Adnan Kaya

Gençliğin güzelliğin sırrı onda

24 Eylül 2016
DR. Yasemin Amato, İran Tebriz doğumlu bir Azeri. Üniversite için geldiği İstanbul’u sevemedi, rotasını İzmir’e çevirdi.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi. İhtisasını da aynı yerde dermatoloji üzerine yaptı. Kozmetik dermatolojiye olan tutkusunu geliştirmek için İngiltere’ye gidip Birmingham’da kursa katıldı, lazer eğitimi aldı. 1996’da Paris’te dünyanın en ünlü uzmanlarından değişik dolgu maddeleri enjeksiyonları, botoks ve mezoterapiyi öğrendi. 1997’de ABD Dallas’ta kolajen enjeksiyonları eğitimi gördü. 1997’de yeniden İzmir’e dönünce Alsancak’ta “Yasemen” adında bir kozmetik dermatoloji merkezi açtı.

Hiçbir zaman öğrendikleri için “Yeter” demedi, zaman içinde anti aging ve serbest iplik uygulamasını da sertifikaları arasına ekledi. Yasemin Hanım, hayata olumlu bakışı, doğallığı, şen kahkahaları, her daim neşeli hali, çalışkanlığı, pratikliği, titizliğiyle şu hayatta tanıyıp da vazgeçemeyeceğiniz kişiliklerden. “Güzel Ol, Bugün, Yarın ve Daima”, “Yaşlanmayı Erteleyin”, “Evde Güzellik ve Bakım Sırları”, “Güzel Dokunuşlar”, “A’dan Z’ye Saç” gibi kitapları da bulunan Yasemin Amato aynı zamanda yerel bir televizyon kanalında hazırlayıp sunduğu “Güzellik Bende Kalsın” programıyla alanında uzman konuklarıyla izleyicileri bilgilendirmeye devam ediyor. “Geçmişten ders çıkar, anı yaşa ve geleceği planla” felsefesiyle de bir anlamda hayata bakışının ipuçlarını veren Yasemin Amato, en sevdiği yiyecek vişneden dillere destan İran pilavına, yoga tutkusundan Gökova ve Tayland aşkına, köpekleri Luna, Ela ve Kia’dan enerji aldığı renklere kadar çok da bilinmeyenlerini Sıradışı’na anlattı.

 

HAYAT FELSEFESİ
Geçmişten ders çıkar, anı yaşa ve geleceği planla...


Yazının Devamını Oku

Biraz geç kalmadınız mı?

23 Eylül 2016
İZMİR Turizm Tanıtma Vakfı, Aziz Kocaoğlu’nun yeni başkan seçilmesiyle birlikte atağa kalktı.

Büyükşehir Belediyesi’nin tanıtım için kesenin ağzını açıp 3 milyon TL aktarmasıyla da düğmeye basıldı.

Ramazan Bayramı’nın hemen ardından, iç turizme yönelik olarak 2 ay süreli kampanya başlatıldı.
“İzmir’de sanata, denize, doğaya doyarsınız ama İzmir’e doyamazsınız” temalı reklam filmleri ve afişler hazırlatıldı.
Yazılı ve görsel basına ilanlar verildi, billboardlar köşe bucak donatıldı.
Kentin tanıtımına katkısı kadar, çalkantılı bir dönemden geçen turizme de can suyu olacak hamleler yapıldı.
Üzülerek söylemeliyim ki, sektör bunca çabaya karşın kendi üzerine düşeni yapmadı.
Ne fiyat indirdi, ne de promosyon yaptı!

Yazının Devamını Oku

Her şeyi doğal

16 Eylül 2016
KARS Sarıkamış’ta 2 bin metre yükseklikte bir orman köyünde doğdu ve büyüdü.

Havanın, suyun, ormanın, toprağın, kısacası bize hayat veren 5 elementin bedenimizde ve ruhumuzdaki etkilerini tek tek özümseyerek yetişti. Ormana o denli vurgundu ki, orman mühendisi olmak istiyordu, olamadı. Ama tanrı dileğini boşa çıkarmadı, ormanı anlayan, tanıyan, hisseden ve hatta son 11 yıldır ormanı olan doğal ortamda yaşayan bir hekim oldu. Yaşamı boyunca hep doğanın bir parçası olduğunu hissetti, bu da onu doğal tedavilere yöneltti.

2000’de anestezi ve yoğun bakım uzmanlığını bırakıp, kendi deyimiyle Hipokrat’ın branşına döndü. O günden beri de kaplıcanın, ozon tedavisinin, kolon-hidroterapinin, masajın, manuel terapinin, akupunkturun, fitoterapinin, iklim tedavilerinin, toprak tedavilerinin, beslenme bilgisinin, minerallerin, vitaminlerin ve daha birçok doğal uygulama ile tedavinin insana-sağlığına yararlarını öğreniyor, öğretiyor, uyguluyor. Bir hekim olarak onu insanların sadece bedeni değil, zihni, ruhu, yaşam tarzı da ilgilendiriyor. O, insanlara kendi bedenlerindeki eczaneyi kullanmayı öğreten hekimlerden. Zira; insanlara kendi doktoru olmalarını öğretmeden, hangi metotla olursa olsun tedavi önermeyi ve uygulamayı doğru bulmuyor. ‘İyileştirmeden önce korumak gerekir’ anlayışıyla bir ‘kür hekimi’ olarak mesleğini icra etmeyi sürdürüyor. Kuşadası Davutlar’daki Natur-Med Sağlık Oteli’nin kurucusu Dr. Yaşar Yılmaz, ‘Sıradışı’na iş dışı yaşamını kapılarını açtı.

 

HAYAT FELSEFESİ
Hastayım diyen hastadır. Ölüm diye bir şey ise yoktur, çünkü öldüğünü bilen yoktur.

 

OTOMOBİL

Yazının Devamını Oku

Yok mu başka bir babayiğit daha?

16 Eylül 2016
MALUM, turizmde son yılların en zor dönemini yaşıyoruz.

Bu krizden İzmir de etkilendi.

Öyle böyle değil hem de...
Turizm istatistikleri tepe taklak.
Hele hele kruvaziyer bir fecaat.
Geçen yıl 116 seferde 227 bin 38 yolcu getiren yüzen saraylar bu sene Rusya’yla yaşanan kriz, artan terör olayları, ekonomideki daralma ve yabancı ülkelerde yapılan, “Türkiye’ye gitmeyin” yönündeki haberlerin de etkisiyle İzmir’i rotadan çıkardı.
Bu saatten sonra sürpriz bir gelişme olmazsa 2016’yı ‘0 sefer, 0 yolcu’ olarak kapatacağız.
Ancak görünen o ki, İzmir’i kruvaziyer turizmle tanıştıran Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş buna razı değil.


Yazının Devamını Oku

Bellboyluktan işadamlığına

15 Eylül 2016
BAYRAMLIK Sıradışı’nın bugünkü konuğu Mehmet Benlioğlu, henüz 16 yaşında iş hayatına atılmış bir iş insanı.

1974’te ortaokulda İngilizce yüzünden 1 yıl beklemek zorunda kalınca Üsküp göçmeni ailesine destek olmak amacıyla iş hayatıyla tanışmış.
Bakkal dükkanı işleten babasına yardım ederken, bir gün içeriye aynı mahallede oturan Büyük Efes Oteli’nin Yiyecek İçecek Müdürü İlhan Tüfekçioğlu girmiş. ‘Neden üzgünsün?’ diye sormuş. Benlioğlu da İngilizce’den beklemeye kaldığını söylemiş. Tüfekçioğlu da, ‘Kafana takma. Büyük Efes Oteli’ni biliyor musun?’ diye sormuş. ‘Biliyorum abi’ deyince de, ‘Yarın yanıma gel’ demiş. Büyük Efes’te bellboy olarak çalışmaya başlayan Mehmet Benlioğlu, asgari ücretin 300 TL olduğu dönemde günlük 100 TL bahşiş almasına rağmen, emir altında çalışmaya alışamamış. Çünkü hayalinde hep kendi işinin patronu olmak varmış. Ancak, otel macerasının ardından ilk iş girişiminde acı bir deneyim yaşamış.

Amcasının yaşadığı o günün Yugoslavya’sından spor malzemeleri getirerek İzmir’de satan Benlioğlu, Türk Lirası’nı yurt dışına çıkarma suçundan dolayı 6 ay hapis cezası almış. Yaşadığı bu olay yine de onu ticaretten soğutmamış. Cezasını tamamladıktan sonra yeniden iş hayatına dönmüş. Önce gazete dağıtım işine girmiş. Birleşik Basın Dağıtım’ın bayiliğini üstlenmiş. Bir süre yaptığı bu işten de küçük esnafın sistem içinde ezildiğini görerek soğumuş. İyi para kazanmasına rağmen bu işi de bırakan Mehmet Benlioğlu, arkadaşının sahibi olduğu Polo Garage’ın bayiliğini alarak tekstil sektörüne girmiş. Halen Çeşme Marina’daki Polo Garage mağazasını işleten Benlioğlu, evini de Çeşme’ye taşımış.

Çocukluğundan beri spora ilgi duyan Mehmet Benlioğlu koyu bir Göztepe taraftarı. Gençliğinde basketbol oynayan ve bu sayede askerliğini İzmir’de yapan Benlioğlu, bir dönem de yelken yarışlarına merak salmış. Ancak gençlik yıllarında bu spora ayıracak parası olmadığı için ilerletememiş. Mehmet Benlioğlu’nun içinde uhde kalan ender konulardan biri de yelken yarışları olmuş. Bugün yılın 12 ayını Çeşme’de geçiren ve yalnız yaşayan Benlioğlu, “Ailece Rumeliliyiz. Makedonya Üsküp göçmeniyiz. Babamın vasıtasıyla muhteşem bir çocukluk geçirdim. Şimdi sakin bir yaşam sürüyorum” diyor.

 

HAYAT FELSEFESİ

Yazının Devamını Oku

Onun hayatı mücadele

14 Eylül 2016
ALTUĞ Algur, hedeflere ulaşmak için, hayatın yaşanılası bir mücadele olduğuna inanıyor.

Zaten yaşam felsefesi de şu 4 sözcükten oluşuyor: ‘Tahammülü doğuran hedefin cazibesidir.’ Bir amaca ulaşmak adına zorluklara göğüs germek, çaba göstermek onun temel prensibi. Kitabında ‘pes etmek’ diye bir şey yok! Kendi işini kurmadan önce bir firmanın satış pazarlama temsilciliğini yapmış. Sonra, “Burada gösterdiğim çabayı, verdiğim emeği neden kendi işime harcamayayım?” diyerek Algur Galeri’yi kurmuş. “İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim” sözüyle ünlü Robert Bosch’un ürünlerini sattığı Bosch bayi ile geçen yıl uzman mağazacılık ödülünün de sahibi olmuş. Aynı zamanda Bostanlı Esnaf ve İşadamları Derneği (BESİAD) Başkanlığı’nı da üstlenen Altuğ Algur, ekibiyle birlikte oluşturdukları projelerle birçok insanı meslek sahibi yapmanın yanı sıra umudunu kaybetmiş yüzlere de tebessüm oluyor. Aynı zamanda çok sosyal biri. Yamaç paraşütü ve rafting yapıyor. Şarkı söyleyi çok seviyor. Öyle ki, bir dönem İzmir Kültür Derneği’nde konserlere çıkmış, solo şarkılar da söylemiş. Anahtarlık biriktiriyor. Belki elinin lezzet kattığı bir ürün yok ama damak tadı gurme derecesinde iyi. Bir su kaplumbağası, bir de papağanı var. Dahası mı? Buyurun o halde...

HAYAT FELSEFESİ
Dürüstlük, doğruluk, pozitif düşünce ile mutlu bir yaşam.

OTOMOBİL
Güvenlik ve konfor ararım

Yazının Devamını Oku

Oğullarım antikalarım ve arabalar

13 Eylül 2016
“YA başlamamalı ya da bitirmeli” hayat felsefesiyle yola çıkarak iş hayatında önemli başarılara imza atan bir isim, Toygun Tunçer.

Halen Özgörkey Grubu İcra Kurulu Üyesi, IT Direktörü ve Özgörkey Otomotiv Genel Müdürü olarak görev yapıyor. İş hayatında sınır tanımıyor. Çok başarılı bir iş insanı olduğu kadar iyi bir de baba. Her cümlesinde oğulları var. Zaten en sevdiği etkinlik onlarla tatile çıkmak, spor yapmak ve birlikte zaman geçirmek. Onlardan bahsederken gözlerinin içi parlıyor, bunu hissediyorsunuz. Bindiği araçlar son model ve hız sınırlarını zorlasa da o trafiğin sınırlarını iyi biliyor. Sağlıklı beslenmek hayatının ilk kuralı. ‘Spor benim için vazgeçilmez’ diyerek sağlıklı yaşama dair öğütler de veriyor. Koyu bir Galatasaray taraftarı. Zamanında maraton koşup basketbol oynamış. Şimdilerde Muay Thai çalışıyor. Tırmanış ve dağcılık en sevdiği etkinlikler arasında. ‘Yükseklere çıkmak için emek gerekir’ diyor. Tam bir akrep erkeği. Hırslı, inatçı ve tuttuğunu koparan karaktere sahip. Antikalara meraklı. Antik Yunan heykelleriyle de ilgili. Tablo ve gravür de biriktiriyor. Bir de tüfekleri seviyor. ‘Storm’ isminde köpeği, ‘Fıstık’ adında muhabbet kuşu var. Toygun Tunçer, renkli hayatının ‘Sıradışı’ yönlerini Hürriyet EGE’yle paylaştı.

HAYAT FELSEFESİ
Romalı şair Publius Ovidius Naso’nun söylediği gibi: Ya başlamamalı ya da bitirmeli.

OTOMOBİL
Toleranslı ve sabırlıyım

Yazının Devamını Oku

Eğitimle yatıp eğitimle kalkıyor

12 Eylül 2016
CENGİZ Altıntaş, işine tutkuyla bağlı bir eğitimci.

Kendini sürekli yenileyen, dünyayı yakından takip eden, geleceğimizin teminatı yeni nesilleri en iyi şekilde yetiştirmek için çırpınan bir eğitim aşığı. Meslek hayatına MEB’de biyoloji öğretmeni olarak başlayan ve 5 yıl devlet memurluğu yaptıktan sonra özel sektöre geçen Altıntaş, bugüne kadar binlerce öğrenci yetiştirmiş. Köy Enstitüleri’nin eğitim felsefesine inanan ve gelecek nesillerin bu felsefe doğrultusunda eğitildiklerinde ülkeye faydalı olacaklarına düşünen Cengiz Altıntaş, yönettiği eğitim kurumlarında da bu felsefeyi uyguluyor.

Aydın Bahçeşehir Koleji’ni 3 yıl önce genel merkezden devraldıktan sonra öğrenci sayısını 10 katına çıkartan ve LYS’de yüzde 99’luk başarı sağlayan Altıntaş, bunu da uyguladığı eğitim yöntemlerine borçlu. Cengiz Bey’in en iyi eğitimi verebilmek ve cumhuriyet değerlerine bağlı nitelikli nesiller yetiştirebilmek için yurt dışında gezmediği ülke, incelemediği sistemi kalmamış. Bu işe o kadar tutkuyla bağlı ki yıllardır hiç tatil yapmamış. İş dışı yaşamına gelince... Günde en çok 5 saat uyuyor. Kuru-pilava dayanamıyor. Tam bir çaykolik. Günde yeri geliyor 30-40 bardak içiyor. Üniversitede voleybol oynamış. Bir dönem Uzakdoğu sporları ve vücut geliştirmeyle ilgilenmiş. En büyük hayali saz çalabilmek. Yeşil ve maviye tutkun. Yengeç burcu. Son derece nazik bir kişiliğe sahip. Hayatta belki de en son isteyeceği şey insanları kırmak ve üzmek. Her zaman dürüst olmanın önemli olduğuna inanıyor. Ağır başlı ve mağrur. Aynı zamanda duygusal. Çalışkan, akıllı, pratik zekalı, iyi bir gözlemci. Evine, ailesine ve dostlarına düşkün bir kişilik.

HAYAT FELSEFESİ
Yaşama bakışım hümanizm, insanları sevmek üzerine kurulu. Bana göre kötü insan yoktur, kötü çocukluk geçirmiş veya kötü eğitilmiş kişiler vardır. O insanların sevilmesi lazım. Din, dil, ırk fark etmeksizin insanın insan olduğu için sevilmesi taraftarıyım.

OTOMOBİL

Yazının Devamını Oku