Altılı Masa’nın adayı İlhan Kesici olacakmış.
*
Tam bu söylentiyi hazmetmeye çalışıyordum ki ertesi gün yeni bir rivayet dalgasının hücumuna uğradım.
Yine birbiriyle bağlantısız kaynaklar harekete geçmişti. Bu kez fısıldadıkları adayın ismi Faik Öztrak idi.
*
AK Parti Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız, katıldığı yerel bir televizyon kanalında şöyle bir şey söylemiş:
*
“Biz Tayyip ağabeye ihaneti bırak, sırtımızda taşımamız lazım. Yani ayakkabısını elimizle yalamamız lazım.”
*
Şenel Yediyıldız’ı eskiden, çok eskiden tanırım. Milletvekili değildi o zamanlar. Gayretli, gariban dostu bir hekimdi. Muhabbetimiz vardı kendisiyle. Temasımız koptu uzun zamandır.
*
Böyle bir şey söylemiş olacağına inanamadım. Videosunu bulup izledim. Kahretsin! Söylemiş abi, söylemiş.
Benim tanıdığım
Bu pespaye adam, şu anda “Yaptığım bir eylemle koca İslam dünyasını nasıl da rahatsız ettim” diyerek böbürleniyordur mutlaka.
İşte ben buna fena halde bozuluyorum.
*
Zerre kadar dikkate almasak bu adamı nasıl olur? “Deli” deyip geçsek ya da “Cehennemin dibine kadar yolun var” diye fısıldamakla yetinsek?
Ve böylece bu manyak, hiçbir şey elde edememiş olmanın çaresizliğiyle tasını tarağını toplasa ve defolup gitse.
*
Böyle diyorum ama aslında benim de öfkem tepemde. Adamın küstah ve kibirli suratına bakınca bir hınçla doluyorum.
Yaşadığım tam olarak şöyle bir şey:
- HİTLER: Kitap yakmak denildiğinde benim aklıma Hitler’in o aşağılık kitap yakma kampanyası gelir.
*
- ÇARESİZLİK: Kitap yakmak, kitabın gücüyle ve etkisiyle baş edemeyen zavallıların çaresizliğinin göstergesidir.
*
-
Dün sabah kafeden çıkıp eve doğru yürümeye başladım. Bir vatandaş, yolumu kesti ve teklifsizce konuya girdi:
“Ne olur seçim?”
*
Yüzüme çok bilmiş bir eda kondurarak, “Önce bir adayı görelim. Ben ancak ondan sonra ne olacağını söylerim” dedim.
Cevabımı işittiği anda vatandaşın yüzünde bir küçümseme ifadesi belirdi. “Aday belli olduktan sonra ne olacağını ben de söylerim” demek ister gibiydi. Baktım olay çirkinleşecek, hızla uzaklaştım oradan.
*
Azıcık daha yürüdükten sonra arkamdan bir ses yükseldi:
“Ahmet Abi!”
“Devletin tüm imkânları Baykar’a yağdırılıyor. Para akıyor para. Rekabet yok.”
*
Milletimizin bazı fertleri de...
“Bu adam bakanlıklar yapmış, vardır bir bildiği, elinde kanıt olmasa konuşmaz” falan diye düşündü.
*
Sonra Baykar’dan Haluk Bayraktar, sana açıkça meydan okudu.
ŞÖYLE bir düşünelim: Shakira’nın yaptığını bizimkiler yapsaydı ne olurdu?
*
Mesela... Söz konusu Shakira olunca “Helal olsun sana be Shakira” çekenlerin tümü... “Sen benim dengim misin be” diye şarkı yapan Seda Sayan olsaydı dudak kıvırmaz mıydı?
*
Mesela... Söz konusu Shakira olunca “Lafı nasıl da koymuş” diye kendilerinden geçenlerin tümü... Bizim İrem Derici’miz, tartışmalı ayrılığının hemen sonrasında “Ben BMW’yim, sen Hacı Murat” diye şarkı yapsa “Ay ne kadar da varoş” falan diye laf saydırmazlar mıydı?
*
Tam olarak olay şudur:
*
Sohbete Hürriyet muhabiri Musa Kesler de katıldı.
*
İlk izlenimim şu:
Nebati, enflasyonun düşmeye başlamasıyla birlikte karamsarlığı üzerinden tamamen atmış. “Nasılsınız?” diye sorduğumuzda “Keyfim yerinde” diye cevap verdi. Gerçekten de gözlerindeki o meşhur ışıltı yeniden belirmişti.
*