Paylaş
Geçen hafta düzenlenen MTV Müzik Ödülleri töreninden bahsediyorum.
En iyi klip ödülünü alan Miley Cyrus’un sahnedeki yarı çıplak şovu, kendisinden geçmesi, sonunda çıkarıp sahnede esrar içmesi şöhretin üzerine tüy dikti.
Kendi kuşağındaki meslektaşları da eleştiriyor artık sahnede pornografinin bu boyutunu...
Ben de eleştiriyorum.
Hele esrar içmesine, müziğin uyuşturucu kullanımını sıradanlaştırmasına şiddetle itiraz ediyorum.
Dünya müzik sektörü, pornografi ve uyuşturucuyu hiç olmadığı kadar normalleştirdi son yıllarda.
Bütün gençler şöhretin yolunun
buradan geçtiğine inanıyor artık.
Çark böyle dönüyor.
O genç sanatçıların hayranları için de pornografi ve uyuşturucu sıradanlaşıyor.
Moda endüstrisi nasıl sıfır bedene savaş açtıysa, müzik endüstrisi de pornografi ve uyuşturucunun sıradanlaş-tırılmasına
savaş açmalı.
Miley Cyrus ya da diğerleri özel hayatlarında ne kullanıyorlarsa kullansınlar, ne içiyorlarsa içsinler.
Ama bunun sektör eliyle sahnelere taşınması ve özendirilmesi, her gelen genç şarkıcının da dozu biraz daha artırması beni kaygılandırıyor.
Ben bu nişanı şaka zannettim
Geçtiğimiz hafta hayatımın en güzel ödüllerinden birini aldım.
Fransa devleti bana ülkenin en prestijli nişanlarından Sanat ve Edebiyat Şövalyesi (Chevalier dans l’Ordre National des Arts et Lettres) nişanını verdi.
İtiraf edeyim, bu ödülle ilgili beni ilk aradıklarında şaka yapıyorlar zannettim.
İnanmadım...
Ama ne zaman ki Fransa’nın Türkiye Bü-yükelçisi Laurent Bili ödül töreninde benim yaptığım işleri okumaya başladı, mutluluğum katlandı.
Benim bile unuttuğum konserlerden, işlerden, şarkılardan bahsetti...
Beni çok duygulandırdı.
Hayatımın çok önemli döngülerinden biri bu.
Ben taçlandırıldım...
Üstelik başka bir ülke tarafından bunun yapılması beni çok heyecanlandırdı.
Bu kadar emeğin ve çabanın görülmesi insanı mutlu etmez mi?
Şövalyeler kadar mutluyum şu anda...
Fransa’ya ve Büyükelçi Laurent Bili’ye bir kez de buradan teşekkür ederim.
O barınakta ben de gidip yaşarım
Sevgili Ömür Gedik’in kurduğu HAÇİKO Derneği, Eyüp Belediyesi’yle birlikte bir hayvan barınağı kuruyor.
Geçtiğimiz gün onun basın toplantısını yaptık hep birlikte...
Barınakta hayvanların sağlığı ve günlük yaşamını kolaylaştıracak her türlü imkan düşünülmüş.
Kulübeler ve yaşam koşulları o kadar güzel ki, “O barınakta gidip ben de yaşarım” dedim...
Emeği geçen herkesin eline sağlık.
Sevgilinizin tamamını ister misiniz?
Hayatınızdaki insanın tamamını ister misiniz?
“Tamamını istemek de ne demek?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Düşünün; ilişkilerde yaşanan tüm sorunların özünde, karşımızdaki insanın bizim düşündüğümüz gibi ve bize ait olmasını istememiz yatıyor.
Halbuki bizler iki ayrı bireyiz, farklı yapılarımız, arzularımız, alışkanlıklarımız var. Hayata farklı pencerelerden bakıyoruz.
Erkekler Mars’tan, kadınlar Venüs’ten misali...
İki ayrı gezegenin yıldızlarının bir arada parlaması öylesine zor yani.
Hâl böyle olunca da bir türlü iki tarafı doyuracak mükemmellikte yaşanamıyor aşklar.
Hep bir olmamışlık duygusu içinde, karşılıklı beklentiler arasında gidip geliyoruz.
Neden?
Çünkü şuur altımızda gittikçe artan, birbirimizin tamamına sahip olma isteğini bastıramıyoruz.
Gerçekte böyle bir şey yok. Olmamalı da! Her insan kendi orijinal kişiliği ile güzel.
Hani olduğu gibi kabul etmek var ya, itiraf edelim ki o biraz zor ve lafta kalmaya mahkûm gibi sanki.
O halde ne mi yapalım?
Birbirimizin tamamını istemekten vazgeçelim.
Bizi mutlu ettiği, iyi hissettirdiği kadarını alalım. Gerisi onlarda kalsın.
Bir efsane geliyor
Dünyanın tüm müzik otoritelerince bu yüzyılın en önemli müzisyenlerinden biri kabul edilen Andre Rieu, İstanbul’a geliyor.
Müthiş performansıyla “klasik müziğin Madonna’sı” olarak tanımlanan sanatçı, 355 Platin Albüm ödülü sahibi.
2012’de konser biletleri en çok satan sanatçı durumunda.
Geçen yılın en çok kazanan müzisyenleri arasında 12’nci sırada...
Böylesine önemli bir sanatçı.
İşte o sanatçı, 29 Kasım’da, 15 bin kişilik Sinan Erdem Olimpik Spor Salonu’nda eşsiz bir konser verecek.
Yılın en önemli müzik etkinliklerinden biri.
Andre Rieu konserini kaçırmayın derim.
Paylaş