Fenerbahçe’nin sahasında, özellikle ilk yarıda ne kadar etkili olduğunu bildikleri için rakibe boş alan bırakmamaya çalıştılar. Sert futbolla paslaşmalarını organize bir şekilde atak yapmasını engellediler.. Bu futbol Fenerbahçe’ye beklediğinden de fazla duran top kazandırdı. Ama ne kornerler, ne frikikler, ne de kenardan kullanılan serbest vuruşlarda gol gelmedi. Bu tip pozisyonların etkili isimleri, Lugano ve Selçuk yedekti.. Yobo ve Gökay ise gereken üretkenliği şimdiye kadar zaten gösteremişlerdi bu tip pozisyonlarda.
İkinci yarıda Fenerbahçe baskısını artırdı ve oyunu tek kaleye çevirdi.. Semih ve Stoch’un girişiyle kale önündeki oyuncu kalabalığı da arttı, net pozisyon sayısı da.. Maçın en önemli anı ise Stoch’un çabukluğu ve Alex’in vücudunu çok iyi kullanıp kazandırdığı frikikti. Topu nefis bir vuruşla ağlara gönderen Brezilyalı ilk geldiği yıllarda attığı frikikleri hatırlattı taraftarına.. Ama bu golün Fenerbahçe için anlamı çok daha fazla.. Fizik kondisyon açısından eleştirilen takımın 90 dakika boyunca bıkmadan usanmadan saldırıp golü bulması önemi bir gelişme..
Alex tartışmasını tekrar alevlendirmek gereksiz artık.. Kendisi de sözleşmesini bir kenara bırakıp kulübüne, başkanına ve hocasına güvenmeli.. Aziz Yıldırım sert bir karaktere sahip ama asla Alex’e vefasızlık yapmaz.. Bunu en iyi kaptanın bilmesi gerekir. Alex dünkü performansını daha üst düzey takımlara karşı sergilediği sürece takımda kalır.. 90 dakika oynasa da oynamasa da kalır..
BEĞENDİM
Fenerbahçe’nin oyun disiplinine sadık kalarak gol aramasını.
BEĞENMEDİM
Sivasspor’un hücumu çok az düşünen oyun anlayışını.
DİKKAT
GEÇEN sezon biri Türk Futbol Tarihi’ni değiştirip şampiyon oldu.. Diğeri Türkiye Kupası’nı ve Süper Kupa’yı kazandı.. İkisi de ortaya koydukları “takım oyunuyla” öne çıktılar.. Kişilere bağlı kalmadan, belli bir sistemin ekipleri oldular. Teknik direktörler takım üzerinde istedikleri otoriteyi koydular.
Futbolcuların isimlerine değil, saha içi performanslarına bakarak forma verdiler. Az sakatlık yaşadılar ama ligin ilk yarısını ilk iki sırada bitirmeyi şimdiden garantilediler..
Hepsini yendi
Evet, bir yanda Trabzonspor, diğer yanda Bursaspor.. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray gibi her biri 100’er milyon Euro’luk bütçeleri olan takımları geride bırakan iki ekibimiz, şampiyonluğun en iddialı ekipleri konumuna gelerek geçen sezonki başarılarının tesadüf olmadığını da kanıtladılar..
Özellikle Trabzonspor kendi sahasındaki Manisaspor maçı dışında yenilgi almadı ilk yarıda.. Zorlandığı, kötü oynadığı maçlar da oldu.
İstikrarları sürecek mi?
Ama hem hücumda, hem de savunmada mükemmel bir görüntü çizdikleri karşılaşmalar çoğunluktaydı. İlk yarıda Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Bursaspor’u mağlup ettiler. Bursaspor’a 5, Fenerbahçe’ye 9, Beşiktaş’a 12, Galatasaray’a 19 puan fark attılar..
Maçın bütününde Kasımpaşa’yı çok beğendim. Kaygan zeminde topu iyi kullandılar, öne geçtiler ve ikinci gol fırsatını yakaladılar. Ancak Yılmaz Vural’ın son yıllarda yaşadığı son dakika sndromu yine tekrarlandı ve sahadan puansız ayrıladılar.
Maç öncesi bakıldığında Bursaspor’un en önemli kozları Sercan ve Batalla’ydı. 65. dakikada Ertuğrul Sağlam iki oyuncusunu birden çıkardı. Defansif yönü kuvvetli, fiziki üstünlüğü olan iki oyncuyu sahaya sürdü, Ömer’i de santrfor yaptı. Bu hamle üç puanı ve şampiyonluk yarışında büyük bİr avantajı da beraberinde getirdi.
Forvete takviye
Ligin ilk yarısının sonuna doğru Bursasporun forvet ihtiyacı açıkça gözüküyor. Kasımpaşa’nın da ligde kalması için dünkü mücadeleyi her maçta tekrarlaması ve oyuncuların mümkün olduğu kadar az bireysel hata yapması gerekli.
Bursaspor ligin en renkli takımlarından biri. Tarafarın bu yarışta ne kadar büyük güç olduğunu Trabzonspor çok iyi gösteriyor.
Bursa taraftarı da artık olayların içinde olan, olay çıkartan kişilerden arınmalı. Hiç kimse başkasının binlerce lira ödeyerek aldığı kombineleri, biletleri geçersiz kılma özgürlüğüne sahip değil. Bu konularda ilk kez bu kadar ciddi bir duruş sergileyen emniyet teşkilatına da herkesin destek olması gerek.
BEĞENDiM
İki takımın zor şartlarda iyi niyetli ve mücadeleci oyununu.
Haftalardır ilk yarıları iyi oynayıp ikinci yarılarda duran Fenerbahçe, ilk yarıda golü bulamayınca ikinci yarıda yine şoka giriyor. Peki neden?
Nedeni basit. Fenerbahçe kaybederken suçlu belli, Aykut Kocaman. Kazanırken kahraman belli, Alex de Souza. Bir camia bir oyuncuya bu kadar odaklanırsa başka bir sonuç olabilir mi? Alex 100 gol attı, 3000. golü attı, en çok oynayan yabancı oldu, tarihe geçti. Bu arada oyuncuya bağlı kalmayan, sistemler üzerine kurulu Trabzonspor 9 puan fark attı.
Kocaman suçlu
Kocaman suçlu değil mi? Elbette suçlu.. Konya’da Alex’siz takımın sezonun en hızlı ve aktif maçını oynayıp hem de deplasmanda 4 gol attığı maçtaki düzeni bir daha denemedi. Ona bu denemeyi yapacak hoşgörüyü camia göstermediği gibi, “Alex’e dokunanı sevmeyiz” mesajı verildi. İsteyen kızar isteyen tepki koyar. Ama ben Emenike’nin oynadığı futbolu da görüyorum, Sestak’ın gollerini de. 70’li yılların zihniyetiyle izlemiyorum maçları. Dünya teknoloji çağını yaşıyor. Herşeyin hızlısı makbul. Çünkü zaman en değerli unsur. Ama F.Bahçe hızlı oynamakla yavaş oynamak arasına sıkışıp kalmış durumda. G.Saray ve Beşiktaş da farklı değiller.
Etkisiz kalırlar
Fenerbahçe’nin farkı elinde sıkıntıyı çözecek çabuk adam varken istenen onbiri kurmaması. Stoch ve Dia iki kanatta oynar bu takımda, rakipler de hızlı futbol karşısında etkisiz kalır. Bu arada tek sıkıntı kaptan da değil tabii ki. Alex’in performansıyla kazanılan maçlar da var. Ama Alex’e bağlı düzen cesaretle değiştirilmezse Aykut Kocaman da kalmaz orada. Zico’nun, Aragones’in, Daum’un kalmadığı gibi. Ankaragücü her tarafı kaosla doluyken yine Fenerbahçe’yi yendi.. Kötü oynadığı ilk yarıda kalesini iyi savundu. Şansı da vardı. Ama Sestak ve Güven’in futbolu çok değerli bir galibiyeti getirdi..
BEĞENDİM
Sestak’ın tek başına slalom yaparak attığı ikinci golü.
Savunmada yetersizdik
İlk yarı bittiğinde 4 Barçalı 5 sayının üzerinde üretmişti. Bizde ise bu rakamı geçen yoktu. Hiçbir oyuncumuz birden fazla faul yapmadı. Bu da savunmamızın yeteri kadar sert olmadığının açık bir kanıtıydı. Barcelona hemen her hücumunda gerek set oyunuyla, gerekse bire birlerle çok kolay sayı buldu. İkinci yarı Kinsey’in yaptığı patlama, savunmamızın sertleşmesi ve Tomas’ın iki kritik üçlüğü bizi maça ortak etti. Son bölümü iyi oynamadık ama her şeyi kaybetmedik. Avrupa Şampiyonu karşısında 8 sayılık avantajımızı koruduk.
Final Four, Barcelona’da olacak. Eğer bu tempoda oyunumuzu sürdürür, bu geri dönüşleri her zaman tekrarlar ve ikinci yarıdaki gibi sert savunma yaparsak, Barcelona’da biz de oluruz.
Fenerbahçe’nin oyun yapısı bellli. Son haftalarda futbolcuların performansı da daha oturmuş durumda.. Sezon başında çok eliştirdiğim Alex, son 5 maçın en iyisi.. Onun etkili oyunu, takımın kanatlardan iyi gelmesi ve futbolcuların hafta içindeki idmanları ciddi yapmaları karşılığını vermeye başladı..
Bireysel perormaslar da önemliydi maçta.. Lugano önemli bir silah olduğunu bir kez daha gösterdi.. Niang’ın durgunluğuna ise fazla anlam veremedim. Özellikle ilk yarı çok etkisiz oynadı.. Markaj deseniz, sert futbol deseniz o da fazla yoktu.. Aksine Emenike çok daha hareketliydi. Hem gol attı, hem de tek başına Fenerbahçe savunmasını yıprattı.. Niang’ın biraz daha santrfor özelliklerini öne çıkarması için arkadaşlarının ona yakın noktalarda duvar pası yapmaları şart. Bu özelliklere sahip çok sayıda oyuncu var Fenerbahçe’de..
Topuz rahatlatıyor
Aykut Kocaman’ı rahatlatan oyunculardan biri de Mehmet Topuz.. Çok mücadeleci oynuyor.. İki haftadır Alex’e güzel goller attırıyor.. Gökhan, Emre ve Selçuk’un son bölümdeki gayretli oyunları olumluydu.. Fenerbahçe her ne kadar ikinci yarı oyundan düşmüş gibi görünse de çok kritik bir galibiyet daha aldı.. Geçen yıl son maçta kaçan şampiyonluğun ardından bu stresin normal olduğunu düşünüyorum.
Karabükspor hem iyi, hem de temiz futbol oynadı. Maçın başında yediği gollerin şokundan çabuk çıktı. Ama gayretleri puan almaya yetmedi.
BEĞENDiM
Alex’in golden sonra Mehmet Topuz’la yaşadığı sevinci..
BEĞENMEDiM