Alex’in Fenerbahçe’de kalması ve büyük ihtimalle futbolu Fenerbahçe’de bırakacak olması yıllar boyu yapılan vefasızlıkların da bitmesi için büyük önem taşıyor. Alex’e sezon başından beri en ağır eleştiri getirenlerden biriyim. Etkisiz olduğu günlerde yine eleştireceğim. Çünkü, Alex hızı ve depar gücü kısıtlı bir oyuncu. Yaşı ilerlemiş. Fiziki açıdan ikili mücadelelerde zayıf. Sert futbolu çok sevmiyor. Savunması çok güçlü değil. 4-4-1-1 sistemi dışında oynaması çok zor. Buna bir de sözleşme imzalamadığı ya da teknik adamın oynattığı sistemi beğenmediği için kapris yapması eklenince takımına zararı da oluyordu.
Alex’e karşı değilimPeki neden kalmalıydı? Çünkü, Alex bu ülkenin futbol zekası en yüksek oyuncusu. Belki de dünya üzerindeki en zeki 20-30 futbolcu arasında. Oyun görüşü inanılmaz. Pas zamanlaması, sorumluluk alma bilinci üst düzey. Duran topları müthiş kullanıyor. Tek başına seyirciyi ateşleme özelliğine sahip. Tüm takımları, hakemleri, futbolcuları, kalecileri, sahaları, teknik adamları, hatta gazetecileri tanıyor. Milli Takım’da oynamadığı ve iyi yaşadığı için sakatlanma riski çok düşük. Fenerbahçe seyircisi Alex’le ilgili “Büyük Planı” iyi anlamalı. Hiçbir zaman Alex’e karşı olmadım. Ama Alex’in kulübün üstüne çıkarılmasına, teknik adamların başı üzerinde giyotin olmasına, takımda herkesin üzüldüğü dönemlerde bile “Kahraman” gösterilmesine karşı çıktım. Mutluluklar paylaşılırsa daha büyür. Sıkıntılar paylaşılırsa kolay aşılır.
İki taraf da rahatAlex’in 100. golü atması, 3000. golü atması, gol ve asist kralı olması öncelikle onun gururudur. Eğer bu başarılar ve kişisel istatistikler takım başarısını getirmezse oturup düşünmek gerekir. Bu takımda neden diğer golcüler, orta sahalar, kanatlar, teknik adamlar başarısız oluyor da Alex’i eleştiriden nefret ediliyor, diye. Alex artık rahat. Taraftar artık rahat. Bundan sonra Aykut Kocaman’ın planları Alex’le ilgili olmamalı. “Büyük Plan” Fenerbahçe’yi yerel sonuçların ötesine taşımaktır. 11 yıl önce Galatasaray’ın geldiği nokta ortada. Fenerbahçe şampiyon olur ya da olmaz. Ama artık “Daha genç, daha hızlı, daha güçlü, daha mücadeleci” ve Avrupa’da başarılı bir takım olmak zorunda. Alex de bu “Büyük Plan”ın önemli bir parçası olmaya çalışmalı. “F.Bahçe’nin her şeyi” olmaya değil!
Halkın Milli Takım’ı
FUTBOLDA en kolay şey kadro oluşturmak. Özellikle de oynanan maçlardan sonra. O yüzden 7-8 aydır bekliyorum. Milli Takım’ın gittiği yolu görmek için. Evet, Milli Takım’da umut vaadeden çok sayıda oyuncu yer alıyor. Yeni bir kadro oluşturuluyor. Ama bütünüyle bir takım olarak hareket etmedikleri ortada. Hücumda çok büyük sıkıntı yaşandığı ortada. Savunmanın göbeğinde ve solunda ağır oyuncular olduğu, bireysel hatalar yapıldığı ortada. Milli Takım’ın kısa vadede finallere kalabilmesi için mutlaka seri galibiyetlere ihtiyacı var. Bunu sağlamak için de hem tecrübeli hem yetenekli hem de hızlı ve dikine oynayan oyunculara. Benim takımımı aşağıda bulabilirsiniz. Eğer bana e-mail olarak kendi Milli Takımınızı gönderirseniz Halkın Milli Takımı hakkında da fikir sahibi oluruz. Sonuçta sahaya Hiddink’in onbiri çıkacak ama halk ne düşünüyor, bence Guus Hiddink de merak ediyordur..
Benim Milli Takım’ım: Volkan (Onur) – Gökhan (Sabri), Serdar (İbrahim Öztürk), Ersan (Servet), İsmail Köybaşı (Vederson) – Nuri (Selçuk İnan), Emre (Mehmet Topuz), Hamit (Mehmet Ekici), Arda – Tuncay (Umut), Cenk Tosun (Sercan).
NEWCASTLE-Arsenal maçı 4-0’dan 4-4 bitiyor.. Inter zirvedeki önemli maçta Roma’yı 5-3 yeniyor.. Bayern Münih, 2-0 önde götürdüğü maçta Köln’e 3-2 mağlup oluyor... Barcelona haftayı 3, Real 4 golle tamamlıyor... Avrupa resmen gole ve futbola doyarken biz sürekli olarak aynı tartışmaların etrafında dönüp duruyoruz..
Tartışmaların odağında hakem kararları, teknik adam hataları ya da transfer yanlışları yer alıyor.. Atılan bir goldeki güzellikleri aramak yerine, “Oradaki 4 adam buna vurdurmamalıydı” diyoruz..
Kalecinin çıkardığı bir topta, “O gol kaçar mı” eleştirisini getiriyoruz... Avrupa’daki önde gelen takımlarda yıldızlar saha içinde koşup mücadele verirken biz durarak oynayan ve savunmaya fazla yardım etmeyen futbolcuları öne çıkartıyoruz..
Onlar da etten-kemikten Ve hakemler.. Her seferinde dile getiriyoruz. Hakemler geçmişe oranla çok ama çok temiz.. Vicdan sahibi isimler. Ama onlar da etten-kemikten.. Yazılandan, çizilenden etkilenenleri oluyor.. 16 metre mesafeden çizgiyi geçen topu göremedikleri için neredeyse vatan haini oluyorlar.. Ya da vermedikleri penaltılar ve kırmızı kartlar yüzünden.. Hakemlere baskı uygulamak, onları bir sonraki maç için etki altına almaya çalışmak büyük hata.. Hangi takım, hangi başkan, hangi yönetici bunları yapmaya çalışırsa çalışsın büyük yanlış.. Yanlış rol model oluşturuluyor ve bütün liglerde örnek alınıyor.. Hakemlerin de dünya liglerindeki akıcı futbolu yakından takip etmeleri gerek.. Bizde arkadan yapılan hareketlere gösterilen sarı ve kırmızı kart sayısı çok az.. Aşil tendona atılan tekmeye sadece faul veren bir hakem kendine en ufak itiraza sarıyı çıkartıyor. Bu da futbolcuları ve tribünleri tahrik ediyor, çileden çıkarıyor..
Farklılıklar varPenaltılarda büyük standart farklılıkları var.. Avrupa’da çok rahat çalınan penaltılar Türkiye’de yok.. Türkiye’nin en iyi hakeminin penaltı ortalamasının diğer Türk hakemlerden neredeyse 3 kat üzerinde olması düşündürücü..
İnsanın aklına, “Cüneyt Çakır uzaylı mı” sorusu geliyor.. MHK acilen bir reform yapmalı.. Pozitif futbola ışık tutmalı.. Kim, hangi sahada, hangi puanda olursa olsun penaltılar, kartlar korkmadan verilmeli.. O zaman da itirazlar olacak, o zaman da hakemler eleştirilecek.. Ama kamuoyu doğru karar verenin yanında yer alacak..
Rant kavgası 10 yıl geri götürür
Barcelona, R.Madrid, Inter, Arsenal, ManU olmaya çalışan yok.. Rant kavgasında geri kalmama çabasında olanlar çok... Bu kavganın bizi 10 yıl daha geri götürmemesi için top federasyonda, MHK’da, hakemlerde.. Ve son not.. Beşiktaş camiasının çizgiyi geçen top yüzünden canı yandığı kesin.. Ancak dünyada bu tür pozisyonlarda hakemlerin yetersiz kaldığını kabul edilmiş.. Dileriz hiçbir camia bu tür şanssız pozisyonları bir daha yaşamaz..
ZİRVE yarışı büyük bir heyecanla devam ediyor. Trabzonspor’un iki haftada 5 puan kaybetmesi, Fenerbahçe’nin iki galibiyetle tekrar toparlanması, Bursaspor’un önemli bir virajı kayıpsız dönmesi çok konuşuldu. Yıldızlar topluluğu Beşiktaş’ın son dakikada kaybetmesi, Kayserispor’un da zorlu Karabük deplasmanında iki puan kaybetmesi zirveyi şekillendirdi.
Yarışı etkileyeceklerÜstteki 5 takım şampiyonluk hesapları yaparken yarıştan kopan Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası’nı düşünüyor. Galatasaray’ın en önemli özelliği Fenerbahçe, Trabzonspor ve Kayserispor ile Arena’da, Beşiktaş ile İnönü’de yapacağı maçlar. Bu karşılaşmaların sonucu şampiyonluk yarışını fazlaca etkileyecek.
Avcı’nın öğrencileri de sürpriz yapabilir
Galatasaray gibi zirvedeki takımlara ters gelen bir başka ekip de İstanbul BŞB... Bu hafta Beşiktaş’ı son dakikada attığı golle mağlup eden Abdullah Avcı’nın öğrencileri Fenerbahçe, Trabzonspor ve Bursaspor’la deplasmanda oynayacakları maçlarda alacakları sonuçlarla üst sıralardaki dengeleri bozabilirler.