Hiddink zaten rahat biri.. Eleştirilerin yüzde doksanı zaten federasyona yoğunlaşıyor kötü sonuçlarda.. Rahatsınız çocuklar.. Avrupa’da yokuz çok şükür.. Y.Boys, PAOK, Karpaty, Kiev, Rangers, Valencia şokları çoktan unutuldu.. Artık kafalar başka yerde.. Sözleşmelerde falan.. Değil mi çocuklar?
Ligde iyi gideniniz de var, kötü gideniniz de.. Ama gollerin çoğunu yabancılara bırakıyorsunuz.. 34 yaşına gelmiş ve kendi bile fiziki eksikliklerini kabul eden Alex’in yıldızlaştığı bir ligde oynuyorsunuz.. Neden daha çok mücadele edip, daha çok çalışmıyorsunuz çocuklar..
Nasıl affettireceksiniz?
Neden daha fazla bireysel antrenman yapıp, daha fazla vücudunuzu, tekniğinizi, vuruşlarınızı, zayıf ayağınızı, hava topu etkinliğinizi, adam karşılama özelliğinizi, rakiplerinizin özelliklerini öğrenme düzeyinizi geliştirmiyorsunuz?
Evet Milli Takım’dasınız.. Başımızın üstündesiniz.. Ama bu size kalkıp Azerbaycan’a yenilme hakkını verir mi çocuklar? Bu ülke futbolu Azerbaycan düzeyindeyken kalkıp da bir dünya üçüncüsünü, Avrupa üçüncüsünü yenebildi mi? O sevinci yaşamamış bir ülkeyi neden üzdünüz Bakü’de çocuklar.. O üzüntüyü, kırgınlığı nasıl affettireceksiniz bizlere? Avusturya’yı yenerek mi? Belçika’yı Brüksel’de dize getirerek mi? Gruptan çıkıp finallere katılarak mı? Finallerde başarılı olup tur atlayarak mı?
Özür dilerim çocuklar.. Biz bunların hepsini yaşadık.. Hepsini yaşattı ağabeyleriniz bizlere.. Aranızdakilerin çoğu liseye falan gidiyordu o zaman.. O zaman yüreğinizdeki futbol aşkı çok başkaydı.. Bazılarınız top topluyordu, bazılarınız televizyon başında saatlerce spor programı izliyordu.. Hayalleri büyüktü.. Kore’de olmak vardı rüyalarınızda belki.. Belki Belçika kalecisinin 1 metre üzerine sıçrayıp gol atan Hakan olmak vardı.. Belki Avusturya savunmasının arkasına 40 metreden öldürücü pas atan Tugay olmak vardı.. Oğuz olmak vardı, Sergen olmak vardı, Rıdvan olmak vardı..
Avusturya’yı boşverin
GERİDE bıraktığımız hafta unutulmayacak maçlara ve anlara sahne oldu.. Kuşkusuz haftanın en çok konuşulan maçı TT Arena’daki ilk derbiydi. Hagi’nin öğrencileri taraftar desteğiyle çok iyi başladıkları maçın sonunu getiremediler. Fenerbahçe ikinci yarıdaki taktik hamleler ve Semih-Alex işbirliği ile sonuca gitti. Sarı lacivertli takımda özellikle attığı kafa golüyle üç altın puanı getiren Alex de Souza bir kez daha alkışlandı.
Sadece cuma gecesi değildi yıldızların sahne alışı. İnönü’de Q7 ve arkadaşları nefis bir ikinci yarı oynadı. Quaresma’nın attığı gol uzun süre hafızalarımızda yer edecek ve çok konuşulucak bir vuruşla geldi.
Schuster’i bekliyormuş!Werder Bremen’deki gollerine burada ara veren Almeida da sanki Schuster’in gidişini bekliyormuş. Attığı iki güzel gol tam anlamıyla santrfor vuruşlarıydı. Fenerbahçe’nin galibiyetiyle baskı altına giren, maçın başında yenik duruma düşen ve teknik direktörü cezalı olan Trabzonspor, Alanzinho’nun son dakika golüyle bir kez daha mutlu sona ulaştı ve Karadeniz inatçılığını gözler önüne serdi. Haftanın en güzel maçlarından biri Gaziantep’teydi.
Cenk Tosun-Olcan işbirliği üç golü getirirken İbrahim Akın’ın bencilliği gözlerden kaçmadı. İstanbul BŞB’de Holosko golle geri dönüşünü kutladı. Buca’daki çok kritik maçta, 10 kişi kalan ev sahibi karşısında Sivasspor etkili forvetleriyle sonuca gitti ama başrolde Grosicki ve Erman vardı.
Haftanın notları
Türk Telekom Arena’daki ilk derbiyi Fenerbahçe kazandı.
Trabzonspor, Manisa ve Beşiktaş’tan sonra G.Birliği’ni de geriden gelip son bölümde yendi.
ŞAMPİYONLUK yarışında aynı puanda zirveyi paylaşan Fenerbahçe ile Trabzonspor kalan 9 haftada çok zorlu karşılaşmalar oynayacaklar. İki takım arasındaki maçlarda Fenerbahçe’nin bir gollü üstünlüğü olduğu için sezonu aynı puanla tamamlarlarsa Fenerbahçe şampiyonluğu elde edecek. Trabzon averaja bırakmamalıTrabzonspor’un şampiyon olabilmesi için rakibine mutlaka puan üstünlüğü sağlaması gerekiyor.Bu hatırlatmanın ardından iki takımın kalan maçlarına bir göz attığımızda ortak ve çok çetin rakipler göze çarpıyor. Hem Fenerbahçe hem de Trabzonspor; Galatasaray ve Eskişehirspor, Bucaspor ve Karabükspor’la deplasmanda oynayacak. Arena’da mücadele edeceklerFenerbahçe ezeli rakibi ile bu cuma saat 21.00’de Türk Telekom Arena’da mücadele edecek. Trabzonspor ise 2 hafta sonra İstanbul’a konuk olacak. İki takımın şampiyonluk yolundaki diğer ortak rakipleri; Bursaspor, Gaziantepspor ve İstanbul BŞB. Bir başka deyişle şampiyonluk yolunda bu 7 takımın, özellikle de Galatasaray, Bursaspor ve Karabükspor’un belirleyici rol oynayacağını görüyoruz. İki takım için de Gaziantepspor maçları çok önemli ama güney ekibi hem kupaya konsantre olduğu için, hem de son hafta yaşadığı düşüşle biraz daha geride kalmış durumda.İlginç sonuçlarFenerbahçe ile Trabzonspor ligin ilk yarısında bu rakiplere karşı ilginç sonuçlar almıştı.Trabzonspor 7 maçta 6 galibiyet, 1 beraberlikle 19 puan elde etmiş, Fenerbahçe ise 4 galibiyet, 2 beraberlik, 1 yenilgiyle 14 puan almıştı.
Ama dün, sıradan bir lig maçında, Konyaspor önünde bir ilk yaşandı. Fenerbahçe seyircisi ilk kez boğazları yırtılırcasına tezahürat yaptı. Hem de dakikalar boyu. İkinci golü istedi futbolculardan. Ama o gol bir türlü gelmedi. Gelmediği gibi oyun üstünlüğünü tamamen elinde bulunduran Fenerbahçeli oyuncular o büyük ses karşısında soğukkanlılıklarını yitirip telaş yaptılar. Niang yoruldu, Alex etkili alanda pas alamadı. Maçın en istekli oyuncularından Stoch bir türlü son hareketi yapamadı. Ve Aykut Kocaman oyuna müdahele etti. Önce Dia, ardından Semih. Lugano, Santos, Özer, Selçuk, Uğur, Bilica da yoklar. Böyle bir kadro teknik adam için, böyle bir teknik direktör de bu oyuncular için büyük şans.
Saygı duyunİstekli oyun, mücadele, hırsla bitmiyor artık Fenerbahçe’de her şey. Ya da yıldız görünümlü ama mücadele etmeyen oyuncuların hegemonyası da yok.
Fenerbahçe yeni yürümeye başlayan bir çocuk gibi, oyunun her iki yanını oynama çabasında. Beşiktaş çok mücadele etmediği için, Galatasaray da çok yetenekli oyunculara sahip olmadığı için gerçekleştiremedi bu yenilenmeyi. Şampiyon olmak elbet önemli. Ama depresif biten bir koca yılın ardından bu geri dönüşe herkesin saygı duyması gerek.
Cuma günü gerçek bir final oynayacak Fenerbahçe. Karşısında yeni stadındaki ilk yenilgiyi Fenerbahçe’den almak istemeyen, hatta rakibinin serisini durdurmak isteyen bir Galatasaray olacak. Ama ilk kez bir derbi öncesi Fenerbahçe taraftarını bu kadar motive gördüm. Eğer futbolcular önemli bireysel bir hata yapmazlarsa Arena’da kaybetmezler. Kazanmak için ise çok ama çok mücadele etmeleri gerek.
BEĞENDiM
Fenerbahçe’nin ön alanda yaptığı presi ve kazandığı topları olumlu kullanma arzusunu.
BEĞENMEDiM
İkinci golün gecikmesi karşısında Fenerbahçe’nin telaşlı oyununu.
Aslında bizim evden gazeteye gitmekten daha kolay İzmit’e ulaşmak. Stada girerken gördüğüm tablo Trabzonspor camiasının şampiyonluğu çok fazla istediğini gösteriyordu. İstanbul, Ankara, İzmir, Urfa her yerde varlar. Aynı yoğunluğu geçen haftaki Gençlerbirliği maçında, Fenerbahçe seyircisinde görememiştim. Trabzon seyircisine tek tavsiye yıkıcı olmamaları, yanıcı madde kullanmamaları. Onun dışında söylenecek söz yok.
Ve Jaja. Adam profesyonel futbolcudan çok “kısa programlı maç kurtarma makinası” mübarek. 10 dakika ara ki bulasın. Ondan sonraki 10 dakika uğraş ki durdurasın. Canı isterse, kendini verirse öyle işler yapıyor ki şaşırıp kalıyorsunuz. İğne deliğinden geçirip gol atıyor, 40 metreden gelen topu bakmadan önüne düşürüyor. Ama işi fazla fantaziye dökerse top kayıplarıyla rakibin ataklarını başlatıyor.
Boş kaleye atamıyorUmut da ilginç futbolcu. Sanki maça çıkarken, “Yine inanılmaz bir gol kaçırabilirim. O yüzden sahada en çok ben koşmalıyım” diye düşünüyor. Hakan Şükür’den daha çok pres yapıyor, ama kaleci yokken kaleye gol atamıyor.
Fuat Çapa takımına iyi futbol oynatmaya çalışıyor. Ama öndeki isim konusundaki tercihi yanlıştı dün. Gol atmak için ileri çıkacak baskı kuracak rakibi karşısında Azar’la başlaması hataydı. Elinde Gökhan ve Şahin gibi deparlı oyuncular varken, Azar’daki ısrarı son vuruşlarda bir kişi eksik oynamayı da beraberinde getirdi Kasımpaşa’ya.
Yavaş yavaş ligin sonuna geliyoruz. Dünkü gibi kalitesi az, gerilimli sadece üç puana odaklı maçlar çoğalacak haliyle. Eğer Trabzonspor bu dönemde ayakta kalmak istiyorsa öncelikle sakin olmalı. Ardından Jaja’dan verim aldığı dakikaların süresini çoğaltmalı. Ve tabii ki her maçı deplasmanda oynar gibi oynamalı.
BEĞENDiM
Trabzonspor tarafarının hiç susmadan yaptığı tezahüratları.
BEĞENMEDiM
HER sezon hakem tartışmaları yaşanıyor.. Sadece bizde değil, dünyanın her yerinde yaşanıyor. Ama FIFA ve UEFA birlik olarak hakemleri koruyacak bir önlemi ortaya koyamadı henüz.. Çünkü kendi aralarında futboldaki dev pastanın bölüşümüyle ilgili büyük sorunlar yaşanıyor.. Neyse bu başka bir yazı konusu.. Biz kendi içimize dönelim..
Son haftalarda hakemlere, MHK’ye ve Futbol Federasyonu’na yönelik eleştiriler arttı. Ligin ilk yarısında da vardı bu eleştiriler ve yarışta geri kalanlar tarafından dile getiriliyordu. Şimdi de aynı tablo tekrarlanıyor. Bu herkesin artık bildiği bir gerçek. Ercan Güven, Halil Özer, Hakan Ünsal, Cem Dizdar bu konuda önemli yazılar yazdılar. Ben bu tür olayların azalması için federasyona önerilerde bulunacağım.. Çünkü bir sezon bitecek, diğeri başlayacak ve aynı hakemler görev yapacak.. Kalitenin yükselmesi, hataların azalması, en önemlisi ülkenin Türk hakemliğine güveninin artması için çok önemli kriterler oluşturulmalı ve bunların arkasında durulmalı.
Çakır için çalışmalıyız- Cüneyt Çakır’ın bu sezon Avrupa Ligi’nde final ya da Şampiyonlar Ligi’nde yarı final yönetmesi için herkes lobi faaliyeti yapmalı.. Platini açık açık Başbakanımızdan seçim desteği isterken biz de karşı hamleyle yaklaşmalıyız.
Kupa finalinde denenmeli - Türkiye Kupası finalinde 6 hakem uygulaması denenmeli. UEFA bu konuda 2 yıldır mesafe aldı. Biz diğer ülkeleri beklemeden refleksimizi göstermeliyiz. Çünkü çizgi, penaltı tartışmalarını azaltacak en önemli unsur 6 hakem modeli.
Yumruk atanı affetme- Video görüntülerinden, maçlarda hakemlerin gözünden kaçan eylemlere mutlaka disiplin cezaları verilmeli. Örneğin, hakemin görmediği bir anda rakibine yumruk atan futbolcunun eylemi kameralarda tespit edilmişse cezasız kalmamalı.
Kurnazlıklar önlenmeli- Lig ve kupada sarı kartlar ayrı ayrı değerlendiriliyor. Aynı uygulama disiplin cezası içermeyen kırmızı kartlar için de geçerli olmalı. Kurnazlıkların önüne geçilmeli.
La Liga örnek alınmalı- Sadece teknik direktörler boyunlarına akreditasyon kartı takmama hakkını elde etmeli. Rüzgarlı maçlarda komik görüntüler oluşuyor. La Liga, Premier Lig çizgisi daha mantıklı.