SEZON başlarken bütün dünya iki flaş transferle sarsılmıştı..
Barcelona’nın egemenliğine son vermek isteyen Real, Mourinho ve Mesut Özil’i kadrosuna katmıştı.. Ronaldo, Kaka, Benzema, Higuain, Ramos, Casillas gibi olağanüstü yıldızlarına karşın Real’in düştüğü durum futbolun mücadele etmeden kazanılmayacağını gösteriyordu.. Fenerbahçe de ligin başlama tarihinden beri Real Madrid’i örnek alan bir yapıdaydı.. Altyapısından adam çıkmaz, milyonlarca dolarlık yıldızlarına karşın saha yeterince mücadele verilmezdi..
Özlenen kaptan
Sarı-lacivertli ekip çok uzun zaman sonra ilk kez bir geri dönüş maçı yaşadı.. İlk kez ilk yarısında öne geçmediği, yenik duruma düştüğü bir maçı kazandı.. Hem de Arsenal’in 4-0’lık üstünlüğünü koruyamadığı, Bayern’in 2-0 öndeyken maç kaybettiği haftada..
Trabzonspor maçını kazanmak dünkünden kolaydı. Hem saha avantajı yoktu dün hem de rakip yenilse bile strese girmeyecek kadar rahat, iyi futbol oynayan bir ekipti. Son 10 haftadaki görüntüsüyle saygı gösterilmeyi hak ediyordu. İsim isim oyuncuları irdelemek çok da doğru değil aslında.. İlk yarı çok kötü oynayan Semih ilk golün içinde vardı.. Üç topu direkten dönen Fenerbahçe’de Mehmet’in çalışkanlığı, gücü takımın özetiydi sanki.. Emre’nin yenen gol sonrası sormluluk alıp ileri çıkması, Kocaman’ın onun üzerindeki savunma yükünü Baroni’ye vermesi önemli anlardı. Ama maçın yıldızı Alex’ti.. Kaptan en az 4 pozisyonda rakipten top çaldı, savunmaya yardım etti. Niang, Semih ve Santos’un koşu yollarına çok iyi paslar attı. Emre’yle ikili oyunları harikaydı.. Aynı zamanda frikikler başkalarına bırakırken de, takımla birlikte seyinciye giderken de özlenen kaptan görüntüsü verdi..
Dia önemli koz
Dia önemli bir koz olduğunu çok kısa sürede attığı golle gösterdi.. Gökhan ve Selçuk yokken kazanılan bu maçın bir başka önemi daha var.. Herkes transfer yaparken ve belki de yapmalıyken aynı takımla yola devam edildi.. Manisaspor’u kutlamak gerek.. Şanslı oldukları anlar vardı. Ama öne geçtikten sonra Isaac’le yakaladıkları kontra akını golle bitirseler büyük iş başaracaklardı.. Olmadı, çünkü karşılarında ilk yarıya oranla daha fazla isteyen, direnen ve isyan eden bir Fenerbahçe vardı..
BEĞENDİM Fenerbahçe’nin hızlı atağa kalkma düşüncesindeki gelişimi.