SPORDAKİ şiddet olaylarını önlemek için devlet büyüklerimiz seferber oldu. Kulüp büyüklerimizle birlikte emniyet güçlerinin de önerileri doğrultusunda yeni bir tasarı hazırlandı. Medyadan ve spor dünyasından bazı kişilerin de görüşlerine başvurulduğunu duyduk. Güzel gelişmeler olarak alkışladık. Yasa, doğup büyümeye hazırlanırken şiddet hiç boş durmadı bu arada. Yasaya ihtiyacı olduğunu en çok vurgulayanlar olayların tam göbeğindeki kişiler olarak karşımıza çıkmaya başladı.. Hiç isimlendirmeye gerek yok. Ama üzücü olan herkesin ortak rolünün aynı oluşu.. Kazanmak için herşey mübah bu ülkede..
Yine suçlu olurlarVe hakemler.. Maaalesef dünyanın en iyi 40 hakemini seçip maç yönettirseniz de kaybedenin yine suçlu olarak göstereceği kesim onlar.. Şiddetin eylemsiz hali, yani söyleme dönüşmüş boyutunun çoğunlukla muhatabı da onlar.. Anneler Günü’nde, ulusal ve dini bayramlarda, mübarek gecelerde, Sevgililer Günü’nde hakemlerimizin aile bağlarını masaya yatırmaktan statça çok hoşlanıyoruz..
Ağustosta her şey yeniden başlayacakBu sezon da bitecek.. Bu sezon da tek şampiyon çıkacak.. Ama unutulmasın ki gelecek ağustosta her şey sıfırlanacak.. Bu hakemlerle belki bu sezon en çok şikayet eden takım kupaları silip süpürecek.. Nerede yanlış nerede doğru yaptığına bakmadan sürekli hakemleri eleştiren, başarısızlığın faturasını onlara kesmeye çalışanlar olacak..
Tekrarlayalım.. Renklerin önemi yok.. 18 takımın hemen hepsi birbirine yakın ya da farklı eylem ve söylemlerle hakemleri baskı altına almaya çalışıyorlar..
O yüzden kimse bana çıkıp “Sporda şiddet yasası” gelecek dertler bitecek, demesin.. Ne bu şiddet biter ne de onunla beslenenler..
Aykut Kocaman rakibin tek topa dayalı oyunu ve mücadeleci futbolu karşısında daha skor 2-2 olmadan tedirginlik yaşıyordu.. Önce Dia’yı uyardı Kocaman, alan daraltması için.. Ardından Baroni’yi ısınmaya göndererek durumun aciliyeti için ikinci alarmı verdi. Ama kötü günündeki Senegalli’nin temposunda artış olmadı. Alex de topla fazla buluşamayınca sürpriz bir skorla bitti ilk yarı..
Kocaman’a baktımİkinci yarı beklenen değişiklikle birlikte futbolcu kalite farkı da sahaya yansıdı. Rakip markajdan bir an için kurtulan Alex’in temposu düşen Gençlerbirliği savunmasını cezalandıran pasında Niang da golü attı. Son gol hem hazırlanışı hem de atılışıyla mükemmeldi.. Özellikle öyle bir zeminde üst üste isabetli hedefe yönelik paslar yapmak büyük iştir.. A.Santos’un vuruşu ağlara gittiğinde Aykut Kocaman’a baktım.. Bu sezon 33 maçın hiçbirinde yaşamadığı bir sevinç yaşadı..
Teknik analizlerin dışında camiayla ilgili de birkaç not düşmek gerekir.. Kim olursanız olun o formayı giymek, o kulübede oturmak istersiniz.. Bunun karşılığında da büyük bir baskı olur üzerinizde.. Zaman zaman hata yaparsınız.. Zaman zaman tatsız anlar, hatta kavgalar olur takımda..
Hoş geldin hocamKimi zaman transfer için zorlu anlar yaşanır, kimi zaman takım içindek yıldızların ego problemi sizi zorlar.. Ama o forma var ya o forma.. Bir başka oynatır adamı.. Fenerbahçe formasının değerini en çok giyen bilir.. Ama giydikten sonra yitirmeye başladığını hisseden daha iyi farkına varır. A.Santos’u kazandı Aykut Kocaman.. Alex’le yaşadığı sorunları aştı. Kaptana ne istediğini hissetirdi.. Caner’i kazandı.. Christan’ı kazandı.. Dia’yı adapte etti.. Topuz’u zirve yaptırdı.. Güiza’yı adapte etmeye çalışacak.. Sonra Uğur ve Stoch’a sıra gelecek..
Ama en önemlisi dünkü 4. golde Aykut Kocaman 15 yıl önce bıraktığı yere dönüş yaptı.. Golcü Aykut’tu sanki topu ağlara gönderen.. O formayı hissetti tekrar.. Bence en büyük kazanç bu.. Bir küskünlüğün, bir kırgınlığın ardından 15 yıl sonra havaya sıçramak.. Hoş geldin hocam..
BEĞENDiM
İki takımın oyun iştahını ve skora yönelik hamlelerini..
BEĞENMEDiM
GEÇEN hafta şampiyonluk yolunda iplerin artık Fenerbahçe’nin elinde olduğunu yazmıştım.. Ardından liderlik koltuğunu devraldı sarı lacivertli takım.. Hem de hiç beklemediği kadar erken.. Aykut Kocaman’ın hesapları bu şansın bitime 4-5 hafta kala geleceği şeklindeydi. Beşiktaş ve Galatasaray maçlarından alınacak beraberlikler ve olası iki puan kaybı daha hesaplanmıştı. Antalya, Trabzonspor, Kayserispor ve Bursaspor maçları mutlaka kazanılmalıydı. Diğer maçlarda fire olmamalıydı. Ancak Trabzonspor’un 6 maçta 9 puan kaybetmesi Fenerbahçe’yi bir anda ligin favorisi konumuna getirdi..
Daum’la üç final kaybettiEvet Fenerbahçe ligin favorisi.. Ama favori olduğu birçok sezonu kupasız, tursuz kapadı sarı lacivertli ekip.. Denizli’de lig bittikten 17 dakika sonra bir gol atamadı takım.. Geçen sezon Trabzonspor maçında 67 dakika tek kale oynadı ama şampiyon yapacak golü atamadı.. Şampiyonluğu kazanan Bursaspor’a 2-0’dan maç verdi. Mustafa Denizli ile son saniyede gelen penaltı ve uzatmalara giden maçla Türkiye Kupası’nı kaybetti. Daum’la üç kez kaybetti finali.. Aragones’le İzmir’de Beşiktaş’a finalde teslim oldu..
Rahat olursa...Geçen sezon Lille karşısında 85 dakika tur F.Bahçe’nin elindeydi.. Ama elenen taraf oldu. Bu sezon Young Boys maçlarının ilkinde son dakika penaltısı 2-2’yi getirdi. İç sahada alınan yenilgi yine psikolojik faktörlerin yarattığı ortamın sonucuydu. PAOK maçında da takım uzatmada teslim oldu. Evet F.Bahçe ligde, Avrupa’da, kupada final oynayamıyor.. Final anlarında aşırı strese giriyor.. Bu hastalığı atlatmanın tek yolu rahat olmaktan geçer.. Tribünle, taraftarla şarkı söylemekten geçer.. Bu işini ciddiye almamak, rakibe saygı duymamak, sahada mücadele etmemek anlamına gelmez.. Bu F.Bahçeli futbolcunun değişimini camiaya anlattığını gösterir. F.Bahçeli futbolcu rahat olmalı.. Olmazsa neler olduğunu yıllardır gördük.. Rahat olursa bu takım Inter’i de, Chelsea’yi de yener.. O günleri de gördük!
Sercan Yıldırım Rusya’ya satıldı çunku...
Bursasporlu futbolcuya 3 büyük kulüp de talipti. Ama o Lokomotif Moskova’ya satıldı. Bunun en büyük nedeni İbrahim Yazıcı’nın üç başkanı karşısına almak istemeyişiydi.
Rus Ligi’nin bitiminde ya da sonlarına doğru Sercan’ın İstanbul’a dönme ihtimalini çok yüksek görüyorum. Özellikle Güiza, Bobo, Stancu gibi isimlerle takası bile gündeme gelebilir.
BURSASPOR bir karar aldı ve Sercan’ı Rusya’ya sattı. Sercan da gitmek istiyordu ve bu kez gelen teklifi kabul etti. Öncelikle hayırlı olsun diyelim.. Sercan’ın oynayacağı ve farklı bir ligde yer alan bir kulübe gitmesi Milli Takım için de sevindirici.. Çünkü oyununu bir türlü geliştiremiyordu. Kendine güveninin gelişmesi açısından bu kez aklını kullanmalı ve fiziki açıdan diri kalmalı.. 20 yaşında önemli bir adım attı kariyerinde.
Ligin ikinci yarısına beşte beş yaparak başladı Fenerbahçe.. Ardından Kasımpaşa maçında herkes kolay bir galibiyet bekliyordu.. Rakibin tamamen savunmaya yönelik oyuna başlaması, Alex’i Keller’le kilitlemesi, kanatları iyi tıkaması, Fenerbahçe’yi şaşırttı..
Selçuk doğru tercihOynamayı düşünen rakipler karşısında Aykut Kocaman’ın orta sahayı sağlam tutmak için Selçuk’la başlaması doğru tercih.. Ancak Kasımpaşa, Sivas, Konya gibi takımlar karşısında Topuz’u göbeğe çekip, Özer ya da Semih’li bir kadro rakip onsekizde daha çok tehlike yaratan bir diziliş olurdu.. Böyle bir düzenin savunma adına zaafları olmaz mıydı? Elbette olurdu.. Ama Selçuk varken de rakip bir penaltı kazandı, üç de yüzde yüz gol fırsatından yararlanamadı..
İlerleyen haftalarda Fenerbahçe yine kapanan takımlara karşı bu zorlukları yaşamak istemiyorsa mutlaka orta alandan kaleye doğrudan giden oyuncu sayısını artırmalı.. Selçuk oynayacaksa Emre mutlaka Alex’e çok yakın yerlerde bulunmalı, onun yükünü azaltmalı..
Alex ve VolkanBütün büyük takımlar kazanılan büyük maçlar ya da atlanılan turlar sonrası birkaç günü rehavet içinde geçirirler.. Ve sonraki maçta kolay bir rakiple oynayacaklarını düşünerek çok motive olamazlar.. Fenerbahçe’nin yaşadığı sıkıntılardan biri de buydu dün.. Beşiktaş’ı yenseniz de, Kasımpaşa’yı yenseniz de üç puan alaksınız oysa.. Alex’in bireysel becerisi ve Volkan’ın inanılmaz kurtarışları olmasa kazanılan derbinin anlamı da azalacaktı.. Fenerbahçe dün bu dersi aldı hem de puan kaybetmeden..
Kasımpaşa iki haftalık çıkışının ardından dün de çok dirençli futbol oynadı.. alttaki takımları düşününce son haftaya kadar şansları olduğunu düşünüyorum.. Başta başkanları olmak üzere bu kadar güzel bir mücadele sürrdükleri için de tebrik ediyorum..
BEĞENDiM
Alex’in harika frikik golünü ve küfüre karşı alınan önlemleri.
BEĞENMEDiM
Örneğin Fenerbahçe.. Kadrosu aynı, teknik direktörü aynı, yönetimi aynı.. Sezon başında son 30 yılın en kötüsü deniyordu.. Şimdi şampiyonluğun en önemli adayı..
İyiler de hata yapar
Beşiktaş Schuster’le çağı yakaladı deniyordu, şimdi dondu kaldı.. Galatasaray’ı Rijkaard dönemi başlangıcı aynı ifadelerle doluydu.. Fenerbahçe ilk yarıda da bu Fenerbahçe’ydi.. Evet takım daha az mücadele ediyordu.. Ama hedef maçların hemen hepsinde ağırlığını koyan taraftı.
Young Boys maçı 60 dakika 10 kişi oynandı ve 90’da gereksiz bir penaltıyla 2-2 bitti. Kadıköy’deki rövanşta bu kez Stoch atılınca takım 40 dakika 10 kişi oynadı.. Trabzon’da iki duran top ve Yattara’nın harika vuruşları yarım saatte üç gol getirdi rakibe.. Fenerbahçe ilk yarı iki gol buldu ve 45’te Topuz’un vuruşu direkten döndü.. Kalede Volkan’ın yerine Mert vardı.
Sadece dünkü olağanüstü son 30 dakikan için değil. Gol kralı olduğun için değil. Asist kralı olduğun için değil. Devre arası herkes tatildeyken birkaç arkadaşınla birlikte idman yaptığın için değil. Fenerbahçe tarihindeki en başarılı yabancı olduğun için değil. “Uyurgezer dahi” lakabıyla geldiğin Türkiye’de futbol zekası adına izlettirdiklerin için değil Alex. Bu yazıyı senden özür dilemek için yazıyorum. Senin için sezon başından beri yazdığım ve söylediğim herşeyin hala arkasındayım. Deparı zayıf, fiziki yönü zayıf, üst düzey rakipler karşısında çabuk oyundan düşen bir futbolcusun. Ama dünyanın futbol zekası en yüksek, topu en iyi saklayan ve oyun sezgisi en üst düzeydeki 15 futbolcusundan birisin. Fenerbahçe’nin hiçbir zaman seni kaybetmesini istemedim. Çok kritik bir ortamda, seninle ilgili bir tartışmada bunu açıkça dile getirdim. “Alex kalmalı” dedim. Ama oyun sistemi senin üstüne kurulduğu sürece F.Bahçe’nin “Büyük hedeflere” koşamayacağını yazmıştım. Özrümün nedeni bu.
Zaman senin zamanın
Fenerbahçe seninle büyük başarılar kazanabilir. Skor yükünü seninle paylaşanlar ortaya çıktığı, savunma konusunda tüm oyuncuların elini taşın altına koyduğu zaman sonuçların gelebileceğini gösterdi F.Bahçe bize. Sana üst düzey rakipler karşısında, kora kor maçlarda neden performansının düştüğünü sordum bir kez. Başka bir karşılaşmamızda “Sen Türkiye’de çok başarılısın ama Avrupa Kupaları’nda aynı başarıyı gösteremiyorsun” demiştim. “Mücadele yönüm kuvvetli olsa zaten Real Madrid’te oynardım” dedin ilkinde bana. Daha sonra da “Avrupa’da başarı için takımın doğru kurgulanması ve hücumda sadece bana endeksli olmaması gerek” ifadesini kullandın.Her maç Ferrari kırmızı kart görmeyebilir, penaltıdan maçı döndüremeyebilirsiniz. Dün Almeida golü atsa 4 golle yenik ayrılan siz de olabilirdiniz. Benim bütün Türkiye’ye anlatmak istediğim o bölümler zaten. Bu takım bir gün Şampiyonlar Ligi’nde final oynayacak. Sürenin kısalması için hızlı, dikine oynayan ve oyundan düşmeyen futbolculara ihtiyaç var. Genç, hızlı, güçlü bir Alex’e ihtiyaç var. O gelene kadar “kral” sensin. Zaman senin zamanın. Çok sevildiğin bu camiada futbolun keyfini çıkar.
BEĞENDİM
Oscar ödülü kazanacak kadar heyecan verici senaryosu olan 90 dakikayı.
BEĞENMEDİM
Ferrari’nin camiasına ihanet edercesine yaptığı hareketi.
Futbolun içine duygu kattıkları için seviyorum.. O yüzden de maçlarını kaçırmamaya çalışıyorum.. Ama şimdi ciddi bir rakip çıktı Bursa’nın karşısına.. Şampiyondan daha iyi, daha akıllı ve daha istekli oynayan bir Gaziantep.. Ara transferde öyle akıllı hamleler yaptılar ve takımı güçlendirdiler ki, oynadıkları futbola artık doyum olmuyor.. Kiralık Popov’la 5 yıllık sözleşme imzaladılar.. Moskova’dan Wagner’i, Ankara’dan Hürriyet’i aldılar.. Ama asıl büyük hamle Hiddink’in hala göremediği Cenk’i transfer edip ilk onbire koymalarıydı.. Beto’yu gönderip, J.Cesar’ı kulübeye çekmek ve Cenk’i ilk onbire yerleştirmek.. İşte karşılığı.. Şu an Semih, Nihat, Tuncay, Umut’tan daha formda bir forveti var Türkiye’nin.. Gaziantep doğru hamleyi yaparken Bursa yanlışa saplandı kaldı.. Gitmek isteyeni zorla tutmak bütün takıma zarar verir.. Sercan’ın hali ortada.. Aklı İstanbul’da, aklı Avrupa’da.. Değeri yüksek iken satılmadı, şimdi hızlı bir düşüş içinde.. Umarım aklını başına, Cenk’i de kendine örnek alır..Çim saha robotuGaziantep takım olarak iyiydi.. Ama bazı oyuncular daha öne çıktı.. Şimdi yeni moda mutfak robotları var, ufacıklar ama her şeyin suyunu sıkıyorlar.. Murat da öyle.. Çim saha robotu sanki.. Yorulmuyor, yorulmuyor.. Popov, dikine oyunda ligimizin ilk üçüne girer.. Net dört gollük pası vardı dün.. Ve Karcemarskas.. Galatasaray ya da Beşiktaş’ta olsa ligin şekli değişik olurdu.. Örneğin Beşiktaş Kiev’i yener, Galatasaray belki geçen yılı şampiyon tamamlardı..Tolunay Kafkas’ı, bu takımı bu kadar kısa sürede ülkenin en keyifli ekiplerinden biri yaptığı için tebrik ediyorum.. Bursaspor da dünkü maçı iş kazası olarak görmeli.. Fenerbahçe’nin Yeni Malatya’ya yenildikten sonra yaptıklarını yapmalı.. Belki de 1 haftalık Antalya kampı bile iyi gelir, kimbilir..
BEĞENDiM
Taraftarların takıma sahip çıkışını ve “Sonsuza kadar Ertuğrul Sağlam” şeklinde tezahürat yapmalarını.
BEĞENMEDiM
Bursaspor’un en büyük silahı olan takım disiplinin ortadan kayboluşunu..
DİKKAT
Vieri’nin gençliğini hatırlatan Cenk Tosun, Avusturya ve Belçika’ya karşı mutlaka oynamalı.
Sadece ve sadece bir futbol maçının sonucuyla ülkenin en zengin ya da en güçlü insanları üzülürken, sokaktaki simitçi tur atabiliyor.. Sadece önemli bir kupanın kazanılmasıyla bütün ülke savaş kazanmışcasına sokaklara dökülerek sabahlara kadar eğlenebiliyor.. Sadece bir futbol maçında atılan harika bir gol nedeniyle sıradan bir futbolcu bile dünya çapında ün kazanabiliyor..
Futbolun bilinmezliğini, sonuçların asla ve asla tam olarak tahmin edilemeyeceğini kabul etmek gerek.. Bu yazının Dinamo Kiev’e yenilen Beşiktaş’la ya da tarihinin en kötü sezonlarından birini yaşayan Galatasaray’la, Yeni Malatya gibi bir takıma elenen Fenerbahçe’yle ilgisi yok aslında.. Bu yazı yıllardır Türk futbol piyasasını dünya futbol gerçekliğinin dışına itmeye çalışan; ağır, yaşlı, adı olan futbolcular üzerine kurulu bir Türk futbolu yaratanlara..
* * *
Sezon başında Alex’in “olmazsa olmaz” futbolcu olarak görüldüğü, takımın bütün olarak mücadele etmediği sürece Fenerbahçe’nin büyük hedeflere koşamayacağını yazmıştım.. Sezon başında ısrarla Servet, Hakan Balta, Neill, Mustafa Sarp gibi ağır oyunculardan kurulu Galatasaray’ın her hızlı kontrada gol yeme tehlikesinin olduğunu belirtmiştim..
Futbol son 10 yılda çok değişti.. Dünyanın bütün “büyük hedefler peşindeki” takımları, “daha genç, daha çabuk ve daha güçlü” bir ekolün peşinde koşmaya başladı.. Bu oyuncuları izleyen, pazarlayan korkunç bir sektör oluştu.. Bunun farkına varan kulüplerin bazıları (Barça gibi) altyapılarına yatırım yaptı.. Bazıları (Arsenal gibi) kendilerine uygun ülkelerden çok genç yıldızları topladı.. Bazıları da (Real gibi) parlayan yıldızları milyonlarca Euro’ya kadrolarına kattı. Sonuçta dünya futbolu bu takımların elinde.. Şampiyonlar Ligi’ni kazanmak için bu takımlarla mücadele edebilmek için öncelikle onların oluşturduğu kadrolara yakın kadrolar kurmak gerek..
Kimse kalkıp, “O kadar paramız yok” dememeli.. Para her şey değil futbolda.. Gruptan çıktıktan sonra oynayacağınız 7 hedef maçı kazanarak o kupayı kazanabilirsiniz..
* * *