadilerce uzanan arazideki 50 tarihi yapının 30’unu restore eden mimar Kont Benedikt Bolza ile aynı arazideki eski bir tütün fabrikasından dönüştürdüğü mimarlık ofisinde buluştuk.
İki katlı binada onlarca mimar geriye kalan 20 Ortaçağ yapısının restorasyon projesine çalışıyordu.
Yeni Nesil Hayranlık
Peki Venedik’in turistik olmayan gizli köşeleri neresi? İşte meraklısı için butik bir Venedik rotası...Topkapı Sarayı’na kumaş
Venedik’in kanımca en gizli noktalarından biri 1459 yılında kurulmuş Bevilacqua kumaşlarının tarihi atölyesi. Dünyanın en pahalı kadife kumaşlarının üretildiği atölye Kremlin Sarayı’nın koltuklarından Nobel ödüllerinin yapıldığı salonun perdelerine, Hollywood yıldızlarının evlerinden ABD başkanının oval ofisinin duvarlarındaki kaplamalara kadar birçok önemli mekân ve isim için kumaş üretmiş.
Markanın son nesil temsilcisi Alberto Bevliacqua’nın söylediğine göre Venedikli tüccarlar markanın kumaşlarını Topkapı Sarayı’na dahi sunmuş. Satılıp satılmadıysa bilinmiyor. Günümüzde 200 iplik bobininin yer aldığı ahşap dokuma tezgahlarında metresi 5 bin Euro’luk kumaşlar rekor fiyatla sahiplerini bulmaya 500 yılın sonunda dahi halen devam ediyor.
2 dokuma ustasının bir haftada ancak bir metre üretebildiği bu kumaşlardan atölyede çanta ve kemerler de tasarlamış. Marka geçmişinde altından iplikten dahi kumaşlar üretilmiş. Tarihte 6 bin kadife dokuma atölyesi yer alırken bugün ise sadece bu marka ayakta kalabilmiş.
Kumaş ve dünya dekorasyon tarihinde önemli bir yeri olan bu atölye kapanmadan önce telefonla randevu alarak siz de ziyarette bulunabilir, 3 ay beklemeyi göze olarak bu tarihi tezgahlardan çıkmış bir kumaşa siz de sahip olabilirsiniz.
OrIent Ekspress ruhu
SIRA DIŞI TALEPLER
Geçen hafta Bodrum Edition Otel Genel Müdürü Mustafa Bulmuş ile Bodrum’daki yabancı düğünlere dair sohbetimiz beni oldukça şaşırttı ve mutlu etti.
Bodrum’da sadece Edition Otel’de eylül ve ekim aylarında 20 farklı düğün olacakmış. Bu, 60 günde 20 düğün, yani 3 günde 1 düğün demek. Düşünün, bu tek bir otelin rakamı...
Düğün sahiplerinin Bodrum’u seçmelerinin altında ise yazın nemsiz iklimleri tercih etmeleri, Bodrum’un bu anlamdaki eşsiz doğası, Türk otellerinin servis kalitesi, global bilinirliği ve daha önceki düğün sahiplerinin memnuniyeti gibi konular yatıyormuş.
İSTANBUL’UN İLKLERİNDEN
Bilgili Holding CEO’su Sinan Temo ile Nişantaşı’nda buluştuğumuz The Ritz Residence, 1972 yılında İstanbul’un ilk gökdelenlerinden biri olarak, ünlü mimarlar Doğan Tekeli ve Sami Sisa’nın çizgileriyle inşa edilmiş eski bir yapının yeniden hayat bulmuş haliydi.
İstanbul’un modern mimarisinin ilk yapıları arasında yer alan 210 daireli binanın geçirdiği restorasyon ve The Ritz gibi global marka ile buluşması, Bilgili Holding’in şehre kazandırdığı bir diğer mimari dönüşüm olmuş.
Temo, “Burayı yıkıp yeniden yapsak bizim için daha kolay olurdu. Ama böylesine çağdaş bir mirası şehre geri kazandırmak istedik. Avrupa kıtasında otel hizmeti olmayan ilk ve tekil The Ritz markalı konut projesini İstanbul’un global markaları arasına sokmuş olduk” dedi.
Holding tarafında aldığım heyecan verici haber ise Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Bilgili’nin Milano merkezli Bizzi & Partners firması ile anlaşma imzalayarak New York’un en yeni ve en iddialı gökdelenlerinden 300 metrelik 125 Greenwich konut projesini beraber geliştirecekleri oldu.
EVİM GÖKYÜZÜ
Yurtdışında 60’tan fazla ülke gezdim. Birçok yabancı ünlü ile röportaj yaptım. Görüştüğüm kişilere “Türkiye” dediğimde akla ilk gelenler arasında Nusret Gökçe’nin olduğuna şahit oldum.
Türkiye’nin sadece gastronomisini değil bir destinasyon olarak turizmini de yurtdışında temsil eden Gökçe ile anne ve babasının yaşadığı Erzurum’a yaptığı ziyarete ben de katıldım.
İstanbul’dan özel bir jetle uçtuğumuz köye gidişte tekrar gördüm ki 4 kıta arasında seyahat ederek yaşayan, zamanı yutan bir adamın ailesine vakit ayırması, şöhretin ve zenginliğin insanların maneviyatını aslında değiştirmediğini, aile sevgisine her daim ihtiyacımız olduğunun bir kanıtıydı.
Bu çılgın seyahat yoğunluğuna dair sohbet ettiğimiz Gökçe “Gökyüzü benim evim. Birçok pilottan daha fazla uçuyorum. Bazen aynı günde 3 toplantıyı 3 farklı ülkede yapıyoruz” dedi.
EKSİ 20’DEN HAYATA BAŞLADIM
Medrese çıkışı Nusret Gökçe’nin ailesini ziyarete gittik. Hem annesi hem babası büyük bir coşkuyla karşıladı evlatlarını.
Ben Affleck’ten ziyaret
1919–1986 yılları arasında cezaevi olarak kullanılan, Necip Fazıl Kısakürek, Nâzım Hikmet, Orhan Kemal ve Aziz Nesin gibi Türk edebiyatının ünlü isimlerinin hapis yattığı Sultanahmet Cezaevi, 1992 yılından bu yana Türk turizm dünyasına hizmet veriyor.
Günümüzde Four Seasons markasıyla hizmet veren otele ziyaretimde aldığım güzel haber ise Forbes Travel Guide tarafından 5 yıldızla ödüllendirilmiş olmasıydı.
Keza ikonik otel, meşhur Travel+Leisure dergisinin 2023 World’s Best Awards anketinde ‘dünyanın en iyi oteli’ ve ‘Avrupa’nın en iyi şehir oteli’ seçilerek Türkiye’nin global turizm sektöründeki konumunu güçlendirecek bir başarıya imza attı.
Tüm bu gurur verici gelişmelerden sonra en heyecan verici olan ise benim ziyaretimden tam 3 gün sonra Ben Affleck’in ailesiyle İstanbul’da tatil yapmak için bu tarihi oteli seçtiğini öğrenmek oldu.
İncelikli bir servis