Bu sözler tam da First Class Gayrimenkul Danışmanlığı Kurucusu Gülçin Okay için söylenmiş olsa gerek. Gülçin Hanım, eşi Tezcan Okay’la birlikte lokomotif sektör konumundaki inşaatta büyük proje ve müteahhitlerin satış & pazarlamada en büyük yardımcısı. Ticarete yatkınlığı çocukluğundan başlıyor. Sadece o mu? Aynı zamanda iyi bir aşçı, tam bir kitap kurdu. Kişisel gelişim ve gayrimenkul sektörü üzerine yazılan yayınları hiç kaçırmıyor. First Class Gayrimenkul Akademisi’yle bu sektörün eğitim altyapısına büyük emek harcıyor, bina yönetim sistemindeki çağdaş uygulamalarla İzmir’de bu alandaki açığı kapatmayı hedefliyor. Gözlerinde mesleğine tutkun bir kadının bakışını, ürettiği eserlerde titiz ve disiplinli bir çalışmanın izlerini, konuşmalarında ise isteyince -hem de çok isteyince- her şeyin olabileceğine ilişkin kararlı bir iş insanının sizi içine çeken samimi ve dobra sözlerini görüyorsunuz.
HAYAT FELSEFESİ
Bu hayatta gelebileceğiniz en yüksek nokta insanların ön koşulsuz size güvenmesidir. Bunu başarabilirseniz her kapıyı açabilirsiniz.
OTOMOBİL
Sunroof olmazsa olmaz
* İlk arabam Fiat Uno’ydu. 1996 model ve koyu yeşildi. Şu an 2008 model X3 Jeep’im var. Erkek gibi sürücüyüm. Hızlıyım. Yeşil yandığı halde hala bekleyenlere sinir olurum. Bunun dışında kurallara mümkün olduğunca uymaya çalışırım. Bir otomobil alırken olmazsa olmazım sunrooftur. Ayrıca, otomatik vites ve dizel olmalı. Çok yakmamalı. Bir de ikinci el olmalı. Hayatta sıfır araba almam.
Tercihini folklordan yana kullanmış. Hem oynamış, hem eğitmenlik yapmış. Bu süreçte yurt içi ve dışında çok sayıda festival ve yarışmaya katılmış. Ve bu seyahatler sırasında turizme ilgi duymaya başlamış. Okuduğu bölüm yerine, sevdiği ve ilgi duyduğu işi yapmak için 2014’te seyahat acentesi Kordelya Travel’i kurmuş. Malum, Kordelya Karşıyaka’nın eski isimlerinden biri. Fransızca ‘arslan-yürek’ anlamındaki Coeur de Lion’dan geliyor.
3’üncü Haçlı Seferi’nde Aslan Yürekli Richard’ın orduları Karşıyaka’da konaklamışlar ve o zamanlar ormanlık olan bu bölgeye krallarının ismi olan ‘Cordelion’ adını vermişler. Coeur de Lion zaman içinde Cordelieu, Cordelion, Kordelya ve en sonunda Karşıyaka’ya dönüşmüş. Ekrem Altay da hem koyu bir Karşıyaka aşığı, hem de aslan yürekli bir turizm elçisi olarak Kordelya’da karar kılmış. Ama halk oyunlarından hiç kopmamış. Halen Karşıyaka Kültür Sanat Eğitim Vakfı Genel Sekreteri ve Kordelya Gençlik Spor Kulübü Derneği Başkan Yardımcısı. Aynı zamanda sorumlusu olduğu Karşıyaka Belediyesi Halk Dansları Topluluğu’nun 29 Ekim 2013’te bin, 29 Ekim 2014’te de 2 bin 14 kişiyle ‘Efe’lenerek Türkiye’ye model olan ve rekorlar kitabına girmeyi başaran gösterisinin mimarlarından.
“Hedefim, Türkiye’nin turizm açısından içinde bulunduğu bu zor zamanlarda yerli turiste en iyi ve kaliteli hizmeti vererek memnuniyetlerini sağlamak. Bir aile şirketi olan Kordelya Turizm adının başlangıçta İzmir, İstanbul ve Ankara’da markalaşmasını sağlayarak, kalifiye eleman istihdamıyla Türk turizmine hizmet etmek ve bunu zamanla ülke geneline yayabilmek” diyor. Ben de, genç yaşta başarı basamaklarını emin adımlarla tırmanan Ekrem Altay’a, “Yolun açık olsun” diyerek, çok da bilinmeyen yönleriyle kendisini sizlerle baş başa bırakıyorum. Keyifli bir hafta sonu dileğiyle...
HAYAT FELSEFESİ
Yıkılan Alsancak Stadı’nın da bulunduğu Şehitler Caddesi’nde...
Bir süredir sabahları işe gider, akşamları da eve dönerken aynı manzarayla karşılaşıyoruz.
Başıboş dolaşan birkaç at...
Bazen caddede dört nala koşarak sürücülere ve yayalara zor anlar yaşatıyor. Can ve mal güvenliğini tehdit ediyor.
Bazen kavuran sıcağın alnında açlıktan ve susuzluktan bitap düşmüş bir halde kaldırımda (hoş her yer delik deşik, kaldırım demeye bin şahit istiyor ya) yatıyor.
Bazen de -ilk günlerin aksine- son dönemde bakımsızlıktan kurumaya yüz tutmuş, stadın bilmem kaç para harcanan çimlerini yiyor.
Bahsettiğimiz yer hipodrom değil...
Gaziemir’de, Türkiye’nin özel sektör tarafından kurulan ilk serbest bölgesi Ege Serbest Bölgesi’ni kurdular.
Aradan geçen 27 yılda kilometre taşlarına örneği nadir görülecek halkalar eklediler.
Bugün bu sanayi vahasında -aralarında dünya devlerinin de olduğu- önemli bir kısmı yabancı sermayeli 250 civarında firma var.
Yaklaşık 18 bin 500 kişi istihdam ediliyor.
Her yıl 4 milyar doları aşan ticaret hacmi gerçekleşiyor.
Çalışanlar da şanslı, çünkü tüm çağdaş sosyal imkanlara sahipler.
Özetle, burası dünyanın örnek endüstri şehirlerinden biri konumunda.
İnşaatından dekorasyonuna her şeyiyle bizzat ilgilenmiş. “Hayalimi sandığımdan çıkardım. Oya oya işledim. Her taşında, her köşesinde izlerimi bıraktım. Sevgiyle bezedim. Dostlarımın müşterek kavramıyla huzur ektim” diyor. Küçük, samimi, zevkle döşenmiş. Her birine ayrı isim verilmiş toplam 7 odası var. Alaçatı’daki birçok otelinin aksine kışın da hizmet veriyor. Kendi eliyle hazırladığı otlu omlet, pişi, tereyağlı ekmek, reçel (ki, özellikle karpuz reçeli), Ayvalık’taki zeytinlerinden sıktırdığı zeytinyağı ile zenginleştirdiği kahvaltısıyla iddialı. Enginarı, pazı sarması, makarna ve pilavları, tas kebabı, sotesi, keki ve suflesi de son derece başarılı. Son derece sıcakkanlı, neşeli, güler yüzlü, dürüst, doğru sözlü, iyi kalpli, yardımsever, (kendi deyimiyle) biraz da dik kafalı, aniden parlayıp sönen bir kişilik. Konuklarını müşteri değil de misafiri gibi görüyor. Öyle ki, “Buyurun bu huzuru birlikte paylaşalım. Zira her şey paylaşıldıkça güzel. Bir dostumun ifadesiyle kollarını açmış, sizleri kucaklamak için bekliyor evim. Taşların arasında, evimin salonunda, misafir odalarında geçmişime olan vefamı, çok sevdiğim aileme olan şükranlarımı bulacaksınız” diye de ekliyor. Ve ayrılırken tekrar gelesiniz diye arkanızdan su bile döküyor. Fırsat buldukça yüzüyor, yürüyor ve kayak yapıyor. Tespih ve mini kadehler biriktiriyor. Dünyadaki bit pazarlarını dolaşıp ilginç objeler topluyor. Sema Güredin Şentay, renkli dünyasının kapılarını siz ‘Sıradışı’ okurları için açtı. İşte ayrıntılar...
OTOMOBİL
Kamyon kullanarak öğrendim
* Araba kullanmayı babama ait 1960 model açık bej renginde Mercedes kamyonla öğrendim. Şu an Ford ve VW Golf’üm var. Otomobil alırken öncelikli olarak dizaynına, rengine ve iç donanımına dikkat ederim. Trafikte Türkiye için fazlasıyla iyi ve kesin kuralcı bir sürücü olduğumu düşünüyorum.
BESLENME
MORAL VEREN HABERLER
Menemen Plastik İhtisas OSB Başkanı Salih Esen: Bölgede fabrika inşaatları tüm hızıyla sürüyor. Bu yıl içinde 6 yatırımcının daha inşaata başlamasını bekliyoruz. Bu firmaların yaratacakları istihdam ve sahip oldukları imkanlarla tüm ülkeye, hatta dünyaya örnek olacak bir organize sanayi bölgesi hayata geçiriyoruz.
Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Alper Alhat: 15 Temmuz sabahında nasıl işimizin başındaysak, yine aynı şekilde işimizin başındayız. Bu kez bu onurlu duruşumuzu artırarak, daha çok üretmek, daha çok yatırıma imza atmak ve sektörü en yukarıya çıkarmak için daha çok çalışıyoruz. Tüm sektör birlikte hareket ediyoruz.
Manisa OSB Müdürü Funda Karaboran: Gıda ve metal alanında faaliyet gösteren iki büyük yabancı firma da yeni yatırım için bölgemizi seçti. En geç 4 yıl içinde hayata geçecek bu projelerle birlikte bölgemizde 10 bin kişiye daha istihdam sağlanacak.
ESBAŞ Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Faruk Güler: Bazı yabancı yatırımcıların darbe girişimi öncesinde yaşanan terör olaylarını da göz önüne alarak can güvenliği konusunda endişeleri vardı. Şimdi bu endişe hızla pozitif yönde değişti. Bölgemizde yatırımlar hız kesmeden devam edecek. Biz de hem gelişme alanı, hem de yeni bir serbest bölge kurmak için çalışmalarımızı hızlandıracağız.
Çeşme Turistik Otelciler Birliği Başkanı Veysi Öncel: Ortağı olduğumuz TETUSA A.Ş.’nin projesi 140 milyon liralık ‘Termal Kür Merkezi, Aquapark ve Yaşlı Bakım Evi’nin ilk etabı olan aqupark 10 gün içinde bitmiş olacak. 27 milyon liralık yatırımla hayata geçirdiğimiz tesisi ağustosta açmayı planlıyoruz.
Yaşar Group Başkanı Yaşar Çilkız: Alaçatı Exclusive Hotel’den sonra Çeşme Dalyan’da Türkiye’nin en lüks termal otelini kuracağız. Denize sıfır 32 dönümlük arazinin 16 dönümünde yer alacak. 3’ü kral dairesi, 23’ü süit 180 odadan oluşacak. Temelini eylülde atıp 2 yıl içinde de tamamlayacağız. 30 milyon dolara mal olacak.
Ali İhsan Aşıcı, 1950’li yıllarda tanıştığı otomobil dünyasında sektörünün en iyi firmalarında çıraklık, kalfalık ve ustalık yaparak özellikle Amerikan teknolojileri, servis, yedek parça ve tamir konularında kendisini geliştirir. Yıllar içinde edindiği deneyimi daha iyi hizmete çevirmek ve müşterileriyle paylaşmak için 1961’de A.A.Aydın Otomotiv’i kurar. Yenilikçi bakış açısını hiçbir zaman kaybetmeyen Aşıcı, kurumsallaşma alanında yol alırken, mesleğini ailesiyle de paylaşarak oğulları Aydın ve Ajlan’la birlikte çalışmaya başlar. Böylece A.A.Aydın Otomotiv’in kuruluş felsefesini oluşturan 3A konsepti tamamlanır. ‘Modern, güvenilir, hızlı hizmet’ parolasıyla yola çıkan, İzmir’in ilk yetkili Chrysler, Jeep ve Dodge servisi olan, 2012’de buna Lancia’yı da ekleyen A.A.Aydın Otomotiv günümüzde Ajlan Aşıcı’nın şefliğinde yoluna devam ediyor. Ajlan Bey, arabalara ve babasının sanatına olan aşkı yüzünden lise sonrası iş hayatına atılmış. 30 yıldır da ilk günün aşkı ve heyecanıyla işinin başında. Genel müdür pozisyonunda. Abisi Aydın Aşıcı, mali işler müdürü. Kız kardeşi Aylin ise müşteri ilişkileri sorumlusu. Tabii ki baba Ali İhsan Aşıcı kurucu başkan olarak onların hala en büyük yardımcısı. Ajlan Bey, Girit kökenli bir aileden geldiği için tam bir Akdeniz mutfağı düşkünü. Maket araba, plak ve kaset tutkunu. Oğlak burcu. Güvenilir, hırslı, sessiz, sakin, ılımlı ancak bir o kadar da güçlü, oldukça neşeli ve mutlu bir kişilik. Keyifle okumanız dileğiyle...
OTOMOBİL
O benim ‘Ateş Kuşu’mdu
* İlk arabam 1975 model kırmızı bir Pontiac Transam’dı, ona ‘Ateş kuşu’ adını vermiştim. Şu an 2016 model beyaz Jeep Renegade kullanıyorum. Bir araçta önce can güvenliği, sonrasında performans ve keyif veren bir süspansiyon ararım. Olabildiğince saygılı, hız kurallarını aşmadan performanslı otomobil kullanmaktan hoşlanırım.
BESLENME
Fransız mimar Raymond Charles Pere ile el sıkışılır. Kordon’daki Alman Konsolosluğu’nu da yapan Pere, Konak Meydanı’na, 25 metre yüksekliğinde son derece zarif dev bir kule diker. Şadırvanına 4 çeşme koyar. Kolonlarında da Kuzey Afrika temasını işler. Alman İmparatoru II. Wilhelm de kulenin saatini hediye eder. 1 Eylül 1901’de görkemli bir törenle açılır. Bir anda İzmir’in en önemli simgesi olur. Sadece İzmir’in mi? Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme sürecinin de simgelerinden biri olarak tarihe geçer. İnşaat masrafının artmaya başlaması üzerine kaynak arayışına giren ve yardım kampanyası başlatan valiliğe halk da destek verir. Vali Mehmet Kamil Paşa 50 Osmanlı Lirası... Matyos Efendi 50 Osmanlı Lirası... Tüccar İstefan Efendi 50 Osmanlı Lirası... Tüccar Arabyan Karabet Efendi 50 Osmanlı Lirası...