Caner Erkin, yeni yıla da düğün yaparak girmişti. Düğünün üzerinden ay geçmeden bu kez eski eşi Asena Atalay’ın kendisine icra gönderdiği haberi duyuldu. İcra yoluyla talep edilen paranın ‘nafaka’ olduğu anlaşıldı. Aylık 10 bin liradan bir yıllık nafaka talep ediliyordu: Toplamda 120 bin lira.
Biliyorsunuz hemen hemen tüm elde edilen gelirler veya bağışlar vergiye tabi. Peki; bu nafaka ödemesi de vergiye tabi mi? Yani Asena Hanım’ın kendisine ödenen 120 bin lira için bir vergi ödemesi gerekiyor mu?
Gelir Vergisi Kanunu’na (GVK) göre nafakalar vergiden istisna. (GVK Md. 25/8) Nafakanın tutarı 120 bin lira değil, daha yüksek bir tutarda olması da sonucu değiştirmiyor, yine vergiye tabi değil.
Veraset İntikal Vergisi (VİV) açısından bakarsak: VİV Yasası’na; hediye-bağış eşten de alınmış olsa değerinin, istisnayı (2017 için 4.068 lira) aşan kısmı için vergi hesaplanıyor. (VİV Md. 4/d) Vergi oranları yüzde 5’den başlayıp yüzde 15’e kadar yükseliyor. (VİV Md. 16) (Anne, baba, eş ve çocuklar dışındaki kimselerden alınan bağış-hediye için tarife yüzde 10’dan başlayıp yüzde 30’a kadar yükseliyor.)
Bağışı-hediyeyi alan için beyanname verme süresi bir ay. (VİV Md. 9/2) Sonrasında ödeme, üç yılda ve altı taksitte (Mayıs ve kasım aylarında) yapılabiliyor. (VİV Md. 19)
Ancak Asena Hanım’ın aldığı nafakanın boşanma karşılığı tazminat olarak alınan ‘ivazlı bir intikal’ olduğu düşünüldüğünde vergi de (VİV) ödenmeyecektir.
NAFAKA VE EMLAK VERGİSİ
Konut sahipleri, mülkün ‘emlak vergi değeri üzerinden’ binde 2 veya binde 1 (Büyükşehir olmayan illerde) oranında Emlak Vergilerini iki taksitte ödemeleri gerekiyor. İlk taksit için süre martta başlıyor ve mayısın sonuna kadar ödenebiliyor. İkinci taksitse kasım ayında ödenebiliyor.
‘Kariyer mi, çocuk mu?’ sorusuna ‘Her ikisi de’ diye cevap verebilmek kolaylaştı.
Çalışan anneler; bebeği ilkokul çağına gelene kadar, işyerlerinde ‘kısmi süreli’ çalışabilecek artık.
Kısmi süreliden kasıt: Ya haftanın tüm iş günlerinde belirli saatlerde çalışılacak ya da haftanın bazı günleri çalışılıp bazı günleri ise çalışılmayacak. (Tam süreli çalışmanın üçte iki oranına kadar yapılan çalışma)
Yönetmelik 8 Kasım 2016’da yayımlandı, daha çok yeni. Getirdiği yeniliklerse uzun çalışma yıllarını kapsıyor.
Bugünlerde başka bir kar daha bekleniyor, daha doğrusu ‘kâr’ bekleniyor. Hummalı bir çalışma var muhasebe departmanlarında. 2016 yılının gelirleri veya giderlerine ilişkin son kayıtlar atılıyor. Yakındır kesinleşmesi yıl sonu kârının. (Eğer gelirler, giderlerden yüksek çıkıyorsa kâr var, tersi durumda zarar söz konusu.)
Kâr belli olsun ki; şirkete para-sermaye koyan ortaklar, aldıkları risklerin karşılığını kâr olarak geri alabilsinler.
Peki, şirket kârının ortaklara dağıtımında süreç nasıl?
Ortaklardan önce, devletin alacağı (vergi) var kazanç üzerinden...
Evet, Kâr kesinleşince ‘hisseleri oranında’ ortaklar hemen paylaşamıyor şirket kârını. Önce yüzde 20 kurumlar vergisi var. O ödenecek.
Yüzde 15 Gelir Vergisi (GV) stopajı da var, onun da kesilmesi lazım kârdan.
Bu ikisini şirket ödüyor. Kendi adına yüzde 20 (Kurumlar Vergisi olarak) ve ortağın adına sorumlu sıfatıyla (Gelir Vergisi stopajı) yüzde 15.
Kârı elde eden ortağa-patrona düşen vergi ödevi de var ayrıca. Beyana tabi başka gelirlerin bulunmaması halinde, vergiye tabi gelir 30 bin lirayı geçiyorsa ertesi yıl mart ayında patronun şahsen beyanname vermesi de gerekecek. Beyannameye gelir olarak kârın (temettünün) yarısı dâhil edilip vergilendiriliyor (kalan yarısı istisna) ve şirketin ödediği yüzde 15 stopaj da ödenecek vergiden mahsup ediliyor/düşülüyor. (Kesinti yoluyla ödenen verginin, hesaplanan Gelir Vergisinden yüksek olduğu durumda vergi iadesi de söz konusu olabiliyor.)
Evli ve çocuklularda AGİ daha yüksek olduğundan net ele geçen maaş 1.404 liranın da üzerine çıkıyor. Eş ve çocukların AGİ yoluyla net maaşta sağladığı artışlar aşağıdaki Tablo 2’de yer almakta.
Brütten nete ulaşırken; SGK işçi primi, işsizlik sigortası işçi primi, Gelir Vergisi (GV) ve Damga Vergisi (DV) kesilir. Saydığımız yasal kesintilerin; diğerleri için yıl boyu aynı oranda kesinti uygulanırken, GV’nin ise yıl içinde (2017 Eylül’de) oranı 15’den yüzde 20’ye çıkıyor. Ücret toplamı belli bir büyüklüğe (Vergi matrahı 13 bin lirayı geçtikten sonra) ulaştıktan sonra vergi dilimi artıyor.
Vergi oranlarındaki bu artış 2017’de ilk olarak eylülde yaşanacak ve vergi ilk sekiz ayda 226.63 lira iken, eylülde 256.53 liraya, ekim ve sonraki aylarda ise 302.18 liraya yükselecek.
Benzer durum 2016’da ekim ayında yaşanmış vergideki 70 lira artıştan dolayı asgari ücretlinin net maaşı 1.230 liraya düşecekken, AGİ’de artış uygulaması yoluyla müdahale edilerek net ücretin 1.300 lira da kalması sağlanmıştı. Bu yılda net asgari ücretin tüm yıl aynı kalması (1.404 lira) için, eylül ve sonraki aylarda yine AGİ tutarlarının arttırılacağını şimdiden söyleyebiliriz. Nitekim Başbakan Binali Yıldırım’ın ‘Tüm yıl 1.404 liralık net asgari ücret korunacak’ şeklinde açıklaması oldu.
AGİ NEDİR?
Son 10 yıldır ‘AGİ’ yazıyor çalışanların ücret bordrolarında. 2007’den önce vergi iade zarfları vardı. Tüm çalışanlar yıl boyu alışverişlerinde topladıkları fiş ve faturaları zarfa yazıp işyerlerine verip vergi iadesi alıyorlardı. 2007’den itibaren vergi iadesi kaldırılarak yerine Asgari Geçim İndirimi (AGİ) uygulaması geldi.
İşverenler, çalışanların ücretleri üzerinden hesapladıkları vergiyi, AGİ kadar daha az ödüyorlar vergi dairesine. Hesaplanan AGİ’yi de, çalışanlarına (net ücretlerine ilaveten) ödüyorlar. AGİ’nin hesabı ise asgari ücret üzerinden yapılıyor. AGİ’ den kaynaklı çalışana ödenecek yıllık tutar; yıllık asgari ücretin yarısına, yüzde 15 oranı uygulanarak bulunuyor. (GVK Md. 32) 2017 için bu tutar bekâr bir çalışan için aylık 133,31 liraya denk gelmekte.
Çalışmayan eş ve çocuklardan dolayı çalışanlara en fazla 226.63 liraya kadar AGİ ödemeleri söz konusu.
Daireleri çocuklarına vermeden önce kafası karışmış, “Neticede iki yol var anladığım: Bu iki daireyi çocuklara ya satış yapmam gerekecek ya da bağış. Hangisi için ne kadar masraf yapacağım?” diye bana sordu.
Öncelikle şunu belirtelim: Büyüklerin sağlığında da, Allah geçinden versin vefatında da çocuklara geçen mallar vergiye (VİV) tabi. Yalnız; vefat sonrası çocuklara (ve eşe) miras yoluyla intikallerde, vergi oranı bağış yoluyla intikale göre daha düşük. Ayrıca vefat sonrası mirasçılara geçen mallar için istisnalar daha yüksek. Vefat sonrası intikal için vergi oranları yüzde 1’den başlayıp, malların değerinin artmasıyla birlikte yüzde 3, yüzde 5, yüzde 7 ve yüzde 10’a kadar yükseliyor. Bağış yoluyla çocuklara geçen mallarda ise oran yüzde 5’den başlayıp yüzde 15’e kadar çıkıyor. Her iki durumda tabloda yer almakta.
Şimdi esas soruya gelelim... Yani; baba mülkünü çocuklarına satış yaparsa ne kadar masraf çıkacak veya baba çocuklarına mülkünü bağışlarsa ne kadar masraf çıkacak?
Satış olduğu zaman binde 20 satıcıya, binde 20 alıcıya isabet eden toplamda binde 40 tapu harcı masrafı var. Bağış olduğu zaman tapu harcı masrafı ise binde 68.31.
Tapu harcı, mülkün emlak vergi değeri üzerinden hesaplanıyor. Bağış olduğu zaman ödenecek VİV, mülkün emlak vergi değerinden 2016 için 3.918 lira (2017 için 4.068 TL) istisna düşülüp tabloda yer alan oranlar üzerinden hesaplanıyor.
DÜĞÜN HEDİYESİ ALTIN OLURSA VERGİSİ VAR MI?
DÜĞÜN
Bireyler; sevdiklerine yakınlarına, işletmelerse müşterilerine ve çalışanlarına hediye verebiliyor.
Gerek bireylerin gerek şirketlerin verdiği hediyeler vergiye tabi de olabiliyor... Hediye verenlerin yalnız hediyenin bedelini değil, ilaveten vergisi olup olmadığını bilmesinde de yarar var. Ödenecek verginin türüne göre hediyeyi alan veya hediyeyi verene ilave vergi yükümlülüğü geliyor. Kimisi için Gelir Vergisi (GV), kimisi için KDV, kimisi için Veraset ve İntikal Vergisi (VİV). Hediyeyi verene göre, hediyenin alıcısına göre, amacına göre, değerine göre değişen kriterler var.
Önce ‘bireylerin verdiği hediyelere’ bakalım. Sevdiklerine, yakınlarına hediye vermeyi düşünenler için vergi sınırını söyleyelim: Hediyelerin bedeli eğer 3.918 lirayı (2016 için) bulmuşsa, hediyeyi alan için Veraset ve İntikal Vergisi (VİV) var. Vergi oranları yüzde 10’dan başlayıp yüzde 30’a kadar yükseliyor. (Ancak ana, baba, eş ve çocuklardan alınan bağış-hediye için tarife yüzde 50 indirimli olarak uygulanıyor.)
2016 için VİV tarifesi tabloda yer almakta. Söz konusu hediye (intikal) için beyanname verme süresi bir ay. Sonrasında ödeme, üç yılda ve altı taksitte (Mayıs ve kasım aylarında) yapılabiliyor.
Taslak yasalaşmadan değişiklikler yapıldı ve ‘Vergi Barışı’ ile beraber 19 Ağustos’ da (6736 Sayılı Yasa) Resmi Gazete’ de yayımlandı. Vergi Barışı için son başvuru tarihi 31 Ekim iken, süre uzatılarak 25 Kasım’a kadar başvuru alındı. ‘Matrah artırımı yaparak’ veya ‘Devlete olan borçlarını düşük faizle yapılandırarak’ Vergi Barışı’na başvuranlar için artık ödemelerin taksitlerini aksatmamak önemli. Varlık Barışı için de süre azaldı, yeni yıl girmeden başvuruların sonuçlanması gerekiyor. Başvuracak kişiler özellikle ‘menkul kıymetlerin nasıl bildirileceği’ konusunda tereddütler yaşıyordu. 2 Aralık’da yayımlanan tebliğle tereddütler giderildi. Tebliğde ‘menkul kıymetlerin Türkiye’ye getirilmesinin zorunlu olmadığı’ açıklandı. Tebliğde örneği olan formla bankaya veya aracı kuruma menkul kıymetleri ve diğer sermaye piyasası araçlarını bildirmek yeterli. Diğer varlıkların Türkiye’ye getirilmesi ise zorunlu, ancak geldikten sonra istenildiği gibi tasarruf edilebilecek.
Ve en önemli konu: ‘Bu varlıklar bildirildikten sonra bir vergi incelemesi yapılır mı? Bu kıymetlerin kaynağı sorulur mu? Önce yasa metninden açıklayalım: Yalnızca varlık beyanı yaptı diye “hiç bir şekilde vergi incelemesi, araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamayacak” ve “Vergi cezası ve idari para cezaları kesilemeyecek.” (6736 Sayılı Yasa, Madde: 7) Yasada “başkaca bir neden ile gerekli olması hâli saklı kalmak üzere” söz konusu inceleme ve soruşturmaların yapılmayacağı, cezaların kesilemeyeceği de belirtilmekte.
Varlık Barışı’nın uygulamasını açıklamaya yönelik tebliğde örnekler de verildi... Örneklerde; geçmiş yıllarda, yurt dışındaki varlıklar üzerinden sağlanan kazançların önemli olmadığı belirtiliyor. Hisse seneti üzerinden temettü elde edilmiş de olabilir, hisse seneti satışından kazanç da elde edilmiş olabilir. Yeter ki varlıklar Türkiye’ye gelsin. Bu varlıkların Varlık Barışı ile Türkiye’ye gelmesi sonrasında bu varlıklar için vergi incelemesi yapılmayacağı, vergi cezası kesilemeyeceği belirtiliyor. Ayrıca diğer gelirlerden de örnekler veriliyor: Euro Bond’dan faiz geliri ve Euro Bond satışından kazanç elde edilmiş olabilir, mevduat faizi geliri elde edilmiş olabilir, altın da alınmış olabilir. Gelen varlıklara ilişkin ‘vergi incelemesi yapılmayacak’ denilmekte.
YURTDIŞINDAN GETİRİLECEKLER
Döviz kurunda da hareketlilik başlayınca ‘zamlar gelmeden arabamı alayım’ diyen herkes otomobil piyasasına ekstra hareket getirdi. Kasımda satış rekoru kırıldı. Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin (ODD) açıkladığı verilere göre; 2016 yılı kasım ayı otomobil ve hafif ticari araç pazarı 122 bin 309 adet oldu. 2015 Kasım’da 84 bin 601 adet olan satış adedine göre büyüme yüzde 44.57 oldu. ‘ÖTV hangi araçta ne kadar artacak?’ sorusu da netleşti. 25 Kasım’dan itibaren geçerli olan ÖTV düzenlemesine göre faturada yer alacak ÖTV oran ve tutarları arttığından, aracın anahtar teslim fiyatı da artmış durumda. Emre Özpeynirci, artışın analizini 25 Kasım’da Hürriyet’de yapmıştı: Otomobil fiyatlarına yansıyan artış yüzde 3.4 ile 10.5 arasında değişiyor.
Şimdi başlıktaki soruya gelelim... Kimler ÖTV artışından etkilenmiyor? Tabii ki her araç alan, aynı oto için aynı oranda vergiyi ödeyecek. Ancak bazıları faturada yer alan ÖTV ve KDV’yi, başkaca ödeyecekleri verginin hesabında, gider olarak gösterebilecekler. Dolayısıyla; ‘başka bir verginin daha düşük ödenmesi yoluyla’, vergi avantajı elde edebilecekler. Önce bu şanslı alıcıların kim olduğunu, sonrasında da neden şanslı olduklarını söyleyelim... Şanslı alıcılar; vergi mükellefi olan işletmeler... Doktor, mimar, avukat gibi serbest meslek mensupları dahil, diğer şahıs işletmeleri de, anonim ve limited şirketler de ödeyecekleri verginin hesabında ÖTV’yi gider yazabiliyor. Şahıs işletmeleri Gelir Vergisi (GV) hesabında, şirketler Kurumlar Vergisi (KV) hesabında ÖTV’yi gelirlerinden düşebiliyorlar. Aracın binek oto olması da fark etmiyor… Hatta binek otoda ÖTV’ye ilaveten aracın KDV’si de gider yazılabiliyor. (Panelvan, minibüs, kamyon gibi ticari araç KDV’si ise, işletmenin ödeyeceği KDV’den düşülebiliyor.)
Aşağıdaki tabloda farklı motor hacmine, farklı ÖTV oranına ve farklı anahtar teslim fiyatına sahip ‘binek otoların’ ne kadar vergi avantajı oluşturacağı, gider yazılabileceği yer almakta. Tabloda yer alan vergi avantajı için bir hususu da hemen belirteyim... Yılın son ayında araç almanın da bir önemi yok. Yılın son ayı da olsa ÖTV + KDV’nin tamamı, 2016 vergi hesabında gider yazılabilir, 2016 için ödenecek vergiyi (KV veya GV) azaltır.
Örneğin; çıplak vergisiz bedeli 50 bin lira olan otomobil için ödenecek, 25 bin lira ÖTV ve 13 bin 500 lira KDV tutarının tamamı (38 bin 500 lira) gider yazılabiliyor.