Özellikle LÖSEV’le birlikte yürüttüğü çalışmalar ve spordaki desteğiyle listeye girmeye hak kazanan Dinçerler, aynı zamanda dünyanın farklı noktalarındaki yardıma muhtaç insanlara yardım eli uzatmasıyla tanınıyor. Sevgi, gülümseme ve rızkın paylaştıkça çoğaldığını her fırsatta dile getiren Dinçerler, kişisel Instagram hesabında ve “1olalim” adlı hesapta yaptığı paylaşımlarla yardımlaşmanın değerini hepimize tekrar tekrar hatırlatıyor. Sessiz sedasız tüm dünyayı gezip, kimsesiz ve ihtiyacı olan çocuklara dokunan Mehmet Dinçerler, yanında götürdüğü erzakları köy köy gezerek kendi elleriyle dağıtıyor, hayati önem taşıyan temiz su kuyuları yaptırıyor, elektriği olmayan köylere güneş panelleri kurarak onları aydınlığa kavuşturuyor. Yetimlere ve dul kadınlara ev, ibadetlerine destek olmak için de mescit tadilatları yaptıran genç iş insanı, George Orwell’in, “Önemli olan yaşamak değil. Başarmak hiç değil. Önemli olan insan kalmayı bilmek” sözünü de hayatının merkezine koyuyor. Aynı zamanda profesyonel boksör ve güreşçi. Gittiği her ülkeden kahve bardağı topluyor. Gerçek bir aslan erkeği. Babasının durumunun iyi olması onu hiç şımartmamış. Kariyeri hep basamak basamak yükselmiş. Derler ya, “Bulaşık yıkayarak başladım” diye... Aynen öyle olmuş. Ve son derece mütevazı.
HAYAT FELSEFESİ
Önemli olan yaşamak değildir. Başarmak hiç değildir. Önemli olan insan kalmayı bilmektir. (George Orwell)
OTOMOBİL
Oradan da birkaç saatliğine Edremit’e geçtim.
Güre’de, sevgili dost, duayen turizmci Mehmet Öngen’e uğradım.
Tanımayanlar için...
O, tam çeyrek asırdır, bir dünya kültür mirası olan Kazdağları’nı koruma ve planlı geliştirme mücadelesinin aktif olarak içinde yer alan bir isim.
Bu anlamda ‘yılmaz bekçisi’ olduğu Kazdağları onun hem hobisi, hem heyecanı, hem mücadelesi, hem de işinin ve hayatının vazgeçilmez bir dünyası.
Aslında bir avukat.
Öyle ki, bir şeyi yapmayı kafasına koyduysa onu birinin tutması mümkün değil. Müthiş sabırlı. Asla pes etmiyor. Hem çok çalışkan, hem de çok sosyal. İşi ile başkanı-üyesi olduğu sivil toplum kuruluşları arasında adeta mekik dokuyor. Bir orada, bir burada... Enerjisi inanılmaz. Yorulmak nedir bilmiyor. Koşturup duruyor. Hep yeninin ve daha iyinin peşinde. Hedeflerine ulaşma yolunda hiç kimsenin hızına yetişmesi mümkün değil. Dostluklara da çok önem veriyor. Hoş bir ev, yakın ilişkiler, kalıcı güzellikler peşinde. Burcunun aksine değişimden yana. ‘Zihniyetleri değiştirmek atomu parçalamaktan zordur’ denilse de, o bu tarz söylemlere kulak asmıyor. Kendisindeki ve çevresindekilerin gücünü ortaya çıkarmak için çabalıyor, projeler üretiyor. ‘Ben’ değil, ‘biz’ diyor. Ekip ruhuna, takım çalışmasına inanıyor. O, Huriye Serter... İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı. 62 aktif iş kadınıyla birlikte tüm enerjisiyle ‘Başka kadınlar için ne yapabiliriz?’in peşinde. Kadının fiziğiyle değil, başarısıyla anılacağı bir Türkiye için çalışıyor. Aslında müzik öğretmeni. Şan bölümü mezunu. Dolayısıyla şarkı söylemeyi çok seviyor. Eski eşya, taş ve kum biriktiriyor. Farklı aynalar da topluyor. Çünkü aynalar ona hep geleceğe bakmayı hatırlatıyor. En sevdiği lezzet bitter çikolata. Eşi ve oğlunu kırmamak adına Galatasaraylı. Beyaz gömlek ve beyaz tişörtten vazgeçemiyor. Keyifle okumanız dileğiyle...
HAYAT FELSEFESİ
Diğerleri için ne yapıyorsun?
OTOMOBİL
“Mecbur muyuz?” diye de sordum.
Haklı bulan olduğu gibi eleştirenler de oldu.
Yetkilileri ve ilgilileri ise birçok konuda olduğu gibi yine sessiz kalmayı tercih etti.
Eylül geldi, ‘yaz bitti bitiyor’ derken...
Denizli Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, sokak düğünlerinde (nişan ve sünnet eğlencesi de dahil) oluşan kirliliğe karşı çalışma başlattığını duyurdu.
Bu kapsamda denetim yapılacak, 85 desibelin üzerindeki müzik durdurulacak.
105 ile 11 bin 228 TL arasında da para cezası kesilecek.
Öncelikle hayırlısı olsun.
İnanıyorum ki...
Hem Prof. Dr. Cüneyt Hoşcoşkun, hem de Prof. Dr. Adnan Kasman hocalarımız aldıkları bayrağı çok daha yukarılara taşıyacaklar.
Kendilerinden önceki rektörler gibi üniversitelerine çağ atlatıp, dünyanın sayılı ‘marka’ eğitim kurumları arasında yer alması için çalışacaklar.
Her iki rektörümüzü de bir kez daha kutluyorum.
Benim tek takıldığım nokta ülkemizdeki rektörlerin atanma şekli.
Malum, Ege’deki seçimlerde Cüneyt hoca 232 oyla sandıktan 4’üncü çıktı.
Köyünde olduğu gibi İzmir’de de çalışkanlığını devam ettirdi. Ünal, ilginç tesadüfler ve genç girişimcilere örnek olacak nitelikte tırnaklarıyla kazıyarak geldiği iş yaşamında 40’ıncı yılını kutluyor. Otomotiv sektöründe saygın bir konuma gelen Hüseyin Ünal’ın başarı öyküsü başlı başına bir konu, ancak sizlerle bugün dolu dolu yaşadığı özel hayatını paylaşacağız. Ünal, iş hayatında her kademeyi görmüş olmasından gocunmuyor. Mütevazı yaşam tarzıyla herkesin saygısını kazanmış. İyi bir eş ve baba olduğu kadar iyi bir patron olarak da tanınan Hüseyin Ünal, doğal, neşeli ve bir o kadar da konuşkan tavırlarıyla çevresine neşe saçıyor. Sağlıklı beslenerek kendine dikkat ediyor. Tam bir tenis tutkunu. Aynı zamanda koyu Galatasaraylı. Eşi Filiz Hanım her zaman yanında. Pozitif yaşam felsefesini çevresine de aşılayarak, “Dolu dolu yaşamak lazım hayatı, ailemiz ve sevdiklerimizle” diyor.
HAYAT FELSEFESİ
Hayatı eşim, çocuklarım ve sevdiklerimle dolu dolu yaşamak.
OTOMOBİL
Yıllardır demir ticaretinin içinde olan, inşaat demiri, çimento ve diğer malzemeleri satan Erbaş, çocuk ve bilgisiz olarak atıldığı iş hayatında öğrenmeye her zaman açık biri olmanın, tecrübeleri dikkate alıp kendini geliştirmenin, iş disiplininin insanları nerelere taşıyabildiğinin en güzel örneklerinden. “İşyerime, patronlarıma müthiş bir bağla bağlıydım. Benim için önce Allah, sonra onlar geliyordu. İşe geç kalmak veya gitmemek, erken çıkmak, patronlarıma karşı gelmek, çalışmaktan şikayet etmek diye bir şey benim lügatımda hiçbir zaman olmadı. Zaten öyle sürekli mızmızlanan insanları da sevmem. Gayretli ve iyi niyetli insanlar her zaman kazanır, buna inanırım. Başarmak için süper zeki falan olmak da gerekmiyor. Bence çok çalışmak, başka sesleri duymak-dinlemek, vicdanlı olmak, minnet duymak, sağlam bir inanç, düzenli bir aile hayatı ve mutlaka paylaşmak başarmanın olmazsa olmazlarıdır” diyerek, hem iş felsefesini ortaya koyuyor, hem de bir anlamda bugünlere nasıl geldiğini özetliyor. Şimdilerde demir-çeliğin yanı sıra inşaat ve turizmde de emin adımlarla yoluna devam eden Figen Erbaş, aynı zamanda çok sosyal bir insan olmasına rağmen, pek göz önünde olmayı sevmiyor. İş dışı yaşamının kapılarını ilk kez Sıradışı’na açan Erbaş’ın en büyük hobileri dekorasyon ve yemek yapmak. Hurma ve evde yapılmış yoğurt hastası. Bol bol yürüyor ve yüzüyor. İşletmeler için zor bir müşteri. Titiz, ayrıntıcı, seçici. Tam bir aslan burcu kadını. Sadık, ailesine düşkün ve konformist. Aynı zamanda inançlı bir insan. Bu hayatta bir imtihanda olduğumuzu düşünüyor. O yüzden de hayatı adeta parmak ucunda yaşıyor. Hayat felsefesi kimseyi bilerek üzmeden, doğruluktan, dürüstlükten taviz vermeden çalışmak. İşte, ayrıntılar...
HAYAT FELSEFESİ
Ben bir imtihanda olduğumuzu düşünüyorum ve o yüzden de hayatı parmak ucumda yaşıyorum diyebilirim. Felsefem; kimseyi bilerek üzmeden, doğruluktan, dürüstlükten taviz vermeden çalışmak. Ailemle ve sevdiklerimle paylaşmak.
OTOMOBİL
Güvenlik ve iyi ses sitemi isterim
* İlk arabam 1989 model yeşil bir Tofaş Doğan’dı. Ve tabii ki ikinci eldi. Onunla özgürlüğümü fark ettim. Uzun yıllardır Volvo kullanıyorum. Otomobilime düşkünüm. Çoğunlukla arabamı kendim kullanırım. Direksiyonda başkası olursa rahat edemem, karışırım, biraz da kıskanırım. Bir otomobilde birinci sırada benim için güvenlik gelir. Sonrasında iyi bir ses sistemi isterim. Dikkatli ve birazcık hızlı bir sürücüyüm. İtiraf ediyorum, bazen trafik canavarı olabiliyorum. Özellikle de kadın sürücüleri taciz eden sürücülere karşı.
BESLENME
ŞU bir gerçek ki...
15 Temmuz darbe girişimi sonrası siyasi partiler arasında oluşan yakınlaşma dikkat çekici.
Siyasetin dili de değişiyor.
Dünün kavgacı ve düşmanlık dili bugün karşılıklı müzakere diline dönüşüyor.
Bir çırpıda hatırlayalım:
Bugüne kadar “asla” diyen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Lideri Devlet Bahçeli, Başbakan Binali Yıldırım’la birlikte Külliye’ye gidip Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la 2 saat 40 dakika görüştü.
Bu dörtlü yine bir ilki gerçekleştirdi, İstanbul Yenikapı’daki Demokrasi ve Şehitler Mitingi’ne katılıp birer konuşma yaptı.