Paylaş
AK Parti Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız, katıldığı yerel bir televizyon kanalında şöyle bir şey söylemiş:
*
“Biz Tayyip ağabeye ihaneti bırak, sırtımızda taşımamız lazım. Yani ayakkabısını elimizle yalamamız lazım.”
*
Şenel Yediyıldız’ı eskiden, çok eskiden tanırım. Milletvekili değildi o zamanlar. Gayretli, gariban dostu bir hekimdi. Muhabbetimiz vardı kendisiyle. Temasımız koptu uzun zamandır.
*
Böyle bir şey söylemiş olacağına inanamadım. Videosunu bulup izledim. Kahretsin! Söylemiş abi, söylemiş.
Benim tanıdığım Şenel Yediyıldız, bırakın böyle şeyler söylemeyi, böyle şeyler söyleyenleri kınayacak bir adamdı. Nasıl oldu da böyle oldu anlayamadım.
Şenel Yediyıldız’a eski dostluğumuz hatırına bir şeyler söylemek istiyorum:
*
Eğer Erdoğan’ın, “ayakkabı” ve “yalamak” sözcüklerinin kendi ismi çevresinde yan yana getirilmesinden memnun kalacağını düşünüyorsan fena halde yanılıyorsun. Erdoğan, el öptürmeye bile karşı. “Annenizin ve öğretmeninizin dışında kimsenin elini öpmeyin” diye kaç kez söylemiştir. Ayakkabısını öpme tavsiyesi, en başta Erdoğan’a karşı ayıp yani.
*
“Erdoğan’ın hakkını teslim etmek gerekir” mesajının altını çizmek için insan haysiyetine hiç yakışmayacak türde tavsiyeler vermek hiç ama hiç olmadı. En kötüsü de böyle bir cümlenin Erdoğan’ın siyasi çizgisine zarar vereceğinin farkında bile olmamak.
KURAN YAKMA OLAYININ ARKASINDA PUTİN VARMIŞ
RAHMETLİ Mahir Kaynak, yıllar önce “Bir olay kimin işine yarıyorsa failini orada aramak gerekir” diye bir söz söyledi.
Herkes peşine takıldı bu sözün. O gün bugündür her alengirli olayda bu formülü işletip işin içinden çıkıveriyorlar.
*
Tamam. Bu mantık, bazı durumlarda belki geçerli olabilir. Ama her durumda da geçerli olmaz ki. Mesela bu mantık, İsveç’teki Kuran yakma olayında çalışmaz ki.
Ama çalıştırmak isteyenler var.
Bunlar şöyle işletiyorlar meşhur Mahir Kaynak formülünü:
*
Bu olay kimin işine yarıyor?
NATO genişlemesinden rahatsız olan Putin’e.
*
Bu olay kimin işine yaramıyor?
NATO’ya girmek için çırpınan İsveç’e.
*
Mahir Kaynak ne diyordu?
“Bir olay kimin işine yarıyorsa failini orada aramak gerekir.”
*
Sonuç?
Fail Putin’dir.
*
İyi de birader...
Kuran yakan alçak, “Ben bu melaneti işleyeceğim” diye bas bas bağırmadı mı? Bağırdı. Yerini, zamanını bildirmedi mi? Bildirdi. İsveç makamları, “İzin veriyoruz” demedi mi? Dedi. Alçak adam, o şerefsizliği yaparken İsveç polisi adamı korumadı mı? Korudu.
*
İsveç, böyle yapacağına...
“Deli misin nesin be adam? Yürü git. Bizim başımızı belaya sokma. Zaten ortalık karışık. Zaten Türkiye’yle arayı zor düzelttik. Bir de sen arıza çıkarma. Hem kutsal kitap yakmak da neyin nesi? Manyak mısın nesin...” deseydi...
Bu provokasyonun arkasında bir Putin değil, bin Putin olsa yine de fayda etmezdi.
*
Pardon! Bir soru soracağım:
Artık liselerde mantık dersi okutulmuyor mu?
MASA VE ÇEVRESİNDEN DURUM TESPİT RAPORU
EKREM İMAMOĞLU: Anadolu yollarına düştü. Her şeyiyle “Aday ben olmalıyım” diye bas bas bağıran mitingler yapıyor. Seçim şarkılarını bile şimdiden hazırlamış. CHP yönetimi, fena halde bozuluyor kendisine.
CANAN KAFTANCIOĞLU: Ekrem İmamoğlu’na cepheden saldırmak işi ona düşmüş. “İstanbul’u hep beraber kazandık, İmamoğlu tek başına üstüne oturmaya çalışıyor” demeye getiren şeyler söylüyor.
MANSUR YAVAŞ: Adaylık yarışından çekilmiş gibi. En son Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve bütün CHP’lilerin huzurunda “Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu” diye haykırdı. Ayakta alkışlandı. Uzun uzun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU: Mansur Yavaş olgusunu halletmiş görünüyor. Kaftancıoğlu’na İmamoğlu’nu durdurma görevi vermiş gibi. Meral Akşener’i de kendisi ikna edecek. Görev dağılımı tamam yani.
MERAL AKŞENER: Gizemli bir yerde kaldı. İmamoğlu’nu eskisi kadar istiyor mu? Bilmiyoruz. Kılıçdaroğlu’nu eskisi kadar istemiyor mu? Onu da bilmiyoruz. Bir süredir elini açık etmemeye özen gösteriyor. “Muammalı, çok hummalı” şarkısı gibi yani.
AHMET DAVUTOĞLU: Son günlerde sesi soluğu pek çıkmaz oldu. “Sen biraz sussan iyi olur” denmiş olabilir mi acaba kendisine? İyi ama dayanamaz ki! İyi ama susmayı başaramaz ki! Hayırdır inşallah. Hayırdır.
ALİ BABACAN: “Ben de aday olabilirim” diye çarşıyı karıştırıyordu. “Türklük başımda duman” şarkısı söyleyerek milleti öfkelendiriyordu. Baykar’a saldırarak antipati topluyordu. Davos’a gitti de Altılı Masa yıpranmaktan biraz olsun kurtuldu.
Paylaş