Paylaş
MERKEZDE İHANET VAR
Prenses Kate’in mide ameliyatı ile başlayan halk arasında görünmeme süreci üç ayı aştı.
Her ne kadar kaçırılmış hatta ölmüş olabileceği iddiaları toplum içinde konuşulsa da, İngiliz gazeteci dostlarımdan edindiğim bilgiler olayın merkezinde Prens William’ın yasak aşkı ve bunun çevresinde gelişen şiddet ve psikolojik travmaları ortaya koyuyor.
En güçlü iddia Prens William’ın kendisini aldattığı haberi sonrası eşiyle büyük bir kavga yaşayan Kate’in hem şiddet gördüğü hem de kendisine fiziksel zarar verdiği yönünde.
Tüm bu sebeplerle mide ameliyatı olarak üstü örtülen bir hastane operasyonuyla aslında estetik bir ameliyat olmak için hastaneye yattığı söylenmekte.
Bu süreçte psikolojik tedavi de gören prensesin ameliyat izleri geçmediği gibi ruhen de halk karşısına çıkmaya hazır olmadığı iddia ediliyor.
Anneler Günü’nde paylaştığı ve kurgu olduğu anlaşılan aile fotoğrafı ise sahte bir mutluluk çabasının yanında, sarayın Kate’in dış dünya ile iletişimine ve panik halinde uygulamaya çalıştığı algı yönetimine müdahale edemediğinin de bir kanıtı.
SARAY İNANCI
Açıkçası kraliyet ailesindeki tüm bu dinamiklere popüler kültür gözlüğünden bakmak yerine çok daha dini ve tarihi boyutta bakarsak bu hikâyedeki tüm oyuncuların ne derece zor bir psikolojide olduğunu anlayabiliriz.
Kraliyet ailesi Protestan kilisenin başında.
Kral ya da kraliçe ise onların inancında Tanrı’nın yeryüzündeki eli. Saray çalışanları dahi, zengin ve köklü bir aileye hizmet etmenin ötesinde dolaylı yoldan Tanrı’nın hizmetkârı olarak kendilerini görüyor.
Yani kısacası saray onların gözünde Tanrı’nın yeryüzündeki evi. Saraydaki herkes ona hizmet ediyor.
Dolayısıyla kraliyet ailesinde sen veya ben diye bir kavram yok. Bireysellik yok. Kişisel talepler, arzular, ihtiraslar yok. Tanrı’ya hizmet var.
İşte bu yüzden tahtan vazgeçersen, bu aslında Tanrı’ya hizmetten vazgeçmek demek.
Kraliyeti zor durumuna düşürürsen tüm bu inanç sistemine karşı gelmiş oluyorsun.
Keza Protestan İngiliz halkının gözünde de tahtan vazgeçenlere veya kraliyeti kötü gösterenlere karşı tarih boyunca olan tepkilerin temel sebebi de yine bu. Tüm bu dinamiklerin içinde bir karı kocanın kişisel kararlar vermesi, aşk ve ihanet dinamiklerini asli görevlerinin önüne geçirmemesi ise yönetilmesi zor süreçler.
ŞİMDİ NE OLACAK
Türkiye’den ve dünyadan birçok astroloğun öngörüsü Kraliçe Elizabeth’ten sonra İngiliz monarşisinin sona ereceği yönünde.
Charles’tan sonra ‘taht’a geçecek William’ın ne kadar iradeli, disiplinli ve monarşi inancıyla büyütülmüş bir isim olduğunu bildiğim için, Kate ile ilişkisi ne olursa olsun tahtı asla bırakmayacağını düşünüyorum.
Keza unutmamak gerekir ki monarşinin sona ermesi sadece kraliyet ailesinin bir kararı değil, bu zamana kadar aileyi tüm stratejik kararlarında yönlendiren, monarşiyi koruyan, ayakta tutan, yüzyıllardır İngiliz kraliyetinin merkezinde olan birçok aklın da yönetiminde.
Kısacası İngiliz kraliyeti Charles’tan da, William’dan da, Kate’den de büyük.
Tüm olası sonuçlara ve ihtimallere tam olarak bu gözle ve bu derinlikten bakmak gerekiyor.
Paylaş