Ne kadar hevesliymişsiniz ne giyip ne çıkardığımıza.
Size ne oluyor...
İstediğimizi giyer istediğimizi çıkarırız.
Sarı saçlarıyla tanınan Rallici Burcu Çetinkaya başını örtmeye karar vermiş, kapanmış...
Kime ne?
Bugüne kadar kapalı olan bir kadın da saçını açmaya karar verebilir.
Ondan da kime ne?
Bu yıl özellikle benim gibi Demet Akbağ’a bayılanlar için çok keyifli bir yıl.
Çünkü sevgili Demet üç sinema filmi, bir diziyle bizlerle...
Oynadığı her karakteri o kadar başarılı canlandırıyor ki, hayranlık duymamak imkansız.
Geçen hafta birincisini de kahkahalarla izlediğim “Hükümet Kadın 2”yi izledim.
Demet’e bir kez daha bayıldım.
Bu tatlı hikayeyi yazan, yöneten ve Faruk olarak izlediğimiz Sermiyan Midyat’ın da yüreğine, kalemine sağlık.
Birbirinden yetenekli genç oyuncuların her biri alkışı hak ediyor.
Geçen hafta düzenlenen MTV Müzik Ödülleri töreninden bahsediyorum.
En iyi klip ödülünü alan Miley Cyrus’un sahnedeki yarı çıplak şovu, kendisinden geçmesi, sonunda çıkarıp sahnede esrar içmesi şöhretin üzerine tüy dikti.
Kendi kuşağındaki meslektaşları da eleştiriyor artık sahnede pornografinin bu boyutunu...
Ben de eleştiriyorum.
Hele esrar içmesine, müziğin uyuşturucu kullanımını sıradanlaştırmasına şiddetle itiraz ediyorum.
Dünya müzik sektörü, pornografi ve uyuşturucuyu hiç olmadığı kadar normalleştirdi son yıllarda.
Bütün gençler şöhretin yolunun
Dinlemeyi de söylemeyi de...
Benim gibi düşünenlere güzel bir haber vereyim, yeni bir alaturka albüm geliyor benden.
Unutulmaz alaturka şarkıları bir de benden dinleyin bakalım nasıl bulacaksınız...
12-13 şarkılık bir alaturka albüm olacak bu.
Okumalara başladık.
Harika gidiyor.
Söylerken o müthiş sözler, o müthiş nağmeler arasında kendimden geçiyorum.
Sorsalar söylerdim ama kimse “İlk defa mı podyuma çıkıyorsun?” diye sormadı.
Hayır, ilk değil.
Yıllar sonra yeniden podyuma çıktım.
İlki 17-18 yaşlarında, daha yeni yeni oyunculuktan şarkıcılığa geçtiğim dönemdeydi...
Dönemin ünlü bir moda evinde podyuma çıkmıştım.
Bazı ünlü isimler de podyumdaydı o zaman...
Ben de bir tıfıl olarak onların arasında bir süre podyuma çıkmıştım.
Masaya yemeğe oturuyorsun, beş dakika sonra herkes telefonlarına gömülüyor.
Kimi sosyal medyada laf yetiştiriyor, kimi sevgilisiyle mesajlaşıyor, kimi mail’lerini kontrol ediyor.
Telefonda konuşmaları saymıyorum bile... Eee ne anladım ben o yemekten!
Herkes gitsin kendi başına yemek yesin o zaman ya da tek başına takılsın, neden buluştuk?
Konserlerde sahneden izliyorum mesela, herkesin elinde telefon, sahneyi çekiyor.
Ya videoya kaydediyor ya fotoğraf peşinde. Hemen paylaşacaklar, “Oradaydım” diyecekler.
Kimse konserin tadını çıkarayım, o anı keyifle yaşayayım diye düşünmüyor...
İstanbul’da yaşayıp trafikten çekmemiş biri olabilir mi?
Daha önce burada yazmıştım, kendime küçük bir otomobil aldığımı...
Kendim günlük işlerimde kullanmak için.
Şoförün kullandığı ‘van’ tarzı araçlar bir yere kadar.
Ben bir arkadaşımla kafede buluşmaya, işlerimi halletmeye kendi kullandığım arabayla gitmek istiyorum.
Üstelik ben otomobil kullanmayı seviyorum.
İşte bu yüzden bir araba aldığımı yazmıştım.
Yoksa karalar mı bağlasam?
Yok yok bu sonuncusu şakaydı!
Ne yaparsanız yapın karalar bağlamayın, kendi enerjinizi kaybetmeyin.
Bildiğiniz yolda yürüyün.
Bakın ben hiç takıyor muyum, hiç karalar bağlıyor muyum...
Açıkhava Konseri’nde playback dediler, geçen hafta anlattım burada ne olduğunu...
Gereksiz polemiklere sürüklediler.