Paylaş
Yıkılan Alsancak Stadı’nın da bulunduğu Şehitler Caddesi’nde...
Bir süredir sabahları işe gider, akşamları da eve dönerken aynı manzarayla karşılaşıyoruz.
Başıboş dolaşan birkaç at...
Bazen caddede dört nala koşarak sürücülere ve yayalara zor anlar yaşatıyor. Can ve mal güvenliğini tehdit ediyor.
Bazen kavuran sıcağın alnında açlıktan ve susuzluktan bitap düşmüş bir halde kaldırımda (hoş her yer delik deşik, kaldırım demeye bin şahit istiyor ya) yatıyor.
Bazen de -ilk günlerin aksine- son dönemde bakımsızlıktan kurumaya yüz tutmuş, stadın bilmem kaç para harcanan çimlerini yiyor.
Bahsettiğimiz yer hipodrom değil...
Hara değil...
İzmir’in göbeği...
Ama sanırsınız Vahşi Batı...
Korkarım bu gidişle zavallı hayvanlar ya sucuk olacak ya da köfte!
***
GEL DE İSYAN ETME
Bakalım daha kaç kez yazacağız?
DAHA önce iki kez yazdım.
Bugün bir kez daha yazacağım.
Gerekirse yine, yine, yine yazacağım.
İzmir’in her yeri altyapı çalışmaları nedeniyle adeta şantiye görünümünde.
Kazılmayan yer neredeyse yok gibi.
Açılan çukurlar yüzünden vatandaş da, esnaf da zorluk yaşıyor.
Bir yerden bir yere geçmek için...
Derme çatma tahta köprülerde sekmekten hepimiz cambaz olduk.
Yaz sıcağında kalkan toz nefes aldırmıyor.
Bir türlü bitmeyen (bitti sandığınız anda yap-boz misali yeniden başlayan) çalışmalar yüzünden ortalık pislik içinde.
Ve nedense hasbelkader üzeri kapatılan yerler ısrarla asfaltlanmıyor.
Örnek mi?
İZSU’nun “İzmir İli Bornova İlçesi 1400 mm Ana İletim Hattı İnşaatı...”
Sözleşme tarihi, 6 Ağustos 2015.
Yer teslim tarihi, 14 Ağustos 2015.
O gün bu gündür Bornova ve Bayraklı köstebek yuvasından farksız.
Tamam; sıkıntısız yatırım yok, eyvallah!
Ama ‘yatırım’ diye, kimsenin kimseye eziyet çektirmeye de hakkı yok!
Ne yani...
İşin bitim tarihi 18 Ocak 2017, yani 300 takvim günü diye...
Son güne kadar cambazlık yapıp, toz mu yutacağız?
Biraz empati lütfen!
Aynı konuda 3’üncü kez yazı yazıp verdiğim rahatsızlıktan ötürü siz okurlarımızdan özür dilerim...
***
BİRAZ NEFES ALALIM
Haydi Havagazı Fabrikası’na
OLAĞAN dışı koşulların yaşandığı bir süreçten geçiyoruz.
Hepimiz korktuk, ürktük, endişelendik, sıkıldık, bunaldık.
Yüzümüz gülmez, canımız hiçbir şey istemez oldu.
Demokrasi nöbetleri dışında çoğumuz evimize, iç dünyamıza, kabuğumuza çekildik.
Ama artık normalleşmemiz lazım.
Çünkü...
Hayat durmuyor, öyle ya da böyle akıyor.
İşte, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ağustos geleneği ‘Yeniden Sinematek’ kaldığı yerden devam ediyor.
Yaz sıcağında tarihi Alsancak Havagazı Fabrikası’nda çarşamba akşamları çimlere uzanıp, ister çiğdem çitleyerek, ister gazoz içerek birbirinden keyifli filmleri ücretsiz izlemek mümkün.
‘Küçük Prens’le başlayan gösterimlerde bu hafta ‘Gizli Dünya’ (Room) var.
Emma Donghue’nun çok satan kitabından sinemaya uyarlanan ‘Gizli Dünya’nın baş rolünde Brie Larson yer alıyor.
5 yaşındaki oğlu ile küçük bir odaya hapsedilen annenin dramını anlatan filmde çocuk oyuncu Jack’e Jacob Tremblay hayat veriyor.
Ay sonuna kadar seyirciyle buluşacak diğer iki film ise ‘Okul Yolunda’ ve ‘Sınırsızlar Kulübü’...
Yaşanan olumsuzluklar nedeniyle bu yıl yapılmayan Çim Konserleri’nin eksikliğini giderir mi bilmem ama biraz nefes aldıracağı kesin.
***
BUNU YAZMAK GEREK
Kolay marka olunmuyor
KİM ne derse desin, Ege-Koop sektöründe bir marka...
Dile kolay, İzmir’de 32 yılda 100 binin üzerinde kişiyi ev sahibi yapmış.
Benzerlerinin neredeyse yarı fiyatına yapmakla kalmamış, üzerine para bile vermiş.
Kent ekonomisine de yaklaşık 200 milyon dolarlık yatırım kazandırmış.
Ege’nin konut devi bir süredir sessizliğe bürünmüştü.
Genel Başkan Hüseyin Aslan önceki gün yeni bir yatırımın müjdesini vererek bir anlamda bu suskunluğu sona erdirdi.
Ege-Koop’un 13’üncü projesi “Ege-Koop İzmir Körfezi Evleri”, 1984’te doğduğu yer olan Çiğli’de hayat bulacak.
Zemin katından bile Körfez görülebilecek.
Aslan, “Konut sektöründeki dengeleri değiştireceğiz. Piyasaya yeni ayar getireceğiz. Sonrasında Turgutlu projemizle Ege’ye açılacağız. Son 30 yıldır konuşulan ancak bir türlü adım atılamayan, mahalle aralarında zor koşullarda üretim yapmak zorunda kalan esnaf ve ticaret kesimimize yönelik toplu işyeri projemizle de İzmir’e yeni soluk kazandıracağız” diyerek...
Bir anlamda yeniden doğuşun, silkelenişin fitilini ateşliyor.
Dedim ya, Ege-Koop İzmir’in bir markası.
Ve öyle kolay marka olunmuyor.
Emek, bilgi, birikim, zaman, süreklilik, değişime uyum, yaratıcılık, güven vs istiyor.
İzmir’in, Ege’nin markalarına sahip çıkalım.
Paylaş