Saray Çalışanları Yasta
Kate Middleton’ın yaptığı kanser açıklaması, halk arasındaki halihazırda konuşulan dedikodulardan biri olmasına rağmen yine de İngiltere’de şok etkisi yarattı. Birçok İngiliz Kensington Sarayı önüne geçmiş olsun çiçekleri bıraktı. Özellikle saray çalışanlarının video yayını sonrası gözyaşlarına boğulduğu kraliyete yakın isimlerin anlattıkları arasında.
Prenses açıklamasında ne tür bir kanser olduğunu söylemezken iddialar ise mide kanseri olduğu yönünde. Genç bir aile oldukları için çocuklarına durumu anlatmanın ve kabul ettirmenin zaman aldığını belirten Kate, önleyici türde bir tedavi sürecinin başlayacağını ve bu sebeple uzun süre kraliyet görevlerinin yerine getiremeyeceğini söyledi.
Hatta bu sebeple Prens William’ın kuzeni Prenses Beatrice’in sarayda çalışmak üzere göreve çağırılıp bazı etkinliklerde İngiliz Kraliyet’ini temsil sorumluluğu verileceği konuşuluyor.
Planlı Bir Zamanlama
Kot pantolon ve kazaktan oluşan sade bir kıyafetle aylardan sonra halk karşısına çıkan Kate’in kolye veya küpe takmazken sadece Prenses Diana’ya ait olan nişan yüzüğünü taktığı görüldü.
MERKEZDE İHANET VAR
Prenses Kate’in mide ameliyatı ile başlayan halk arasında görünmeme süreci üç ayı aştı.
Her ne kadar kaçırılmış hatta ölmüş olabileceği iddiaları toplum içinde konuşulsa da, İngiliz gazeteci dostlarımdan edindiğim bilgiler olayın merkezinde Prens William’ın yasak aşkı ve bunun çevresinde gelişen şiddet ve psikolojik travmaları ortaya koyuyor.
En güçlü iddia Prens William’ın kendisini aldattığı haberi sonrası eşiyle büyük bir kavga yaşayan Kate’in hem şiddet gördüğü hem de kendisine fiziksel zarar verdiği yönünde.
Tüm bu sebeplerle mide ameliyatı olarak üstü örtülen bir hastane operasyonuyla aslında estetik bir ameliyat olmak için hastaneye yattığı söylenmekte.
Bu süreçte psikolojik tedavi de gören prensesin ameliyat izleri geçmediği gibi ruhen de halk karşısına çıkmaya hazır olmadığı iddia ediliyor.
Anneler Günü’nde paylaştığı ve kurgu olduğu anlaşılan aile fotoğrafı ise sahte bir mutluluk çabasının yanında, sarayın Kate’in dış dünya ile iletişimine ve panik halinde uygulamaya çalıştığı algı yönetimine müdahale edemediğinin de bir kanıtı.
LOS ANGELES’TA BODRUM ESİNTİSİ
Geçtiğimiz yıllarda Türk mutfağından lezzetleri Oscar törenleri sonrasında düzenlenen Governors Ball’daki akşam yemeğinde ikram eden ünlü şef Wolfgang Puck bu yılki menüye ülkemizden bir yeni lezzet daha ekledi.
Tam bir Bodrum âşığı olan Puck, beldenin gastronomik değerlerinden olan meşhur Bodrum mandalinasından bir tatlı yaparak Hollywood’lu yıldızlara sunacağını açıkladı.
Törenlerin kutlama yemeği olan Governors Ball’un menüsünü 30 yıldır hazırlayan Wolfgang Puck “Yıllardır yaz aylarında ailemle Bodrum’a seyahat ediyorum. Hem denizi hem de yerel mutfağından çok keyif alıyorum. Bodrum mandalinasını da işte bu ziyaretlerimde keşfettim. Kokusuna ve aromasına hayran oldum. Böylesine sevdiğim bir beldenin meşhur bir lezzetini Los Angeles’ta dünya yıldızlarına sunacak olmak mutluluk verici” dedi.
İNGİLİZLERDEN TÜRK MODASINA BÜYÜK İLGİ
Londra Moda Haftası’nda katıldığım en heyecan verici etkinlik Türk tasarımcı Neslişah Yılmaz Hidayetoğlu’nun kreatif direktörü olduğu Barrus markasının kreasyonlarını sergilediği defile oldu.
Sıfır atık ilkesiyle, okyanuslardan toplanan pet şişelerden dönüştürülmüş Türk kumaşlarıyla tasarlanan koleksiyonlar hem çağdaş hem de yerel çizgiler taşıyordu.
Defilede en etkilendiğim şey ise binanın dışına taşan kuyrukta bir Türk markası ve tasarımcısı için böylesine bir kalabalığın beklediğini görmek oldu.
Ünlü İngiliz oyuncular Stefanie Martini, Khali Best ile TV yıldızı Naomi Isted gibi yabancı isimlerin yanında Türkiye’den Şebnem Bozoklu ve Enes Arıkan da davetliler arasındaydı.
Gerek Türkiye’den gerekse Hollywood’tan birçok yıldızı giydiren Neslişah Yılmaz Hidayetoğlu’nun Londra Moda Haftası’ndaki tasarımlarına Anadolu’nun tel kırma sanatı örneği olan ve Anatolian Craft tarafından hazırlanan ayakkabı tasarımları eşlik etti.
70 milyon ses kaydı
Londra’nın dünyaca ünlü galerilerinden Hype Park’ın içindeki Serpentine Gallery’de Refik Anadol’un sergisinde sanatçıyla bir araya geldim.
“Echoes of the Earth” (Yeryüzünün Ekosu) isimli serginin bu ön gösteriminde Refik Anadol’un kreatif zekâsı ile yapay zekânın bir araya geldiği eserlerle karşılaştım. Yağmur Ormanları ve Mercanlar projelerinin odağındaki sergi, sanatçının deyimiyle “yarı insan yarı makine eseri” niteliğinde özellikler taşıyor.
Karadeniz bölgesi dahil dünyadaki farklı 16 yağmur ormanından 70 milyon ses kaydı ve yarım milyar adet farklı imgeler toplanarak bir data havuzu oluşturulmuş. Google, National Geographic ve Londra’daki Natural History Museum (Doğa Tarihi Müzesi) ortaklığında etik yollarla toplanan datalar 1 yıllık çalışma sonunda sanat eserlerine dönüştürülmüş.
Yapay zekâ parfümü
Tüm bu data havuzunu yapılan yeni araştırmalarla geliştirdiklerini ve “
Film senaryosu gibi iddialar
75 yaşındaki Kral Charles prostat ameliyatı olduğu The Clinic isimli özel hastaneden bir haftalık tedavi sonrası geçen hafta taburcu olmuştu.
Lakin kral istirahata geçer geçmez sarayın basın ofisi kralın kanser olduğunu duyurdu. Bu durum sürekli tetkikleri yapılan Charles’ın zaten kanser olduğunun önceden bilindiği, prostat ameliyatı yanında, kanser özelinde de ameliyat olduğu ve hatta bu yüzden taburcu olma süresinin uzadığı ihtimallerini akla getirdi.
Asıl büyük iddia ise Charles’ın kanser olduğunu kendisinin de sonradan öğrendiği.
Akciğer kanserinden vefat eden dedesi 5. George gibi Charles’ın da ilk etapta hastalığından haberi olmadığı sanılmakta. Saray kuralları gereği tahtın selameti ve hükümdarların psikolojisi için kral veya kraliçelerin ölümcül hastalıklarının kendilerine ancak belirli bir tedavi sürecinden sonra söylendiği tarihi bir gerçek. Bu sefer de böyle mi oldu bilmiyoruz.
Benim aklıma gelen ise topu topu 9 ay önce taç giyen Charles’ın belki de çok daha önceden kansere yakalandığı ama taç giyme törenine gölge düşmemesi yani ölme riski olan bir kralın tahta oturduğu algısının yaratılmaması için bunun gizlendiği ihtimali. Şu an ise kralın, İngiltere başbakanı ile haftalık toplantıları hariç tüm ikili görüşme ve sosyal görevleri şimdilik Prens William’ın omuzlarında.
ÖZEL HASTANE ELEŞTiRiSi
İngiltere Kralı Charles’ın geçtiğimiz haftalarda hastaneye gitmesi her ne kadar planlı bir kontrol olarak söylense de İngiliz halkında bu ziyaret büyük bir sürpriz ve endişeyle karşılanmıştı. 75 yaşındaki kralın prostat ameliyatı olmasına karar verildiği açıklandıktan kısa bir süre sonra ise operasyon gerçekleştirildi.
Her ne kadar kralın ertesi akşam taburcu olacağı söylense de açıklanmayan sebeplerle kalışı 3 geceye çıktı ve Charles kendisini bekleyen kraliyet tutkunlarının çiçekleri eşliğinde nihayet taburcu oldu.
Kralın sağlık durumunun iyiliği halkta sevinç yaratsa da, toplumun bazı kesimlerinden bu ani ameliyat için bir devlet hastanesi yerine özel bir hastanenin tercih edilmesine yönelik eleştiri sesleri de yükselmedi değil. Bu seslerin yükselişinin en büyük sebebi ise Charles’ın hastaneye yatmasından bir hafta önce mide ameliyatı amaçlı doktora giden Prenses Kate’in yine aynı kliniği tercih etmesi.
Buckingham Sarayı ise hem güvenlik hem de özel hayatın gizliliği adına daha ufak bir hastanenin tercih edildiğini açıkladı.
Kulağa mantıklı geliyor.
Açık ateşte mevsim yemekleri
Herkesin ağzında bir kış menüsü... Sağlığına ve ağız tadına önem veren çevreler, yazdan veya sonbahardan kalma menüleriyle servis yapmaya devam eden restoranlardan çok kışa özgü menüler sunan mekânları tercih ediyor.
Bu restoranlardan biri de The Marmara Oteli’nin 20’nci katındaki Okra. Restoranın ismi bile kış aylarının favori sebzelerinden bamyanın İngilizce ifadesinden türemiş.
Yeme-içme sektörünün eski isimlerinden Gülin ve Yücel Özalp tarafından kurulan Desert Group bünyesindeki mekân, şefler Hüseyin Ceylan ve Mert Yalçıner’e emanet.
Açık ateşte pişirme tekniğiyle, kullanılan ürünün her zaman ön planda olduğu, lokal ürünlerle desteklenen restoranın menüsünde balkabağı salatası, tatlı patates ile burrata, mantarlı kuskus, mevsim sebzeli buğlama levrek gibi kışa özgü lezzetler hazırlanmış.
Boğaz manzaralı mekânın en heyecan verici kısmı ise nihayet otel tarihinde ilk kez hizmete sunulan teras alanı.