Paylaş
Seçilmiş başkanları alıp yerlerine kayyum atamak tercih edilecek bir şey değil elbette.
Ama seçmenin iradesini hiçe saymak açısından bakıyoruz madem, şu gerçekle de yüzleşelim.
Onları görevden almamak da duruma göre bir darbe olabilir.
Kayyum atamasının darbe sayılmayacağı haller hangileri midir?
Buyurun yüzleşelim...
***
Mesela; yüzde 80’lerle seçilmiş bir başkanın içsavaş çığırtkanlığı yapması demokratik düzene darbedir.
Mesela; seçimle kazandığı yerde silah zoruyla ‘kendi kendini yöneten özyönetimler’ ilan etmek seçmen iradesine apaçık darbedir.
Mesela; halkın oylarıyla yönetmek için işbaşına geldiği belediyenin imkânlarını halka sunmayıp, terör örgütünün emrine seferber etmek de bir darbedir.
Mesela; sandıkta aldığı temsil ve yönetme yetkisini Kandil’in eline toka etmek zorbaca bir darbedir.
Kısacası asıl darbe, Kandil’in, seçilmiş başkanların başına örgüt komiseri adı altında illegal kayyumlar atamasıdır.
Yoksa meşru kurumların bu darbeye dur demesi, bu haydutluğa el koyması değildir.
***
HDP sözcüleri, halkın iradesini yok saymaktan, sandık sonuçlarına saygı göstermemekten bahsedeceklerse... O saygıyı önce kendileri göstermeli, o iradeyi önce kendileri hiçe saymamalı değil miydi?
Koparılan kıyametin bu şartlarda ne sahiciliği ne inandırıcılığı var.
Sanki PKK demokratik mücadeleyi yöntem olarak benimseyen bir örgütmüş gibi yaparak kimseyi ikna edemezler.
Sorgulanacak bir darbe varsa, o da dağdakilerin sandıkta vücut bulan halk iradesine üst üste pervasızca yaptığı darbelerdir. Oradan başlayalım.
İPHONE 7’DEN KURBANLIK OLUR MU?
RAHMETLİ Turgut Cansever’in bir bayram metaforu varmış, yeni öğrendim.
Beşir Ayvazoğlu’nun, Karar gazetesindeki bayram yazısında geçiyor.
Yıllar önce, bir Kurban Bayramı sonrasında ‘tutumlu kent’ konulu bir röportaj vermiş Beşir Ayvazoğlu’na.
Sorulardan birini cevaplandırırken şunları söylemiş Cansever:
“Geçenlerde kurban meselesi üzerinde düşünürken, kurban kesmeyi, insanı insan olarak kurtarmak için yapılacak fedakârlığın sembolü diye görmek gerektiğini fark ettim.
Bu önemli; yani insanı hiçbir şekilde feda etmemek gerekiyor.
İnsanı kurban etmemek için koyunu kurban etmek nasıl çok önemli bir genel davranışı ortaya koyuyorsa...
Bugün de insanı kurban etmemek için yeri geldiğinde mesela otomobili kurban etmeyi düşünmek gerekir (tutumlu kent istiyorsak)...”
***
Kurbanın temel esprisi, insanı kurtarmak üzere bir hayvanı kurban etmekse...
Bundan hareketle, sürüklendiği tutumsuzluk girdabından insanı kurtarmak için arabaları da kurban etmeyi konuşabiliyorsak...
Telefonun en yenisine ilk sahip olma cakasını da insana kurban etmeyi konuşabiliriz demektir.
***
Elimizde henüz kullanım ömrünü tamamlamamış bir cihaz varken yeni çıkanını almaya mecbur hissediyorsak... Orada bir özentiye insanı feda etmiş olmuyor muyuz?
Bu soru, kurban üzerine düşünce egzersizi ödevimiz olsun.
Niyet edelim israfa zorlayan boyunduruklardan insanı kurtarmak için, her ne modern zaman modası varsa hepsini kurban etmeye.
İyi bayramlar.
Paylaş